Roman Script    Reciting key words            Previous Sūrah    Quraan Index    Home  

5) Sūrat Al-Mā'idah

Printed format

5) سُورَة المَائِدَه

Toggle thick letters. Most people make the mistake of thickening thin letters in the words that have other (highlighted) thick letter Toggle to highlight thick letters خصضغطقظ رَ
Yā 'Ayyuhā Al-Ladhīna 'Āmanū 'Awfū Bil-`Uqūdi ۚ 'Uĥillat Lakum Bahīmatu Al-'An`āmi 'Illā Mā Yutlá `Alaykum Ghayra Muĥillī Aş-Şaydi Wa 'Antum Ĥurumun ۗ 'Inna Allāha Yaĥkumu Mā Yurīdu 005-001. Ey iman edenler, akitleri yerine getirin. İhramlı iken avlanmayı helal saymaksızın ve size okunacaklar dışta tutulmak üzere, hayvanlar size helal kılındı. Şüphesiz Allah, dilediği hükmü verir. يَ‍‍ا‌ ‌أَيُّهَا‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُ‍‍و‌ا‌ ‌أَ‌وْفُو‌ا‌ بِ‍الْعُ‍‍قُ‍‍و‌دِ‌ ۚ ‌أُحِلَّتْ لَكُمْ بَهِيمَةُ ‌الأَنع‍‍َ‍امِ ‌إِلاَّ‌ مَا‌ يُتْلَى‌ عَلَيْكُمْ غَ‍‍يْ‍رَ‌ مُحِلِّي ‌ال‍‍صَّ‍‍يْ‍‍دِ‌ ‌وَ‌أَ‌نْ‍‍تُمْ حُرُم‌‍ٌۗ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ يَحْكُمُ مَا‌ يُ‍‍رِيدُ
Yā 'Ayyuhā Al-Ladhīna 'Āmanū Lā Tuĥillū Sha`ā'ira Allāhi Wa Lā Ash-Shahra Al-Ĥarāma Wa Lā Al-Hadya Wa Lā Al-Qalā'ida Wa Lā 'Āmmīna Al-Bayta Al-Ĥarāma Yabtaghūna Fađlāan Min Rabbihim Wa Riđwānāan ۚ Wa 'Idhā Ĥalaltumşţādū ۚ Wa Lā Yajrimannakum Shana'ānu Qawmin 'An Şaddūkum `Ani Al-Masjidi Al-Ĥarāmi 'An Ta`tadū ۘ Wa Ta`āwanū `Alá Al-Birri Wa At-Taqۖ Wa Lā Ta`āwanū `Alá Al-'Ithmi Wa Al-`Udwāni ۚ Wa Attaqū Allaha ۖ 'Inna Allāha Shadīdu Al-`Iqābi 005-002. Ey iman edenler, Allah'ın şiarlarına, haram olan ay'a, kurbanlık hayvanlara, (onlardaki) gerdanlıklara ve Rablerinden bir fazl ve hoşnutluk isteyerek Beyt-i Haram'a gelenlere sakın saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktınız mı artık avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Haram'dan alıkoyduklarından dolayı bir topluluğa olan kininiz, sakın sizi haddi aşmaya sürüklemesin. İyilik ve takva konusunda yardımlaşın, günah ve haddi aşmada yardımlaşmayın ve Allah'tan korkup-sakının. Gerçekten Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır. يَ‍‍ا‌ ‌أَيُّهَا‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ لاَ‌ تُحِلُّو‌ا‌ شَع‍‍َ‍ائِ‍‍ر‍َ‍‌ ‌اللَّ‍‍هِ ‌وَلاَ‌ ‌ال‍‍شَّهْ‍رَ‌الْحَ‍رَ‍‌امَ ‌وَلاَ‌ ‌الْهَ‍‍دْيَ ‌وَلاَ‌ ‌الْ‍‍قَ‍‍لاَئِدَ‌ ‌وَلاَ‌ ‌آمّ‍‍ِ‍ي‍‍نَ ‌الْبَ‍‍يْ‍‍تَ ‌الْحَ‍رَ‍‌امَ يَ‍‍بْ‍‍تَ‍‍غُ‍‍ونَ فَ‍‍ضْ‍‍لا‌ ً‌ مِ‍‌‍نْ ‌‍رَبِّهِمْ ‌وَ‌رِ‍‍ضْ‍‍وَ‌انا‌ ًۚ ‌وَ‌إِ‌ذَ‌ا‌ حَلَلْتُمْ فَاصْ‍‍طَ‍‍ا‌دُ‌و‌اۚ ‌وَلاَ‌ يَ‍‍جْ‍‍رِمَ‍‍نَّ‍‍كُمْ شَنَآنُ قَ‍‍وْمٍ ‌أَ‌نْ صَ‍‍دُّ‌وكُمْ عَنِ ‌الْمَسْجِدِ‌ ‌الْحَ‍رَ‍‌امِ ‌أَ‌نْ تَعْتَدُ‌و‌اۘ ‌وَتَعَا‌وَنُو‌ا‌ عَلَى‌ ‌الْبِ‍‍ر‍ّ‍ِ‌ ‌وَ‌ال‍‍تَّ‍‍قْ‍‍وَ‌ى‌ ۖ ‌وَلاَ‌ تَعَا‌وَنُو‌ا‌ عَلَى‌ ‌الإِثْمِ ‌وَ‌الْعُ‍‍دْ‌و‍َ‍‌انِ ۚ ‌وَ‌اتَّ‍‍قُ‍‍و‌ا‌اللَّ‍‍هَ ۖ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ شَد‍ِ‍ي‍‍دُ‌ ‌الْعِ‍‍قَ‍‍ابِ
Ĥurrimat `Alaykumu Al-Maytatu Wa Ad-Damu Wa Laĥmu Al-Khinzīri Wa Mā 'Uhilla Lighayri Allāhi Bihi Wa Al-Munkhaniqatu Wa Al-Mawqūdhatu Wa Al-Mutaraddiyatu Wa An-Naţīĥatu Wa Mā 'Akala As-Sabu`u 'Illā Mā Dhakkaytum Wa Mā Dhubiĥa `Alá An-Nuşubi Wa 'An Tastaqsimū Bil-'Azlāmi ۚ Dhālikum Fisqun ۗ Al-Yawma Ya'isa Al-Ladhīna Kafarū Min Dīnikum Falā Takhshawhum Wa Akhshawnī ۚ Al-Yawma 'Akmaltu Lakum Dīnakum Wa 'Atmamtu `Alaykum Ni`matī Wa Rađītu Lakumu Al-'Islāma Dīnāan ۚ Famani Ađţurra Fī Makhmaşatin Ghayra Mutajānifin L'ithmin ۙ Fa'inna Allāha Ghafūrun Raĥīmun 005-003. ضlü eti, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilen, boğulmuş, vurulmuş, yüksek bir yerden düşmüş, boynuzlanmış yırtıcı hayvan tarafından yenmiş, -(henüz canlıyken yetişip) kestikleriniz hariç,- dikili taşlar üzerine boğazlanan (hayvanlar) ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar fısktır (günahla yoldan sapmadır.) Bugün inkara sapanlar, sizin dininizden (dininizi yıkmaktan) umut kesmişlerdir. Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı seçip-beğendim. Kim 'şiddetli bir açlıkta kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalırsa' -günaha eğilim gِstermeksizin- (bu haram saydıklarımızdan yetecek kadar yiyebilir.) اünkü Allah bağışlayandır, esirgeyendir. حُرِّمَتْ عَلَيْكُمُ ‌الْمَيْتَةُ ‌وَ‌ال‍‍دَّمُ ‌وَلَحْمُ ‌الْ‍‍خِ‍‍‌‍ن‍‍ز‍ِ‍ي‍‍ر‍ِ‍‌ ‌وَمَ‍‍ا‌ ‌أُهِلَّ لِ‍‍غَ‍‍يْ‍‍ر‍ِ‍‌ ‌اللَّ‍‍هِ بِ‍‍هِ ‌وَ‌الْمُ‍‌‍نْ‍‍‍‍خَ‍‍نِ‍‍قَ‍‍ةُ ‌وَ‌الْمَوْ‍قُ‍‍و‌ذَةُ ‌وَ‌الْمُتَ‍رَ‌دِّيَةُ ‌وَ‌ال‍‍نَّ‍‍‍‍طِ‍‍يحَةُ ‌وَمَ‍‍ا‌ ‌أَكَلَ ‌ال‍‍سَّبُعُ ‌إِلاَّ‌ مَا‌ ‌ذَكَّيْتُمْ ‌وَمَا‌ ‌ذُبِحَ عَلَى‌ ‌ال‍‍نُّ‍‍‍‍صُ‍‍بِ ‌وَ‌أَ‌نْ تَسْتَ‍‍قْ‍‍سِمُو‌ا‌ بِ‍الأَ‌زْلاَمِ ۚ ‌ذَلِكُمْ فِسْ‍‍ق‌‍ٌۗ ‌الْيَ‍‍وْمَ يَئِسَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ مِ‍‌‍نْ ‌دِينِكُمْ فَلاَ‌ تَ‍‍خْ‍‍شَوْهُمْ ‌وَ‌اخْ‍‍شَوْنِي ۚ ‌الْيَ‍‍وْمَ ‌أَكْمَلْتُ لَكُمْ ‌دِينَكُمْ ‌وَ‌أَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتِي ‌وَ‌‍رَضِ‍‍ي‍‍تُ لَكُمُ ‌الإِسْلاَمَ ‌دِينا‌‌ ًۚ فَمَنِ ‌اضْ‍‍طُ‍رَّ‌ فِي مَ‍‍خْ‍‍مَ‍‍صَ‍‍ةٍ غَ‍‍يْ‍رَ‌ مُتَجَانِف‍ٍ‌ لإِثْم‌‍ٍۙ فَإِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ غَ‍‍ف‍‍ُ‍و‌ر‌ٌ‌ ‌‍رَحِيمٌ
Yas'alūnaka Mādhā 'Uĥilla Lahum ۖ Qul 'Uĥilla Lakumu Aţ-Ţayyibātu ۙ Wa Mā `Allamtum Mina Al-Jawāriĥi Mukallibīna Tu`allimūnahunna Mimmā `Allamakumu Allāhu ۖ Fakulū Mimmā 'Amsakna `Alaykum Wa Adhkurū Asma Allāhi `Alayhi ۖ Wa Attaqū Allaha ۚ 'Inna Allāha Sarī`u Al-Ĥisābi 005-004. Sana, kendilerine neyin helal kılındığını sorarlar. De ki: "Bütün temiz şeyler size helal kılındı." Allah'ın size ِğrettiği gibi ِğretip yetiştirdiğiniz avcı hayvanların yakalayıverdiklerinden de -üzerine Allah'ın adını anarak- yiyin. Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk gِrendir. يَسْأَلُونَكَ مَا‌ذَ‌ا‌ ‌أُحِلَّ لَهُمْ ۖ قُ‍‍لْ ‌أُحِلَّ لَكُمُ ‌ال‍‍طَّ‍‍يِّب‍‍َ‍اتُ ۙ ‌وَمَا‌ عَلَّمْتُمْ مِنَ ‌الْجَوَ‌ا‌رِحِ مُكَلِّب‍‍ِ‍ي‍‍نَ تُعَلِّمُونَهُ‍‍نَّ مِ‍‍مَّ‍‍ا‌ عَلَّمَكُمُ ‌اللَّ‍‍هُ ۖ فَكُلُو‌ا‌ مِ‍‍مَّ‍‍ا‌ ‌أَمْسَكْنَ عَلَيْكُمْ ‌وَ‌ا‌ذْكُرُ‌و‌ا‌اسْمَ ‌اللَّ‍‍هِ عَلَ‍‍يْ‍‍هِ ۖ ‌وَ‌اتَّ‍‍قُ‍‍و‌ا‌اللَّ‍‍هَ ۚ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ سَ‍‍ر‍ِ‍ي‍‍عُ ‌الْحِسَابِ
Al-Yawma 'Uĥilla Lakumu Aţ-Ţayyibātu ۖ Wa Ţa`āmu Al-Ladhīna 'Ūtū Al-Kitāba Ĥillun Lakum Wa Ţa`āmukum Ĥillun Lahum Wa ۖ Al-Muĥşanātu Mina Al-Mu'umināti Wa Al-Muĥşanātu Mina Al-Ladhīna 'Ūtū Al-Kitāba Min Qablikum 'Idhā 'Ātaytumūhunna 'Ujūrahunna Muĥşinīna Ghayra Musāfiĥīna Wa Lā Muttakhidhī 'Akhdānin ۗ Wa Man Yakfur Bil-'Īmāni Faqad Ĥabiţa `Amaluhu Wa Huwa Fī Al-'Ākhirati Mina Al-Khāsirīna 005-005. Bugün size temiz olan şeyler helal kılındı. (Kendilerine) Kitap verilenlerin yemeği size helal, sizin de yemeğiniz onlara helaldir. Mü'minlerden ِzgür ve iffetli kadınlar ile sizden ِnce (kendilerine) kitap verilenlerden ِzgür ve iffetli kadınlar da, namuslu, fuhuşta bulunmayan ve gizlice dostlar edinmemişler olarak -onlara ücretlerini (mehirlerini) ِdediğiniz takdirde- size (helal kılındı.) Kim imanı tanımayıp küfre saparsa, elbette onun yaptığı boşa çıkmıştır. O ahirette hüsrana uğrayanlardandır. الْيَ‍‍وْمَ ‌أُحِلَّ لَكُمُ ‌ال‍‍طَّ‍‍يِّب‍‍َ‍اتُ ۖ ‌وَ‍طَ‍‍ع‍‍َ‍امُ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌أ‍ُ‍‌وتُو‌ا‌الْكِت‍‍َ‍ابَ حِلّ ٌ‌ لَكُمْ ‌وَ‍طَ‍‍عَامُكُمْ حِلّ ٌ‌ لَهُمْ ۖ ‌وَ‌الْمُحْ‍‍صَ‍‍ن‍‍َ‍اتُ مِنَ ‌الْمُؤْمِن‍‍َ‍اتِ ‌وَ‌الْمُحْ‍‍صَ‍‍ن‍‍َ‍اتُ مِنَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌أ‍ُ‍‌وتُو‌ا‌الْكِت‍‍َ‍ابَ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لِكُمْ ‌إِ‌ذَ‌ا‌ ‌آتَيْتُمُوهُ‍‍نَّ ‌أُجُو‌‍رَهُ‍‍نَّ مُحْ‍‍صِ‍‍ن‍‍ِ‍ي‍‍نَ غَ‍‍يْ‍رَ‌ مُسَافِح‍‍ِ‍ي‍‍نَ ‌وَلاَ‌ مُتَّ‍‍خِ‍‍ذِي ‌أَ‍خْ‍‍د‍َ‍‌انٍۗ ‌وَمَ‍‌‍نْ يَكْفُرْ‌ بِ‍الإِيم‍‍َ‍انِ فَ‍‍قَ‍‍دْ‌ حَبِ‍‍طَ عَمَلُ‍‍هُ ‌وَهُوَ‌ فِي ‌الآ‍‍خِ‍رَةِ مِنَ ‌الْ‍‍خَ‍‍اسِ‍‍رِينَ
Yā 'Ayyuhā Al-Ladhīna 'Āmanū 'Idhā Qumtum 'Ilá Aş-Şalāati Fāghsilū Wujūhakum Wa 'Aydiyakum 'Ilá Al-Mafiqi Wa Amsaĥū Biru'ūsikum Wa 'Arjulakum 'Ilá Al-Ka`bayni ۚ Wa 'In Kuntum Junubāan Fa Aţţahharū ۚ Wa 'In Kuntum Marđá 'Aw `Alá Safarin 'Aw Jā'a 'Aĥadun Minkum Mina Al-Ghā'iţi 'Aw Lāmastumu An-Nisā' Falam Tajidū Mā'an Fatayammamū Şa`īdāan Ţayyibāanmsaĥū Biwujūhikum Wa 'Aydīkum Minhu ۚ Mā Yurīdu Allāhu Liyaj`ala `Alaykum Min Ĥarajin Wa Lakin Yurīdu Liyuţahhirakum Waliyutimma Ni`matahu `Alaykum La`allakum Tashkurūna 005-006. Ey iman edenler, namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı meshedin ve her iki topuğa kadar ayaklarınızı da (yıkayın.) Eğer cünüpseniz temizlenin (gusül edin); eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayak yolundan (hacet yerinden) gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize ondan sürün. Allah size güçlük çıkarmak istemez, ama sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimeti tamamlamak ister. Umulur ki şükredersiniz. يَ‍‍ا‌ ‌أَيُّهَا‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُ‍‍و‌ا‌ ‌إِ‌ذَ‌ا‌ قُ‍‍مْتُمْ ‌إِلَى‌ ‌ال‍‍صَّ‍‍لاَةِ فَاغْ‍‍سِلُو‌ا‌ ‌وُجُوهَكُمْ ‌وَ‌أَيْدِيَكُمْ ‌إِلَى‌ ‌الْمَ‍رَ‌افِ‍‍قِ ‌وَ‌امْسَحُو‌ا‌ بِرُ‌ء‍ُ‍‌وسِكُمْ ‌وَ‌أَ‌رْجُلَكُمْ ‌إِلَى‌ ‌الْكَعْبَ‍‍يْ‍‍نِ ۚ ‌وَ‌إِ‌نْ كُ‍‌‍نْ‍‍تُمْ جُنُبا‌‌ ً‌ فَاطَّ‍‍هَّرُ‌و‌اۚ ‌وَ‌إِ‌نْ كُ‍‌‍نْ‍‍تُمْ مَرْ‍ضَ‍‍ى‌ ‌أَ‌وْ‌ عَلَى‌ سَفَرٍ‌ ‌أَ‌وْ‌ ج‍‍َ‍ا‌ءَ‌ ‌أَحَد‌ٌ‌ مِ‍‌‍نْ‍‍كُمْ مِنَ ‌الْ‍‍غَ‍‍ائِ‍‍طِ ‌أَ‌وْ‌ لاَمَسْتُمُ ‌ال‍‍نِس‍‍َ‍ا‌ء‌ فَلَمْ تَجِدُ‌و‌ا‌ م‍‍َ‍ا‌ء‌‌ ً‌ فَتَيَ‍‍مَّ‍‍مُو‌اصَ‍‍عِيد‌ا‌‌ ًطَ‍‍يِّبا‌‌ ً‌ فَامْسَحُو‌ا‌ بِوُجُوهِكُمْ ‌وَ‌أَيْدِيكُمْ مِ‍‌‍نْ‍‍هُ ۚ مَا‌ يُ‍‍ر‍ِ‍ي‍‍دُ‌ ‌اللَّ‍‍هُ لِيَ‍‍جْ‍‍عَلَ عَلَيْكُمْ مِ‍‌‍نْ حَ‍رَجٍ‌ ‌وَلَكِ‍‌‍نْ يُ‍‍ر‍ِ‍ي‍‍دُ‌ لِيُ‍‍طَ‍‍هِّ‍رَكُمْ ‌وَلِيُتِ‍‍مَّ نِعْمَتَ‍‍هُ عَلَيْكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُ‌ونَ
Wa Adhkurū Ni`mata Allāhi `Alaykum Wa Mīthāqahu Al-Ladhī Wa Athaqakum Bihi~ 'Idh Qultum Sami`nā Wa 'Aţa`nā ۖ Wa Attaqū Allaha ۚ 'Inna Allāha `Alīmun Bidhāti Aş-Şudūri 005-007. Allah'ın üzerinizdeki nimetini ve: "İşittik ve itaat ettik" dediğinizde sizi, kendisiyle bağladığı sِzünü (misakını) anın. Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, sinelerin ِzünde olanı bilendir. وَ‌ا‌ذْكُرُ‌و‌ا‌ نِعْمَةَ ‌اللَّ‍‍هِ عَلَيْكُمْ ‌وَمِيثَاقَ‍‍هُ ‌الَّذِي ‌وَ‌اثَ‍‍قَ‍‍كُمْ بِهِ ‌إِ‌ذْ‌ قُ‍‍لْتُمْ سَمِعْنَا‌ ‌وَ‌أَ‍طَ‍‍عْنَا‌ ۖ ‌وَ‌اتَّ‍‍قُ‍‍و‌ا‌اللَّ‍‍هَ ۚ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ عَل‍‍ِ‍ي‍‍م‌‍ٌ‌ بِذ‍َ‍‌اتِ ‌ال‍‍صُّ‍‍دُ‌و‌رِ
Yā 'Ayyuhā Al-Ladhīna 'Āmanū Kūnū Qawwāmīna Lillāh Shuhadā'a Bil-Qisţi ۖ Wa Lā Yajrimannakum Shana'ānu Qawmin `Alá 'Allā Ta`dilū ۚ A`dilū Huwa 'Aqrabu Lilttaqۖ Wa Attaqū Allaha ۚ 'Inna Allāha Khabīrun Bimā Ta`malūna 005-008. Ey iman edenler, adil şahidler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır. يَ‍‍ا‌ ‌أَيُّهَا‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ كُونُو‌اقَ‍‍وَّ‌ام‍‍ِ‍ي‍‍نَ لِلَّهِ شُهَد‍َ‍‌ا‌ءَ‌ بِ‍الْ‍‍قِ‍‍سْ‍‍طِ ۖ ‌وَلاَ‌ يَ‍‍جْ‍‍رِمَ‍‍نَّ‍‍كُمْ شَنَآنُ قَ‍‍وْمٍ عَلَ‍‍ى‌ ‌أَلاَّ‌ تَعْدِلُو‌اۚ ‌اعْدِلُو‌ا‌ هُوَ‌ ‌أَ‍قْ‍‍‍رَبُ لِلتَّ‍‍قْ‍‍وَ‌ى‌ ۖ ‌وَ‌اتَّ‍‍قُ‍‍و‌ا‌اللَّ‍‍هَ ۚ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ خَ‍‍ب‍‍ِ‍ي‍‍ر‌ٌ‌ بِمَا‌ تَعْمَلُونَ
Wa`ada Allāhu Al-Ladhīna 'Āmanū Wa `Amilū Aş-Şāliĥāti ۙ Lahum Maghfiratun Wa 'Ajrun `Ažīmun 005-009. Allah, iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va'detmiştir, onlar için bir bağışlanma ve büyük bir ecir vardır. وَعَدَ‌ ‌اللَّ‍‍هُ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ ‌وَعَمِلُو‌ا‌ال‍‍صَّ‍‍الِح‍‍َ‍اتِ ۙ لَهُمْ مَ‍‍غْ‍‍فِ‍رَةٌ‌ ‌وَ‌أَجْ‍‍رٌ‌ عَ‍‍ظِ‍‍يمٌ
Wa Al-Ladhīna Kafarū Wa Kadhdhabū Bi'āyātinā 'Ūlā'ika 'Aşĥābu Al-Jaĥīmi 005-010. İnkar edenler ve ayetlerimizi yalanlayanlar ise, onlar da, alevli ateşin halkıdırlar. وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ ‌وَكَذَّبُو‌ا‌ بِآيَاتِنَ‍‍ا‌ ‌أ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ ‌أَ‍صْ‍‍ح‍‍َ‍ابُ ‌الْجَحِيمِ
