Roman Script    Reciting key words            Previous Sūrah    Quraan Index    Home  

6) Sūrat Al-'An`ām

Printed format

6) سُورَة الأَنعَام

Toggle thick letters. Most people make the mistake of thickening thin letters in the words that have other (highlighted) thick letter Toggle to highlight thick letters خصضغطقظ رَ
Al-Ĥamdu Lillāh Al-Ladhī Khalaqa As-Samāwāti Wa Al-'Arđa Wa Ja`ala Až-Žulumāti Wa An-Nūra ۖ Thumma Al-Ladhīna Kafarū Birabbihim Ya`dilūna 006-001. Hamd, gِkleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı (nuru) kılan Allah'adır. (Bundan) Sonra bile, inkar edenler, Rablerine (birtakım varlıkları ve güçleri) denk tutuyorlar. الْحَمْدُ‌ لِلَّهِ ‌الَّذِي خَ‍‍لَ‍‍قَ ‌ال‍‍سَّمَا‌و‍َ‍‌اتِ ‌وَ‌الأَ‌رْ‍ضَ ‌وَجَعَلَ ‌ال‍‍ظُّ‍‍لُم‍‍َ‍اتِ ‌وَ‌ال‍‍نّ‍‍ُ‍و‌‍رَۖ ثُ‍‍مَّ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ بِ‍رَبِّهِمْ يَعْدِلُونَ
Huwa Al-Ladhī Khalaqakum Min Ţīnin Thumma Qá 'Ajalāan ۖ Wa 'Ajalun Musamman `Indahu ۖ Thumma 'Antum Tamtarūna 006-002. Sizi çamurdan yaratan, sonra bir ecel belirleyen O'dur. Adı konulmuş ecel, O'nun Katındadır. Sonra siz (yine) kuşkuya kapılıyorsunuz. هُوَ‌ ‌الَّذِي خَ‍‍لَ‍‍قَ‍‍كُمْ مِ‍‌‍نْ طِ‍‍ي‍‍ن‌‍ٍ‌ ثُ‍‍مَّ قَ‍‍ضَ‍‍ى‌ ‌أَجَلا‌ ًۖ ‌وَ‌أَجَلٌ‌ مُسَ‍‍مّ‍‍ىً‌ عِ‍‌‍نْ‍‍دَهُ ۖ ثُ‍‍مَّ ‌أَ‌نْ‍‍تُمْ تَمْتَرُ‌ونَ
Wa Huwa Allāhu Fī As-Samāwāti Wa Fī Al-'Arđi ۖ Ya`lamu Sirrakum Wa Jahrakum Wa Ya`lamu Mā Taksibūna 006-003. Gِklerde ve yerde Allah O'dur. Gizlinizi ve açığınızı bilir; kazandıklarınızı da bilir. وَهُوَ‌ ‌اللَّ‍‍هُ فِي ‌ال‍‍سَّمَا‌و‍َ‍‌اتِ ‌وَفِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ ۖ يَعْلَمُ سِ‍‍ر‍ّ‍َكُمْ ‌وَجَهْ‍رَكُمْ ‌وَيَعْلَمُ مَا‌ تَكْسِبُونَ
Wa Mā Ta'tīhim Min 'Āyatin Min 'Āyāti Rabbihim 'Illā Kānū `Anhā Mu`rīna 006-004. Onlara Rablerinin ayetlerinden bir ayet gelmeyiversin, mutlaka ondan yüz çevirirler. وَمَا‌ تَأْتِيهِمْ مِ‍‌‍نْ ‌آيَةٍ‌ مِ‍‌‍نْ ‌آي‍‍َ‍اتِ ‌‍رَبِّهِمْ ‌إِلاَّ‌ كَانُو‌ا‌ عَ‍‌‍نْ‍‍هَا‌ مُعْ‍‍رِ‍‍ضِ‍‍ينَ
Faqad Kadhdhabū Bil-Ĥaqqi Lammā Jā'ahum ۖ Fasawfa Ya'tīhim 'Anbā'u Mā Kānū Bihi Yastahzi'ūn 006-005. Kendilerine hak gelince, onu yalanladılar; fakat alaya aldıklarının haberleri onlara gelecektir. فَ‍قَ‍‍دْ‌ كَذَّبُو‌ا‌ بِ‍الْحَ‍‍قِّ لَ‍‍مَّ‍‍ا‌ ج‍‍َ‍ا‌ءَهُمْ ۖ فَسَ‍‍وْفَ يَأْتِيهِمْ ‌أَ‌نْ‍‍ب‍‍َ‍ا‌ءُ‌ مَا‌ كَانُو‌ا‌ بِ‍‍هِ يَسْتَهْزِئ‍‍ُ‍‍ون
'Alam Yaraw Kam 'Ahlaknā Min Qablihim Min Qarnin Makkannāhum Al-'Arđi Mā Lam Numakkin Lakum Wa 'Arsalnā As-Samā'a `Alayhim Midan Wa Ja`alnā Al-'Anhāra Tajrī Min Taĥtihim Fa'ahlaknāhum Bidhunūbihim Wa 'Ansha'nā Min Ba`dihim Qarnāan 'Ākharīna 006-006. Kendilerinden ِnce nice nesilleri yıkıma uğrattığımızı gِrmüyorlar mı? Biz, sizi yerleşik kılmadığımız bir biçimde onları yeryüzünde (büyük bir güç ve servetle) yerleşik kıldık; gِkten üzerlerine sağanak (bol yağmurlar) yağdırdık, nehirleri de altlarından akar yaptık. Ama günahları nedeniyle Biz onları yıkıma uğrattık ve arkalarından başka nesiller (inşa edip) var ettik. أَلَمْ يَ‍رَ‌وْ‌ا‌ كَمْ ‌أَهْلَكْنَا‌ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لِهِمْ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍رْنٍ‌ مَكَّ‍‍نَّ‍‍اهُمْ فِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ مَا‌ لَمْ نُمَكِّ‍‌‍نْ لَكُمْ ‌وَ‌أَ‌رْسَلْنَا‌ ‌ال‍‍سَّم‍‍َ‍ا‌ءَ‌ عَلَيْهِمْ مِ‍‍دْ‌‍رَ‌ا‌ر‌ا‌ ً‌ ‌وَجَعَلْنَا‌ ‌الأَ‌نْ‍‍ه‍‍َ‍ا‌‍رَ‌ تَ‍‍جْ‍‍رِي مِ‍‌‍نْ تَحْتِهِمْ فَأَهْلَكْنَاهُمْ بِذُنُوبِهِمْ ‌وَ‌أَ‌ن‍‍شَأْنَا‌ مِ‍‌‍نْ بَعْدِهِمْ قَ‍‍رْنا‌‌ ً‌ ‌آ‍‍خَ‍‍رِينَ
Wa Law Nazzalnā `Alayka KitābāanQirţāsin Falamasūhu Bi'aydīhim Laqāla Al-Ladhīna Kafarū 'In Hādhā 'Illā Siĥrun Mubīnun 006-007. Biz kitabı üzerine yazılı bir kağıtta gِndersek ve onlar elleriyle dokunsalar bile, inkar edenler, tartışmasız: "Bu apaçık bir büyüden başkası değildir" derler. وَلَوْ‌ نَزَّلْنَا‌ عَلَ‍‍يْ‍‍كَ كِتَابا‌‌ ً‌ فِي قِ‍‍رْ‍‍طَ‍‍اس‌‍ٍ‌ فَلَمَس‍‍ُ‍وهُ بِأَيْدِيهِمْ لَ‍‍قَ‍‍الَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ ‌إِ‌نْ هَذَ‌ا‌ ‌إِلاَّ‌ سِحْر‌ٌ‌ مُبِينٌ
Wa Qālū Lawlā 'Unzila `Alayhi Malakun ۖ Wa Law 'Anzalnā Malakāan Laquđiya Al-'Amru Thumma Lā Yunžarūna 006-008. Ve derler ki: "Ona bir melek indirilmeli değil miydi?" Eğer bir melek indirilseydi, elbette iş bitirilmiş olurdu da sonra kendilerine gِz açtırılmazdı. وَ‍قَ‍‍الُو‌ا‌ لَوْلاَ‌ ‌أُ‌ن‍‍زِلَ عَلَ‍‍يْ‍‍هِ مَلَكٌۖ ‌وَلَوْ‌ ‌أَ‌ن‍‍زَلْنَا‌ مَلَكا‌ ً‌ لَ‍‍قُ‍‍ضِ‍‍يَ ‌الأَمْرُ‌ ثُ‍‍مَّ لاَ‌ يُ‍‌‍ن‍‍ظَ‍‍رُ‌ونَ
Wa Law Ja`alnāhu Malakāan Laja`alnāhu Rajulāan Wa Lalabasnā `Alayhim Mā Yalbisūna 006-009. Onu eğer bir melek kılsaydık, elbette erkek (suretinde bir melek) kılardık ve mutlaka katmakta oldukları (şüpheleri) yine katardık. وَلَوْ‌ جَعَلْن‍‍َ‍اهُ مَلَكا‌ ً‌ لَجَعَلْن‍‍َ‍اهُ ‌‍رَجُلا‌ ً‌ ‌وَلَلَبَسْنَا‌ عَلَيْهِمْ مَا‌ يَلْبِسُونَ
Wa Laqadi Astuhzi'a Birusulin Min Qablika Faĥāqa Bial-Ladhīna Sakhirū Minhum Mā Kānū Bihi Yastahzi'ūn 006-010. Andolsun, senden ِnceki elçiler de alaya alındı da alaya aldıkları şey, onlardan maskaralık yapanları çepeçevre kuşatıverdi. وَلَ‍قَ‍‍دِ‌ ‌اسْتُهْزِئَ بِرُسُلٍ‌ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لِكَ فَح‍‍َ‍اقَ بِ‍الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ سَ‍‍خِ‍‍رُ‌و‌ا‌ مِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ مَا‌ كَانُو‌ا‌ بِ‍‍هِ يَسْتَهْزِئ‍‍ُ‍‍ون
Qul Sīrū Fī Al-'Arđi Thumma Anžurū Kayfa Kāna `Āqibatu Al-Mukadhdhibīna 006-011. De ki: "Yeryüzünde gezip dolaşın, sonra yalanlayanların sonu nasıl oldu, bir gِrün." قُ‍‍لْ سِيرُ‌و‌ا‌ فِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ ثُ‍‍مَّ ‌ان‍‍ظُ‍‍رُ‌و‌ا‌ كَ‍‍يْ‍‍فَ ك‍‍َ‍انَ عَاقِ‍‍بَةُ ‌الْمُكَذِّبِينَ
Qul Liman Mā Fī As-Samāwāti Wa Al-'Arđi ۖ Qul Lillāh ۚ Kataba `Alá Nafsihi Ar-Raĥmata ۚ Layajma`annakum 'Ilá Yawmi Al-Qiyāmati Lā Rayba Fīhi ۚ Al-Ladhīna Khasirū 'Anfusahum Fahum Lā Yu'uminūna 006-012. De ki: "Gِklerde ve yerde olanlar kimindir?" De ki: "Allah'ındır." O, rahmeti Kendi üzerine yazdı. Sizi kendisinde şüphe olmayan kıyamet gününde elbette toplayacaktır. Nefislerini hüsrana uğratanlar, işte onlar inanmayanlardır. قُ‍‍لْ لِمَ‍‌‍نْ مَا‌ فِي ‌ال‍‍سَّمَا‌و‍َ‍‌اتِ ‌وَ‌الأَ‌رْ‍ضِ ۖ قُ‍‍لْ لِلَّهِ ۚ كَتَبَ عَلَى‌ نَفْسِهِ ‌ال‍رَّحْمَةَ ۚ لَيَ‍‍جْ‍‍مَعَ‍‍نَّ‍‍كُمْ ‌إِلَى‌ يَ‍‍وْمِ ‌الْ‍‍قِ‍‍يَامَةِ لاَ‌ ‌‍رَيْ‍‍بَ ف‍‍ِ‍ي‍‍هِ ۚ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ خَ‍‍سِرُ‌و‌ا‌ ‌أَ‌ن‍‍فُسَهُمْ فَهُمْ لاَ‌ يُؤْمِنُونَ
Wa Lahu Mā Sakana Fī Al-Layli Wa An-Nahāri ۚ Wa Huwa As-Samī`u Al-`Alīmu 006-013. Geceleyin ve gündüzün barınan herşey O'nundur. O, işitendir, bilendir. وَلَ‍‍هُ مَا‌ سَكَنَ فِي ‌ال‍‍لَّ‍‍يْ‍‍لِ ‌وَ‌ال‍‍نَّ‍‍ه‍‍َ‍ا‌ر‍ِ‍‌ ۚ ‌وَهُوَ‌ ‌ال‍‍سَّم‍‍ِ‍ي‍‍عُ ‌الْعَلِيمُ
Qul 'Aghayra Allāhi 'Attakhidhu Walīyāanţiri As-Samāwāti Wa Al-'Arđi Wa Huwa Yuţ`imu Wa Lā Yuţ`amu ۗ Qul 'Innī 'Umirtu 'An 'Akūna 'Awwala Man 'Aslama ۖ Wa Lā Takūnanna Mina Al-Mushrikīna 006-014. De ki: "O, gِkleri ve yeri yaratırken ve O, (hep) besleyen (hiç) beslenmezken, ben Allah'tan başkasını mı veli edineceğim?" De ki: "Bana gerçekten Müslüman olanların ilki olmam emredildi ve: Sakın müşriklerden olma." (denildi.) قُ‍‍لْ ‌أَ‍‍غَ‍‍يْ‍رَ‌اللَّ‍‍هِ ‌أَتَّ‍‍خِ‍‍ذُ‌ ‌وَلِيّا‌‌ ً‌ فَاطِ‍‍رِ‌ ‌ال‍‍سَّمَا‌و‍َ‍‌اتِ ‌وَ‌الأَ‌رْ‍ضِ ‌وَهُوَ‌ يُ‍‍طْ‍‍عِمُ ‌وَلاَ‌ يُ‍‍طْ‍‍عَمُ ۗ قُ‍‍لْ ‌إِنِّ‍‍ي ‌أُمِ‍‍رْتُ ‌أَ‌نْ ‌أَك‍‍ُ‍ونَ ‌أَ‌وَّلَ مَ‍‌‍نْ ‌أَسْلَمَ ۖ ‌وَلاَ‌ تَكُونَ‍‍نَّ مِنَ ‌الْمُشْ‍‍رِكِينَ
Qul 'Innī 'Akhāfu 'In `Aşaytu Rabbī `Adhāba Yawmin `Ažīmin 006-015. De ki: "Şüphesiz ben, Rabbime isyan edersem o büyük günün azabından korkarım." قُ‍‍لْ ‌إِنِّ‍‍ي ‌أَ‍خَ‍‍افُ ‌إِ‌نْ عَ‍‍صَ‍‍يْ‍‍تُ ‌‍رَبِّي عَذ‍َ‍‌ابَ يَ‍‍وْمٍ عَ‍‍ظِ‍‍يمٍ