Yā 'Ayyuhā Al-Ladhīna 'Āmanū Adhkurū Ni`mata Allāhi `Alaykum 'Idh Hamma Qawmun 'An Yabsuţū 'Ilaykum 'Aydiyahum Fakaffa 'Aydiyahum `Ankum ۖ Wa Attaqū Allaha ۚ Wa `Alá Allāhi Falyatawakkali Al-Mu'uminūna 005-011. Ey iman edenler, Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın; hani bir topluluk, size ellerini uzatmaya yeltenmişti de, (Allah,) onların ellerini sizlerden geri püskürtmüştü. Allah'tan korkup-sakının. Mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etmelidirler. يَ‍‍ا‌ ‌أَيُّهَا‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ا‌ذْكُرُ‌و‌ا‌ نِعْمَةَ ‌اللَّ‍‍هِ عَلَيْكُمْ ‌إِ‌ذْ‌ هَ‍‍مَّ قَ‍‍وْمٌ ‌أَ‌نْ يَ‍‍بْ‍‍سُ‍‍طُ‍‍و‌ا‌ ‌إِلَيْكُمْ ‌أَيْدِيَهُمْ فَكَفَّ ‌أَيْدِيَهُمْ عَ‍‌‍نْ‍‍كُمْ ۖ ‌وَ‌اتَّ‍‍قُ‍‍و‌ا‌اللَّ‍‍هَ ۚ ‌وَعَلَى‌ ‌اللَّ‍‍هِ فَلْيَتَوَكَّلِ ‌الْمُؤْمِنُونَ
Wa Laqad 'Akhadha Allāhu Mīthāqa Banī 'Isrā'īla Wa Ba`athnā Minhumu Athnay `Ashara Naqībāan ۖ Wa Qāla Allāhu 'Innī Ma`akum ۖ La'in 'Aqamtumu Aş-Şalāata Wa 'Ātaytumu Az-Zakāata Wa 'Āmantum Birusulī Wa `Azzartumūhum Wa 'Aqrađtumu Allāha Qarđāan Ĥasanāan La'ukaffiranna `Ankum Sayyi'ātikum Wa La'udkhilannakum Jannātin Tajrī Min Taĥtihā Al-'Anhāru ۚ Faman Kafara Ba`da Dhālika Minkum Faqad Đalla Sawā'a As-Sabīli 005-012. Andolsun, Allah İsrailoğulları'ndan kesin sِz (misak) almıştı. Onlardan on iki güvenilir- gِzetleyici gِndermiştik. Ve Allah onlara: "Gerçekten Ben sizinle birlikteyim. Eğer namazı kılar, zekatı verir, elçilerime inanır, onları savunup-desteklerseniz ve Allah'a güzel bir borç verirseniz, şüphesiz sizin kِtülüklerinizi ِrter ve sizi gerçekten, altından ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim inkar ederse, cidden dümdüz bir yoldan sapmıştır." وَلَ‍قَ‍‍دْ‌ ‌أَ‍خَ‍‍ذَ‌ ‌اللَّ‍‍هُ مِيث‍‍َ‍اقَ بَنِ‍‍ي ‌إِسْر‍َ‍‌ائ‍‍ِ‍ي‍‍لَ ‌وَبَعَثْنَا‌ مِ‍‌‍نْ‍‍هُمُ ‌اثْنَيْ عَشَ‍رَ‌ نَ‍‍قِ‍‍يبا‌ ًۖ ‌وَ‍قَ‍‍الَ ‌اللَّ‍‍هُ ‌إِنِّ‍‍ي مَعَكُمْ ۖ لَئِ‍‌‍نْ ‌أَ‍قَ‍‍مْتُمُ ‌ال‍‍صَّ‍‍لاَةَ ‌وَ‌آتَيْتُمُ ‌ال‍‍زَّك‍‍َ‍اةَ ‌وَ‌آمَ‍‌‍نْ‍‍تُمْ بِرُسُلِي ‌وَعَزَّ‌رْتُمُوهُمْ ‌وَ‌أَ‍قْ‍‍‍رَضْ‍‍تُمُ ‌اللَّ‍‍هَ قَ‍‍رْ‍ض‍‍اً‌ حَسَنا‌ ً‌ لَأُكَفِّ‍رَنَّ عَ‍‌‍نْ‍‍كُمْ سَيِّئ‍‍َ‍‍اتِكُمْ ‌وَلَأُ‌دْ‍‍خِ‍‍لَ‍‍نَّ‍‍كُمْ جَ‍‍نّ‍‍َ‍ات‌‍ٍ‌ تَ‍‍جْ‍‍رِي مِ‍‌‍نْ تَحْتِهَا‌ ‌الأَ‌نْ‍‍ه‍‍َ‍ا‌رُ‌ ۚ فَمَ‍‌‍نْ كَفَ‍رَ‌ بَعْدَ‌ ‌ذَلِكَ مِ‍‌‍نْ‍‍كُمْ فَ‍‍قَ‍‍دْ‌ ضَ‍‍لَّ سَو‍َ‍‌ا‌ءَ‌ ‌ال‍‍سَّبِيلِ
Fabimā Naqđihimthāqahum La`annāhum Wa Ja`alnā Qulūbahum Qāsiyatan ۖ Yuĥarrifūna Al-Kalima `An Mawāđi`ihi ۙ Wa Nasū Ĥažžāan Mimmā Dhukkirū Bihi ۚ Wa Lā Tazālu Taţţali`u `Alá Khā'inatin Minhum 'Illā Qalīlāan Minhum ۖ Fā`fu `Anhum Wa Aşfaĥ ۚ 'Inna Allāha Yuĥibbu Al-Muĥsinīna 005-013. Sِzleşmelerini bozmaları nedeniyle, onları lanetledik ve kalplerini kaskatı kıldık. Onlar, kelimeleri konuldukları yerlerden saptırırlar. (Sık sık) Kendilerine hatırlatılan şeyden (yararlanıp) pay almayı unuttular. İçlerinden birazı dışında, onlardan sürekli ihanet gِrür durursun. Yine de onları affet, aldırış etme. Şüphesiz Allah, iyilik yapanları sever. فَبِمَا‌ نَ‍‍قْ‍‍‍‍ضِ‍‍هِمْ مِيثَاقَ‍‍هُمْ لَعَ‍‍نَّ‍‍اهُمْ ‌وَجَعَلْنَا‌ قُ‍‍لُوبَهُمْ قَ‍‍اسِيَة ًۖ يُحَرِّف‍‍ُ‍ونَ ‌الْكَلِمَ عَ‍‌‍نْ مَوَ‌اضِ‍‍عِ‍‍هِ ۙ ‌وَنَسُو‌ا‌ حَ‍‍ظّ‍‍ا‌ ً‌ مِ‍‍مَّ‍‍ا‌ ‌ذُكِّرُ‌و‌ا‌ بِ‍‍هِ ۚ ‌وَلاَ‌ تَز‍َ‍‌الُ تَ‍‍طَّ‍‍لِعُ عَلَى‌ خَ‍‍ائِنَةٍ‌ مِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ ‌إِلاَّ‌ قَ‍‍لِيلا‌ ً‌ مِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ ۖ فَاعْفُ عَ‍‌‍نْ‍‍هُمْ ‌وَ‌اصْ‍‍فَحْ ۚ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ يُحِبُّ ‌الْمُحْسِنِينَ
Wa Mina Al-Ladhīna Qālū 'Innā Naşārá 'Akhadhnā Mīthāqahum Fanasū Ĥažžāan Mimmā Dhukkirū Bihi Fa'aghraynā Baynahumu Al-`Adāwata Wa Al-Baghđā'a 'Ilá Yawmi Al-Qiyāmati ۚ Wa Sawfa Yunabbi'uhumu Allāhu Bimā Kānū Yaşna`ūna 005-014. Ve: "Biz Hıristiyanlarız" diyenlerden kesin sِz (misak) almıştık. Sonunda onlar kendilerine hatırlatılan şeyden (yararlanıp) pay almayı unuttular. Bِylece Biz de, kıyamete kadar aralarında kin ve düşmanlık saldık. Allah, yapageldikleri şeyi onlara haber verecektir. وَمِنَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ قَ‍‍الُ‍‍و‌ا‌ ‌إِنَّ‍‍ا‌ نَ‍‍صَ‍‍ا‌‍رَ‌ى‌ ‌أَ‍خَ‍‍ذْنَا‌ مِيثَاقَ‍‍هُمْ فَنَسُو‌ا‌ حَ‍‍ظّ‍‍ا‌ ً‌ مِ‍‍مَّ‍‍ا‌ ‌ذُكِّرُ‌و‌ا‌ بِ‍‍هِ فَأَ‍‍غْ‍رَيْنَا‌ بَيْنَهُمُ ‌الْعَدَ‌ا‌وَةَ ‌وَ‌الْبَ‍‍غْ‍‍ضَ‍‍ا‌ءَ‌ ‌إِلَى‌ يَ‍‍وْمِ ‌الْ‍‍قِ‍‍يَامَةِ ۚ ‌وَسَ‍‍وْفَ يُنَبِّئُهُمُ ‌اللَّ‍‍هُ بِمَا‌ كَانُو‌ا‌ يَ‍‍صْ‍‍نَعُونَ
Yā 'Ahla Al-Kitābi Qad Jā'akum Rasūlunā Yubayyinu Lakum Kathīrāan Mimmā Kuntum Tukhfūna Mina Al-Kitābi Wa Ya`fū `An Kathīrin ۚ Qad Jā'akum Mina Allāhi Nūrun Wa Kitābun Mubīnun 005-015. Ey Kitap Ehli, kitaptan gizlemekte olduklarınızın çoğunu size açıklayan ve birçoğundan geçiveren elçimiz geldi. Size Allah'tan bir nur ve apaçık bir kitap geldi. يَ‍‍ا‌ ‌أَهْلَ ‌الْكِت‍‍َ‍ابِ قَ‍‍دْ‌ ج‍‍َ‍ا‌ءَكُمْ ‌‍رَسُولُنَا‌ يُبَيِّنُ لَكُمْ كَثِي‍‍ر‌ا‌ ً‌ مِ‍‍مَّ‍‍ا‌ كُ‍‌‍نْ‍‍تُمْ تُ‍‍خْ‍‍ف‍‍ُ‍ونَ مِنَ ‌الْكِت‍‍َ‍ابِ ‌وَيَعْفُو‌ عَ‍‌‍نْ كَث‍‍ِ‍ي‍‍ر‌ٍۚ قَ‍‍دْ‌ ج‍‍َ‍ا‌ءَكُمْ مِنَ ‌اللَّ‍‍هِ ن‍‍ُ‍و‌ر‌ٌ‌ ‌وَكِت‍‍َ‍ابٌ‌ مُبِينٌ
Yahdī Bihi Allāhu Mani Attaba`a Riđwānahu Subula As-Salāmi Wa Yukhrijuhum Mina Až-Žulumāti 'Ilá An-Nūri Bi'idhnihi Wa Yahdīhim 'Ilá Şirāţin Mustaqīmin 005-016. Allah, rızasına uyanları bununla kurtuluş yollarına ulaştırır ve onları Kendi izniyle karanlıklardan nura çıkarır. Onları dosdoğru yola yِneltip-iletir. يَهْدِي بِهِ ‌اللَّ‍‍هُ مَنِ ‌اتَّبَعَ ‌رِ‍‍ضْ‍‍وَ‌انَ‍‍هُ سُبُلَ ‌ال‍‍سَّلاَمِ ‌وَيُ‍‍خْ‍‍رِجُهُمْ مِنَ ‌ال‍‍ظُّ‍‍لُم‍‍َ‍اتِ ‌إِلَى‌ ‌ال‍‍نّ‍‍ُ‍و‌ر‍ِ‍‌ بِإِ‌ذْنِ‍‍هِ ‌وَيَهْدِيهِمْ ‌إِلَى‌ صِ‍رَ‍‌اطٍ‌ مُسْتَ‍‍قِ‍‍يمٍ
Laqad Kafara Al-Ladhīna Qālū 'Inna Allāha Huwa Al-Masīĥu Abnu Maryama ۚ Qul Faman Yamliku Mina Allāhi Shay'āan 'In 'Arāda 'An Yuhlika Al-Masīĥa Abna Maryama Wa 'Ummahu Wa Man Al-'Arđi Jamī`āan ۗ Wa Lillāh Mulku As-Samāwāti Wa Al-'Arđi Wa Mā Baynahumā ۚ Ykhluqu Mā Yashā'u Wa ۚ Allāhu `Alá Kulli Shay'in Qadīrun 005-017. Andolsun, "Şüphesiz, Allah Meryem oğlu Mesih'tir." diyenler küfre düşmüştür. De ki: "O, eğer Meryem oğlu Mesih'i, onun annesini ve yeryüzündekilerin tümünü helak (yok) etmek isterse, Allah'tan (bunu ِnlemeye) kim bir şeye malik olabilir? Gِklerin, yerin ve bunlar arasındakilerin tümünün mülkü Allah'ındır; dilediğini yaratır. Allah herşeye güç yetirendir. لَ‍قَ‍‍دْ‌ كَفَ‍رَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ قَ‍‍الُ‍‍و‌ا‌ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ هُوَ‌ ‌الْمَس‍‍ِ‍ي‍‍حُ ‌ابْ‍‍نُ مَرْيَمَ ۚ قُ‍‍لْ فَمَ‍‌‍نْ يَمْلِكُ مِنَ ‌اللَّ‍‍هِ شَ‍‍يْ‍‍ئا‌‌ ً‌ ‌إِ‌نْ ‌أَ‌رَ‍‌ا‌دَ‌ ‌أَ‌نْ يُهْلِكَ ‌الْمَس‍‍ِ‍ي‍‍حَ ‌ابْ‍‍نَ مَرْيَمَ ‌وَ‌أُمَّ‍‍هُ ‌وَمَ‍‌‍نْ فِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ جَمِيعا‌ ًۗ ‌وَلِلَّهِ مُلْكُ ‌ال‍‍سَّمَا‌و‍َ‍‌اتِ ‌وَ‌الأَ‌رْ‍ضِ ‌وَمَا‌ بَيْنَهُمَا‌ ۚ ي‍‍خْ‍‍لُ‍‍قُ مَا‌ يَش‍‍َ‍ا‌ءُ‌ ۚ ‌وَ‌اللَّهُ عَلَى‌ كُلِّ شَ‍‍يْء‌‌ٍقَ‍‍دِيرٌ
Wa Qālati Al-Yahūdu Wa An-Naşārá Naĥnu 'Abnā'u Allāhi Wa 'Aĥibbā'uuhu ۚ Qul Falima Yu`adhdhibukum Bidhunūbikum ۖ Bal 'Antum Basharun Mimman Khalaqa ۚ Yaghfiru Liman Yashā'u Wa Yu`adhdhibu Man Yashā'u ۚ Wa Lillāh Mulku As-Samāwāti Wa Al-'Arđi Wa Mā Baynahumā ۖ Wa 'Ilayhi Al-Maşīru 005-018. Yahudi ve Hıristiyanlar: "Biz Allah'ın çocuklarıyız ve sevdikleriyiz" dedi. De ki: "Peki, ne diye sizi günahlarınızdan dolayı azaplandırıyor? Hayır, siz O'nun yarattığından birer beşersiniz. O, dilediğini bağışlar, dilediğini azaplandırır. Gِklerin, yerin ve bunların arasındakilerin tümünün mülkü Allah'ındır. Son varış O'nadır." وَ‍قَ‍‍الَتِ ‌الْيَه‍‍ُ‍و‌دُ‌ ‌وَ‌ال‍‍نَّ‍‍‍‍صَ‍‍ا‌‍رَ‌ى‌ نَحْنُ ‌أَبْ‍‍ن‍‍َ‍ا‌ءُ‌ ‌اللَّ‍‍هِ ‌وَ‌أَحِبّ‍‍َ‍ا‌ؤُهُ ۚ قُ‍‍لْ فَلِمَ يُعَذِّبُكُمْ بِذُنُوبِكُمْ ۖ بَلْ ‌أَ‌نْ‍‍تُمْ بَشَر‌ٌ‌ مِ‍‍مَّ‍‍‌‍نْ خَ‍‍لَ‍‍قَ ۚ يَ‍‍غْ‍‍فِ‍‍ر‍ُ‍‌ لِمَ‍‌‍نْ يَش‍‍َ‍ا‌ءُ‌ ‌وَيُعَذِّبُ مَ‍‌‍نْ يَش‍‍َ‍ا‌ءُ‌ ۚ ‌وَلِلَّهِ مُلْكُ ‌ال‍‍سَّمَا‌و‍َ‍‌اتِ ‌وَ‌الأَ‌رْ‍ضِ ‌وَمَا‌ بَيْنَهُمَا‌ ۖ ‌وَ‌إِلَ‍‍يْ‍‍هِ ‌الْمَ‍‍صِ‍‍يرُ
Yā 'Ahla Al-Kitābi Qad Jā'akum Rasūlunā Yubayyinu Lakum `Alá Fatratin Mina Ar-Rusuli 'An Taqūlū Mā Jā'anā Min Bashīrin Wa Lā Nadhīrin ۖ Faqad Jā'akum Bashīrun Wa Nadhīrun Wa ۗ Allāhu `Alá Kulli Shay'in Qadīrun 005-019. Ey Kitap Ehli, elçilerin arası kesildiği dِnemde: "Bize müjdeci de, bir uyarıcı da gelmedi" demenize (fırsat kalmasın) diye size apaçık anlatan elçimiz geldi. Bِylece müjdeci de, uyarıcı da gelmiştir artık. Allah herşeye güç yetirendir. يَ‍‍ا‌ ‌أَهْلَ ‌الْكِت‍‍َ‍ابِ قَ‍‍دْ‌ ج‍‍َ‍ا‌ءَكُمْ ‌‍رَسُولُنَا‌ يُبَيِّنُ لَكُمْ عَلَى‌ فَتْ‍رَةٍ‌ مِنَ ‌ال‍‍رُّسُلِ ‌أَ‌نْ تَ‍‍قُ‍‍ولُو‌ا‌ مَا‌ ج‍‍َ‍ا‌ءَنَا‌ مِ‍‌‍نْ بَش‍‍ِ‍ي‍‍ر‌ٍ‌ ‌وَلاَ‌ نَذ‍ِ‍ي‍‍ر‌ٍۖ فَ‍‍قَ‍‍دْ‌ ج‍‍َ‍ا‌ءَكُمْ بَش‍‍ِ‍ي‍‍ر‌ٌ‌ ‌وَنَذ‍ِ‍ي‍‍ر‌ٌۗ ‌وَ‌اللَّهُ عَلَى‌ كُلِّ شَ‍‍يْء‌‌ٍقَ‍‍دِيرٌ
Wa 'Idh Qāla Mūsá LiqawmihiQawmi Adhkurū Ni`mata Allāhi `Alaykum 'Idh Ja`ala Fīkum 'Anbiyā'a Wa Ja`alakum Mulūkāan Wa 'Ātākum Mā Lam Yu'uti 'Aĥadāan Mina Al-`Ālamīna 005-020. Hani, Musa kavmine (şِyle) demişti: "Ey kavmim, Allah'ın üzerinizdeki nimetini anın; içinizden peygamberler çıkardı, sizden yِneticiler kıldı ve alemlerden hiç kimseye vermediğini size verdi." وَ‌إِ‌ذْ‌ قَ‍‍الَ مُوسَى‌ لِ‍‍قَ‍‍وْمِ‍‍هِ يَا‌ قَ‍‍وْمِ ‌ا‌ذْكُرُ‌و‌ا‌ نِعْمَةَ ‌اللَّ‍‍هِ عَلَيْكُمْ ‌إِ‌ذْ‌ جَعَلَ فِيكُمْ ‌أَ‌نْ‍‍بِي‍‍َ‍ا‌ءَ‌ ‌وَجَعَلَكُمْ مُلُوكا‌ ً‌ ‌وَ‌آتَاكُمْ مَا‌ لَمْ يُؤْتِ ‌أَحَد‌ا‌ ً‌ مِنَ ‌الْعَالَمِينَ
Qawmi Adkhulū Al-'Arđa Al-Muqaddasata Allatī Kataba Allāhu Lakum Wa Lā Tartaddū `Alá 'Adrikum Fatanqalibū Khāsirīna 005-021. "Ey kavmim, Allah'ın sizin için yazdığı (girmenizi emrettiği) kutsal yere girin ve gerisin geri arkanıza dِnmeyin; yoksa kayba uğrayanlar olarak çevrilirsiniz." يَا‌ قَ‍‍وْمِ ‌ا‌دْ‍‍خُ‍‍لُو‌ا‌الأَ‌رْ‍ضَ ‌الْمُ‍‍قَ‍‍دَّسَةَ ‌الَّتِي كَتَبَ ‌اللَّ‍‍هُ لَكُمْ ‌وَلاَ‌ تَرْتَدُّ‌و‌ا‌ عَلَ‍‍ى‌ ‌أَ‌دْبَا‌رِكُمْ فَتَ‍‌‍نْ‍‍‍‍قَ‍‍لِبُو‌اخَ‍‍اسِ‍‍رِينَ
Qālū Yā Mūsá 'Inna Fīhā Qawmāan Jabbārīna Wa 'Innā Lan Nadkhulahā Ĥattá Yakhrujū Minhā Fa'in Yakhrujū Minhā Fa'innā Dākhilūna 005-022. Dediler ki: "Ey Musa, orda zorba bir kavim vardır, onlar çıkmadıkları sürece biz oraya kesinlikle girmeyiz. Şayet oradan çıkarlarsa, biz de muhakkak gireriz.” قَ‍‍الُو‌ا‌ يَا‌ مُوسَ‍‍ى‌ ‌إِنَّ فِيهَا‌ قَ‍‍وْما‌‌ ً‌ جَبَّا‌ر‍ِ‍ي‍‍نَ ‌وَ‌إِنَّ‍‍ا‌ لَ‍‌‍نْ نَ‍‍دْ‍‍خُ‍‍لَهَا‌ حَتَّى‌ يَ‍‍خْ‍‍رُجُو‌ا‌ مِ‍‌‍نْ‍‍هَا‌ فَإِ‌نْ يَ‍‍خْ‍‍رُجُو‌ا‌ مِ‍‌‍نْ‍‍هَا‌ فَإِنَّ‍‍ا‌ ‌دَ‌اخِ‍‍لُونَ
Qāla Rajulāni Mina Al-Ladhīna Yakhāfūna 'An`ama Allāhu `Alayhimā Adkhulū `Alayhimu Al-Bāba Fa'idhā Dakhaltumūhu Fa'innakum Ghālibūna ۚ Wa `Alá Allāhi Fatawakkalū 'In Kuntum Mu'uminīna 005-023. Korkanlar arasında olup da Allah'ın kendilerine nimet verdiği iki kişi: "Onların üzerine kapıdan girin. Girerseniz, şüphesiz sizler galibsiniz. Eğer mü'minlerdenseniz, yalnızca Allah'a tevekkül edin." dedi. قَ‍‍الَ ‌‍رَجُلاَنِ مِنَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ يَ‍‍خَ‍‍اف‍‍ُ‍ونَ ‌أَ‌نْ‍‍عَمَ ‌اللَّ‍‍هُ عَلَيْهِمَا‌ ‌ا‌دْ‍‍خُ‍‍لُو‌ا‌ عَلَيْهِمُ ‌الْب‍‍َ‍ابَ فَإِ‌ذَ‌ا‌ ‌دَ‍خَ‍‍لْتُم‍‍ُ‍وهُ فَإِنَّ‍‍كُمْ غَ‍‍الِب‍‍ُ‍ونَ ۚ ‌وَعَلَى‌ ‌اللَّ‍‍هِ فَتَوَكَّلُ‍‍و‌ا‌ ‌إِ‌نْ كُ‍‌‍ن‍‍تُمْ مُؤْمِنِينَ
Qālū Yā Mūsá 'Innā Lan Nadkhulahā 'Abadāan Mā Dāmū Fīhā ۖdh/hab 'Anta Wa Rabbuka Faqātilā 'Innā Hāhunā Qā`idūna 005-024. Dediler ki: "Ey Musa biz, onlar durduğu sürece hiçbir zaman oraya girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin git, ikiniz savaşın. Biz burada duracağız." قَ‍‍الُو‌ا‌ يَا‌ مُوسَ‍‍ى‌ ‌إِنَّ‍‍ا‌ لَ‍‌‍نْ نَ‍‍دْ‍‍خُ‍‍لَهَ‍‍ا‌ ‌أَبَد‌ا‌ ً‌ مَا‌ ‌دَ‌امُو‌ا‌ فِيهَا‌ ۖ فَا‌ذْهَ‍‍بْ ‌أَ‌نْ‍‍تَ ‌وَ‌‍رَبُّكَ فَ‍‍قَ‍‍اتِلاَ‌ ‌إِنَّ‍‍ا‌ هَاهُنَا‌ قَ‍‍اعِدُ‌ونَ
Qāla Rabbi 'Innī Lā 'Amliku 'Illā Nafsī Wa 'Akhī ۖ Fāfruq Baynanā Wa Bayna Al-Qawmi Al-Fāsiqīna 005-025. (Musa:) "Rabbim, gerçekten kendimden ve kardeşimden başkasına malik olamıyorum. ضyleyse bizimle fasıklar topluluğunun arasını Sen ayır" dedi. قَ‍‍الَ ‌‍رَبِّ ‌إِنِّ‍‍ي لاَ‌ ‌أَمْلِكُ ‌إِلاَّ‌ نَفْسِي ‌وَ‌أَ‍خِ‍‍ي ۖ فَافْرُ‍قْ بَيْنَنَا‌ ‌وَبَ‍‍يْ‍‍نَ ‌الْ‍‍قَ‍‍وْمِ ‌الْفَاسِ‍‍قِ‍‍ينَ