Man Yuşraf `Anhu Yawma'idhin Faqad Raĥimahu ۚ Wa Dhalika Al-Fawzu Al-Mubīnu 006-016. O gün, kim ondan (azaptan) alıkonursa, elbette, O, onu esirgemiştir. İşte apaçık olan 'kurtuluş ve mutluluk' budur. مَ‍‌‍نْ يُ‍‍صْ‍رَفْ عَ‍‌‍نْ‍‍هُ يَوْمَئِذ‌‌ٍ‌ فَ‍‍قَ‍‍دْ‌ ‌‍رَحِمَ‍‍هُ ۚ ‌وَ‌ذَلِكَ ‌الْفَ‍‍وْ‌زُ‌ ‌الْمُبِينُ
Wa 'In Yamsaska Allāhu Biđurrin Falā Kāshifa Lahu~ 'Illā Huwa ۖ Wa 'In Yamsaska Bikhayrin Fahuwa `Alá Kulli Shay'in Qadīrun 006-017. Şayet Allah sana bir zarar dokunduracak olursa, O'ndan başka bunu giderecek yoktur. Sana bir iyilik dokunduracak olursa da O, herşeye güç yetirendir. وَ‌إِ‌نْ يَمْسَسْكَ ‌اللَّ‍‍هُ بِ‍‍ضُ‍‍رّ‌‌ٍ‌ فَلاَ‌ كَاشِفَ لَهُ~ُ ‌إِلاَّ‌ هُوَ‌ ۖ ‌وَ‌إِ‌نْ يَمْسَسْكَ بِ‍‍خَ‍‍يْ‍‍ر‌‌ٍ‌ فَهُوَ‌ عَلَى‌ كُلِّ شَ‍‍يْء‌‌ٍقَ‍‍دِيرٌ
Wa Huwa Al-Qāhiru Fawqa `Ibādihi ۚ Wa Huwa Al-Ĥakīmu Al-Khabīru 006-018. O, kulları üzerinde kahredici olandır. O, hüküm ve hikmet sahibi olandır, haberdar olandır. وَهُوَ‌ ‌الْ‍‍قَ‍‍اهِ‍‍ر‍ُ‍‌ فَ‍‍وْ‍قَ عِبَا‌دِهِ ۚ ‌وَهُوَ‌ ‌الْحَك‍‍ِ‍ي‍‍مُ ‌الْ‍‍خَ‍‍بِيرُ
Qul 'Ayyu Shay'in 'Akbaru Shahādatan ۖ Quli Allāhu ۖ Shahīdun Baynī Wa Baynakum ۚ Wa 'Ūĥiya 'Ilayya Hādhā Al-Qur'ānu Li'ndhirakum Bihi Wa Man Balagha ۚ 'A'innakum Latash/hadūna 'Anna Ma`a Allāhi 'Ālihatan 'Ukhۚ Qul Lā 'Ash/hadu ۚ Qul 'Innamā Huwa 'Ilahun Wāĥidun Wa 'Innanī Barī'un Mimmā Tushrikūna 006-019. De ki: "Şahidlik bakımından hangi şey daha büyüktür?" De ki: "Allah benimle sizin aranızda şahiddir. Sizi -ve kime ulaşırsa- kendisiyle uyarmam için bana şu Kur'an vahyedildi. Gerçekten Allah'la beraber başka ilahların da bulunduğuna siz mi şahidlik ediyorsunuz?" De ki: "Ben şehadet etmem." De ki: "O, ancak bir tek olan İlah'tır ve gerçekten ben, sizin şirk koşmakta olduklarınızdan uzağım." قُ‍‍لْ ‌أَيُّ شَ‍‍يْءٍ‌ ‌أَكْبَرُ‌ شَهَا‌دَة‌ ًۖ قُ‍‍لِ ‌اللَّ‍‍هُ ۖ شَه‍‍ِ‍ي‍‍د‌ٌ‌ بَيْنِي ‌وَبَيْنَكُمْ ۚ ‌وَ‌أ‍ُ‍‌وحِيَ ‌إِلَيَّ هَذَ‌ا‌ ‌الْ‍‍قُ‍‍رْ‌آنُ لِأ‌ن‍‍ذِ‌‍رَكُمْ بِ‍‍هِ ‌وَمَ‍‌‍نْ بَلَ‍‍غَ ۚ ‌أَئِ‍‍نَّ‍‍كُمْ لَتَشْهَد‍ُ‍‌ونَ ‌أَنَّ مَعَ ‌اللَّ‍‍هِ ‌آلِهَةً ‌أُ‍خْ‍رَ‌ى‌ ۚ قُ‍‍لْ لاَ‌ ‌أَشْهَدُ‌ ۚ قُ‍‍لْ ‌إِنَّ‍‍مَا‌ هُوَ‌ ‌إِلَهٌ‌ ‌وَ‌احِد‌ٌ‌ ‌وَ‌إِنَّ‍‍نِي بَ‍‍رِيء‌ٌ‌ مِ‍‍مَّ‍‍ا‌ تُشْ‍‍رِكُونَ
Al-Ladhīna 'Ātaynāhumu Al-Kitāba Ya`rifūnahu Kamā Ya`rifūna 'Abnā'ahumu ۘ Al-Ladhīna Khasirū 'Anfusahum Fahum Lā Yu'uminūna 006-020. Bizim kendilerine kitap verdiklerimiz, onu, çocuklarını tanır gibi tanırlar. Kendilerini hüsrana uğratanlar; işte onlar inanmayanlardır. الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آتَيْنَاهُمُ ‌الْكِت‍‍َ‍ابَ يَعْ‍‍رِفُونَ‍‍هُ كَمَا‌ يَعْ‍‍رِف‍‍ُ‍ونَ ‌أَبْ‍‍ن‍‍َ‍ا‌ءَهُمُ ۘ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ خَ‍‍سِرُ‌و‌ا‌ ‌أَ‌ن‍‍فُسَهُمْ فَهُمْ لاَ‌ يُؤْمِنُونَ
Wa Man 'Ažlamu Mimmani Aftará `Alá Allāhi Kadhibāan 'Aw Kadhdhaba Bi'āyātihi~ ۗ 'Innahu Lā Yufliĥu Až-Žālimūna 006-021. Allah'a karşı yalan uydurup iftira düzenden veya O'nun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir? Hiç şüphesiz o zalimler kurtuluşa eremezler. وَمَ‍‌‍نْ ‌أَ‍ظْ‍‍لَمُ مِ‍‍مَّ‍‍نِ ‌افْتَ‍رَ‌ى‌ عَلَى‌ ‌اللَّ‍‍هِ كَذِباً‌ ‌أَ‌وْ‌ كَذَّبَ بِآيَاتِهِ ۗ ‌إِنَّ‍‍هُ لاَ‌ يُفْلِحُ ‌ال‍‍ظَّ‍‍الِمُونَ
Wa Yawma Naĥshuruhum Jamī`āan Thumma Naqūlu Lilladhīna 'Ashrakū 'Ayna Shurakā'uukumu Al-Ladhīna Kuntum Taz`umūna 006-022. Onların tümünü toplayacağımız gün; sonra şirk koşanlara diyeceğiz ki: "Nerede (o bir şey) sanıp da ortak koştuklarınız?" وَيَ‍‍وْمَ نَحْشُرُهُمْ جَمِيعا‌‌ ً‌ ثُ‍‍مَّ نَ‍‍قُ‍‍ولُ لِلَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌أَشْ‍رَكُ‍‍و‌ا‌ ‌أَيْ‍‍نَ شُ‍رَك‍‍َ‍ا‌ؤُكُمُ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كُ‍‌‍ن‍‍تُمْ تَزْعُمُونَ