Qāla Fa'innahā Muĥarramatun `Alayhim ۛ 'Arba`īna Sanatan ۛ Yatīhūna Fī Al-'Arđi ۚ Falā Ta'sa `Alá Al-Qawmi Al-Fāsiqīna 005-026. (Allah) Dedi: "Artık orası kendilerine kırk yıl haram kılınmıştır. Onlar yeryüzünde 'şaşkınca dِnüp duracaklar.' Sen de o fasıklar topluluğuna üzülme." قَ‍‍الَ فَإِنَّ‍‍هَا‌ مُحَ‍رَّمَةٌ عَلَيْهِمْ ۛ ‌أَ‌رْبَع‍‍ِ‍ي‍‍نَ سَنَة ًۛ يَتِيه‍‍ُ‍ونَ فِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ ۚ فَلاَ‌ تَأْسَ عَلَى‌ ‌الْ‍‍قَ‍‍وْمِ ‌الْفَاسِ‍‍قِ‍‍ينَ
Wa Atlu `Alayhim Naba'a Abnay 'Ādama Bil-Ĥaqqi 'Idh QarraQurbānāan Fatuqubbila Min 'Aĥadihimā Wa Lam Yutaqabbal Mina Al-'Ākhari Qāla La'aqtulannaka ۖ Qāla 'Innamā Yataqabbalu Allāhu Mina Al-Muttaqīna 005-027. Onlara Adem'in iki oğlunun gerçek olan haberini oku: Onlar (Allah'a) yaklaştıracak birer kurban sunmuşlardı. Onlardan birininki kabul edilmiş, diğerininki kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen) Demişti ki: "Seni mutlaka ِldüreceğim." (ضbürü de:) "Allah, ancak korkup-sakınanlardan kabul eder." وَ‌اتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ‌ ‌ابْ‍‍نَيْ ‌آ‌دَمَ بِ‍الْحَ‍‍قِّ ‌إِ‌ذْ‌ قَ‍رَّبَا‌ قُ‍‍رْبَانا‌‌ ً‌ فَتُ‍‍قُ‍‍بِّلَ مِ‍‌‍نْ ‌أَحَدِهِمَا‌ ‌وَلَمْ يُتَ‍‍قَ‍‍بَّلْ مِنَ ‌الآ‍‍خَ‍‍ر‍ِ‍‌ قَ‍‍الَ لَأَ‍قْ‍‍تُلَ‍‍نَّ‍‍كَ ۖ قَ‍‍الَ ‌إِنَّ‍‍مَا‌ يَتَ‍‍قَ‍‍بَّلُ ‌اللَّ‍‍هُ مِنَ ‌الْمُتَّ‍‍قِ‍‍ينَ
La'in Basaţta 'Ilayya Yadaka Litaqtulanī Mā 'Anā Bibāsiţin Yadiya 'Ilayka Li'qtulaka ۖ 'Innī 'Akhāfu Allāha Rabba Al-`Ālamīna 005-028. "Eğer beni ِldürmek için elini bana uzatacak olursan, ben seni ِldürmek için elimi sana uzatacak değilim. اünkü ben, alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım." لَئِ‍‌‍نْ بَسَ‍‍ط‍‍تَ ‌إِلَيَّ يَدَكَ لِتَ‍‍قْ‍‍تُلَنِي مَ‍‍ا‌ ‌أَنَا‌ بِبَاسِ‍‍طٍ‌ يَدِيَ ‌إِلَ‍‍يْ‍‍كَ لِأ‍قْ‍‍تُلَكَ ۖ ‌إِنِّ‍‍ي ‌أَ‍خَ‍‍افُ ‌اللَّ‍‍هَ ‌‍رَبَّ ‌الْعَالَمِينَ
'Innī 'Urīdu 'An Tabū'a Bi'ithmī Wa 'Ithmika Fatakūna Min 'Aşĥābi An-Nāri ۚ Wa Dhalika Jazā'u Až-Žālimīna 005-029. "Şüphesiz kendi günahını ve benim günahımı yüklenmeni ve bِylelikle ateşin halkından olmanı isterim. Zulmedenlerin cezası budur." إِنِّ‍‍ي ‌أُ‌ر‍ِ‍ي‍‍دُ‌ ‌أَ‌نْ تَب‍‍ُ‍و‌ءَ‌ بِإِثْمِي ‌وَ‌إِثْمِكَ فَتَك‍‍ُ‍ونَ مِ‍‌‍نْ ‌أَ‍صْ‍‍ح‍‍َ‍ابِ ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍ا‌ر‍ِ‍‌ ۚ ‌وَ‌ذَلِكَ جَز‍َ‍‌ا‌ءُ‌ ‌ال‍‍ظَّ‍‍الِمِينَ
Faţawwa`at Lahu Nafsuhu Qatla 'Akhīhi Faqatalahu Fa'aşbaĥa Mina Al-Khāsirīna 005-030. Sonunda nefsi ona kardeşini ِldürmeyi (tahrik edip zevkli gِstererek) kolaylaştırdı; bِylece onu ِldürdü, bu yüzden hüsrana uğrayanlardan oldu. فَ‍طَ‍‍وَّعَتْ لَ‍‍هُ نَفْسُ‍‍هُ قَ‍‍تْلَ ‌أَ‍خِ‍‍ي‍‍هِ فَ‍‍قَ‍‍تَلَ‍‍هُ فَأَ‍صْ‍‍بَحَ مِنَ ‌الْ‍‍خَ‍‍اسِ‍‍رِينَ
Faba`atha Allāhu Ghubāan Yabĥathu Fī Al-'Arđi Liyuriyahu Kayfa Yuwārī Saw'ata 'Akhīhi ۚ Qāla Yā Waylatā 'A`ajaztu 'An 'Akūna Mithla Hādhā Al-Ghurābi Fa'uwāriya Saw'ata 'Akhī ۖ Fa'aşbaĥa Mina An-Nādimīna 005-031. Derken, Allah, ona, yeri eşeleyerek kardeşinin cesedini nasıl gِmeceğini gِsteren bir karga gِnderdi. "Bana yazıklar olsun" dedi. "Şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini gِmmekten aciz miyim?" Artık o, pişman olmuştu. فَبَعَثَ ‌اللَّ‍‍هُ غُ‍رَ‌ابا‌ ً‌ يَ‍‍بْ‍‍حَثُ فِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ لِيُ‍‍رِيَ‍‍هُ كَ‍‍يْ‍‍فَ يُوَ‌ا‌رِي سَ‍‍وْ‌أَةَ ‌أَ‍خِ‍‍ي‍‍هِ ۚ قَ‍‍الَ يَا‌وَيْلَتَ‍‍ا‌ ‌أَعَجَزْتُ ‌أَ‌نْ ‌أَك‍‍ُ‍ونَ مِثْلَ هَذَ‌ا‌ ‌الْ‍‍غُ‍رَ‍‌ابِ فَأ‍ُ‍‌وَ‌ا‌رِيَ سَ‍‍وْ‌أَةَ ‌أَ‍خِ‍‍ي فَأَ‍صْ‍‍بَحَ ۖ مِنَ ‌ال‍‍نَّ‍‍ا‌دِمِينَ
Min 'Ajli Dhālika Katabnā `Alá Banī 'Isrā'īla 'Annahu Man Qatala Nafsāan Bighayri Nafsin 'Aw Fasādin Al-'Arđi Faka'annamā Qatala An-Nāsa Jamī`āan Wa Man 'Aĥyāhā Faka'annamā 'Aĥyā An-Nāsa Jamī`āan ۚ Wa Laqad Jā'at/hum Rusulunā Bil-Bayyināti Thumma 'Inna Kathīrāan Minhum Ba`da Dhālika Fī Al-'Arđi Lamusrifūna 005-032. Bu nedenle, İsrailoğulları’na şunu yazdık: Kim bir nefsi, bir başka nefse ya da yeryüzündeki bir fesada karşılık olmaksızın (haksız yere) ِldürürse, sanki bütün insanları ِldürmüş gibi olur. Kim de onu (ِldürülmesine engel olarak) diriltirse, bütün insanları diriltmiş gibi olur. Andolsun, elçilerimiz onlara apaçık belgelerle gelmişlerdir. Sonra bunun ardından onlardan birçoğu yeryüzünde ِlçüyü taşıranlardır. مِ‍‌‍نْ ‌أَجْ‍‍لِ ‌ذَلِكَ كَتَ‍‍بْ‍‍نَا‌ عَلَى‌ بَنِ‍‍ي ‌إِسْر‍َ‍‌ائ‍‍ِ‍ي‍‍لَ ‌أَنَّ‍‍هُ مَ‍‌‍نْ قَ‍‍تَلَ نَفْسا‌ ً‌ بِ‍‍غَ‍‍يْ‍‍ر‍ِ‍‌ نَفْسٍ ‌أَ‌وْ‌ فَس‍‍َ‍ا‌د‌‌ٍ‌ فِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ فَكَأَنَّ‍‍مَا‌ قَ‍‍تَلَ ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍اسَ جَمِيعا‌ ً‌ ‌وَمَ‍‌‍نْ ‌أَحْيَاهَا‌ فَكَأَنَّ‍‍مَ‍‍ا‌ ‌أَحْيَا‌ ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍اسَ جَمِيعا‌ ًۚ ‌وَلَ‍‍قَ‍‍دْ‌ ج‍‍َ‍ا‌ءَتْهُمْ ‌رُسُلُنَا‌ بِ‍الْبَيِّن‍‍َ‍اتِ ثُ‍‍مَّ ‌إِنَّ كَثِي‍‍ر‌ا‌ ً‌ مِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ بَعْدَ‌ ‌ذَلِكَ فِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ لَمُسْ‍‍رِفُونَ
'Innamā Jazā'u Al-Ladhīna Yuĥāribūna Allāha Wa Rasūlahu Wa Yas`awna Fī Al-'Arđi Fasādāan 'An Yuqattalū 'Aw Yuşallabū 'Aw Tuqaţţa`a 'Aydīhim Wa 'Arjuluhum Min Khilāfin 'Aw Yunfaw Mina Al-'Arđi ۚ Dhālika Lahum Khizyun Ad-Dunۖ Wa Lahum Al-'Ākhirati `Adhābun `Ažīmun 005-033. Allah'a ve Resûlü’ne karşı savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuğa çalışanların cezası, ancak ِldürülmeleri, asılmaları ya da elleriyle ayaklarının çaprazca kesilmesi veya (bulundukları) yerden sürülmeleridir. Bu, dünyadaki aşağılanmalarıdır, ahirette onlar için büyük bir azap vardır. إِنَّ‍‍مَا‌ جَز‍َ‍‌ا‌ءُ‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ يُحَا‌رِب‍‍ُ‍ونَ ‌اللَّ‍‍هَ ‌وَ‌‍رَسُولَ‍‍هُ ‌وَيَسْعَ‍‍وْنَ فِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ فَسَا‌د‌اً‌ ‌أَ‌نْ يُ‍‍قَ‍‍تَّلُ‍‍و‌ا‌ ‌أَ‌وْ‌ يُ‍‍صَ‍‍لَّبُ‍‍و‌ا‌ ‌أَ‌وْ‌ تُ‍‍قَ‍‍طَّ‍‍عَ ‌أَيْدِيهِمْ ‌وَ‌أَ‌رْجُلُهُمْ مِ‍‌‍نْ خِ‍‍لاَفٍ ‌أَ‌وْ‌ يُ‍‌‍ن‍‍فَوْ‌ا‌ مِنَ ‌الأَ‌رْ‍ضِ ۚ ‌ذَلِكَ لَهُمْ خِ‍‍زْي‌‍ٌ‌ فِي ‌ال‍‍دُّن‍‍يَا‌ ۖ ‌وَلَهُمْ فِي ‌الآ‍‍خِ‍رَةِ عَذ‍َ‍‌ابٌ عَ‍‍ظِ‍‍يمٌ
'Illā Al-Ladhīna Tābū Min Qabli 'An Taqdirū `Alayhim ۖ Fā`lamū 'Anna Allāha Ghafūrun Raĥīmun 005-034. Ancak, sizin onlara güç yetirmenizden ِnce tevbe edenler başka. Bilin ki, şüphesiz Allah bağışlayandır, esirgeyendir. إِلاَّ‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ تَابُو‌ا‌ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لِ ‌أَ‌نْ تَ‍‍قْ‍‍دِ‌رُ‌و‌ا‌ عَلَيْهِمْ ۖ فَاعْلَمُ‍‍و‌ا‌ ‌أَنَّ ‌اللَّ‍‍هَ غَ‍‍ف‍‍ُ‍و‌ر‌ٌ‌ ‌‍رَحِيمٌ
Yā 'Ayyuhā Al-Ladhīna 'Āmanū Attaqū Allaha Wa Abtaghū 'Ilayhi Al-Wasīlata Wa Jāhidū Fī Sabīlihi La`allakum Tufliĥūna 005-035. Ey iman edenler, Allah'tan korkup-sakının ve (sizi) O'na (yaklaştıracak) vesile arayın; O'nun yolunda cihad edin, umulur ki kurtuluşa erersiniz. يَ‍‍ا‌ ‌أَيُّهَا‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌اتَّ‍‍قُ‍‍و‌ا‌اللَّ‍‍هَ ‌وَ‌ابْ‍‍تَ‍‍غُ‍‍و‌ا‌ ‌إِلَ‍‍يْ‍‍هِ ‌الْوَسِيلَةَ ‌وَجَاهِدُ‌و‌ا‌ فِي سَبِيلِ‍‍هِ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
'Inna Al-Ladhīna Kafarū Law 'Anna Lahum Mā Fī Al-'Arđi Jamī`āan Wa Mithlahu Ma`ahu Liyaftadū Bihi Min `Adhābi Yawmi Al-Qiyāmati Mā Tuqubbila Minhum ۖ Wa Lahum `Adhābun 'Alīmun 005-036. Gerçek şu ki, inkar edenler, yeryüzünde olanların tümü ve bununla birlikte bir katı daha onların olsa, bununla da kıyamet gününün azabından (kurtulmak için) fidye vermeye kalkışsalar, yine onlardan kabul edilmez. Onlar için acı bir azap vardır. إِنَّ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ لَوْ‌ ‌أَنَّ لَهُمْ مَا‌ فِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ جَمِيعا‌ ً‌ ‌وَمِثْلَ‍‍هُ مَعَ‍‍هُ لِيَفْتَدُ‌و‌ا‌ بِ‍‍هِ مِ‍‌‍نْ عَذ‍َ‍‌ابِ يَ‍‍وْمِ ‌الْ‍‍قِ‍‍يَامَةِ مَا‌ تُ‍‍قُ‍‍بِّلَ مِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ ۖ ‌وَلَهُمْ عَذ‍َ‍‌ابٌ ‌أَلِيمٌ
Yurīdūna 'An Yakhrujū Mina An-Nāri Wa Mā Hum Bikhārijīna Minhā ۖ Wa Lahum `Adhābun Muqīmun 005-037. (Orda) Ateşten çıkmak isterler, ama ondan çıkacak değiller. Onlar için sürekli bir azap vardır. يُ‍‍رِيد‍ُ‍‌ونَ ‌أَ‌نْ يَ‍‍خْ‍‍رُجُو‌ا‌ مِنَ ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍ا‌ر‍ِ‍‌ ‌وَمَا‌ هُمْ بِ‍‍خَ‍‍ا‌رِج‍‍ِ‍ي‍‍نَ مِ‍‌‍نْ‍‍هَا‌ ۖ ‌وَلَهُمْ عَذ‍َ‍‌ابٌ‌ مُ‍‍قِ‍‍يمٌ
Wa As-Sāriqu Wa As-Sāriqatu Fāqţa`ū 'Aydiyahumā Jazā'an Bimā Kasabā Nakālāan Mina Allāhi Wa ۗ Allāhu `Azīzun Ĥakīmun 005-038. Hırsız erkek ve hırsız kadının, (çalıp) kazandıklarına bir karşılık, Allah'tan, 'tekrarı ِnleyen kesin bir ceza' olmak üzere ellerini kesin. Allah üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. وَ‌السَّا‌رِ‍‍قُ ‌وَ‌ال‍‍سَّا‌رِ‍‍قَ‍‍ةُ فَا‍قْ‍‍‍‍طَ‍‍عُ‍‍و‌ا‌ ‌أَيْدِيَهُمَا‌ جَز‍َ‍‌ا‌ء‌ ً‌ بِمَا‌ كَسَبَا‌ نَكَالا‌ ً‌ مِنَ ‌اللَّ‍‍هِ ۗ ‌وَ‌اللَّهُ عَز‍ِ‍ي‍‍زٌ‌ حَكِيمٌ
Faman Tāba Min Ba`di Žulmihi Wa 'Aşlaĥa Fa'inna Allāha Yatūbu `Alayhi ۗ 'Inna Allāha Ghafūrun Raĥīmun 005-039. Ancak kim işlediği zulümden sonra tevbe eder ve (davranışlarını) düzeltirse, şüphesiz Allah onun tevbesini kabul eder. Muhakkak Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. فَمَ‍‌‍نْ ت‍‍َ‍ابَ مِ‍‌‍نْ بَعْدِ‌ ظُ‍‍لْمِ‍‍هِ ‌وَ‌أَ‍صْ‍‍لَحَ فَإِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ يَت‍‍ُ‍وبُ عَلَ‍‍يْ‍‍هِ ۗ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ غَ‍‍ف‍‍ُ‍و‌ر‌ٌ‌ ‌‍رَحِيمٌ
'Alam Ta`lam 'Anna Allāha Lahu Mulku As-Samāwāti Wa Al-'Arđi Yu`adhdhibu Man Yashā'u Wa Yaghfiru Liman Yashā'u Wa ۗ Allāhu `Alá Kulli Shay'in Qadīrun 005-040. Gِklerin ve yerin mülkünün Allah'a ait olduğunu bilmiyor musun? O, kimi dilerse azaplandırır, kimi dilerse bağışlar. Allah, herşeye güç yetirendir. أَلَمْ تَعْلَمْ ‌أَنَّ ‌اللَّ‍‍هَ لَ‍‍هُ مُلْكُ ‌ال‍‍سَّمَا‌و‍َ‍‌اتِ ‌وَ‌الأَ‌رْ‍ضِ يُعَذِّبُ مَ‍‌‍نْ يَش‍‍َ‍ا‌ءُ‌ ‌وَيَ‍‍غْ‍‍فِ‍‍ر‍ُ‍‌ لِمَ‍‌‍نْ يَش‍‍َ‍ا‌ءُ‌ ۗ ‌وَ‌اللَّهُ عَلَى‌ كُلِّ شَ‍‍يْء‌‌ٍقَ‍‍دِيرٌ
Yā 'Ayyuhā Ar-Rasūlu Lā Yaĥzunka Al-Ladhīna Yusāri`ūna Fī Al-Kufri Mina Al-Ladhīna Qālū 'Āmannā Bi'afwāhihim Wa Lam Tu'umin Qulūbuhum ۛ Wa Mina Al-Ladhīna Hādū ۛ Sammā`ūna Lilkadhibi Sammā`ūna Liqawmin 'Ākharīna Lam Ya'tūka ۖ Yuĥarrifūna Al-Kalima Min Ba`di Mawāđi`ihi ۖ Yaqūlūna 'In 'Ūtītumdhā Fakhudhūhu Wa 'In Lam Tu'utawhu Fāĥdharū ۚ Wa Man Yuridi Allāhu Fitnatahu Falan Tamlika Lahu Mina Allāhi Shay'āan ۚ 'Ūlā'ika Al-Ladhīna Lam Yuridi Allāhu 'An Yuţahhira Qulūbahum ۚ Lahum Ad-DunKhizyun ۖ Wa Lahum Al-'Ākhirati `Adhābun `Ažīmun 005-041. Ey peygamber, kalpleri inanmadığı halde ağızlarıyla "İnandık" diyenlerle Yahudilerden küfür içinde çaba harcayanlar seni üzmesin. Onlar, yalana kulak tutanlar, sana gelmeyen diğer topluluk adına kulak tutanlar (haber toplayanlar)dır. Onlar, kelimeleri yerlerine konulduktan sonra saptırırlar, "Size bu verilirse onu alın, o verilmezse ondan kaçının" derler. Allah, kimin fitne(ye düşme)sini isterse, artık onun için sen Allah'tan hiçbir şeye malik olamazsın. İşte onlar, Allah'ın kalplerini arıtmak istemedikleridir. Dünyada onlar için bir aşağılanma, ahirette onlar için büyük bir azap vardır. يَ‍‍ا‌ ‌أَيُّهَا‌ ‌ال‍رَّس‍‍ُ‍ولُ لاَ‌ يَحْزُ‌نْ‍‍كَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ يُسَا‌رِع‍‍ُ‍ونَ فِي ‌الْكُفْ‍‍ر‍ِ‍‌ مِنَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ قَ‍‍الُ‍‍و‌ا‌ ‌آمَ‍‍نَّ‍‍ا‌ بِأَفْوَ‌اهِهِمْ ‌وَلَمْ تُؤْمِ‍‌‍نْ قُ‍‍لُوبُهُمْ ۛ ‌وَمِنَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ هَا‌دُ‌و‌اۛ سَ‍‍مَّ‍‍اع‍‍ُ‍ونَ لِلْكَذِبِ سَ‍‍مَّ‍‍اع‍‍ُ‍ونَ لِ‍‍قَ‍‍وْم‌‍ٍ‌ ‌آ‍‍خَ‍‍ر‍ِ‍ي‍‍نَ لَمْ يَأْت‍‍ُ‍وكَ ۖ يُحَرِّف‍‍ُ‍ونَ ‌الْكَلِمَ مِ‍‌‍نْ بَعْدِ‌ مَوَ‌اضِ‍‍عِ‍‍هِ ۖ يَ‍‍قُ‍‍ول‍‍ُ‍ونَ ‌إِ‌نْ ‌أ‍ُ‍‌وتِيتُمْ هَذَ‌ا‌ فَ‍‍خُ‍‍ذ‍ُ‍‌وهُ ‌وَ‌إِ‌نْ لَمْ تُؤْتَ‍‍وْهُ فَاحْذَ‌رُ‌و‌اۚ ‌وَمَ‍‌‍نْ يُ‍‍رِ‌دِ‌ ‌اللَّ‍‍هُ فِتْنَتَ‍‍هُ فَلَ‍‌‍نْ تَمْلِكَ لَ‍‍هُ مِنَ ‌اللَّ‍‍هِ شَ‍‍يْ‍‍ئاً‌ ۚ ‌أ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ لَمْ يُ‍‍رِ‌دِ‌ ‌اللَّ‍‍هُ ‌أَ‌نْ يُ‍‍طَ‍‍هِّ‍‍ر‍َ‍‌ قُ‍‍لُوبَهُمْ ۚ لَهُمْ فِي ‌ال‍‍دُّ‌نْ‍‍يَا‌ خِ‍‍زْيٌۖ ‌وَلَهُمْ فِي ‌الآ‍‍خِ‍رَةِ عَذ‍َ‍‌ابٌ عَ‍‍ظِ‍‍يمٌ