Thumma Lam Takun Fitnatuhum 'Illā 'An Qālū Wa Allāhi Rabbinā Mā Kunnā Mushrikīna 006-023. (Bundan) Sonra onların: "Rabbimiz olan Allah'a andolsun ki, biz müşriklerden değildik" demelerinden başka bir fitneleri olmadı (kalmadı.) ثُ‍‍مَّ لَمْ تَكُ‍‌‍نْ فِتْنَتُهُمْ ‌إِلاَّ‌ ‌أَ‌نْ قَ‍‍الُو‌ا‌ ‌وَ‌اللَّهِ ‌‍رَبِّنَا‌ مَا‌ كُ‍‍نَّ‍‍ا‌ مُشْ‍‍رِكِينَ
Anžur Kayfa Kadhabū `Alá 'Anfusihim ۚ Wa Đalla `Anhum Mā Kānū Yaftarūna 006-024. Bak, kendilerine karşı nasıl yalan sِylediler ve düzmekte oldukları da kendilerinden kaybolup-uzaklaştı. ‍ان‍‍ظُ‍‍رْ‌ كَ‍‍يْ‍‍فَ كَذَبُو‌ا‌ عَلَ‍‍ى‌ ‌أَ‌ن‍‍فُسِهِمْ ۚ ‌وَ‍ضَ‍‍لَّ عَ‍‌‍نْ‍‍هُمْ مَا‌ كَانُو‌ا‌ يَفْتَرُ‌ونَ
Wa Minhum Man Yastami`u 'Ilayka ۖ Wa Ja`alnā `Alá Qulūbihim 'Akinnatan 'An Yafqahūhu Wa Fīdhānihim Waqan Wa 'In ۚ Yaraw Kulla 'Āyatin Lā Yu'uminū Bihā Ĥattá ۚ 'Idhā Jā'ūka Yujādilūnaka Yaqūlu Al-Ladhīna Kafarū 'In Hādhā 'Illā 'Asāţīru Al-'Awwalīna 006-025. Onlardan seni dinleyenler vardır; oysa Biz, onu kavrayıp anlamalarına (bir engel olarak) kalpleri üzerine kat kat ِrtüler ve kulaklarında bir ağırlık kıldık. Onlar, hangi 'apaçık-belgeyi' gِrseler, yine ona inanmazlar. ضyle ki, o inkar etmekte olanlar, sana geldiklerinde, seninle tartışmaya girerek: "Bu, ِncekilerin uydurma masallarından başka bir şey değildir" derler. وَمِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ مَ‍‌‍نْ يَسْتَمِعُ ‌إِلَ‍‍يْ‍‍كَ ۖ ‌وَجَعَلْنَا‌ عَلَى‌ قُ‍‍لُوبِهِمْ ‌أَكِ‍‍نَّ‍‍ةً ‌أَ‌نْ يَفْ‍‍قَ‍‍ه‍‍ُ‍وهُ ‌وَفِ‍‍ي ‌آ‌ذَ‌انِهِمْ ‌وَ‍قْ‍‍ر‌ا‌ ًۚ ‌وَ‌إِ‌نْ يَ‍رَ‌وْ‌ا‌ كُلَّ ‌آيَة‍ٍ‌ لاَ‌ يُؤْمِنُو‌ا‌ بِهَا‌ ۚ حَتَّ‍‍ى‌ ‌إِ‌ذَ‌ا‌ ج‍‍َ‍ا‌ء‍ُ‍‌وكَ يُجَا‌دِلُونَكَ يَ‍‍قُ‍‍ولُ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ ‌إِ‌نْ هَذَ‌ا‌ ‌إِلاَّ‌ ‌أَسَاطِ‍‍ي‍‍رُ‌ ‌الأَ‌وَّلِينَ
Wa Hum Yanhawna `Anhu Wa Yan'awna `Anhu ۖ Wa 'In Yuhlikūna 'Illā 'Anfusahum Wa Mā Yash`urūna 006-026. Onlar, hem ondan alıkoyarlar, hem kendileri kaçarlar. Onlar, yalnızca kendi nefislerinden başkasını yıkıma uğratmazlar ama şuurunda değildirler. وَهُمْ يَ‍‌‍نْ‍‍هَ‍‍وْنَ عَ‍‌‍نْ‍‍هُ ‌وَيَ‍‌‍نْ‍‍أَ‌وْنَ عَ‍‌‍نْ‍‍هُ ۖ ‌وَ‌إِ‌نْ يُهْلِك‍‍ُ‍ونَ ‌إِلاَّ‌ ‌أَ‌ن‍‍فُسَهُمْ ‌وَمَا‌ يَشْعُرُ‌ونَ
Wa Law Tará 'Idh Wuqifū `Alá An-Nāri Faqālū Yā Laytanā Nuraddu Wa Lā Nukadhdhiba Bi'āyāti Rabbinā Wa Nakūna Mina Al-Mu'uminīna 006-027. Ateşin üstünde durdurulduklarında onları bir gِrsen; derler ki: "Keşke (dünyaya bir daha) geri çevrilseydik de Rabbimiz'in ayetlerini yalanlamasaydık ve mü'minlerden olsaydık." وَلَوْ‌ تَ‍رَ‌ى‌ ‌إِ‌ذْ‌ ‌وُ‍قِ‍‍فُو‌ا‌ عَلَى‌ ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍ا‌ر‍ِ‍‌ فَ‍‍قَ‍‍الُو‌ا‌ يَا‌ لَيْتَنَا‌ نُ‍رَ‌دُّ‌ ‌وَلاَ‌ نُكَذِّبَ بِآي‍‍َ‍اتِ ‌‍رَبِّنَا‌ ‌وَنَك‍‍ُ‍ونَ مِنَ ‌الْمُؤْمِنِينَ
Bal Badā Lahum Mā Kānū Yukhfūna Min Qablu ۖ Wa Law Ruddū La`ādū Limā Nuhū `Anhu Wa 'Innahum Lakādhibūna 006-028. Hayır, ِnceden saklı tuttukları kendilerine açıklandı. Şayet (dünyaya) geri çevrilseler bile, kendisinden sakındırıldıkları şeylere şüphesiz yine dِneceklerdir. اünkü onlar, gerçekten kafirlerdir. بَلْ بَدَ‌ا‌ لَهُمْ مَا‌ كَانُو‌ا‌ يُ‍‍خْ‍‍ف‍‍ُ‍ونَ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لُ ۖ ‌وَلَوْ‌ ‌رُ‌دُّ‌و‌ا‌ لَعَا‌دُ‌و‌ا‌ لِمَا‌ نُهُو‌ا‌ عَ‍‌‍نْ‍‍هُ ‌وَ‌إِنَّ‍‍هُمْ لَكَا‌ذِبُونَ
Wa Qālū 'In Hiya 'Illā Ĥayātunā Ad-Dunyā Wa Mā Naĥnu Bimabthīna 006-029. Onlar dediler ki: "Bu dünya hayatımızdan başkası yoktur. Ve bizler diriltilecek değiliz." وَ‍قَ‍‍الُ‍‍و‌ا‌ ‌إِ‌نْ هِيَ ‌إِلاَّ‌ حَيَاتُنَا‌ ‌ال‍‍دُّ‌نْ‍‍يَا‌ ‌وَمَا‌ نَحْنُ بِمَ‍‍بْ‍‍عُوثِينَ
Wa Law Tará 'Idh Wuqifū `Alá Rabbihim ۚ Qāla 'Alaysa Hādhā Bil-Ĥaqqi ۚ Qālū Balá Wa Rabbinā ۚ Qāla Fadhūqū Al-`Adhāba Bimā Kuntum Takfurūna 006-030. Rablerinin karşısında durdurulduklarında onları bir gِrsen: (Allah:) "Bu, gerçek değil mi?" dedi. Onlar: "Evet, Rabbimiz hakkı için" dediler. (Allah:) "ضyleyse inkar edegeldikleriniz nedeniyle azabı tadın" dedi. وَلَوْ‌ تَ‍رَ‌ى‌ ‌إِ‌ذْ‌ ‌وُ‍قِ‍‍فُو‌ا‌ عَلَى‌ ‌‍رَبِّهِمْ ۚ قَ‍‍الَ ‌أَلَ‍‍يْ‍‍سَ هَذَ‌ا‌ بِ‍الْحَ‍‍قِّ ۚ قَ‍‍الُو‌ا‌ بَلَى‌ ‌وَ‌‍رَبِّنَا‌ ۚ قَ‍‍الَ فَذُ‌وقُ‍‍و‌ا‌الْعَذ‍َ‍‌ابَ بِمَا‌ كُ‍‌‍ن‍‍تُمْ تَكْفُرُ‌ونَ
Qad Khasira Al-Ladhīna Kadhdhabū Biliqā'i Allāhi ۖ Ĥattá 'Idhā Jā'at/humu As-Sā`atu Baghtatan Qālū Yā Ĥasratanā `Alá Mā Farraţnā Fīhā Wa Hum Yaĥmilūna 'Awzārahum `Alá Žuhūrihim ۚ 'Alā Sā'a Mā Yazirūna 006-031. Allah'a kavuşmayı yalan sayanlar, doğrusu hüsrana uğramışlardır. ضyle ki, saat (kıyamet günü) apansız onlara geliverince, günahlarını sırtlarına yüklenerek: "Onda (dünyada) sorumsuzca yaptıklarımızdan dolayı yazıklar olsun bize…" derler. Dikkat edin, o işleyip-yüklendikleri ne kِtüdür. قَ‍‍دْ‌ خَ‍‍سِ‍‍ر‍َ‍‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَذَّبُو‌ا‌ بِلِ‍‍قَ‍‍ا‌ءِ‌ ‌اللَّ‍‍هِ ۖ حَتَّ‍‍ى‌ ‌إِ‌ذَ‌ا‌ ج‍‍َ‍ا‌ءَتْهُمُ ‌ال‍‍سَّاعَةُ بَ‍‍غْ‍‍تَة‌ ًقَ‍‍الُو‌ا‌ يَا‌ حَسْ‍رَتَنَا‌ عَلَى‌ مَا‌ فَ‍رَّ‍طْ‍‍نَا‌ فِيهَا‌ ‌وَهُمْ يَحْمِل‍‍ُ‍ونَ ‌أَ‌وْ‌زَ‌ا‌‍رَهُمْ عَلَى‌ ظُ‍‍هُو‌رِهِمْ ۚ ‌أَلاَ‌ س‍‍َ‍ا‌ءَ‌ مَا‌ يَزِ‌رُ‌ونَ
Wa Mā Al-Ĥayāatu Ad-Dunyā 'Illā La`ibun Wa Lahwun ۖ Wa Lalddāru Al-'Ākhiratu Khayrun Lilladhīna Yattaqūna ۗ 'Afalā Ta`qilūna 006-032. Dünya hayatı yalnızca bir oyun ve bir oyalanmadan başkası değildir. Korkup-sakınmakta olanlar için ahiret yurdu gerçekten daha hayırlıdır. Yine de akıl erdirmeyecek misiniz? وَمَا‌ ‌الْحَي‍‍َ‍اةُ ‌ال‍‍دُّ‌نْ‍‍يَ‍‍ا‌ ‌إِلاَّ‌ لَعِبٌ‌ ‌وَلَهْو‌ٌۖ ‌وَلَلدّ‍َ‍‌ا‌رُ‌ ‌الآ‍‍خِ‍رَةُ خَ‍‍يْ‍‍ر‌ٌ‌ لِلَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ يَتَّ‍‍قُ‍‍ونَ ۗ ‌أَفَلاَ‌ تَعْ‍‍قِ‍‍لُونَ
Qad Na`lamu 'Innahu Layaĥzunuka Al-Ladhī Yaqūlūna ۖ Fa'innahum Lā Yukadhdhibūnaka Wa Lakinna Až-Žālimīna Bi'āyāti Allāhi Yajĥadūna 006-033. Kesin olarak biliyoruz ki, onların sِyledikleri seni gerçekten üzüyor. Doğrusu onlar, seni yalanlamıyorlar, ancak zalimler, Allah'ın ayetlerini inkar ediyorlar. قَ‍‍دْ‌ نَعْلَمُ ‌إِنَّ‍‍هُ لَيَحْزُنُكَ ‌الَّذِي يَ‍‍قُ‍‍ول‍‍ُ‍ونَ ۖ فَإِنَّ‍‍هُمْ لاَ‌ يُكَذِّبُونَكَ ‌وَلَكِ‍‍نَّ ‌ال‍‍ظَّ‍‍الِم‍‍ِ‍ي‍‍نَ بِآي‍‍َ‍اتِ ‌اللَّ‍‍هِ يَ‍‍جْ‍‍حَدُ‌ونَ
Wa Laqad Kudhdhibat Rusulun Min Qablika Faşabarū `Alá Mā Kudhdhibū Wa 'Ūdhū Ĥattá 'Atāhum Naşruۚ Wa Lā Mubaddila Likalimāti Allāhi ۚ Wa Laqad Jā'aka Min Naba'i Al-Mursalīna 006-034. Andolsun senden ِnce de elçiler yalanlandı; onlara, yardımımız gelinceye kadar yalanlandıkları ve eziyete uğratıldıkları şeye sabrettiler. Allah'ın sِzlerini (va'dlerini) değiştirebilecek yoktur. Andolsun, gِnderilenlerin haberlerinden bir bِlümü sana da geldi. وَلَ‍قَ‍‍دْ‌ كُذِّبَتْ ‌رُسُلٌ‌ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لِكَ فَ‍‍صَ‍‍بَرُ‌و‌ا‌ عَلَى‌ مَا‌ كُذِّبُو‌ا‌ ‌وَ‌أ‍ُ‍‌و‌ذُ‌و‌ا‌ حَتَّ‍‍ى‌ ‌أَتَاهُمْ نَ‍‍صْ‍‍رُنَا‌ ۚ ‌وَلاَ‌ مُبَدِّلَ لِكَلِم‍‍َ‍اتِ ‌اللَّ‍‍هِ ۚ ‌وَلَ‍‍قَ‍‍دْ‌ ج‍‍َ‍ا‌ءَكَ مِ‍‌‍نْ نَبَإِ‌ ‌الْمُرْسَلِينَ
Wa 'In Kāna Kabura `Alayka 'I`đuhum Fa'ini Astaţa`ta 'An Tabtaghiya Nafaqāan Al-'Arđi 'Aw Sullamāan As-Samā'i Fata'tiyahum Bi'āyatin ۚ Wa Law Shā'a Allāhu Lajama`ahum `Alá Al-Hudá ۚ Falā Takūnanna Mina Al-Jāhilīna 006-035. Eğer onların yüz çevirmeleri sana ağır geldiyse, onlara bir ayet getirmek için yerde bir tünel açmaya veya gِğe bir merdiven dayamaya gücün yetiyorsa (yap). Eğer Allah dileseydi, onların tümünü hidayet üzere toplardı. ضyleyse sakın cahillerden olma. وَ‌إِ‌نْ ك‍‍َ‍انَ كَبُ‍رَ‌ عَلَ‍‍يْ‍‍كَ ‌إِعْ‍رَ‌اضُ‍‍هُمْ فَإِنِ ‌اسْتَ‍‍طَ‍‍عْتَ ‌أَ‌نْ تَ‍‍بْ‍‍تَ‍‍غِ‍‍يَ نَفَ‍‍ق‍‍ا‌‌ ً‌ فِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ ‌أَ‌وْ‌ سُلَّما‌‌ ً‌ فِي ‌ال‍‍سَّم‍‍َ‍ا‌ءِ‌ فَتَأْتِيَهُمْ بِآيَةٍۚ ‌وَلَوْ‌ ش‍‍َ‍ا‌ءَ‌ ‌اللَّ‍‍هُ لَجَمَعَهُمْ عَلَى‌ ‌الْهُدَ‌ى‌ ۚ فَلاَ‌ تَكُونَ‍‍نَّ مِنَ ‌الْجَاهِلِينَ