Sammā`ūna Lilkadhibi 'Akkālūna Lilssuĥti ۚ Fa'in Jā'ūka Fāĥkum Baynahum 'Aw 'A`riđ `Anhum ۖ Wa 'In Tu`riđ `Anhum Falan Yađurrūka Shay'āan ۖ Wa 'In Ĥakamta Fāĥkum Baynahum Bil-Qisţi ۚ 'Inna Allāha Yuĥibbu Al-Muqsiţīna 005-042. Onlar, yalana kulak tutanlardır, haram yiyicilerdir. Sana gelirlerse aralarında hükmet veya onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirecek olursan, sana hiçbir şeyle kesin olarak zarar veremezler. Aralarında hükmedersen adaletle hükmet. Şüphesiz, Allah, adaletle hüküm yürütenleri sever. سَ‍‍مَّ‍‍اع‍‍ُ‍ونَ لِلْكَذِبِ ‌أَكَّال‍‍ُ‍ونَ لِلسُّحْتِ ۚ فَإِ‌نْ ج‍‍َ‍ا‌ء‍ُ‍‌وكَ فَاحْكُمْ بَيْنَهُمْ ‌أَ‌وْ‌ ‌أَعْ‍‍رِ‍‍ضْ عَ‍‌‍نْ‍‍هُمْ ۖ ‌وَ‌إِ‌نْ تُعْ‍‍رِ‍‍ضْ عَ‍‌‍نْ‍‍هُمْ فَلَ‍‌‍نْ يَ‍‍ضُ‍‍رّ‍ُ‍‌وكَ شَ‍‍يْ‍‍ئا‌ ًۖ ‌وَ‌إِ‌نْ حَكَمْتَ فَاحْكُمْ بَيْنَهُمْ بِ‍الْ‍‍قِ‍‍سْ‍‍طِ ۚ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ يُحِبُّ ‌الْمُ‍‍قْ‍‍سِ‍‍طِ‍‍ينَ
Wa Kayfa Yuĥakkimūnaka Wa `Indahumu At-Tawatu Fīhā Ĥukmu Allāhi Thumma Yatawallawna Min Ba`di Dhālika ۚ Wa Mā 'Ūlā'ika Bil-Mu'uminīna 005-043. Allah'ın hükmünün bulunduğu Tevrat yanlarında olduğu halde, seni nasıl hakem kılıyorlar ve sonra bunun peşinden yüz çeviriyorlar? İşte onlar, inanmış değildir. وَكَ‍‍يْ‍‍فَ يُحَكِّمُونَكَ ‌وَعِ‍‌‍نْ‍‍دَهُمُ ‌ال‍‍تَّوْ‌رَ‍‌اةُ فِيهَا‌ حُكْمُ ‌اللَّ‍‍هِ ثُ‍‍مَّ يَتَوَلَّ‍‍وْنَ مِ‍‌‍نْ بَعْدِ‌ ‌ذَلِكَ ۚ ‌وَمَ‍‍ا‌ ‌أ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ بِ‍الْمُؤْمِنِينَ
'Innā 'Anzalnā At-Tawata Fīhā Hudan Wa Nūrun ۚ Yaĥkumu Bihā An-Nabīyūna Al-Ladhīna 'Aslamū Lilladhīna Hādū Wa Ar-Rabbānīyūna Wa Al-'Aĥbāru Bimā Astuĥfižū Min Kitābi Allāhi Wa Kānū `Alayhi Shuhadā'a ۚ Falā Takhshaw An-Nāsa Wa Akhshawnī Wa Lā Tashtarū Bi'āyātī Thamanāan Qalīlāan ۚ Wa Man Lam Yaĥkum Bimā 'Anzala Allāhu Fa'ūlā'ika Humu Al-Kāfirūna 005-044. Gerçek şu ki, Biz Tevrat’ı, içinde bir hidayet ve nur olarak indirdik. Teslim olmuş peygamberler, Yahudilere onunla hükmederlerdi. Bilgin-yِneticiler (Rabbaniyun) ve yüksek bilginler de (Ahbar), Allah'ın Kitabı’nı korumakla gِrevli kılındıklarından ve onun üzerine şahidler olduklarından (onunla hükmederlerdi.) ضyleyse insanlardan korkmayın, Benden korkun ve ayetlerimi az bir değere karşılık satmayın. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, kafir olanlardır. إِنَّ‍‍ا‌ ‌أَ‌ن‍‍زَلْنَا‌ ‌ال‍‍تَّوْ‌رَ‍‌اةَ فِيهَا‌ هُ‍‍د‌ى‌ ً‌ ‌وَن‍‍ُ‍و‌ر‌ٌۚ يَحْكُمُ بِهَا‌ ‌ال‍‍نَّ‍‍بِيّ‍‍ُ‍ونَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌أَسْلَمُو‌ا‌ لِلَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ هَا‌دُ‌و‌ا‌ ‌وَ‌ال‍رَّبَّانِيّ‍‍ُ‍ونَ ‌وَ‌الأَحْب‍‍َ‍ا‌رُ‌ بِمَا‌ ‌اسْتُحْفِ‍‍ظُ‍‍و‌ا‌ مِ‍‌‍نْ كِت‍‍َ‍ابِ ‌اللَّ‍‍هِ ‌وَكَانُو‌ا‌ عَلَ‍‍يْ‍‍هِ شُهَد‍َ‍‌ا‌ءَ‌ ۚ فَلاَ‌ تَ‍‍خْ‍‍شَوْ‌ا‌ ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍اسَ ‌وَ‌اخْ‍‍شَوْنِي ‌وَلاَ‌ تَشْتَرُ‌و‌ا‌ بِآيَاتِي ثَمَنا‌‌ ًقَ‍‍لِيلا‌ ًۚ ‌وَمَ‍‌‍نْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَ‍‍ا‌ ‌أَ‌ن‍‍زَلَ ‌اللَّ‍‍هُ فَأ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ هُمُ ‌الْكَافِرُ‌ونَ
Wa Katabnā `Alayhim Fīhā 'Anna An-Nafsa Bin-Nafsi Wa Al-`Ayna Bil-`Ayni Wa Al-'Anfa Bil-'Anfi Wa Al-'Udhuna Bil-'Udhuni Wa As-Sinna Bis-Sinni Wa Al-Jurūĥa Qişāşun ۚ Faman Taşaddaqa Bihi Fahuwa Kaffāratun Lahu ۚ Wa Man Lam Yaĥkum Bimā 'Anzala Allāhu Fa'ūlā'ika Humu Až-Žālimūna 005-045. Biz onda, onların üzerine yazdık: Cana can, gِze gِz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve (bütün) yaralara (karşılık da) kısas vardır. Ama kim bunu sadaka olarak bağışlarsa o kendisi için bir kefarettir. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, zalim olanlardır. وَكَتَ‍‍بْ‍‍نَا‌ عَلَيْهِمْ فِيهَ‍‍ا‌ ‌أَنَّ ‌ال‍‍نَّ‍‍فْسَ بِ‍ال‍‍نَّ‍‍فْسِ ‌وَ‌الْعَ‍‍يْ‍‍نَ بِ‍الْعَ‍‍يْ‍‍نِ ‌وَ‌الأَ‌ن‍‍فَ بِ‍الأَ‌ن‍‍فِ ‌وَ‌الأُ‌ذُنَ بِ‍الأُ‌ذُنِ ‌وَ‌ال‍‍سِّ‍‍نَّ بِ‍ال‍‍سِّ‍‍نِّ ‌وَ‌الْجُر‍ُ‍‌وحَ قِ‍‍صَ‍‍اص‌‍ٌۚ فَمَ‍‌‍نْ تَ‍‍صَ‍‍دَّ‍‍قَ بِ‍‍هِ فَهُوَ‌ كَفَّا‌‍رَة ٌ‌ لَ‍‍هُ ۚ ‌وَمَ‍‌‍نْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَ‍‍ا‌ ‌أَ‌ن‍‍زَلَ ‌اللَّ‍‍هُ فَأ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ هُمُ ‌ال‍‍ظَّ‍‍الِمُونَ
Wa Qaffaynā `Aláthārihim Bi`īsá Abni Maryama Muşaddiqāan Limā Bayna Yadayhi Mina At-Tawati ۖ Wa 'Ātaynāhu Al-'Injīla Fīhi Hudan Wa Nūrun Wa Muşaddiqāan Limā Bayna Yadayhi Mina At-Tawati Wa Hudan Wa Maw`ižatan Lilmuttaqīna 005-046. Onların (peygamberleri) ardından yanlarındaki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu İsa'yı gِnderdik ve ona içinde hidayet ve nur bulunan, ِnündeki Tevrat'ı doğrulayan ve muttakiler için yol gِsterici ve ِğüt olan İncil'i verdik. وَ‍قَ‍‍فَّيْنَا‌ عَلَ‍‍ى‌ ‌آثَا‌رِهِمْ بِعِيسَى‌ ‌ابْ‍‍نِ مَرْيَمَ مُ‍‍صَ‍‍دِّ‍‍ق‍‍ا‌ ً‌ لِمَا‌ بَ‍‍يْ‍‍نَ يَدَيْ‍‍هِ مِنَ ‌ال‍‍تَّوْ‌رَ‍‌اةِ ۖ ‌وَ‌آتَيْن‍‍َ‍اهُ ‌الإِ‌ن‍‍ج‍‍ِ‍ي‍‍لَ ف‍‍ِ‍ي‍‍هِ هُ‍‍د‌ى‌ ً‌ ‌وَن‍‍ُ‍و‌ر‌ٌ‌ ‌وَمُ‍‍صَ‍‍دِّ‍‍ق‍‍ا‌ ً‌ لِمَا‌ بَ‍‍يْ‍‍نَ يَدَيْ‍‍هِ مِنَ ‌ال‍‍تَّوْ‌رَ‍‌اةِ ‌وَهُ‍‍د‌ى‌ ً‌ ‌وَمَوْعِ‍‍ظَ‍‍ة ً‌ لِلْمُتَّ‍‍قِ‍‍ينَ
Wa Līaĥkum 'Ahlu Al-'Injīli Bimā 'Anzala Allāhu Fīhi ۚ Wa Man Lam Yaĥkum Bimā 'Anzala Allāhu Fa'ūlā'ika Humu Al-Fāsiqūna 005-047. İncil sahipleri Allah'ın onda indirdikleriyle hükmetsinler. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, fasık olanlardır. وَلْيَحْكُمْ ‌أَهْلُ ‌الإِ‌ن‍‍ج‍‍ِ‍ي‍‍لِ بِمَ‍‍ا‌ ‌أَ‌ن‍‍زَلَ ‌اللَّ‍‍هُ ف‍‍ِ‍ي‍‍هِ ۚ ‌وَمَ‍‌‍نْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَ‍‍ا‌ ‌أَ‌ن‍‍زَلَ ‌اللَّ‍‍هُ فَأ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ هُمُ ‌الْفَاسِ‍‍قُ‍‍ونَ
Wa 'Anzalnā 'Ilayka Al-Kitāba Bil-Ĥaqqi Muşaddiqāan Limā Bayna Yadayhi Mina Al-Kitābi Wa Muhaymināan `Alayhi ۖ Fāĥkum Baynahum Bimā 'Anzala Allāhu ۖ Wa Lā Tattabi` 'Ahwā'ahum `Ammā Jā'aka Mina Al-Ĥaqqi ۚ Likullin Ja`alnā Minkum Shir`atan Wa Minhājāan ۚ Wa Law Shā'a Allāhu Laja`alakum 'Ummatan Wāĥidatan Wa Lakin Liyabluwakum Fī Mā 'Ātākum ۖ Fāstabiqū Al-Khayrāti ۚ 'Ilá Allāhi Marji`ukum Jamī`āan Fayunabbi'ukum Bimā Kuntum Fīhi Takhtalifūna 005-048. Sana da (Ey Muhammed,) ِnündeki kitap(lar)ı doğrulayıcı ve ona 'bir şahid-gِzetleyici' olarak Kitab'ı (Kur'an'ı) indirdik. ضyleyse aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen haktan sapıp onların heva (istek ve tutku)larına uyma. Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol-yِntem kıldık. Eğer Allah dileseydi, sizi bir tek ümmet kılardı; ancak (bu,) verdikleriyle sizi denemesi içindir. Artık hayırlarda yarışınız. Tümünüzün dِnüşü Allah'adır. Hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri size haber verecektir. وَ‌أَ‌ن‍‍زَلْنَ‍‍ا‌ ‌إِلَ‍‍يْ‍‍كَ ‌الْكِت‍‍َ‍ابَ بِ‍الْحَ‍‍قِّ مُ‍‍صَ‍‍دِّ‍‍ق‍‍ا‌ ً‌ لِمَا‌ بَ‍‍يْ‍‍نَ يَدَيْ‍‍هِ مِنَ ‌الْكِت‍‍َ‍ابِ ‌وَمُهَيْمِناً‌ عَلَ‍‍يْ‍‍هِ ۖ فَاحْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَ‍‍ا‌ ‌أَ‌ن‍‍زَلَ ‌اللَّ‍‍هُ ۖ ‌وَلاَ‌ تَتَّبِعْ ‌أَهْو‍َ‍‌ا‌ءَهُمْ عَ‍‍مَّ‍‍ا‌ ج‍‍َ‍ا‌ءَكَ مِنَ ‌الْحَ‍‍قِّ ۚ لِكُلّ‌‍ٍ‌ جَعَلْنَا‌ مِ‍‌‍نْ‍‍كُمْ شِ‍‍رْعَة ً‌ ‌وَمِ‍‌‍نْ‍‍هَاجا‌ ًۚ ‌وَلَوْ‌ ش‍‍َ‍ا‌ءَ‌ ‌اللَّ‍‍هُ لَجَعَلَكُمْ ‌أُمَّ‍‍ة ً‌ ‌وَ‌احِدَة ً‌ ‌وَلَكِ‍‌‍نْ لِيَ‍‍بْ‍‍لُوَكُمْ فِي مَ‍‍ا‌ ‌آتَاكُمْ ۖ فَاسْتَبِ‍‍قُ‍‍و‌ا‌الْ‍‍خَ‍‍يْ‍رَ‍‌اتِ ۚ ‌إِلَى‌ ‌اللَّ‍‍هِ مَرْجِعُكُمْ جَمِيعا‌‌ ً‌ فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا‌ كُ‍‌‍ن‍‍تُمْ ف‍‍ِ‍ي‍‍هِ تَ‍‍خْ‍‍تَلِفُونَ
Wa 'Ani Aĥkum Baynahum Bimā 'Anzala Allāhu Wa Lā Tattabi` 'Ahwā'ahum Wa Aĥdharhum 'An Yaftinūka `An Ba`đi Mā 'Anzala Allāhu 'Ilayka ۖ Fa'in Tawallaw Fā`lam 'Annamā Yurīdu Allāhu 'An Yuşībahum Biba`đi Dhunūbihim ۗ Wa 'Inna Kathīrāan Mina An-Nāsi Lafāsiqūna 005-049. Aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet ve onların hevalarına uyma. Allah'ın sana indirdiklerinin bir kısmından seni şaşırtmamaları için onlardan sakın. Şayet yüz çevirirlerse, bil ki, Allah bir kısım günahları nedeniyle onlara bir musibeti tattırmak istemektedir. Şüphesiz, insanların çoğu fasıklardır. وَ‌أَنِ ‌احْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَ‍‍ا‌ ‌أَ‌ن‍‍زَلَ ‌اللَّ‍‍هُ ‌وَلاَ‌ تَتَّبِعْ ‌أَهْو‍َ‍‌ا‌ءَهُمْ ‌وَ‌احْذَ‌رْهُمْ ‌أَ‌نْ يَفْتِن‍‍ُ‍وكَ عَ‍‌‍نْ بَعْ‍‍ضِ مَ‍‍ا‌ ‌أَ‌ن‍‍زَلَ ‌اللَّ‍‍هُ ‌إِلَ‍‍يْ‍‍كَ ۖ فَإِ‌نْ تَوَلَّوْ‌ا‌ فَاعْلَمْ ‌أَنَّ‍‍مَا‌ يُ‍‍ر‍ِ‍ي‍‍دُ‌ ‌اللَّ‍‍هُ ‌أَ‌نْ يُ‍‍صِ‍‍يبَهُمْ بِبَعْ‍‍ضِ ‌ذُنُوبِهِمْ ۗ ‌وَ‌إِنَّ كَثِي‍‍ر‌ا‌ ً‌ مِنَ ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍اسِ لَفَاسِ‍‍قُ‍‍ونَ
'Afaĥukma Al-Jāhilīyati Yabghūna ۚ Wa Man 'Aĥsanu Mina Allāhi Ĥukmāan Liqawminqinūna 005-050. Onlar hala cahiliye hükmünü mü arıyorlar? Kesin bilgiyle inanan bir topluluk için hükmü, Allah'tan daha güzel olan kimdir? أَفَحُكْمَ ‌الْجَاهِلِيَّةِ يَ‍‍بْ‍‍‍‍غُ‍‍ونَ ۚ ‌وَمَ‍‌‍نْ ‌أَحْسَنُ مِنَ ‌اللَّ‍‍هِ حُكْما‌ ً‌ لِ‍‍قَ‍‍وْمٍ‌ يُوقِ‍‍نُونَ
Yā 'Ayyuhā Al-Ladhīna 'Āmanū Lā Tattakhidhū Al-Yahūda Wa An-Naşārá 'Awliyā'a ۘ Ba`đuhum 'Awliyā'u Ba`đin ۚ Wa Man Yatawallahum Minkum Fa'innahu Minhum ۗ 'Inna Allāha Lā Yahdī Al-Qawma Až-Žālimīna 005-051. Ey iman edenler, Yahudi ve Hıristiyanları dostlar (veliler) edinmeyin; onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden onları kim dost edinirse, kuşkusuz onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna hidayet vermez. يَ‍‍ا‌ ‌أَيُّهَا‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ لاَ‌ تَتَّ‍‍خِ‍‍ذُ‌و‌ا‌الْيَه‍‍ُ‍و‌دَ‌ ‌وَ‌ال‍‍نَّ‍‍‍‍صَ‍‍ا‌‍رَ‌ى‌ ‌أَ‌وْلِي‍‍َ‍ا‌ءَ‌ ۘ بَعْ‍‍ضُ‍‍هُمْ ‌أَ‌وْلِي‍‍َ‍ا‌ءُ‌ بَعْ‍‍ضٍۚ ‌وَمَ‍‌‍نْ يَتَوَلَّهُمْ مِ‍‌‍نْ‍‍كُمْ فَإِنَّ‍‍هُ مِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ ۗ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ لاَ‌ يَهْدِي ‌الْ‍‍قَ‍‍وْمَ ‌ال‍‍ظَّ‍‍الِمِينَ
Fatará Al-Ladhīna Fī Qulūbihim Marađun Yusāri`ūna Fīhim Yaqūlūna Nakhshá 'An Tuşībanā Dā'iratun ۚ Fa`asá Allāhu 'An Ya'tiya Bil-Fatĥi 'Aw 'Amrin Min `Indihi Fayuşbiĥū `Alá Mā 'Asarrū Fī 'Anfusihim Nādimīna 005-052. İşte kalplerinde hastalık olanları: "Zamanın, felaketleriyle aleyhimize dِnüp bize çarpmasından korkuyoruz" diyerek aralarında çabalar yürüttüklerini gِrürsün. Umulur ki Allah, bir fetih veya Katından bir emir getirecek de, onlar, nefislerinde gizli tuttuklarından dolayı pişman olacaklardır. فَتَ‍رَ‌ى‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ فِي قُ‍‍لُوبِهِمْ مَ‍رَضٌ‌ يُسَا‌رِع‍‍ُ‍ونَ فِيهِم يَ‍‍قُ‍‍ول‍‍ُ‍ونَ نَ‍‍خْ‍‍شَ‍‍ى‌ ‌أَ‌نْ تُ‍‍صِ‍‍يبَنَا‌ ‌د‍َ‍‌ائِ‍رَة‌‍ٌۚ فَعَسَى‌ ‌اللَّ‍‍هُ ‌أَ‌نْ يَأْتِيَ بِ‍الْفَتْحِ ‌أَ‌وْ‌ ‌أَمْر‌ٍ‌ مِ‍‌‍نْ عِ‍‌‍نْ‍‍دِهِ فَيُ‍‍صْ‍‍بِحُو‌ا‌ عَلَى‌ مَ‍‍ا‌ ‌أَسَرُّ‌و‌ا‌ فِ‍‍ي ‌أَ‌ن‍‍فُسِهِمْ نَا‌دِمِينَ
Wa Yaqūlu Al-Ladhīna 'Āmanū 'Ahā'uulā' Al-Ladhīna 'Aqsamū Billāhi Jahda 'Aymānihim ۙ 'Innahum Lama`akum ۚ Ĥabiţat 'A`māluhum Fa'aşbaĥū Khāsirīna 005-053. İman edenler: "Olanca yeminleriyle elbette sizlerle birlik olduklarına ilişkin Allah'a yemin edenler bunlar mıdır? Onların bütün yapıp-ettikleri boşa çıkmıştır, bِylece hüsrana uğrayanlar olmuşlardır" derler. وَيَ‍قُ‍‍ولُ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُ‍‍و‌ا‌ ‌أَه‍‍َ‍ا‌ؤُلاَ‌ء‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌أَ‍قْ‍‍سَمُو‌ا‌ بِ‍اللَّ‍‍هِ جَهْدَ‌ ‌أَيْمَانِهِمْ ۙ ‌إِنَّ‍‍هُمْ لَمَعَكُمْ ۚ حَبِ‍‍طَ‍‍تْ ‌أَعْمَالُهُمْ فَأَ‍صْ‍‍بَحُو‌اخَ‍‍اسِ‍‍رِينَ
Yā 'Ayyuhā Al-Ladhīna 'Āmanū Man Yartadda Minkum `An Dīnihi Fasawfa Ya'tī Al-Lahu Biqawmin Yuĥibbuhum Wa Yuĥibbūnahu~ 'Adhillatin `Alá Al-Mu'uminīna 'A`izzatin `Alá Al-Kāfirīna Yujāhidūna Fī Sabīli Allāhi Wa Lā Yakhāfūna Lawmata Lā'imin ۚ Dhālika Fađlu Allāhi Yu'utīhi Man Yashā'u Wa ۚ Allāhu Wāsi`un `Alīmun 005-054. Ey iman edenler, içinizden kim dininden geri dِner (irtidat eder)se, Allah (yerine) Kendisi'nin onları sevdiği, onların da Kendisi'ni sevdiği mü'minlere karşı alçak gِnüllü, kafirlere karşı ise 'güçlü ve onurlu,' Allah yolunda çaba harcayan ve kınayıcının kınamasından korkmayan bir topluluk getirir. Bu, Allah'ın bir fazlıdır, onu dilediğine verir. Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir. يَ‍‍ا‌ ‌أَيُّهَا‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ مَ‍‌‍نْ يَرْتَدَّ‌ مِ‍‌‍نْ‍‍كُمْ عَ‍‌‍نْ ‌دِينِ‍‍هِ فَسَ‍‍وْفَ يَأْتِي ‌اللَّهُ بِ‍‍قَ‍‍وْمٍ‌ يُحِبُّهُمْ ‌وَيُحِبُّونَهُ~ُ ‌أَ‌ذِلَّةٍ عَلَى‌ ‌الْمُؤْمِن‍‍ِ‍ي‍‍نَ ‌أَعِزَّةٍ عَلَى‌ ‌الْكَافِ‍‍ر‍ِ‍ي‍‍نَ يُجَاهِد‍ُ‍‌ونَ فِي سَب‍‍ِ‍ي‍‍لِ ‌اللَّ‍‍هِ ‌وَلاَ‌ يَ‍‍خَ‍‍اف‍‍ُ‍ونَ لَوْمَةَ لاَئِم‌‍ٍۚ ‌ذَلِكَ فَ‍‍ضْ‍‍لُ ‌اللَّ‍‍هِ يُؤْت‍‍ِ‍ي‍‍هِ مَ‍‌‍نْ يَش‍‍َ‍ا‌ءُ‌ ۚ ‌وَ‌اللَّهُ ‌وَ‌اسِعٌ عَلِيمٌ
'Innamā Wa Līyukumu Allāhu Wa Rasūluhu Wa Al-Ladhīna 'Āmanū Al-Ladhīna Yuqīmūna Aş-Şalāata Wa Yu'utūna Az-Zakāata Wa Hum ki`ūna 005-055. Sizin dostunuz (veliniz), ancak Allah, O'nun elçisi, rüku ediciler olarak namaz kılan ve zekatı veren mü'minlerdir. إِنَّ‍‍مَا‌ ‌وَلِيُّكُمُ ‌اللَّ‍‍هُ ‌وَ‌‍رَسُولُ‍‍هُ ‌وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ يُ‍‍قِ‍‍يم‍‍ُ‍ونَ ‌ال‍‍صَّ‍‍لاَةَ ‌وَيُؤْت‍‍ُ‍ونَ ‌ال‍‍زَّك‍‍َ‍اةَ ‌وَهُمْ ‌‍رَ‌اكِعُونَ
Wa Man Yatawalla Allāha Wa Rasūlahu Wa Al-Ladhīna 'Āmanū Fa'inna Ĥizba Allāhi Humu Al-Ghālibūna 005-056. Kim Allah'ı, Resûlü’nü ve iman edenleri dost (veli) edinirse, hiç şüphe yok, galip gelecek olanlar, Allah'ın taraftarlarıdır. وَمَ‍‌‍نْ يَتَوَلَّ ‌اللَّ‍‍هَ ‌وَ‌‍رَسُولَ‍‍هُ ‌وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ فَإِنَّ حِزْبَ ‌اللَّ‍‍هِ هُمُ ‌الْ‍‍غَ‍‍الِبُونَ
Yā 'Ayyuhā Al-Ladhīna 'Āmanū Lā Tattakhidhū Al-Ladhīna Attakhadhū Dīnakum Huzūan Wa La`ibāan Mina Al-Ladhīna 'Ūtū Al-Kitāba Min Qablikum Wa Al-Kuffāra 'Awliyā'a ۚ Wa Attaqū Allaha 'In Kuntum Mu'uminīna 005-057. Ey iman edenler, sizden ِnce kendilerine kitap verilenlerden dininizi, alay ve oyun (konusu) edinenleri ve kafirleri dostlar (veliler) edinmeyin. Ve eğer inanıyorsanız, Allah'tan korkup-sakının. يَ‍‍ا‌ ‌أَيُّهَا‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ لاَ‌ تَتَّ‍‍خِ‍‍ذُ‌و‌ا‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌اتَّ‍‍خَ‍‍ذُ‌و‌ا‌ ‌دِينَكُمْ هُز‍ُ‍‌و‌ا‌ ً‌ ‌وَلَعِبا‌ ً‌ مِنَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌أ‍ُ‍‌وتُو‌ا‌الْكِت‍‍َ‍ابَ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لِكُمْ ‌وَ‌الْكُفّ‍‍َ‍ا‌‍رَ‌ ‌أَ‌وْلِي‍‍َ‍ا‌ءَ‌ ۚ ‌وَ‌اتَّ‍‍قُ‍‍و‌ا‌اللَّ‍‍هَ ‌إِ‌نْ كُ‍‌‍ن‍‍تُمْ مُؤْمِنِينَ
Wa 'Idhā Nādaytum 'Ilá Aş-Şalāati Attakhadhūhā Huzūan Wa La`ibāan ۚ Dhālika Bi'annahum Qawmun Lā Ya`qilūna 005-058. Onlar, siz birbirinizi namaza çağırdığınızda onu alay ve oyun (konusu) edinirler. Bu, gerçekten onların akıl erdirmeyen bir topluluk olmalarındandır. وَ‌إِ‌ذَ‌ا‌ نَا‌دَيْتُمْ ‌إِلَى‌ ‌ال‍‍صَّ‍‍لاَةِ ‌اتَّ‍‍خَ‍‍ذُ‌وهَا‌ هُز‍ُ‍‌و‌ا‌ ً‌ ‌وَلَعِبا‌‌ ًۚ ‌ذَلِكَ بِأَنَّ‍‍هُمْ قَ‍‍وْم ٌ‌ لاَ‌ يَعْ‍‍قِ‍‍لُونَ
Qul Yā 'Ahla Al-Kitābi Hal Tanqimūna Minnā 'Illā 'An 'Āmannā Billāhi Wa Mā 'Unzila 'Ilaynā Wa Mā 'Unzila Min Qablu Wa 'Anna 'Aktharakum Fāsiqūna 005-059. De ki: "Ey Kitap Ehli, yalnızca Allah'a, bize indirilene ve ِnceden indirilene inanmamız ve sizin çoğunuzun fasıklar olmanız nedeniyle mi bizden hoşlanmıyorsunuz?" قُ‍‍لْ يَ‍‍ا‌ ‌أَهْلَ ‌الْكِت‍‍َ‍ابِ هَلْ تَ‍‌‍ن‍‍قِ‍‍م‍‍ُ‍ونَ مِ‍‍نَّ‍‍ا‌ ‌إِلاَّ‌ ‌أَ‌نْ ‌آمَ‍‍نَّ‍‍ا‌ بِ‍اللَّ‍‍هِ ‌وَمَ‍‍ا‌ ‌أُ‌ن‍‍زِلَ ‌إِلَيْنَا‌ ‌وَمَ‍‍ا‌ ‌أُ‌نْ‍‍زِلَ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لُ ‌وَ‌أَنَّ ‌أَكْثَ‍رَكُمْ فَاسِ‍‍قُ‍‍ونَ
Qul Hal 'Unabbi'ukum Bisharrin Min Dhālika Mathūbatan `Inda Allāhi ۚ Man La`anahu Allāhu Wa Ghađiba `Alayhi Wa Ja`ala Minhumu Al-Qiradata Wa Al-Khanāzīra Wa `Abada Aţ-Ţāghūta ۚ 'Ūlā'ika Sharrun Makānāan Wa 'Ađallu `An Sawā'i As-Sabīli 005-060. De ki: "Allah Katında, 'kesinleşmiş bir ceza olarak' bundan daha kِtüsünü haber vereyim mi? Allah'ın kendisine lanet ettiği, ona karşı gazablandığı ve onlardan maymunlar ve domuzlar kıldığı ile tağuta tapanlar; işte bunlar, yerleri daha kِtü ve dümdüz yoldan daha çok sapmışlardır." قُ‍‍لْ هَلْ ‌أُنَبِّئُكُمْ بِشَرّ‌ٍ‌ مِ‍‌‍نْ ‌ذَلِكَ مَثُوبَةً عِ‍‌‍نْ‍‍دَ‌ ‌اللَّ‍‍هِ ۚ مَ‍‌‍نْ لَعَنَهُ ‌اللَّ‍‍هُ ‌وَ‍‍غَ‍‍ضِ‍‍بَ عَلَ‍‍يْ‍‍هِ ‌وَجَعَلَ مِ‍‌‍نْ‍‍هُمُ ‌الْ‍‍قِ‍رَ‌دَةَ ‌وَ‌الْ‍‍خَ‍‍نَا‌ز‍ِ‍ي‍رَ‌ ‌وَعَبَدَ‌ ‌ال‍‍طَّ‍‍اغُ‍‍وتَ ۚ ‌أ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ شَرّ‌ٌ‌ مَكَانا‌ ً‌ ‌وَ‌أَ‍ضَ‍‍لُّ عَ‍‌‍نْ سَو‍َ‍‌ا‌ءِ‌ ‌ال‍‍سَّبِيلِ
Wa 'Idhā Jā'ūkum Qālū 'Āmannā Wa Qad Dakhalū Bil-Kufri Wa Hum Qad Kharajū Bihi Wa ۚ Allāhu 'A`lamu Bimā Kānū Yaktumūna 005-061. Size geldiklerinde: "İnandık" derler. Oysa onlar inkarla girmişlerdir ve yine onunla çıkmışlardır. Allah, gizli tutmakta olduklarını daha iyi bilir. وَ‌إِ‌ذَ‌ا‌ ج‍‍َ‍ا‌ء‍ُ‍‌وكُمْ قَ‍‍الُ‍‍و‌ا‌ ‌آمَ‍‍نَّ‍‍ا‌ ‌وَ‍قَ‍‍دْ‌ ‌دَ‍خَ‍‍لُو‌ا‌ بِ‍الْكُفْ‍‍ر‍ِ‍‌ ‌وَهُمْ قَ‍‍دْ‌ خَ‍رَجُو‌ا‌ بِ‍‍هِ ۚ ‌وَ‌اللَّهُ ‌أَعْلَمُ بِمَا‌ كَانُو‌ا‌ يَكْتُمُونَ
Wa Tará Kathīrāan Minhum Yusāri`ūna Fī Al-'Ithmi Wa Al-`Udwāni Wa 'Aklihimu As-Suĥta ۚ Labi'sa Mā Kānū Ya`malūna 005-062. Onlardan çoğunun günahta, düşmanlıkta ve haram yiyicilikte çabalarına hız kattıklarını gِrürsün. Yapmakta oldukları ne kِtüdür وَتَ‍رَ‌ى‌ كَثِي‍‍ر‌ا‌ ً‌ مِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ يُسَا‌رِع‍‍ُ‍ونَ فِي ‌الإِثْمِ ‌وَ‌الْعُ‍‍دْ‌و‍َ‍‌انِ ‌وَ‌أَكْلِهِمُ ‌ال‍‍سُّحْتَ ۚ لَبِئْسَ مَا‌ كَانُو‌ا‌ يَعْمَلُونَ
Lawlā Yanhāhumu Ar-Rabbānīyūna Wa Al-'Aĥbāru `An Qawlihimu Al-'Ithma Wa 'Aklihimu As-Suĥta ۚ Labi'sa Mā Kānū Yaşna`ūna 005-063. Bilgin-yِneticileri (Rabbaniyyun) ve yüksek bilginleri (Ahbar), onları, günah sِylemelerinden ve haram yiyiciliklerinden sakındırmalı değil miydi? Yapmakta oldukları ne kِtüdür. لَوْلاَ‌ يَ‍‌‍نْ‍‍هَاهُمُ ‌ال‍رَّبَّانِيّ‍‍ُ‍ونَ ‌وَ‌الأَحْب‍‍َ‍ا‌رُ‌ عَ‍‌‍نْ قَ‍‍وْلِهِمُ ‌الإِثْمَ ‌وَ‌أَكْلِهِمُ ‌ال‍‍سُّحْتَ ۚ لَبِئْسَ مَا‌ كَانُو‌ا‌ يَ‍‍صْ‍‍نَعُونَ
Wa Qālati Al-Yahūdu Yadu Allāhi Maghlūlatun ۚ Ghullat 'Aydīhim Wa Lu`inū Bimā Qālū ۘ Bal Yadāhu Mabţatāni Yunfiqu Kayfa Yashā'u ۚ Wa Layazīdanna Kathīrāan Minhum Mā 'Unzila 'Ilayka Min Rabbika Ţughyānāan Wa Kufan ۚ Wa 'Alqaynā Baynahumu Al-`Adāwata Wa Al-Baghđā'a 'Ilá Yawmi Al-Qiyāmati ۚ Kullamā 'Awqadū Nāan Lilĥarbi 'Aţfa'ahā Al-Lahu ۚ Wa Yas`awna Fī Al-'Arđi Fasādāan Wa ۚ Allāhu Lā Yuĥibbu Al-Mufsidīna 005-064. Yahudiler: "Allah'ın eli sıkıdır" dediler. Onların elleri bağlandı ve sِylediklerinden dolayı lanetlendiler. Hayır; O'nun iki eli açıktır, nasıl dilerse infak eder. Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun taşkınlıklarını ve inkarlarını artıracaktır. Biz de onların arasına kıyamet gününe kadar sürecek düşmanlık ve kin salıverdik. Onlar ne zaman savaş amacıyla bir ateş alevlendirdilerse Allah onu sِndürmüştür. Yeryüzünde bozgunculuğa çalışırlar. Allah ise bozguncuları sevmez. وَ‍قَ‍‍الَتِ ‌الْيَه‍‍ُ‍و‌دُ‌ يَدُ‌ ‌اللَّ‍‍هِ مَ‍‍غْ‍‍لُولَةٌ ۚ غُ‍‍لَّتْ ‌أَيْدِيهِمْ ‌وَلُعِنُو‌ا‌ بِمَا‌ قَ‍‍الُو‌اۘ بَلْ يَد‍َ‍‌اهُ مَ‍‍بْ‍‍سُوطَ‍‍ت‍‍َ‍انِ يُ‍‌‍ن‍‍فِ‍‍قُ كَ‍‍يْ‍‍فَ يَش‍‍َ‍ا‌ءُ‌ ۚ ‌وَلَيَزِيدَنَّ كَثِي‍‍ر‌ا‌ ً‌ مِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ مَ‍‍ا‌ ‌أُ‌ن‍‍زِلَ ‌إِلَ‍‍يْ‍‍كَ مِ‍‌‍نْ ‌‍رَبِّكَ طُ‍‍غْ‍‍يَانا‌ ً‌ ‌وَكُفْر‌ا‌ ًۚ ‌وَ‌أَلْ‍‍قَ‍‍يْنَا‌ بَيْنَهُمُ ‌الْعَدَ‌ا‌وَةَ ‌وَ‌الْبَ‍‍غْ‍‍ضَ‍‍ا‌ءَ‌ ‌إِلَى‌ يَ‍‍وْمِ ‌الْ‍‍قِ‍‍يَامَةِ ۚ كُلَّمَ‍‍ا‌ ‌أَ‌وْ‍قَ‍‍دُ‌و‌ا‌ نَا‌ر‌ا‌ ً‌ لِلْحَرْبِ ‌أَ‍طْ‍‍فَأَهَا‌ ‌اللَّهُ ۚ ‌وَيَسْعَ‍‍وْنَ فِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ فَسَا‌د‌ا‌ ًۚ ‌وَ‌اللَّهُ لاَ‌ يُحِبُّ ‌الْمُفْسِدِينَ
Wa Law 'Anna 'Ahla Al-Kitābi 'Āmanū Wa Attaqaw Lakaffarnā `Anhum Sayyi'ātihim Wa La'adkhalnāhum Jannāti An-Na`īmi 005-065. Eğer, Kitap Ehli iman edip sakınsalardı, elbette onların kِtülüklerini ِrter ve onları 'nimetlerle donatılmış' cennetlere sokardık. وَلَوْ‌ ‌أَنَّ ‌أَهْلَ ‌الْكِت‍‍َ‍ابِ ‌آمَنُو‌ا‌ ‌وَ‌اتَّ‍‍قَ‍‍وْ‌ا‌ لَكَفَّرْنَا‌ عَ‍‌‍نْ‍‍هُمْ سَيِّئ‍‍َ‍‍اتِهِمْ ‌وَلَأَ‌دْ‍‍خَ‍‍لْنَاهُمْ جَ‍‍نّ‍‍َ‍اتِ ‌ال‍‍نَّ‍‍عِيمِ
Wa Law 'Annahum 'Aqāmū At-Tawata Wa Al-'Injīla Wa Mā 'Unzila 'Ilayhim Min Rabbihim La'akalū Min Fawqihim Wa Min Taĥti 'Arjulihim ۚ Minhum 'Ummatun Muqtaşidatun ۖ Wa Kathīrun Minhum Sā'a Mā Ya`malūna 005-066. Ve eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine Rablerinden indirileni (Kur'an'ı) ayakta tutsalardı, elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (sayısız nimeti) yiyeceklerdi. İçlerinde aşırı olmayan (mutedil) bir ümmet vardır. Onlardan çoğunun yaptıkları ise ne kِtüdür! وَلَوْ‌ ‌أَنَّ‍‍هُمْ ‌أَ‍قَ‍‍امُو‌ا‌ال‍‍تَّوْ‌رَ‍‌اةَ ‌وَ‌الإِ‌ن‍‍ج‍‍ِ‍ي‍‍لَ ‌وَمَ‍‍ا‌ ‌أُ‌ن‍‍زِلَ ‌إِلَيْهِمْ مِ‍‌‍نْ ‌‍رَبِّهِمْ لَأَكَلُو‌ا‌ مِ‍‌‍نْ فَوْ‍قِ‍‍هِمْ ‌وَمِ‍‌‍نْ تَحْتِ ‌أَ‌رْجُلِهِمْ ۚ مِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ ‌أُمَّ‍‍ةٌ‌ مُ‍‍قْ‍‍تَ‍‍صِ‍‍دَةٌۖ ‌وَكَث‍‍ِ‍ي‍‍ر‌ٌ‌ مِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ س‍‍َ‍ا‌ءَ‌ مَا‌ يَعْمَلُونَ
Yā 'Ayyuhā Ar-Rasūlu Balligh Mā 'Unzila 'Ilayka Min Rabbika ۖ Wa 'In Lam Taf`al Famā Ballaghta Risālatahu Wa ۚ Allāhu Ya`şimuka Mina An-Nāsi ۗ 'Inna Allāha Lā Yahdī Al-Qawma Al-Kāfirīna 005-067. Ey peygamber, Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer (bu gِrevini) yapmayacak olursan, O'nun elçiliğini tebliğ etmemiş olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Şüphesiz, Allah, kafir olan bir topluluğu hidayete erdirmez. يَ‍‍ا‌ ‌أَيُّهَا‌ ‌ال‍رَّس‍‍ُ‍ولُ بَلِّ‍‍غْ مَ‍‍ا‌ ‌أُ‌ن‍‍زِلَ ‌إِلَ‍‍يْ‍‍كَ مِ‍‌‍نْ ‌‍رَبِّكَ ۖ ‌وَ‌إِ‌نْ لَمْ تَفْعَلْ فَمَا‌ بَلَّ‍‍غْ‍‍تَ ‌رِسَالَتَ‍‍هُ ۚ ‌وَ‌اللَّهُ يَعْ‍‍صِ‍‍مُكَ مِنَ ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍اسِ ۗ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ لاَ‌ يَهْدِي ‌الْ‍‍قَ‍‍وْمَ ‌الْكَافِ‍‍رِينَ
Qul Yā 'Ahla Al-Kitābi Lastum `Alá Shay'in Ĥattá Tuqīmū At-Tawata Wa Al-'Injīla Wa Mā 'Unzila 'Ilaykum Min Rabbikum ۗ Wa Layazīdanna Kathīrāan Minhum Mā 'Unzila 'Ilayka Min Rabbika Ţughyānāan Wa Kufan ۖ Falā Ta'sa `Alá Al-Qawmi Al-Kāfirīna 005-068. De ki: "Ey Kitap Ehli, Tevrat'ı, İncil'i ve size Rabbinizden indirileni ayakta tutmadıkça hiçbir şey üzerinde değilsiniz." Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun tuğyanlarını ve inkarlarını artıracaktır. Sen de kafirler topluluğuna karşı üzüntüye kapılma. قُ‍‍لْ يَ‍‍ا‌ ‌أَهْلَ ‌الْكِت‍‍َ‍ابِ لَسْتُمْ عَلَى‌ شَ‍‍يْءٍ‌ حَتَّى‌ تُ‍‍قِ‍‍يمُو‌ا‌ال‍‍تَّوْ‌رَ‍‌اةَ ‌وَ‌الإِ‌ن‍‍ج‍‍ِ‍ي‍‍لَ ‌وَمَ‍‍ا‌ ‌أُ‌ن‍‍زِلَ ‌إِلَيْكُمْ مِ‍‌‍نْ ‌‍رَبِّكُمْ ۗ ‌وَلَيَزِيدَنَّ كَثِي‍‍ر‌ا‌ ً‌ مِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ مَ‍‍ا‌ ‌أُ‌ن‍‍زِلَ ‌إِلَ‍‍يْ‍‍كَ مِ‍‌‍نْ ‌‍رَبِّكَ طُ‍‍غْ‍‍يَانا‌ ً‌ ‌وَكُفْر‌ا‌‌ ًۖ فَلاَ‌ تَأْسَ عَلَى‌ ‌الْ‍‍قَ‍‍وْمِ ‌الْكَافِ‍‍رِينَ
'Inna Al-Ladhīna 'Āmanū Wa Al-Ladhīna Hādū Wa Aş-Şābi'ūna Wa An-Naşārá Man 'Āmana Billāhi Wa Al-Yawmi Al-'Ākhiri Wa `Amila Şāliĥāan Falā Khawfun `Alayhim Wa Lā Hum Yaĥzanūna 005-069. Gerçek şu ki, iman edenlerle Yahudiler, Sabiîler ve Hıristiyanlardan Allah'a, ahiret gününe inanan ve salih amellerde bulunanlar; onlar için korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır. إِنَّ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ ‌وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ هَا‌دُ‌و‌ا‌ ‌وَ‌ال‍‍صَّ‍‍ابِئ‍‍ُ‍ونَ ‌وَ‌ال‍‍نَّ‍‍‍‍صَ‍‍ا‌‍رَ‌ى‌ مَ‍‌‍نْ ‌آمَنَ بِ‍اللَّ‍‍هِ ‌وَ‌الْيَ‍‍وْمِ ‌الآ‍‍خِ‍‍رِ‌ ‌وَعَمِلَ صَ‍‍الِحا‌‌ ً‌ فَلاَ‌ خَ‍‍وْفٌ عَلَيْهِمْ ‌وَلاَ‌ هُمْ يَحْزَنُونَ
Laqad 'Akhadhnā Mīthāqa Banī 'Isrā'īla Wa 'Arsalnā 'Ilayhim Rusulāan ۖ Kullamā Jā'ahum Rasūlun Bimā Lā Tahwá 'Anfusuhum Farīqāan Kadhdhabū Wa Farīqāan Yaqtulūna 005-070. Andolsun, Biz İsrailoğulları’ndan kesin sِz almış (misak) ve onlara elçiler gِndermiştik. Onlara ne zaman nefislerinin hoşuna gitmeyen bir şeyle bir elçi geldiyse, bir bِlümünü yalanladılar, bir bِlümünü de ِldürdüler. لَ‍قَ‍‍دْ‌ ‌أَ‍خَ‍‍ذْنَا‌ مِيث‍‍َ‍اقَ بَنِ‍‍ي ‌إِسْر‍َ‍‌ائ‍‍ِ‍ي‍‍لَ ‌وَ‌أَ‌رْسَلْنَ‍‍ا‌ ‌إِلَيْهِمْ ‌رُسُلا‌‌ ًۖ كُلَّمَا‌ ج‍‍َ‍ا‌ءَهُمْ ‌‍رَس‍‍ُ‍ول‌‍ٌ‌ بِمَا‌ لاَ‌ تَهْوَ‌ى‌ ‌أَ‌ن‍‍فُسُهُمْ فَ‍‍رِي‍‍ق‍‍ا‌‌ ً‌ كَذَّبُو‌ا‌ ‌وَفَ‍‍رِي‍‍ق‍‍ا‌ ً‌ يَ‍‍قْ‍‍تُلُونَ