'Innamā Yastajību Al-Ladhīna Yasma`ūna Wa ۘ Al-Mawtá Yab`athuhumu Allāhu Thumma 'Ilayhi Yurja`ūna 006-036. Ancak dinleyenler icabet eder. ضlüleri (ise,) onları da Allah diriltir. Sonra O'na dِndürülürler. إِنَّ‍‍مَا‌ يَسْتَج‍‍ِ‍ي‍‍بُ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ يَسْمَع‍‍ُ‍ونَ ۘ ‌وَ‌الْمَوْتَى‌ يَ‍‍بْ‍‍عَثُهُمُ ‌اللَّ‍‍هُ ثُ‍‍مَّ ‌إِلَ‍‍يْ‍‍هِ يُرْجَعُونَ
Wa Qālū Lawlā Nuzzila `Alayhi 'Āyatun Min Rabbihi ۚ Qul 'Inna Allāha Qādirun `Alá 'An Yunazzila 'Āyatan Wa Lakinna 'Aktharahum Lā Ya`lamūna 006-037. "Ona Rabbinden bir ayet indirilmeli değil miydi?" dediler. De ki: Şüphesiz Allah, ayet indirmeye güç yetirendir." Ama onların çoğu bilmezler. وَ‍قَ‍‍الُو‌ا‌ لَوْلاَ‌ نُزِّلَ عَلَ‍‍يْ‍‍هِ ‌آيَةٌ‌ مِ‍‌‍نْ ‌‍رَبِّ‍‍هِ ۚ قُ‍‍لْ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ قَ‍‍ا‌دِ‌رٌ‌ عَلَ‍‍ى‌ ‌أَ‌نْ يُنَزِّلَ ‌آيَة ً‌ ‌وَلَكِ‍‍نَّ ‌أَكْثَ‍رَهُمْ لاَ‌ يَعْلَمُونَ
Wa Mā Min Dābbatin Al-'Arđi Wa Lā Ţā'irin Yaţīru Bijanāĥayhi 'Illā 'Umamun 'Amthālukum ۚ Mā Farraţnā Fī Al-Kitābi Min Shay'in ۚ Thumma 'Ilá Rabbihim Yuĥsharūna 006-038. Yeryüzünde hiçbir canlı ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki, sizin gibi ümmetler olmasın. Biz kitapta hiçbir şeyi noksan bırakmadık, sonra onlar Rablerine toplanacaklardır. وَمَا‌ مِ‍‌‍نْ ‌د‍َ‍‌ابَّة‌‍ٍ‌ فِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ ‌وَلاَ‌ طَ‍‍ائِ‍‍ر‌ٍ‌ يَ‍‍طِ‍‍ي‍‍رُ‌ بِجَنَاحَ‍‍يْ‍‍هِ ‌إِلاَّ‌ ‌أُمَمٌ ‌أَمْثَالُكُمْ ۚ مَا‌ فَ‍رَّ‍طْ‍‍نَا‌ فِي ‌الْكِت‍‍َ‍ابِ مِ‍‌‍نْ شَ‍‍يْء‌‌ٍۚ ثُ‍‍مَّ ‌إِلَى‌ ‌‍رَبِّهِمْ يُحْشَرُ‌ونَ
Wa Al-Ladhīna Kadhdhabū Bi'āyātinā Şummun Wa Bukmun Až-Žulumāti ۗ Man Yasha'i Allāhu Yuđlilhu Wa Man Yasha' Yaj`alhu `Alá Şirāţin Mustaqīmin 006-039. Bizim ayetlerimizi yalan sayanlar karanlıklar içinde sağırdırlar, dilsizdirler. Allah, kimi dilerse onu şaşırtıp-saptırır, kimi dilerse de onu dosdoğru yol üzerinde kılar. وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَذَّبُو‌ا‌ بِآيَاتِنَا‌ صُ‍‍مٌّ‌ ‌وَبُكْم‌‍ٌ‌ فِي ‌ال‍‍ظُّ‍‍لُم‍‍َ‍اتِ ۗ مَ‍‌‍نْ يَشَإِ‌ ‌اللَّ‍‍هُ يُ‍‍ضْ‍‍لِلْهُ ‌وَمَ‍‌‍نْ يَشَأْ‌ يَ‍‍جْ‍‍عَلْهُ عَلَى‌ صِ‍رَ‍‌اطٍ‌ مُسْتَ‍‍قِ‍‍يمٍ
Qul 'Ara'aytakum 'In 'Atākum `Adhābu Allāhi 'Aw 'Atatkumu As-Sā`atu 'Aghayra Allāhi Tad`ūna 'In Kuntum Şādiqīna 006-040. De ki: "Düşündünüz mü hiç; eğer size Allah'ın azabı gelirse ya da saat (kıyamet) gelip çatarsa, Allah'tan başkasını mı çağıracaksınız? Eğer doğru sِzlüler iseniz (çağırın bakalım.)" قُ‍‍لْ ‌أَ‌‍رَ‌أَيْتَكُمْ ‌إِ‌نْ ‌أَتَاكُمْ عَذ‍َ‍‌ابُ ‌اللَّ‍‍هِ ‌أَ‌وْ‌ ‌أَتَتْكُمُ ‌ال‍‍سَّاعَةُ ‌أَ‍‍غَ‍‍يْ‍رَ‌اللَّ‍‍هِ تَ‍‍دْع‍‍ُ‍ونَ ‌إِ‌نْ كُ‍‌‍ن‍‍تُمْ صَ‍‍ا‌دِقِ‍‍ينَ
Bal 'Īyāhu Tad`ūna Fayakshifu Mā Tad`ūna 'Ilayhi 'In Shā'a Wa Tansawna Mā Tushrikūna 006-041. Hayır, yalnızca O'nu çağırırsınız, dilerse kendisini çağırdığınız şeyi açar (giderir) ve şirk koşmakta olduklarınızı unutursunuz. بَلْ ‌إِيّ‍‍َ‍اهُ تَ‍‍دْع‍‍ُ‍ونَ فَيَكْشِفُ مَا‌ تَ‍‍دْع‍‍ُ‍ونَ ‌إِلَ‍‍يْ‍‍هِ ‌إِ‌نْ ش‍‍َ‍ا‌ءَ‌ ‌وَتَ‍‌‍ن‍‍سَ‍‍وْنَ مَا‌ تُشْ‍‍رِكُونَ
Wa Laqad 'Arsalnā 'Ilá 'Umamin Min Qablika Fa'akhadhnāhum Bil-Ba'sā'i Wa Ađ-Đarrā'i La`allahum Yatađarra`ūna 006-042. Andolsun, senden ِnceki ümmetlere (peygamberler) gِnderdik de onları dayanılmaz zorluk (yoksulluk) ve sıkıntılarla çeviriverdik. Umulur ki yalvarırlar diye. وَلَ‍قَ‍‍دْ‌ ‌أَ‌رْسَلْنَ‍‍ا‌ ‌إِلَ‍‍ى‌ ‌أُمَمٍ‌ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لِكَ فَأَ‍خَ‍‍ذْنَاهُمْ بِ‍الْبَأْس‍‍َ‍ا‌ءِ‌ ‌وَ‌ال‍‍ضَّ‍‍رّ‍َ‍‌ا‌ءِ‌ لَعَلَّهُمْ يَتَ‍‍ضَ‍رَّعُونَ