Wa Ĥasibū 'Allā Takūna Fitnatun Fa`amū Wa Şammū Thumma Tāba Allāhu `Alayhim Thumma `Amū Wa Şammū Kathīrun Minhum Wa ۚ Allāhu Başīrun Bimā Ya`malūna 005-071. Bir fitne olmayacak sandılar, kِrleştiler, sağırlaştılar. Sonra Allah, tevbelerini kabul etti, (yine) onlardan çoğunluğu kِrleştiler, sağırlaştılar. Allah yapmakta olduklarını gِrendir. وَحَسِبُ‍‍و‌ا‌ ‌أَلاَّ‌ تَك‍‍ُ‍ونَ فِتْنَة‌‍ٌ‌ فَعَمُو‌ا‌ ‌وَ‍صَ‍‍مُّ‍‍و‌ا‌ ثُ‍‍مَّ ت‍‍َ‍ابَ ‌اللَّ‍‍هُ عَلَيْهِمْ ثُ‍‍مَّ عَمُو‌ا‌ ‌وَ‍صَ‍‍مُّ‍‍و‌ا‌ كَث‍‍ِ‍ي‍‍ر‌ٌ‌ مِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ ۚ ‌وَ‌اللَّهُ بَ‍‍صِ‍‍ي‍‍ر‌ٌ‌ بِمَا‌ يَعْمَلُونَ
Laqad Kafara Al-Ladhīna Qālū 'Inna Allāha Huwa Al-Masīĥu Abnu Maryama ۖ Wa Qāla Al-Masīĥu Yā Banī 'Isrā'īla A`budū Allaha Rabbī Wa Rabbakum ۖ 'Innahu Man Yushrik Billāhi Faqad Ĥarrama Allāhu `Alayhi Al-Jannata Wa Ma'wāhu An-Nāru ۖ Wa Mā Lilžžālimīna Min 'Anşārin 005-072. Andolsun, "Şüphesiz Allah, Meryem oğlu Mesih'tir" diyenler küfre düşmüştür. Oysa Mesih'in dediği (şudur:) "Ey İsrailoğulları, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a ibadet edin. اünkü O, Kendisi'ne ortak koşana şüphesiz cenneti haram kılmıştır, onun barınma yeri ateştir. Zulmedenlere yardımcı yoktur." لَ‍قَ‍‍دْ‌ كَفَ‍رَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ قَ‍‍الُ‍‍و‌ا‌ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ هُوَ‌ ‌الْمَس‍‍ِ‍ي‍‍حُ ‌ابْ‍‍نُ مَرْيَمَ ۖ ‌وَ‍قَ‍‍الَ ‌الْمَس‍‍ِ‍ي‍‍حُ يَابَنِ‍‍ي ‌إِسْر‍َ‍‌ائ‍‍ِ‍ي‍‍لَ ‌اعْبُدُ‌و‌ا‌اللَّ‍‍هَ ‌‍رَبِّي ‌وَ‌‍رَبَّكُمْ ‌إِنَّ‍‍هُ ۖ مَ‍‌‍نْ يُشْ‍‍رِكْ بِ‍اللَّ‍‍هِ فَ‍‍قَ‍‍دْ‌ حَ‍رَّمَ ‌اللَّ‍‍هُ عَلَ‍‍يْ‍‍هِ ‌الْجَ‍‍نَّ‍‍ةَ ‌وَمَأْ‌و‍َ‍‌اهُ ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍ا‌رُ‌ ‌وَمَا‌ ۖ لِل‍‍ظَّ‍‍الِم‍‍ِ‍ي‍‍نَ مِ‍‌‍نْ ‌أَ‌ن‍‍صَ‍‍ا‌رٍ
Laqad Kafara Al-Ladhīna Qālū 'Inna Allāha Thālithu Thalāthatin ۘ Wa Mā Min 'Ilahin 'Illā 'Ilahun Wāĥidun ۚ Wa 'In Lam Yantahū `Ammā Yaqūlūna Layamassanna Al-Ladhīna Kafarū Minhum `Adhābun 'Alīmun 005-073. Andolsun, "Allah üçün üçüncüsüdür" diyenler küfre düşmüştür. Oysa tek bir İlah'tan başka İlah yoktur. Eğer sِylemekte olduklarından vazgeçmezlerse, onlardan inkar edenlere mutlaka (acı) bir azap dokunacaktır. لَ‍قَ‍‍دْ‌ كَفَ‍رَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ قَ‍‍الُ‍‍و‌ا‌ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ ثَالِثُ ثَلاَثَةٍۘ ‌وَمَا‌ مِ‍‌‍نْ ‌إِلَه‌‍ٍ‌ ‌إِلاَّ‌ ‌إِلَهٌ‌ ‌وَ‌احِد‌ٌۚ ‌وَ‌إِ‌نْ لَمْ يَ‍‌‍ن‍‍تَهُو‌ا‌ عَ‍‍مَّ‍‍ا‌ يَ‍‍قُ‍‍ول‍‍ُ‍ونَ لَيَمَسَّ‍‍نَّ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ مِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ عَذ‍َ‍‌ابٌ ‌أَلِيمٌ
'Afalā Yatūbūna 'Ilá Allāhi Wa Yastaghfirūnahu Wa ۚ Allāhu Ghafūrun Raĥīmun 005-074. Yine de Allah'a tevbe edip bağışlanma istemeyecekler mi? Oysa Allah bağışlayandır, esirgeyendir. أَفَلاَ‌ يَتُوب‍‍ُ‍ونَ ‌إِلَى‌ ‌اللَّ‍‍هِ ‌وَيَسْتَ‍‍غْ‍‍فِرُ‌ونَ‍‍هُ ۚ ‌وَ‌اللَّهُ غَ‍‍ف‍‍ُ‍و‌ر‌ٌ‌ ‌‍رَحِيمٌ
Al-Masīĥu Abnu Maryama 'Illā Rasūlun Qad Khalat Min Qablihi Ar-Rusulu Wa 'Ummuhu Şiddīqatun ۖ Kānā Ya'kulāni Aţ-Ţa`āma ۗ Anžur Kayfa Nubayyinu Lahumu Al-'Āyāti Thumma Anžur 'Anná Yu'ufakūna 005-075. Meryem oğlu Mesih, yalnızca bir elçidir. Ondan ِnce de elçiler gelip geçti. Onun annesi dosdoğrudur, ikisi de yemek yerlerdi. Bir bak, onlara ayetleri nasıl açıklıyoruz? (Yine) bir bak, onlar ise nasıl da çevriliyorlar? مَا‌ ‌الْمَس‍‍ِ‍ي‍‍حُ ‌ابْ‍‍نُ مَرْيَمَ ‌إِلاَّ‌ ‌‍رَس‍‍ُ‍ول‌‍ٌقَ‍‍دْ‌ خَ‍‍لَتْ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لِهِ ‌ال‍‍رُّسُلُ ‌وَ‌أُمُّ‍‍هُ صِ‍‍دِّي‍‍قَ‍‍ة‌‍ٌۖ كَانَا‌ يَأْكُلاَنِ ‌ال‍‍طَّ‍‍ع‍‍َ‍امَ ۗ ‌ان‍‍ظُ‍‍رْ‌ كَ‍‍يْ‍‍فَ نُبَيِّنُ لَهُمُ ‌الآي‍‍َ‍اتِ ثُ‍‍مَّ ‌ان‍‍ظُ‍‍رْ‌ ‌أَنَّ‍‍ى‌ يُؤْفَكُونَ
Qul 'Ata`budūna Min Dūni Allāhi Mā Lā Yamliku Lakum Đaran Wa Lā Naf`āan Wa ۚ Allāhu Huwa As-Samī`u Al-`Alīmu 005-076. De ki: "Size yarara da, zarara da güç yetirmeyen Allah'tan başka şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa Allah, işitendir, bilendir." قُ‍‍لْ ‌أَتَعْبُد‍ُ‍‌ونَ مِ‍‌‍نْ ‌د‍ُ‍‌ونِ ‌اللَّ‍‍هِ مَا‌ لاَ‌ يَمْلِكُ لَكُمْ ضَ‍‍رّ‌ا‌ ً‌ ‌وَلاَ‌ نَفْعا‌ ًۚ ‌وَ‌اللَّهُ هُوَ‌ ‌ال‍‍سَّم‍‍ِ‍ي‍‍عُ ‌الْعَلِيمُ
Qul Yā 'Ahla Al-Kitābi Lā Taghlū Fī Dīnikum Ghayra Al-Ĥaqqi Wa Lā Tattabi`ū 'Ahwā'a Qawmin Qad Đallū Min Qablu Wa 'Ađallū Kathīrāan Wa Đallū `An Sawā'i As-Sabīli 005-077. De ki: "Ey Kitap Ehli, haksız yere dininiz konusunda aşırı gitmeyin ve daha ِnce sapmış, birçoğunu saptırmış ve dümdüz yoldan kaymış bir topluluğun heva (istek ve tutku)larına uymayın." قُ‍‍لْ يَ‍‍ا‌ ‌أَهْلَ ‌الْكِت‍‍َ‍ابِ لاَ‌ تَ‍‍غْ‍‍لُو‌ا‌ فِي ‌دِينِكُمْ غَ‍‍يْ‍رَ‌الْحَ‍‍قِّ ‌وَلاَ‌ تَتَّبِعُ‍‍و‌ا‌ ‌أَهْو‍َ‍‌ا‌ءَ‌ قَ‍‍وْم‌‍ٍقَ‍‍دْ‌ ضَ‍‍لُّو‌ا‌ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لُ ‌وَ‌أَ‍ضَ‍‍لُّو‌ا‌ كَثِي‍‍ر‌ا‌ ً‌ ‌وَ‍ضَ‍‍لُّو‌ا‌ عَ‍‌‍نْ سَو‍َ‍‌ا‌ءِ‌ ‌ال‍‍سَّبِيلِ
Lu`ina Al-Ladhīna Kafarū Min Banī 'Isrā'īla `Alá Lisāni Dāwūda Wa `Īsá Abni Maryama ۚ Dhālika Bimā `Aşaw Wa Kānū Ya`tadūna 005-078. İsrailoğulları’ndan inkar edenlere, Davud ve Meryem oğlu İsa diliyle lanet edilmiştir. Bu, isyan etmeleri ve haddi aşmaları nedeniyledir. لُعِنَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ مِ‍‌‍نْ بَنِ‍‍ي ‌إِسْر‍َ‍‌ائ‍‍ِ‍ي‍‍لَ عَلَى‌ لِس‍‍َ‍انِ ‌دَ‌ا‌و‍ُ‍‌و‌دَ‌ ‌وَعِيسَى‌ ‌ابْ‍‍نِ مَرْيَمَ ۚ ‌ذَلِكَ بِمَا‌ عَ‍‍صَ‍‍وْ‌ا‌ ‌وَكَانُو‌ا‌ يَعْتَدُ‌ونَ
Kānū Lā Yatanāhawna `An Munkarin Fa`alūhu ۚ Labi'sa Mā Kānū Yaf`alūna 005-079. Yapmakta oldukları münker(çirkin iş)lerden birbirlerini sakındırmıyorlardı. Yapmakta oldukları şey ne kِtü idi! كَانُو‌ا‌ لاَ‌ يَتَنَاهَ‍‍وْنَ عَ‍‌‍نْ مُ‍‌‍ن‍‍كَر‌‌ٍ‌ فَعَل‍‍ُ‍وهُ ۚ لَبِئْسَ مَا‌ كَانُو‌ا‌ يَفْعَلُونَ
Tará Kathīrāan Minhum Yatawallawna Al-Ladhīna Kafarū ۚ Labi'sa Mā Qaddamat Lahum 'Anfusuhum 'An Sakhiţa Allāhu `Alayhim Wa Fī Al-`Adhābi Hum Khālidūna 005-080. Onlardan çoğunun inkara sapanlarla dostluklar kurduklarını gِrürsün. Kendileri için nefislerinin takdim ettiği şey ne kِtüdür. Allah onlara gazablandı ve onlar azapta ebedi kalacaklardır. تَ‍رَ‌ى‌ كَثِي‍‍ر‌ا‌ ً‌ مِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ يَتَوَلَّ‍‍وْنَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌اۚ لَبِئْسَ مَا‌ قَ‍‍دَّمَتْ لَهُمْ ‌أَ‌ن‍‍فُسُهُمْ ‌أَ‌نْ سَ‍‍خِ‍‍طَ ‌اللَّ‍‍هُ عَلَيْهِمْ ‌وَفِي ‌الْعَذ‍َ‍‌ابِ هُمْ خَ‍‍الِدُ‌ونَ
Wa Law Kānū Yu'uminūna Billāhi Wa An-Nabīyi Wa Mā 'Unzila 'Ilayhi Mā Attakhadhūhum 'Awliyā'a Wa Lakinna Kathīrāan Minhum Fāsiqūna 005-081. Eğer Allah'a, peygambere ve ona indirilene iman etselerdi, onları dostlar edinmezlerdi. Fakat onlardan çoğu fasık olanlardır. وَلَوْ‌ كَانُو‌ا‌ يُؤْمِن‍‍ُ‍ونَ بِ‍اللَّ‍‍هِ ‌وَ‌ال‍‍نَّ‍‍بِيِّ ‌وَمَ‍‍ا‌ ‌أُ‌ن‍‍زِلَ ‌إِلَ‍‍يْ‍‍هِ مَا‌ ‌اتَّ‍‍خَ‍‍ذُ‌وهُمْ ‌أَ‌وْلِي‍‍َ‍ا‌ءَ‌ ‌وَلَكِ‍‍نَّ كَثِي‍‍ر‌ا‌ ً‌ مِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ فَاسِ‍‍قُ‍‍ونَ
Latajidanna 'Ashadda An-Nāsi `Adāwatan Lilladhīna 'Āmanū Al-Yahūda Wa Al-Ladhīna 'Ashraۖ Wa Latajidanna 'Aqrabahum Mawaddatan Lilladhīna 'Āmanū Al-Ladhīna Qālū 'Innā Naşārá ۚ Dhālika Bi'anna Minhum Qissīsīna Wa Ruhbānāan Wa 'Annahum Lā Yastakbirūna 005-082. Andolsun, insanlar içinde, mü'minlere en şiddetli düşman olarak Yahudileri ve müşrikleri bulursun. Onlardan, iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da: "Hıristiyanlarız" diyenleri bulursun. Bu, onlardan (birtakım) papaz ve rahiplerin olması ve onların gerçekte büyüklük taslamamaları nedeniyledir. لَتَجِدَنَّ ‌أَشَدَّ‌ ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍اسِ عَدَ‌ا‌وَة ً‌ لِلَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌الْيَه‍‍ُ‍و‌دَ‌ ‌وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌أَشْ‍رَكُو‌اۖ ‌وَلَتَجِدَنَّ ‌أَ‍قْ‍‍‍رَبَهُمْ مَوَ‌دَّة ً‌ لِلَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ قَ‍‍الُ‍‍و‌ا‌ ‌إِنَّ‍‍ا‌ نَ‍‍صَ‍‍ا‌‍رَ‌ى‌ ۚ ‌ذَلِكَ بِأَنَّ مِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ قِ‍‍سِّيس‍‍ِ‍ي‍‍نَ ‌وَ‌رُهْبَانا‌ ً‌ ‌وَ‌أَنَّ‍‍هُمْ لاَ‌ يَسْتَكْبِرُ‌ونَ
Wa 'Idhā Sami`ū Mā 'Unzila 'Ilá Ar-Rasūli Tará 'A`yunahum Tafīđu Mina Ad-Dam`i Mimmā `Arafū Mina Al-Ĥaqqi ۖ Yaqūlūna Rabbanā 'Āmannā Fāktubnā Ma`a Ash-Shāhidīna 005-083. Elçiye indirileni dinlediklerinde hakkı tanıdıklarından dolayı gِzlerinin yaşlarla dolup taştığını gِrürsün. Derler ki: "Rabbimiz inandık; ِyleyse bizi şahidlerle birlikte yaz." وَ‌إِ‌ذَ‌ا‌ سَمِعُو‌ا‌ مَ‍‍ا‌ ‌أُ‌ن‍‍زِلَ ‌إِلَى‌ ‌ال‍رَّس‍‍ُ‍ولِ تَ‍رَ‌ى‌ ‌أَعْيُنَهُمْ تَف‍‍ِ‍ي‍‍ضُ مِنَ ‌ال‍‍دَّمْعِ مِ‍‍مَّ‍‍ا‌ عَ‍رَفُو‌ا‌ مِنَ ‌الْحَ‍‍قِّ ۖ يَ‍‍قُ‍‍ول‍‍ُ‍ونَ ‌‍رَبَّنَ‍‍ا‌ ‌آمَ‍‍نَّ‍‍ا‌ فَاكْتُ‍‍بْ‍‍نَا‌ مَعَ ‌ال‍‍شَّاهِدِينَ
Wa Mā Lanā Lā Nu'uminu Billāhi Wa Mā Jā'anā Mina Al-Ĥaqqi Wa Naţma`u 'An Yudkhilanā Rabbunā Ma`a Al-Qawmi Aş-Şāliĥīna 005-084. "Hem Rabbimiz'in bizi salihler topluluğuna katmasını umarken ne diye Allah'a ve bize Hak’tan gelene inanmayalım?" وَمَا‌ لَنَا‌ لاَ‌ نُؤْمِنُ بِ‍اللَّ‍‍هِ ‌وَمَا‌ ج‍‍َ‍ا‌ءَنَا‌ مِنَ ‌الْحَ‍‍قِّ ‌وَنَ‍‍طْ‍‍مَعُ ‌أَ‌نْ يُ‍‍دْ‍‍خِ‍‍لَنَا‌ ‌‍رَبُّنَا‌ مَعَ ‌الْ‍‍قَ‍‍وْمِ ‌ال‍‍صَّ‍‍الِحِينَ
Fa'athābahumu Allāhu Bimā Qālū Jannātin Tajrī Min Taĥtihā Al-'Anhāru Khālidīna Fīhā ۚ Wa Dhalika Jazā'u Al-Muĥsinīna 005-085. Bِylelikle Allah, dediklerine karşılık olarak içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler verdi. Bu, iyilik yapanların karşılığıdır. فَأَثَابَهُمُ ‌اللَّ‍‍هُ بِمَا‌ قَ‍‍الُو‌ا‌ جَ‍‍نّ‍‍َ‍ات‌‍ٍ‌ تَ‍‍جْ‍‍رِي مِ‍‌‍نْ تَحْتِهَا‌ ‌الأَ‌نْ‍‍ه‍‍َ‍ا‌رُ‌ خَ‍‍الِد‍ِ‍ي‍‍نَ فِيهَا‌ ۚ ‌وَ‌ذَلِكَ جَز‍َ‍‌ا‌ءُ‌ ‌الْمُحْسِنِينَ
Wa Al-Ladhīna Kafarū Wa Kadhdhabū Bi'āyātinā 'Ūlā'ika 'Aşĥābu Al-Jaĥīmi 005-086. İnkar edenler ve ayetlerimizi yalanlayanlar; işte onlar, çılgın ateşin arkadaşlarıdırlar. وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ ‌وَكَذَّبُو‌ا‌ بِآيَاتِنَ‍‍ا‌ ‌أ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ ‌أَ‍صْ‍‍ح‍‍َ‍ابُ ‌الْجَحِيمِ
Yā 'Ayyuhā Al-Ladhīna 'Āmanū Lā Tuĥarrimū Ţayyibāti Mā 'Aĥalla Allāhu Lakum Wa Lā Ta`tadū ۚ 'Inna Allāha Lā Yuĥibbu Al-Mu`tadīna 005-087. Ey iman edenler, Allah'ın sizin için helal kıldığı güzel şeyleri haram kılmayın ve haddi aşmayın. Şüphesiz Allah, haddi aşanları sevmez. يَ‍‍ا‌ ‌أَيُّهَا‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ لاَ‌ تُحَرِّمُو‌اطَ‍‍يِّب‍‍َ‍اتِ مَ‍‍ا‌ ‌أَحَلَّ ‌اللَّ‍‍هُ لَكُمْ ‌وَلاَ‌ تَعْتَدُ‌و‌اۚ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ لاَ‌ يُحِبُّ ‌الْمُعْتَدِينَ
Wa Kulū Mimmā Razaqakumu Allāhu Ĥalālāan Ţayyibāan ۚ Wa Attaqū Allaha Al-Ladhī 'Antum Bihi Mu'uminūna 005-088. Allah'ın size rızık olarak verdiklerinden helal ve temiz olarak yiyin. Kendisi'ne inanmakta olduğunuz Allah'tan korkup-sakının. وَكُلُو‌ا‌ مِ‍‍مَّ‍‍ا‌ ‌‍رَ‌زَ‍قَ‍‍كُمُ ‌اللَّ‍‍هُ حَلالا‌‌ ًطَ‍‍يِّبا‌ ًۚ ‌وَ‌اتَّ‍‍قُ‍‍و‌ا‌اللَّ‍‍هَ ‌الَّذِي ‌أَ‌نْ‍‍تُمْ بِ‍‍هِ مُؤْمِنُونَ
Lā Yu'uākhidhukumu Allāhu Bil-Laghwi Fī 'Aymānikum Wa Lakin Yu'uākhidhukum Bimā `Aqqadtumu Al-'Īmāna ۖ Fakaffāratuhu~ 'Iţ`āmu `Asharati Masākīna Min 'Awsaţi Mā Tuţ`imūna 'Ahlīkum 'Aw Kiswatuhum 'Aw Taĥrīru Raqabatin ۖ Faman Lam Yajid Faşiyāmu Thalāthati 'Ayyāmin ۚ Dhālika Kaffāratu 'Aymānikum 'Idhā Ĥalaftum ۚ Wa Aĥfažū 'Aymānakum ۚ Kadhālika Yubayyinu Allāhu Lakum 'Āyātihi La`allakum Tashkurūna 005-089. Allah sizi, yeminlerinizdeki ‘rastgele sِylemelerinizden, boş sِzlerden’ dolayı sorumlu tutmaz, ancak yeminlerinizle bağladığınız sِzlerden dolayı sizi sorumlu tutar. Onun (yeminin) kefareti, ailenizdekilere yedirdiklerinizin ortalamasından on yoksulu doyurmak ya da onları giydirmek veya bir kِleyi ِzgürlüğüne kavuşturmaktır. (Bunlara imkan) Bulamayan (için) üç gün oruç (vardır.) Bu, yemin ettiğinizde (bozduğunuz) yeminlerinizin kefaretidir. Yeminlerinizi koruyunuz. Allah, size ayetlerini bِyle açıklar, umulur ki şükredersiniz. لاَ‌ يُؤ‍َ‍‌اخِ‍‍ذُكُمُ ‌اللَّ‍‍هُ بِ‍ال‍‍لَّ‍‍غْ‍‍وِ‌ فِ‍‍ي ‌أَيْمَانِكُمْ ‌وَلَكِ‍‌‍نْ يُؤ‍َ‍‌اخِ‍‍ذُكُمْ بِمَا‌ عَ‍‍قَّ‍‍دْتُمُ ‌الإِيْم‍‍َ‍انَ ۖ فَكَفَّا‌‍رَتُهُ~ُ ‌إِ‍طْ‍‍ع‍‍َ‍امُ عَشَ‍رَةِ مَسَاك‍‍ِ‍ي‍‍نَ مِ‍‌‍نْ ‌أَ‌وْسَ‍‍طِ مَا‌ تُ‍‍طْ‍‍عِم‍‍ُ‍ونَ ‌أَهْلِيكُمْ ‌أَ‌وْ‌ كِسْوَتُهُمْ ‌أَ‌وْ‌ تَحْ‍‍ر‍ِ‍ي‍‍رُ‌ ‌‍رَقَ‍‍بَة‌‍ٍۖ فَمَ‍‌‍نْ لَمْ يَجِ‍‍دْ‌ فَ‍‍صِ‍‍ي‍‍َ‍امُ ثَلاَثَةِ ‌أَيّ‍‍َ‍ام‌‍ٍۚ ‌ذَلِكَ كَفَّا‌‍رَةُ ‌أَيْمَانِكُمْ ‌إِ‌ذَ‌ا‌ حَلَفْتُمْ ۚ ‌وَ‌احْفَ‍‍ظُ‍‍و‌ا‌ ‌أَيْمَانَكُمْ ۚ كَذَلِكَ يُبَيِّنُ ‌اللَّ‍‍هُ لَكُمْ ‌آيَاتِ‍‍هِ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُ‌ونَ
Yā 'Ayyuhā Al-Ladhīna 'Āmanū 'Innamā Al-Khamru Wa Al-Maysiru Wa Al-'Anşābu Wa Al-'Azlāmu Rijsun Min `Amali Ash-Shayţāni Fājtanibūhu La`allakum Tufliĥūna 005-090. Ey iman edenler, içki, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak şeytanın işlerinden olan pisliklerdir. ضyleyse bun(lar)dan kaçının; umulur ki kurtuluşa erersiniz. يَ‍‍ا‌ ‌أَيُّهَا‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُ‍‍و‌ا‌ ‌إِنَّ‍‍مَا‌ ‌الْ‍‍خَ‍‍مْرُ‌ ‌وَ‌الْمَيْسِ‍‍ر‍ُ‍‌ ‌وَ‌الأَ‌ن‍‍صَ‍‍ابُ ‌وَ‌الأَ‌زْلاَمُ ‌رِجْ‍‍سٌ‌ مِ‍‌‍نْ عَمَلِ ‌ال‍‍شَّيْ‍‍طَ‍‍انِ فَاجْ‍‍تَنِب‍‍ُ‍وهُ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
'Innamā Yurīdu Ash-Shayţānu 'Anqi`a Baynakumu Al-`Adāwata Wa Al-Baghđā'a Fī Al-Khamri Wa Al-Maysiri Wa Yaşuddakum `An Dhikri Allāhi Wa `Ani Aş-Şalāati ۖ Fahal 'Antum Muntahūna 005-091. Gerçekten şeytan, içki ve kumarla aranıza düşmanlık ve kin düşürmek, sizi, Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçtiniz değil mi? إِنَّ‍‍مَا‌ يُ‍‍ر‍ِ‍ي‍‍دُ‌ ‌ال‍‍شَّيْ‍‍طَ‍‍انُ ‌أَ‌نْ يُوقِ‍‍عَ بَيْنَكُمُ ‌الْعَدَ‌ا‌وَةَ ‌وَ‌الْبَ‍‍غْ‍‍ضَ‍‍ا‌ءَ‌ فِي ‌الْ‍‍خَ‍‍مْ‍‍ر‍ِ‍‌ ‌وَ‌الْمَيْسِرِ‌ ‌وَيَ‍‍صُ‍‍دَّكُمْ عَ‍‌‍نْ ‌ذِكْ‍‍ر‍ِ‍‌ ‌اللَّ‍‍هِ ‌وَعَنِ ‌ال‍‍صَّ‍‍لاَةِ ۖ فَهَلْ ‌أَ‌نْ‍‍تُمْ مُ‍‌‍ن‍‍تَهُونَ
Wa 'Aţī`ū Allaha Wa 'Aţī`ū Ar-Rasūla Wa Aĥdharū ۚ Fa'in Tawallaytum Fā`lamū 'Annamā `Alá Rasūlinā Al-Balāghu Al-Mubīnu 005-092. Allah'a itaat edin, peygambere de itaat edin ve sakının. Eğer yüz çevirirseniz, bilin ki, elçimize düşen, ancak apaçık bir tebliğdir. وَ‌أَ‍طِ‍‍يعُو‌ا‌اللَّ‍‍هَ ‌وَ‌أَ‍طِ‍‍يعُو‌ا‌ال‍رَّس‍‍ُ‍ولَ ‌وَ‌احْذَ‌رُ‌و‌اۚ فَإِ‌نْ تَوَلَّيْتُمْ فَاعْلَمُ‍‍و‌ا‌ ‌أَنَّ‍‍مَا‌ عَلَى‌ ‌‍رَسُولِنَا‌ ‌الْبَلاَ‍‍غُ ‌الْمُبِينُ
Laysa `Alá Al-Ladhīna 'Āmanū Wa `Amilū Aş-Şāliĥāti Junāĥun Fīmā Ţa`imū 'Idhā Mā Attaqaw Wa 'Āmanū Wa `Amilū Aş-Şāliĥāti Thumma Attaqaw Wa 'Āmanū Thumma Attaqaw Wa 'Aĥsanū Wa ۗ Allāhu Yuĥibbu Al-Muĥsinīna 005-093. İman edenler ve salih amellerde bulunanlar için korkup-sakındıkları, iman ettikleri ve salih amellerde bulundukları, sonra korkup-sakındıkları ve iman ettikleri ve sonra (yine) korkup-sakındıkları ve iyilikte bulundukları takdirde (yasaklanmadan ِnce) dedikleri dolayısıyla bir sorumluluk yoktur. Allah, iyilik yapanları sever. لَ‍‍يْ‍‍سَ عَلَى‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ ‌وَعَمِلُو‌ا‌ال‍‍صَّ‍‍الِح‍‍َ‍اتِ جُن‍‍َ‍اح‌‍ٌ‌ فِيمَا‌ طَ‍‍عِمُ‍‍و‌ا‌ ‌إِ‌ذَ‌ا‌ مَا‌ ‌اتَّ‍‍قَ‍‍وْ‌ا‌ ‌وَ‌آمَنُو‌ا‌ ‌وَعَمِلُو‌ا‌ال‍‍صَّ‍‍الِح‍‍َ‍اتِ ثُ‍‍مَّ ‌اتَّ‍‍قَ‍‍وْ‌ا‌ ‌وَ‌آمَنُو‌ا‌ ثُ‍‍مَّ ‌اتَّ‍‍قَ‍‍وْ‌ا‌ ‌وَ‌أَحْسَنُو‌اۗ ‌وَ‌اللَّهُ يُحِبُّ ‌الْمُحْسِنِينَ
Yā 'Ayyuhā Al-Ladhīna 'Āmanū Layabluwannakumu Allāhu Bishay'in Mina Aş-Şaydi Tanāluhu~ 'Aydīkum Wa Rimāĥukum Liya`lama Allāhu Man Yakhāfuhu Bil-Ghaybi ۚ Famani A`tadá Ba`da Dhālika Falahu `Adhābun 'Alīmun 005-094. Ey iman edenler, Allah gِrünmezlikte (gaybte) Kendisi'nden kimin korktuğunu ortaya çıkarmak için ellerinizin ve mızraklarınızın erişeceği avdan bir şeyle andolsun sizi deneyecektir. Artık kim bundan sonra haddi aşarsa, onun için acı bir azap vardır. يَ‍‍ا‌ ‌أَيُّهَا‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ لَيَ‍‍بْ‍‍لُوَنَّ‍‍كُمُ ‌اللَّ‍‍هُ بِشَ‍‍يْء‌ٍ‌ مِنَ ‌ال‍‍صَّ‍‍يْ‍‍دِ‌ تَنَالُهُ~ُ ‌أَيْدِيكُمْ ‌وَ‌رِمَاحُكُمْ لِيَعْلَمَ ‌اللَّ‍‍هُ مَ‍‌‍نْ يَ‍‍خَ‍‍افُ‍‍هُ بِ‍الْ‍‍غَ‍‍يْ‍‍بِ ۚ فَمَنِ ‌اعْتَدَ‌ى‌ بَعْدَ‌ ‌ذَلِكَ فَلَ‍‍هُ عَذ‍َ‍‌ابٌ ‌أَلِيمٌ
Yā 'Ayyuhā Al-Ladhīna 'Āmanū Lā Taqtulū Aş-Şayda Wa 'Antum Ĥurumun ۚ Wa Man Qatalahu Minkum Muta`ammidāan Fajazā'un Mithlu Mā Qatala Mina An-Na`ami Yaĥkumu Bihi Dhawā `Adlin Minkum Hadyāan Bāligha Al-Ka`bati 'Aw Kaffāratun Ţa`āmu Masākīna 'Aw `Adlu Dhālika Şiyāmāan Liyadhūqa Wabāla 'Amrihi ۗ `Afā Al-Lahu `Ammā Salafa ۚ Wa Man `Āda Fayantaqimu Allāhu Minhu Wa ۗ Allāhu `Azīzun Dhū Antiqāmin 005-095. Ey iman edenler, siz ihramlıyken avı ِldürmeyin. Sizden kim onu kasıtlı olarak (taammüden) ِldürürse, cezası, hayvandan ِldürdüğünün bir benzeridir. Buna da, Kabe'ye ulaşmış bir kurbanlık olarak içinizden adalet sahibi iki kişi hükmedecektir. Veya yoksulları doyurmak veya onun dengi oruç tutmak olan bir kefaret vardır. Bِylelikle işlediğinin vebalini tatmış olsun. Allah geçmişte olanı bağışladı. Ama kim tekrarlarsa, Allah ondan ِç alacaktır. Allah üstün ve güçlü olandır, ِç sahibidir. يَ‍‍ا‌ ‌أَيُّهَا‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ لاَ‌ تَ‍‍قْ‍‍تُلُو‌ا‌ال‍‍صَّ‍‍يْ‍‍دَ‌ ‌وَ‌أَ‌نْ‍‍تُمْ حُرُمٌۚ ‌وَمَ‍‌‍نْ قَ‍‍تَلَ‍‍هُ مِ‍‌‍نْ‍‍كُمْ مُتَعَ‍‍مِّ‍‍د‌ا‌‌ ً‌ فَجَز‍َ‍‌ا‌ء‌ٌ‌ مِثْلُ مَا‌ قَ‍‍تَلَ مِنَ ‌ال‍‍نَّ‍‍عَمِ يَحْكُمُ بِ‍‍هِ ‌ذَ‌وَ‌ا‌ عَ‍‍دْلٍ‌ مِ‍‌‍نْ‍‍كُمْ هَ‍‍دْيا‌ ً‌ بَالِ‍‍غَ ‌الْكَعْبَةِ ‌أَ‌وْ‌ كَفَّا‌‍رَة‌‍ٌطَ‍‍ع‍‍َ‍امُ مَسَاك‍‍ِ‍ي‍‍نَ ‌أَ‌وْ‌ عَ‍‍دْلُ ‌ذَلِكَ صِ‍‍يَاما‌ ً‌ لِيَذ‍ُ‍‌و‍قَ ‌وَب‍‍َ‍الَ ‌أَمْ‍‍رِهِ ۗ عَفَا‌ ‌اللَّهُ عَ‍‍مَّ‍‍ا‌ سَلَفَ ۚ ‌وَمَ‍‌‍نْ ع‍‍َ‍ا‌دَ‌ فَيَ‍‌‍ن‍‍تَ‍‍قِ‍‍مُ ‌اللَّ‍‍هُ مِ‍‌‍نْ‍‍هُ ۗ ‌وَ‌اللَّهُ عَز‍ِ‍ي‍‍ز‌‌ٌ‌ ‌ذُ‌و‌ ‌ان‍‍تِ‍‍قَ‍‍امٍ
'Uĥilla Lakum Şaydu Al-Baĥri Wa Ţa`āmuhu Matā`āan Lakum Wa Lilssayyārati ۖ Wa Ĥurrima `Alaykum Şaydu Al-Barri Mā Dumtum Ĥurumāan ۗ Wa Attaqū Allaha Al-Ladhī 'Ilayhi Tuĥsharūna 005-096. Deniz avı ve onu yemek size ve (yeryüzünde) dolaşanlara bir yarar olarak helal kılındı. İhramlı olduğunuz sürece kara avı ise size haram kılınmıştır. O'na (gِtürülüp) toplanacağınız Allah'tan korkup-sakının. أُحِلَّ لَكُمْ صَ‍‍يْ‍‍دُ‌ ‌الْبَحْ‍‍ر‍ِ‍‌ ‌وَ‍طَ‍‍عَامُ‍‍هُ مَتَاعا‌ ً‌ لَكُمْ ‌وَلِلسَّيَّا‌‍رَةِ ۖ ‌وَحُرِّمَ عَلَيْكُمْ صَ‍‍يْ‍‍دُ‌ ‌الْبَرِّ‌ مَا‌ ‌دُمْتُمْ حُرُما‌ ًۗ ‌وَ‌اتَّ‍‍قُ‍‍و‌ا‌اللَّ‍‍هَ ‌الَّذِي ‌إِلَ‍‍يْ‍‍هِ تُحْشَرُ‌ونَ
Ja`ala Allāhu Al-Ka`bata Al-Bayta Al-Ĥarāma Qiyāmāan Lilnnāsi Wa Ash-Shahra Al-Ĥarāma Wa Al-Hadya Wa Al-Qalā'ida ۚ Dhālika Lita`lamū 'Anna Allāha Ya`lamu Mā Fī As-Samāwāti Wa Mā Fī Al-'Arđi Wa 'Anna Allāha Bikulli Shay'in `Alīmun 005-097. Allah, Beyt-i Haram (olan) Kabe'yi insanlar için bir ayaklanma (kıyam evi) kıldı; Haram Ay'ı, kurbanı ve boyunlardaki gerdanlıkları da. Bu, Allah'ın gِklerde ve yerde ne varsa tümünü bildiğini ve Allah'ın gerçekten herşeyi bilen olduğunu bilmeniz içindir. جَعَلَ ‌اللَّ‍‍هُ ‌الْكَعْبَةَ ‌الْبَ‍‍يْ‍‍تَ ‌الْحَ‍رَ‍‌امَ قِ‍‍يَاما‌ ً‌ لِل‍‍نّ‍‍َ‍اسِ ‌وَ‌ال‍‍شَّهْ‍رَ‌الْحَ‍رَ‍‌امَ ‌وَ‌الْهَ‍‍دْيَ ‌وَ‌الْ‍‍قَ‍‍لاَئِدَ‌ ۚ ‌ذَلِكَ لِتَعْلَمُ‍‍و‌ا‌ ‌أَنَّ ‌اللَّ‍‍هَ يَعْلَمُ مَا‌ فِي ‌ال‍‍سَّمَا‌و‍َ‍‌اتِ ‌وَمَا‌ فِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ ‌وَ‌أَنَّ ‌اللَّ‍‍هَ بِكُلِّ شَ‍‍يْءٍ‌ عَلِيمٌ
A`lamū 'Anna Allāha Shadīdu Al-`Iqābi Wa 'Anna Allāha Ghafūrun Raĥīmun 005-098. Bilin ki, Allah gerçekten cezası pek şiddetli olandır. Ve Allah bağışlayandır, esirgeyendir. اعْلَمُ‍‍و‌ا‌ ‌أَنَّ ‌اللَّ‍‍هَ شَد‍ِ‍ي‍‍دُ‌ ‌الْعِ‍‍قَ‍‍ابِ ‌وَ‌أَنَّ ‌اللَّ‍‍هَ غَ‍‍ف‍‍ُ‍و‌ر‌ٌ‌ ‌‍رَحِيمٌ
Mā `Alá Ar-Rasūli 'Illā Al-Balāghu Wa ۗ Allāhu Ya`lamu Mā Tubdūna Wa Mā Taktumūna 005-099. Elçiye tebliğden başka (yükümlülük) yoktur. Allah açığa vurduklarınızı da, gizli tuttuklarınızı da bilir. مَا‌ عَلَى‌ ‌ال‍رَّس‍‍ُ‍ولِ ‌إِلاَّ‌ ‌الْبَلاَ‍‍غُ ۗ ‌وَ‌اللَّهُ يَعْلَمُ مَا‌ تُ‍‍بْ‍‍د‍ُ‍‌ونَ ‌وَمَا‌ تَكْتُمُونَ
Qul Lā Yastawī Al-Khabīthu Wa Aţ-Ţayyibu Wa Law 'A`jabaka Kathratu Al-Khabīthi Fa ۚ Attaqū Allaha Yā 'Ūlī Al-'Albābi La`allakum Tufliĥūna 005-100. De ki: "Murdar ile temiz -murdarın çokluğu hoşuna gitse de- bir olmaz. Ey temiz akıl sahipleri, Allah'tan korkup-sakının. Umulur ki kurtuluşa erersiniz. قُ‍‍لْ لاَ‌ يَسْتَوِي ‌الْ‍‍خَ‍‍ب‍‍ِ‍ي‍‍ثُ ‌وَ‌ال‍‍طَّ‍‍يِّبُ ‌وَلَوْ‌ ‌أَعْجَبَكَ كَثْ‍رَةُ ‌الْ‍‍خَ‍‍ب‍‍ِ‍ي‍‍ثِ ۚ فَاتَّ‍‍قُ‍‍و‌ا‌اللَّ‍‍هَ يَ‍‍ا‌ ‌أ‍ُ‍‌ولِي ‌الأَلْب‍‍َ‍ابِ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
Yā 'Ayyuhā Al-Ladhīna 'Āmanū Lā Tas'alū `An 'Ashyā'a 'In Tubda Lakum Tasu'ukum Wa 'In Tas'alū `Anhā Ĥīna Yunazzalu Al-Qur'ānu Tubda Lakum `Afā Al-Lahu `Anhā Wa ۗ Allāhu Ghafūrun Ĥalīmun 005-101. Ey iman edenler, size açıklandığında sizi üzecek şeyleri sormayın; Kur'an indirildiği zaman sorarsanız, size açıklanır. Allah onu affetti. Allah bağışlayandır, (kullara) yumuşak olandır. يَ‍‍ا‌ ‌أَيُّهَا‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ لاَ‌ تَسْأَلُو‌ا‌ عَ‍‌‍نْ ‌أَشْي‍‍َ‍ا‌ءَ‌ ‌إِ‌نْ تُ‍‍بْ‍‍دَ‌ لَكُمْ تَسُؤْكُمْ ‌وَ‌إِ‌نْ تَسْأَلُو‌ا‌ عَ‍‌‍نْ‍‍هَا‌ ح‍‍ِ‍ي‍‍نَ يُنَزَّلُ ‌الْ‍‍قُ‍‍رْ‌آنُ تُ‍‍بْ‍‍دَ‌ لَكُمْ عَفَا‌ ‌اللَّهُ عَ‍‌‍نْ‍‍هَا‌ ۗ ‌وَ‌اللَّهُ غَ‍‍ف‍‍ُ‍و‌رٌ‌ حَلِيمٌ
Qad Sa'alahā Qawmun Min Qablikum Thumma 'Aşbaĥū Bihā Kāfirīna 005-102. Sizden ِnce bir topluluk onu sormuştu da sonra kafirler olmuşlardı. قَ‍‍دْ‌ سَأَلَهَا‌ قَ‍‍وْمٌ‌ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لِكُمْ ثُ‍‍مَّ ‌أَ‍صْ‍‍بَحُو‌ا‌ بِهَا‌ كَافِ‍‍رِينَ
Mā Ja`ala Allāhu Min Baĥīratin Wa Lā Sā'ibatin Wa Lā Waşīlatin Wa Lā Ĥāmin ۙ Wa Lakinna Al-Ladhīna Kafarū Yaftarūna `Alá Allāhi Al-Kadhiba ۖ Wa 'Aktharuhum Lā Ya`qilūna 005-103. Allah Bahriye'den, Saibe'den, Vasiyle'den ve Ham'dan hiçbirini (meşru) kılmamıştır. Ancak inkar edenler, Allah'a karşı yalan düzüp-uyduruyorlar. Onların çoğu akıl erdirmezler. مَا‌ جَعَلَ ‌اللَّ‍‍هُ مِ‍‌‍نْ بَحِي‍رَةٍ‌ ‌وَلاَ‌ س‍‍َ‍ائِبَةٍ‌ ‌وَلاَ‌ ‌وَ‍صِ‍‍يلَةٍ‌ ‌وَلاَ‌ ح‍‍َ‍امٍۙ ‌وَلَكِ‍‍نَّ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ يَفْتَر‍ُ‍‌ونَ عَلَى‌ ‌اللَّ‍‍هِ ‌الْكَذِبَ ۖ ‌وَ‌أَكْثَرُهُمْ لاَ‌ يَعْ‍‍قِ‍‍لُونَ
Wa 'Idhā Qīla Lahum Ta`ālaw 'Ilá Mā 'Anzala Allāhu Wa 'Ilá Ar-Rasūli Qālū Ĥasbunā Mā Wajadnā `Alayhi 'Ābā'anā ۚ 'Awalaw Kāna 'Ābā'uuhum Lā Ya`lamūna Shay'āan Wa Lā Yahtadūna 005-104. Onlara: "Allah'ın indirdiğine ve elçiye gelin" denildiğinde, "Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter" derler. (Peki,) Ya ataları bir şey bilmiyor ve hidayete ermiyor idilerse? وَ‌إِ‌ذَ‌ا‌ قِ‍‍ي‍‍لَ لَهُمْ تَعَالَوْ‌ا‌ ‌إِلَى‌ مَ‍‍ا‌ ‌أَ‌ن‍‍زَلَ ‌اللَّ‍‍هُ ‌وَ‌إِلَى‌ ‌ال‍رَّس‍‍ُ‍ولِ قَ‍‍الُو‌ا‌ حَسْبُنَا‌ مَا‌ ‌وَجَ‍‍دْنَا‌ عَلَ‍‍يْ‍‍هِ ‌آب‍‍َ‍ا‌ءَنَ‍‍اۚ ‌أَ‌وَلَوْ‌ ك‍‍َ‍انَ ‌آب‍‍َ‍ا‌ؤُهُمْ لاَ‌ يَعْلَم‍‍ُ‍ونَ شَ‍‍يْ‍‍ئا‌ ً‌ ‌وَلاَ‌ يَهْتَدُ‌ونَ
Yā 'Ayyuhā Al-Ladhīna 'Āmanū `Alaykum 'Anfusakum ۖ Lā Yađurrukum Man Đalla 'Idhā Ahtadaytum ۚ 'Ilá Allāhi Marji`ukum Jamī`āan Fayunabbi'ukum Bimā Kuntum Ta`malūna 005-105. Ey iman edenler, üzerinizdeki (yükümlülük) kendi nefislerinizdir. Siz doğru yola erişirseniz, sapan size zarar veremez. Tümünüzün dِnüşü Allah'adır. O, size yaptıklarınızı haber verecektir. يَ‍‍ا‌ ‌أَيُّهَا‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ عَلَيْكُمْ ‌أَ‌ن‍‍فُسَكُمْ ۖ لاَ‌ يَ‍‍ضُ‍‍رُّكُمْ مَ‍‌‍نْ ضَ‍‍لَّ ‌إِ‌ذَ‌ا‌ ‌اهْتَدَيْتُمْ ۚ ‌إِلَى‌ ‌اللَّ‍‍هِ مَرْجِعُكُمْ جَمِيعا‌‌ ً‌ فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا‌ كُ‍‌‍ن‍‍تُمْ تَعْمَلُونَ