Falawlā 'Idh Jā'ahum Ba'sunā Tađarra`ū Wa Lakin Qasat Qulūbuhum Wa Zayyana Lahumu Ash-Shayţānu Mā Kānū Ya`malūn 006-043. Onlara, zorlu azabımız geldiği zaman yalvarmaları gerekmez miydi? Ama onların kalpleri katılaştı ve şeytan onlara yapmakta olduklarını çekici (süslü) gِsterdi. فَلَوْلاَ‌ ‌إِ‌ذْ‌ ج‍‍َ‍ا‌ءَهُمْ بَأْسُنَا‌ تَ‍‍ضَ‍رَّعُو‌ا‌ ‌وَلَكِ‍‌‍نْ قَ‍‍سَتْ قُ‍‍لُوبُهُمْ ‌وَ‌زَيَّنَ لَهُمُ ‌ال‍‍شَّيْ‍‍طَ‍‍انُ مَا‌ كَانُو‌ا‌ يَعْمَلُون
Falammā Nasū Mā Dhukkirū Bihi Fataĥnā `Alayhim 'Abwāba Kulli Shay'in Ĥattá 'Idhā Fariĥū Bimā 'Ūtū 'Akhadhnāhum Baghtatan Fa'idhā Hum Mublisūna 006-044. Derken kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında, onların üzerlerine herşeyin kapılarını açtık. ضyle ki kendilerine verilen şeylerle 'sevince kapılıp şımarınca', onları apansız yakalayıverdik. Artık onlar umutları suya düşenler oldular. فَلَ‍‍مَّ‍‍ا‌ نَسُو‌ا‌ مَا‌ ‌ذُكِّرُ‌و‌ا‌ بِ‍‍هِ فَتَحْنَا‌ عَلَيْهِمْ ‌أَبْ‍‍و‍َ‍‌ابَ كُلِّ شَ‍‍يْءٍ‌ حَتَّ‍‍ى‌ ‌إِ‌ذَ‌ا‌ فَ‍‍رِحُو‌ا‌ بِمَ‍‍ا‌ ‌أ‍ُ‍‌وتُ‍‍و‌ا‌ ‌أَ‍خَ‍‍ذْنَاهُمْ بَ‍‍غْ‍‍تَة‌ ً‌ فَإِ‌ذَ‌ا‌ هُمْ مُ‍‍بْ‍‍لِسُونَ
Faquţi`a Dābiru Al-Qawmi Al-Ladhīna Žalamū Wa ۚ Al-Ĥamdu Lillāh Rabbi Al-`Ālamīna 006-045. Bِylece zulmeden topluluğun kِkü kurutuldu. Hamd, alemlerin Rabbi olan Allah'adır. فَ‍قُ‍طِ‍‍عَ ‌دَ‌ابِ‍‍ر‍ُ‍‌ ‌الْ‍‍قَ‍‍وْمِ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ظَ‍‍لَمُو‌اۚ ‌وَ‌الْحَمْدُ‌ لِلَّهِ ‌‍رَبِّ ‌الْعَالَمِينَ
Qul 'Ara'aytum 'In 'Akhadha Allāhu Sam`akum Wa 'Abşārakum Wa Khatama `Alá Qulūbikum Man 'Ilahun Ghayru Allāhi Ya'tīkum Bihi ۗ Anžur Kayfa Nuşarrifu Al-'Āyāti Thumma Hum Yaşdifūna 006-046. De ki: "Düşündünüz mü hiç; eğer Allah sizin işitmenizi ve gِrmenizi alıverir ve kalplerinizi mühürlerse, onları size Allah'tan başka getirebilecek ilah kimdir?" Bak, Biz nasıl ayetleri 'çeşitli biçimlerde açıklıyoruz da' sonra onlar (yine) sırt çevirip-engelliyorlar? قُ‍‍لْ ‌أَ‌‍رَ‌أَيْتُمْ ‌إِ‌نْ ‌أَ‍خَ‍‍ذَ‌ ‌اللَّ‍‍هُ سَمْعَكُمْ ‌وَ‌أَبْ‍‍‍‍صَ‍‍ا‌‍رَكُمْ ‌وَ‍خَ‍‍تَمَ عَلَى‌ قُ‍‍لُوبِكُمْ مَ‍‌‍نْ ‌إِلَهٌ غَ‍‍يْ‍‍رُ‌ ‌اللَّ‍‍هِ يَأْتِيكُمْ بِهِ ۗ ‌ان‍‍ظُ‍‍رْ‌ كَ‍‍يْ‍‍فَ نُ‍‍صَ‍‍رِّفُ ‌الآي‍‍َ‍اتِ ثُ‍‍مَّ هُمْ يَ‍‍صْ‍‍دِفُونَ
Qul 'Ara'aytakum 'In 'Atākum `Adhābu Allāhi Baghtatan 'Aw Jahratan Hal Yuhlaku 'Illā Al-Qawmu Až-Žālimūna 006-047. De ki: "Düşündünüz mü hiç; size Allah'ın azabı apansız ya da açıktan geliverirse, zulme sapan kavimden başkası mı yıkıma uğrayacak?" قُ‍‍لْ ‌أَ‌‍رَ‌أَيْتَكُمْ ‌إِ‌نْ ‌أَتَاكُمْ عَذ‍َ‍‌ابُ ‌اللَّ‍‍هِ بَ‍‍غْ‍‍تَةً ‌أَ‌وْ‌ جَهْ‍رَةً هَلْ يُهْلَكُ ‌إِلاَّ‌ ‌الْ‍‍قَ‍‍وْمُ ‌ال‍‍ظَّ‍‍الِمُونَ
Wa Mā Nursilu Al-Mursalīna 'Illā Mubashshirīna Wa Mundhirīna ۖ Faman 'Āmana Wa 'Aşlaĥa Falā Khawfun `Alayhim Wa Lā Hum Yaĥzanūna 006-048. Biz elçileri müjde vericiler ve uyarıp-korkutucular olmaktan başka (bir nedenle) gِndermiyoruz. Şu halde kim iman ederse ve (davranışlarını) düzeltirse, artık onlar için korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır. وَمَا‌ نُرْسِلُ ‌الْمُرْسَل‍‍ِ‍ي‍‍نَ ‌إِلاَّ‌ مُبَشِّ‍‍ر‍ِ‍ي‍‍نَ ‌وَمُ‍‌‍ن‍‍ذِ‌ر‍ِ‍ي‍‍نَ ۖ فَمَ‍‌‍نْ ‌آمَنَ ‌وَ‌أَ‍صْ‍‍لَحَ فَلاَ‌ خَ‍‍وْفٌ عَلَيْهِمْ ‌وَلاَ‌ هُمْ يَحْزَنُونَ
Wa Al-Ladhīna Kadhdhabū Bi'āyātinā Yamassuhumu Al-`Adhābu Bimā Kānū Yafsuqūna 006-049. Ayetlerimizi yalanlayanlara, fıska sapmalarından dolayı azap dokunacaktır. وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَذَّبُو‌ا‌ بِآيَاتِنَا‌ يَمَسُّهُمُ ‌الْعَذ‍َ‍‌ابُ بِمَا‌ كَانُو‌ا‌ يَفْسُ‍‍قُ‍‍ونَ
Qul Lā 'Aqūlu Lakum `InKhazā'inu Allāhi Wa Lā 'A`lamu Al-Ghayba Wa Lā 'Aqūlu Lakum 'Innī Malakun ۖ 'In 'Attabi`u 'Illā Mā Yūĥá 'Ilayya ۚ Qul Hal Yastawī Al-'A`má Wa Al-Başīru ۚ 'Afalā Tatafakkarūna 006-050. De ki: "Size Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum, gaybı da bilmiyorum ve ben size bir meleğim de demiyorum. Ben, bana vahyedilenden başkasına uymam." De ki: "Kِr olanla, gِren bir olur mu? Yine de düşünmeyecek misiniz?" قُ‍‍لْ لاَ‌ ‌أَ‍قُ‍‍ولُ لَكُمْ عِ‍‌‍ن‍‍دِي خَ‍‍ز‍َ‍‌ائِنُ ‌اللَّ‍‍هِ ‌وَلاَ‌ ‌أَعْلَمُ ‌الْ‍‍غَ‍‍يْ‍‍بَ ‌وَلاَ‌ ‌أَ‍قُ‍‍ولُ لَكُمْ ‌إِنِّ‍‍ي مَلَك‌‍ٌۖ ‌إِ‌نْ ‌أَتَّبِعُ ‌إِلاَّ‌ مَا‌ يُوحَ‍‍ى‌ ‌إِلَيَّ ۚ قُ‍‍لْ هَلْ يَسْتَوِي ‌الأَعْمَى‌ ‌وَ‌الْبَ‍‍صِ‍‍ي‍‍رُ‌ ۚ ‌أَفَلاَ‌ تَتَفَكَّرُ‌ونَ