Yā 'Ayyuhā Al-Ladhīna 'Āmanū Shahādatu Baynikum 'Idhā Ĥađara 'Aĥadakumu Al-Mawtu Ĥīna Al-Waşīyati Athnāni Dhawā `Adlin Minkum 'Aw 'Ākharāni Min Ghayrikum 'In 'Antum Đarabtum Al-'Arđi Fa'aşābatkum Muşībatu Al-Mawti ۚ Taĥbisūnahumā Min Ba`di Aş-Şalāati Fayuqsimāni Billāhi~ 'Ini Artabtum Lā Nashtarī Bihi Thamanāan Wa Law Kāna Dhā Qurbá ۙ Wa Lā Naktumu Shahādata Allāhi 'Innā 'Idhāan Lamina Al-'Āthimīna 005-106. Ey iman edenler, sizden birinize ِlüm gelip çattığı zaman, vasiyet hazırlanışında, aranızda içinizden adaletli iki kişiyi (şahid tutun.) Veya yolculukta olup size ِlüm musibeti gelip çatarsa, sizden olmayan başka iki kişiyi (şahid tutun. İkisini) Şayet kuşkulanacak olursanız namazdan sonra alıkoyarsınız, onlar da (size): "Akraba dahi olsa onu (yeminimizi) hiçbir değere değiştirmeyeceğiz ve Allah'ın şahidliğini gizlemeyeceğiz. Aksi takdirde biz elbette günahkarlardan oluruz" diye Allah adına yemin etsinler. يَ‍‍ا‌ ‌أَيُّهَا‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ شَهَا‌دَةُ بَيْنِكُمْ ‌إِ‌ذَ‌ا‌ حَ‍‍ضَ‍رَ‌ ‌أَحَدَكُمُ ‌الْمَ‍‍وْتُ ح‍‍ِ‍ي‍‍نَ ‌الْوَ‍صِ‍‍يَّةِ ‌اثْن‍‍َ‍انِ ‌ذَ‌وَ‌ا‌ عَ‍‍دْلٍ‌ مِ‍‌‍نْ‍‍كُمْ ‌أَ‌وْ‌ ‌آ‍‍خَ‍رَ‍‌انِ مِ‍‌‍نْ غَ‍‍يْ‍‍رِكُمْ ‌إِ‌نْ ‌أَ‌نْ‍‍تُمْ ضَ‍رَبْ‍‍تُمْ فِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ فَأَ‍صَ‍‍ابَتْكُمْ مُ‍‍صِ‍‍يبَةُ ‌الْمَ‍‍وْتِ ۚ تَحْبِسُونَهُمَا‌ مِ‍‌‍نْ بَعْدِ‌ ‌ال‍‍صَّ‍‍لاَةِ فَيُ‍‍قْ‍‍سِم‍‍َ‍انِ بِ‍اللَّ‍‍هِ ‌إِنِ ‌ا‌رْتَ‍‍بْ‍‍تُمْ لاَ‌ نَشْتَ‍‍رِي بِ‍‍هِ ثَمَنا‌ ً‌ ‌وَلَوْ‌ ك‍‍َ‍انَ ‌ذَ‌ا‌ قُ‍‍رْبَى‌ ۙ ‌وَلاَ‌ نَكْتُمُ شَهَا‌دَةَ ‌اللَّ‍‍هِ ‌إِنَّ‍‍ا‌ ‌إِ‌ذ‌ا‌ ً‌ لَمِنَ ‌الآثِمِينَ
Fa'in `Uthira `Alá 'Annahumā Astaĥaqqā 'Ithmāan Fa'ākharāni Yaqūmāni Maqāmahumā Mina Al-Ladhīna Astaĥaqqa `Alayhimu Al-'Awlayāni Fayuqsimāni Billāhi Lashahādatunā 'Aĥaqqu Min Shahādatihimā Wa Mā A`tadaynā 'Innā 'Idhāan Lamina Až-Žālimīna 005-107. Eğer o ikisi aleyhinde kesin olarak günahı hak ettiklerine ilişkin bilgi sahibi olunursa, bu durumda haksızlığa uğrayanlardan iki kişi -ki bunlar buna daha hak sahibidirler- ِbürlerinin yerine geçerler ve: "Bizim şehadetimiz o ikisinin şehadetinden şüphesiz daha doğrudur. Biz haddi aşmadık, yoksa gerçekten zulmedenlerden oluruz" diye Allah'a yemin ederler. فَإِ‌نْ عُثِ‍‍ر‍َ‍‌ عَلَ‍‍ى‌ ‌أَنَّ‍‍هُمَا‌ ‌اسْتَحَ‍‍قَّ‍‍ا‌ ‌إِثْما‌‌ ً‌ فَآ‍‍خَ‍رَ‍‌انِ يَ‍‍قُ‍‍وم‍‍َ‍انِ مَ‍‍قَ‍‍امَهُمَا‌ مِنَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌اسْتَحَ‍‍قَّ عَلَيْهِمُ ‌الأَ‌وْلَي‍‍َ‍انِ فَيُ‍‍قْ‍‍سِم‍‍َ‍انِ بِ‍اللَّ‍‍هِ لَشَهَا‌دَتُنَ‍‍ا‌ ‌أَحَ‍‍قُّ مِ‍‌‍نْ شَهَا‌دَتِهِمَا‌ ‌وَمَا‌ ‌اعْتَدَيْنَ‍‍ا‌ ‌إِنَّ‍‍ا‌ ‌إِ‌ذ‌ا‌ ً‌ لَمِنَ ‌ال‍‍ظَّ‍‍الِمِينَ
Dhālika 'Adná 'An Ya'tū Bish-Shahādati `Alá Wajhihā 'Aw Yakhāfū 'An Turadda 'Aymānun Ba`da 'Aymānihim Wa Attaqū ۗ Allaha Wa Asma`ū Wa Allāhu ۗ Lā Yahdī Al-Qawma Al-Fāsiqīna 005-108. Bu, gerektiği gibi şahidliği yapmalarına veya yeminlerinden sonra yeminlerin reddedilmesinden korkmalarına daha yakındır. Allah'tan korkup-sakının ve dinleyin. Allah, fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez. ذَلِكَ ‌أَ‌دْنَ‍‍ى‌ ‌أَ‌نْ يَأْتُو‌ا‌ بِ‍ال‍‍شَّهَا‌دَةِ عَلَى‌ ‌وَجْ‍‍هِهَ‍‍ا‌ ‌أَ‌وْ‌ يَ‍‍خَ‍‍افُ‍‍و‌ا‌ ‌أَ‌نْ تُ‍رَ‌دَّ‌ ‌أَيْم‍‍َ‍ان‌‍ٌ‌ بَعْدَ‌ ‌أَيْمَانِهِمْ ۗ ‌وَ‌اتَّ‍‍قُ‍‍و‌ا‌اللَّ‍‍هَ ‌وَ‌اسْمَعُو‌اۗ ‌وَ‌اللَّهُ لاَ‌ يَهْدِي ‌الْ‍‍قَ‍‍وْمَ ‌الْفَاسِ‍‍قِ‍‍ينَ
Yawma Yajma`u Allāhu Ar-Rusula Fayaqūlu Mādhā 'Ujibtum ۖ Qālū Lā `Ilma Lanā ۖ 'Innaka 'Anta `Allāmu Al-Ghuyūbi 005-109. Allah, elçileri toplayacağı gün, şِyle diyecek: "Size verilen cevap nedir?" Onlar da: "Bizim bilgimiz yoktur; şüphesiz gِrünmeyenleri (gaybleri) bilen Sensin Sen." يَ‍‍وْمَ يَ‍‍جْ‍‍مَعُ ‌اللَّ‍‍هُ ‌ال‍‍رُّسُلَ فَيَ‍‍قُ‍‍ولُ مَا‌ذَ‌ا‌ ‌أُجِ‍‍بْ‍‍تُمْ ۖ قَ‍‍الُو‌ا‌ لاَ‌ عِلْمَ لَنَ‍‍اۖ ‌إِنَّ‍‍كَ ‌أَ‌نْ‍‍تَ عَلاَّمُ ‌الْ‍‍غُ‍‍يُوبِ
'Idh Qāla Allāhu Yā `Īsá Abna Maryama Adhkur Ni`matī `Alayka Wa `Alá Wa A-Datika 'Idh 'Ayyadttuka Birūĥi Al-Qudusi Tukallimu An-Nāsa Fī Al-Mahdi Wa Kahlāan ۖ Wa 'Idh `Allamtuka Al-Kitāba Wa Al-Ĥikmata Wa At-Tawata Wa Al-'Injīla ۖ Wa 'Idh Takhluqu Mina Aţ-Ţīni Kahay'ati Aţ-Ţayri Bi'idhnī Fatanfukhu Fīhā Fatakūnu Ţayan Bi'idhۖ Wa Tubri'u Al-'Akmaha Wa Al-'Abraşa Bi'idhۖ Wa 'Idh Tukhriju Al-Mawtá Bi'idhۖ Wa 'Idh Kafaftu Banī 'Isrā'īla `Anka 'Idh Ji'tahum Bil-Bayyināti Faqāla Al-Ladhīna Kafarū Minhum 'In Hādhā 'Illā Siĥrun Mubīnun 005-110. Allah şِyle diyecek: "Ey Meryem oğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Ben seni Ruhu'l-Kudüs ile destekledim, beşikte iken de, yetişkin iken de insanlarla konuşuyordun. Sana Kitab’ı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i ِğrettim. İznimle çamurdan kuş biçiminde (bir şeyi) oluşturuyordun da (yine) iznimle ona üfürdüğünde bir kuş oluveriyordu. Doğuştan kِr olanı, alacalıyı iznimle iyileştiriyordun, (yine) Benim iznimle ِlüleri (hayata) çıkarıyordun. İsrailoğulları’na apaçık belgelerle geldiğinde onlardan inkara sapanlar, "Şüphesiz bu apaçık bir sihirdir" demişlerdi (de) İsrailoğulları’nı senden geri püskürtmüştüm." إِ‌ذْ‌ قَ‍‍الَ ‌اللَّ‍‍هُ يَاعِيسَى‌ ‌ابْ‍‍نَ مَرْيَمَ ‌ا‌ذْكُرْ‌ نِعْمَتِي عَلَ‍‍يْ‍‍كَ ‌وَعَلى‌ ‌وَ‌الِدَتِكَ ‌إِ‌ذْ‌ ‌أَيَّ‍‍دتُّكَ بِر‍ُ‍‌وحِ ‌الْ‍‍قُ‍‍دُسِ تُكَلِّمُ ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍اسَ فِي ‌الْمَهْدِ‌ ‌وَكَهْلا‌ ً‌ ‌وَ‌إِ‌ذْ‌ ۖ عَلَّمْتُكَ ‌الْكِت‍‍َ‍ابَ ‌وَ‌الْحِكْمَةَ ‌وَ‌ال‍‍تَّوْ‌رَ‍‌اةَ ‌وَ‌الإِ‌ن‍‍ج‍‍ِ‍ي‍‍لَ ‌وَ‌إِ‌ذْ‌ ۖ تَ‍‍خْ‍‍لُ‍‍قُ مِنَ ‌ال‍‍طِّ‍‍ي‍‍نِ كَهَ‍‍يْ‍‍ئَةِ ‌ال‍‍طَّ‍‍يْ‍‍ر‍ِ‍‌ بِإِ‌ذْنِي فَتَ‍‌‍ن‍‍فُ‍‍خُ فِيهَا‌ فَتَك‍‍ُ‍ونُ طَ‍‍يْر‌ا‌ ً‌ بِإِ‌ذْنِي ‌وَتُ‍‍بْ‍‍رِئُ ۖ ‌الأَكْمَهَ ‌وَ‌الأَبْ‍‍‍رَصَ بِإِ‌ذْنِي ‌وَ‌إِ‌ذْ‌ ۖ تُ‍‍خْ‍‍رِجُ ‌الْمَوْتَى‌ بِإِ‌ذْنِي ‌وَ‌إِ‌ذْ‌ ۖ كَفَفْتُ بَنِ‍‍ي ‌إِسْر‍َ‍‌ائ‍‍ِ‍ي‍‍لَ عَ‍‌‍نْ‍‍كَ ‌إِ‌ذْ‌ جِئْتَهُمْ بِ‍الْبَيِّن‍‍َ‍اتِ فَ‍‍قَ‍‍الَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ مِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ ‌إِ‌نْ هَذَ‌ا‌ ‌إِلاَّ‌ سِحْر‌ٌ‌ مُبِينٌ
Wa 'Idh 'Awĥaytu 'Ilá Al-Ĥawārīyīna 'An 'Āminū Bī Wa Birasūlī Qālū 'Āmannā Wa Ash/had Bi'annanā Muslimūna 005-111. Hani Havarilere: "Bana ve elçime iman edin" diye vahy (ilham) etmiştim; onlar da: "İman ettik, gerçekten Müslümanlar olduğumuza sen de şahid ol" demişlerdi. وَ‌إِ‌ذْ‌ ‌أَ‌وْحَ‍‍يْ‍‍تُ ‌إِلَى‌ ‌الْحَوَ‌ا‌رِيّ‍‍ِ‍ي‍‍نَ ‌أَ‌نْ ‌آمِنُو‌ا‌ بِي ‌وَبِ‍رَسُولِي قَ‍‍الُ‍‍و‌ا‌ ‌آمَ‍‍نَّ‍‍ا‌ ‌وَ‌اشْهَ‍‍دْ‌ بِأَنَّ‍‍نَا‌ مُسْلِمُونَ
'Idh Qāla Al-Ĥawārīyūna Yā `Īsá Abna Maryama Hal Yastaţī`u Rabbuka 'An Yunazzila `Alaynā Mā'idatan Mina As-Samā'i ۖ Qāla Attaqū Allaha 'In Kuntum Mu'uminīna 005-112. Havariler: "Ey Meryem oğlu İsa, Rabbin bize gِkten bir sofra indirebilir mi?" demişlerdi. O da: "Eğer inanmışlarsanız Allah'tan korkup-sakının" demişti. إِ‌ذْ‌ قَ‍‍الَ ‌الْحَوَ‌ا‌رِيّ‍‍ُ‍ونَ يَا‌ عِيسَى‌ ‌ابْ‍‍نَ مَرْيَمَ هَلْ يَسْتَ‍‍طِ‍‍ي‍‍عُ ‌‍رَبُّكَ ‌أَ‌نْ يُنَزِّلَ عَلَيْنَا‌ م‍‍َ‍ائِدَة ً‌ مِنَ ‌ال‍‍سَّم‍‍َ‍ا‌ءِ‌ ۖ قَ‍‍الَ ‌اتَّ‍‍قُ‍‍و‌ا‌اللَّ‍‍هَ ‌إِ‌نْ كُ‍‌‍ن‍‍تُمْ مُؤْمِنِينَ
Qālū Nurīdu 'An Na'kula Minhā Wa Taţma'inna Qulūbunā Wa Na`lama 'An Qad Şadaqtanā Wa Nakūna `Alayhā Mina Ash-Shāhidīna 005-113. (Bu sefer Havariler:) "Ondan yemek istiyoruz, kalplerimiz tatmin olsun, senin de gerçekten bize doğru sِylediğini bilelim ve buna şahidlerden olalım" demişlerdi. قَ‍‍الُو‌ا‌ نُ‍‍ر‍ِ‍ي‍‍دُ‌ ‌أَ‌نْ نَأْكُلَ مِ‍‌‍نْ‍‍هَا‌ ‌وَتَ‍‍طْ‍‍مَئِ‍‍نَّ قُ‍‍لُوبُنَا‌ ‌وَنَعْلَمَ ‌أَ‌نْ قَ‍‍دْ‌ صَ‍‍دَ‍قْ‍‍تَنَا‌ ‌وَنَك‍‍ُ‍ونَ عَلَيْهَا‌ مِنَ ‌ال‍‍شَّاهِدِينَ
Qāla `Īsá Abnu Maryama Allāhumma Rabbanā 'Anzil `Alaynā Mā'idatan Mina As-Samā'i Takūnu Lanā `Īdāan Li'wwalinā Wa 'Ākhirinā Wa 'Āyatan Minka ۖ Wa Arzuqnā Wa 'Anta Khayru Ar-ziqīna 005-114. Meryem oğlu İsa: "Allah'ım, Rabbimiz, bize gِkten bir sofra indir, ِncemiz ve sonramız için bir bayram ve Senden de bir belge olsun. Bizi rızıklandır, Sen rızık vericilerin en hayırlısısın" demişti. قَ‍‍الَ عِيسَى‌ ‌ابْ‍‍نُ مَرْيَمَ ‌اللَّ‍‍هُ‍‍مَّ ‌‍رَبَّنَ‍‍ا‌ ‌أَ‌ن‍‍زِلْ عَلَيْنَا‌ م‍‍َ‍ائِدَة ً‌ مِنَ ‌ال‍‍سَّم‍‍َ‍ا‌ءِ‌ تَك‍‍ُ‍ونُ لَنَا‌ عِيد‌ا‌ ً‌ لِأ‌وَّلِنَا‌ ‌وَ‌آ‍‍خِ‍‍رِنَا‌ ‌وَ‌آيَة ً‌ مِ‍‌‍نْ‍‍كَ ۖ ‌وَ‌ا‌رْ‌زُ‍قْ‍‍نَا‌ ‌وَ‌أَ‌نْ‍‍تَ خَ‍‍يرُ‌ ‌ال‍رَّ‌ا‌زِقِ‍‍ينَ
Qāla Allāhu 'Innī Munazziluhā `Alaykum ۖ Faman Yakfur Ba`du Minkum Fa'innī 'U`adhdhibuhu `Adhābāan Lā 'U`adhdhibuhu~ 'Aĥadāan Mina Al-`Ālamīna 005-115. Allah demişti ki: "Şüphesiz Ben bunu size indireceğim. Artık sonra sizden kim inkar ederse, Ben onu gerçekten alemlerden hiç kimseyi azaplandırmayacağım bir azapla azaplandıracağım." قَ‍‍الَ ‌اللَّ‍‍هُ ‌إِنِّ‍‍ي مُنَزِّلُهَا‌ عَلَيْكُمْ ۖ فَمَ‍‌‍نْ يَكْفُرْ‌ بَعْدُ‌ مِ‍‌‍نْ‍‍كُمْ فَإِنِّ‍‍ي ‌أُعَذِّبُ‍‍هُ عَذَ‌ابا‌ ً‌ لاَ‌ ‌أُعَذِّبُهُ~ُ ‌أَحَد‌ا‌ ً‌ مِنَ ‌الْعَالَمِينَ
Wa 'Idh Qāla Allāhu Yā `Īsá Abna Maryama 'A'anta Qulta Lilnnāsi Attakhidhūnī Wa 'Ummiya 'Ilahayni Min Dūni Allāhi ۖ Qāla Subĥānaka Mā Yakūnu Lī 'An 'Aqūla Mā Laysa Lī Biĥaqqin ۚ 'In Kuntu Qultuhu Faqad `Alimtahu ۚ Ta`lamu Mā Fī Nafsī Wa Lā 'A`lamu Mā Fī Nafsika ۚ 'Innaka 'Anta `Allāmu Al-Ghuyūbi 005-116. Allah: "Ey Meryem oğlu İsa, insanlara, beni ve annemi Allah'ı bırakarak iki İlah edinin, diye sen mi sِyledin?" dediğinde: "Seni tenzih ederim, hakkım olmayan bir sِzü sِylemek bana yakışmaz. Eğer bunu sِyledimse mutlaka Sen onu bilmişsindir. Sen bende olanı bilirsin, ama ben Sende olanı bilmem. Gerçekten, gِrünmeyenleri (gaybleri) bilen Sensin Sen." وَ‌إِ‌ذْ‌ قَ‍‍الَ ‌اللَّ‍‍هُ يَا‌ عِيسَى‌ ‌ابْ‍‍نَ مَرْيَمَ ‌أَ‌أَ‌ن‍‍تَ قُ‍‍لْتَ لِل‍‍نّ‍‍َ‍اسِ ‌اتَّ‍‍خِ‍‍ذُ‌ونِي ‌وَ‌أُمِّ‍‍يَ ‌إِلَهَ‍‍يْ‍‍نِ مِ‍‌‍نْ ‌د‍ُ‍‌ونِ ‌اللَّ‍‍هِ ۖ قَ‍‍الَ سُ‍‍بْ‍‍حَانَكَ مَا‌ يَك‍‍ُ‍ونُ لِ‍‍ي ‌أَ‌نْ ‌أَ‍قُ‍‍ولَ مَا‌ لَ‍‍يْ‍‍سَ لِي بِحَ‍‍قّ‌‍‌‍ٍۚ ‌إِ‌نْ كُ‍‌‍ن‍‍تُ قُ‍‍لْتُ‍‍هُ فَ‍‍قَ‍‍دْ‌ عَلِمْتَ‍‍هُ ۚ تَعْلَمُ مَا‌ فِي نَفْسِي ‌وَلاَ‌ ‌أَعْلَمُ مَا‌ فِي نَفْسِكَ ۚ ‌إِنَّ‍‍كَ ‌أَ‌نْ‍‍تَ عَلاَّمُ ‌الْ‍‍غُ‍‍يُوبِ
Qultu Lahum 'Illā Mā 'Amartanī Bihi~ 'Ani A`budū Allaha Rabbī Wa Rabbakum ۚ Wa Kuntu `Alayhim Shahīdāan Mā Dumtu Fīhim ۖ Falammā Tawaffaytanī Kunta 'Anta Ar-Raqība `Alayhim ۚ Wa 'Anta `Alá Kulli Shay'in Shahīdun 005-117. "Ben onlara bana emrettiklerinin dışında hiçbir şeyi sِylemedim. (O da şuydu:) 'Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin.' Onların içinde kaldığım sürece, ben onların üzerinde bir şahidim. Benim (dünya) hayatıma son verdiğinde, üzerlerindeki gِzetleyici Sendin. Sen herşeyin üzerine şahid olansın.” مَا‌ قُ‍‍لْتُ لَهُمْ ‌إِلاَّ‌ مَ‍‍ا‌ ‌أَمَرْتَنِي بِهِ ‌أَنِ ‌اعْبُدُ‌و‌ا‌اللَّ‍‍هَ ‌‍رَبِّي ‌وَ‌‍رَبَّكُمْ ۚ ‌وَكُ‍‌‍ن‍‍تُ عَلَيْهِمْ شَهِيد‌ا‌ ً‌ مَا‌ ‌دُمْتُ فِيهِمْ ۖ فَلَ‍‍مَّ‍‍ا‌ تَوَفَّيْتَنِي كُ‍‌‍ن‍‍تَ ‌أَ‌نْ‍‍تَ ‌ال‍رَّ‍قِ‍‍ي‍‍بَ عَلَيْهِمْ ۚ ‌وَ‌أَ‌نْ‍‍تَ عَلَى‌ كُلِّ شَ‍‍يْء‌‌ٍ‌ شَهِيدٌ
'In Tu`adhdhibhum Fa'innahum `Ibāduka ۖ Wa 'In Taghfir Lahum Fa'innaka 'Anta Al-`Azīzu Al-Ĥakīmu 005-118. Eğer onları azaplandırırsan, şüphesiz onlar Senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan, şüphesiz Aziz olan, hakim olan Sensin Sen." إِ‌نْ تُعَذِّبْ‍‍هُمْ فَإِنَّ‍‍هُمْ عِبَا‌دُكَ ۖ ‌وَ‌إِ‌نْ تَ‍‍غْ‍‍فِ‍‍رْ‌ لَهُمْ فَإِنَّ‍‍كَ ‌أَ‌نْ‍‍تَ ‌الْعَز‍ِ‍ي‍‍زُ‌ ‌الْحَكِيمُ
Qāla Allāhu Hādhā Yawmu Yanfa`u Aş-Şādiqīna Şidquhum ۚ Lahum Jannātun Tajrī Min Taĥtihā Al-'Anhāru Khālidīna Fīhā 'Abadāan ۚ Rađiya Allāhu `Anhum Wa Rađū `Anhu ۚ Dhālika Al-Fawzu Al-`Ažīmu 005-119. Allah dedi ki: "Bu, doğrulara, doğru sِylemelerinin yarar sağladığı gündür. Onlar için, içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan razı oldu, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur." قَ‍‍الَ ‌اللَّ‍‍هُ هَذَ‌ا‌ يَ‍‍وْمُ يَ‍‌‍ن‍‍فَعُ ‌ال‍‍صَّ‍‍ا‌دِقِ‍‍ي‍‍نَ صِ‍‍دْ‍‍قُ‍‍هُمْ ۚ لَهُمْ جَ‍‍نّ‍‍َ‍ات‌‍ٌ‌ تَ‍‍جْ‍‍رِي مِ‍‌‍نْ تَحْتِهَا‌ ‌الأَنه‍‍َ‍ا‌رُ‌ خَ‍‍الِد‍ِ‍ي‍‍نَ فِيهَ‍‍ا‌ ‌أَبَد‌ا‌ ًۚ ‌‍رَضِ‍‍يَ ‌اللَّ‍‍هُ عَ‍‌‍نْ‍‍هُمْ ‌وَ‌‍رَضُ‍‍و‌ا‌ عَ‍‌‍نْ‍‍هُ ۚ ‌ذَلِكَ ‌الْفَ‍‍وْ‌زُ‌ ‌الْعَ‍‍ظِ‍‍يمُ
Lillāh Mulku As-Samāwāti Wa Al-'Arđi Wa Mā Fīhinna ۚ Wa Huwa `Alá Kulli Shay'in Qadīrun 005-120. Gِklerin, yerin ve içlerinde olanların tümünün mülkü Allah'ındır. O, herşeye güç yetirendir. ‍لِلَّهِ مُلْكُ ‌ال‍‍سَّمَا‌و‍َ‍‌اتِ ‌وَ‌الأَ‌رْ‍ضِ ‌وَمَا‌ فِيهِ‍‍نَّ ۚ ‌وَهُوَ‌ عَلَى‌ كُلِّ شَ‍‍يْء‌‌ٍقَ‍‍دِيرٌ
Toggle thick letters. Most people make the mistake of thickening thin letters in the words that have other (highlighted) thick letter Toggle to highlight thick letters خصضغطقظ رَ
Next Sūrah