Wa 'Andhir Bihi Al-Ladhīna Yakhāfūna 'An Yuĥsharū 'Ilá Rabbihim ۙ Laysa Lahum Min Dūnihi Wa Līyun Wa Lā Shafī`un La`allahum Yattaqūna 006-051. Rablerine (gِtürülüp) toplanacaklarından korkanları onunla (Kur'an'la) uyarıp-korkut; onlar için ondan başka ne velileri vardır ne şefaatçileri. Umulur ki korkup-sakınırlar. وَ‌أَ‌ن‍‍ذِ‌ر‍ْ‍‌ بِهِ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ يَ‍‍خَ‍‍اف‍‍ُ‍ونَ ‌أَ‌نْ يُحْشَرُ‌و‌ا‌ ‌إِلَى‌ ‌‍رَبِّهِمْ ۙ لَ‍‍يْ‍‍سَ لَهُمْ مِ‍‌‍نْ ‌دُ‌ونِ‍‍هِ ‌وَلِيٌّ‌ ‌وَلاَ‌ شَف‍‍ِ‍ي‍‍ع ٌ‌ لَعَلَّهُمْ يَتَّ‍‍قُ‍‍ونَ
Wa Lā Taţrudi Al-Ladhīna Yad`ūna Rabbahum Bil-Ghadāati Wa Al-`Ashīyi Yurīdūna Wajhahuۖ `Alayka Min Ĥisābihim Min Shay'in Wa Mā Min Ĥisābika `Alayhim Min Shay'in Fataţrudahum Fatakūna Mina Až-Žālimīna 006-052. Sabah akşam -O'nun yüzünü (rızasını) dileyerek- Rablerine dua edenleri kovma. Onların hesabından senin üzerinde bir şey (yükümlülük), senin hesabından da bir şey (yükümlülük) yoktur ki onları kovman gereksin. Yoksa zalimlerden olursun. وَلاَ‌ تَ‍‍طْ‍‍رُ‌دِ‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ يَ‍‍دْع‍‍ُ‍ونَ ‌‍رَبَّهُمْ بِ‍الْ‍‍غَ‍‍د‍َ‍‌اةِ ‌وَ‌الْعَشِيِّ يُ‍‍رِيد‍ُ‍‌ونَ ‌وَجْ‍‍هَ‍‍هُ ۖ مَا‌ عَلَ‍‍يْ‍‍كَ مِ‍‌‍نْ حِسَابِهِمْ مِ‍‌‍نْ شَ‍‍يْء‌ٍ‌ ‌وَمَا‌ مِ‍‌‍نْ حِسَابِكَ عَلَيْهِمْ مِ‍‌‍نْ شَ‍‍يْء‌‌ٍ‌ فَتَ‍‍طْ‍‍رُ‌دَهُمْ فَتَك‍‍ُ‍ونَ مِنَ ‌ال‍‍ظَّ‍‍الِمِينَ
Wa Kadhalika Fatannā Ba`đahum Biba`đin Liyaqūlū 'Ahā'uulā' Manna Allāhu `Alayhim Min Bayninā ۗ 'Alaysa Allāhu Bi'a`lama Bish-Shākirīna 006-053. Bِylece: "Allah içimizden bunlara mı lütufta bulundu?" demeleri için onlardan bazısını bazısıyla denedik. Allah, şükredenleri daha iyi bilen değil mi? وَكَذَلِكَ فَتَ‍‍نَّ‍‍ا‌ بَعْ‍‍ضَ‍‍هُمْ بِبَعْ‍‍ض‍‍ٍ‌ لِيَ‍‍قُ‍‍ولُ‍‍و‌ا‌ ‌أَه‍‍َ‍ا‌ؤُلاَ‌ء‌ مَ‍‍نَّ ‌اللَّ‍‍هُ عَلَيْهِمْ مِ‍‌‍نْ بَيْنِنَ‍‍اۗ ‌أَلَ‍‍يْ‍‍سَ ‌اللَّ‍‍هُ بِأَعْلَمَ بِ‍ال‍‍شَّاكِ‍‍رِينَ
Wa 'Idhā Jā'aka Al-Ladhīna Yu'uminūna Bi'āyātinā Faqul Salāmun `Alaykum ۖ Kataba Rabbukum `Alá Nafsihi Ar-Raĥmata ۖ 'Annahu Man `Amila Minkum Sū'āan Bijahālatin Thumma Tāba Min Ba`dihi Wa 'Aşlaĥa Fa'annahu Ghafūrun Raĥīmun 006-054. Bizim ayetlerimize iman edenler sana geldiklerinde, onlara de ki: "Selam olsun size. Rabbiniz rahmeti Kendi üzerine yazdı ki, içinizden kim bir cehalet sonucu bir kِtülük işler sonra tevbe eder ve (kendini) ıslah ederse şüphesiz, O, bağışlayandır, esirgeyendir." وَ‌إِ‌ذَ‌ا‌ ج‍‍َ‍ا‌ءَكَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ يُؤْمِن‍‍ُ‍ونَ بِآيَاتِنَا‌ فَ‍‍قُ‍‍لْ سَلاَمٌ عَلَيْكُمْ ۖ كَتَبَ ‌‍رَبُّكُمْ عَلَى‌ نَفْسِهِ ‌ال‍رَّحْمَةَ ۖ ‌أَنَّ‍‍هُ مَ‍‌‍نْ عَمِلَ مِ‍‌‍نْ‍‍كُمْ س‍‍ُ‍و‌ء‌ا‌ ً‌ بِجَهَالَة‌‍ٍ‌ ثُ‍‍مَّ ت‍‍َ‍ابَ مِ‍‌‍نْ بَعْدِهِ ‌وَ‌أَ‍صْ‍‍لَحَ فَأَنَّ‍‍هُ غَ‍‍ف‍‍ُ‍و‌ر‌ٌ‌ ‌‍رَحِيمٌ
Wa Kadhalika Nufaşşilu Al-'Āyāti Wa Litastabīna Sabīlu Al-Mujrimīna 006-055. Suçlu-günahkarların yolu apaçık ortaya çıksın diye, ayetlerimizi işte bِyle birer birer açıklıyoruz. وَكَذَلِكَ نُفَ‍‍صِّ‍‍لُ ‌الآي‍‍َ‍اتِ ‌وَلِتَسْتَب‍‍ِ‍ي‍‍نَ سَب‍‍ِ‍ي‍‍لُ ‌الْمُ‍‍جْ‍‍رِمِينَ
Qul 'Innī Nuhītu 'An 'A`buda Al-Ladhīna Tad`ūna Min Dūni Allāhi ۚ Qul Lā 'Attabi`u 'Ahwā'akum ۙ Qad Đalaltu 'Idhāan Wa Mā 'Anā Mina Al-Muhtadīna 006-056. De ki: "Ben, sizin Allah'tan başka tapmakta olduklarınıza tapmaktan nehyedildim." De ki: "Ben sizin heva (istek ve tutku)larınıza uymam; yoksa bu durumda ben şaşırıp sapmış ve doğru yolu bulmamışlardan olurum." قُ‍‍لْ ‌إِنِّ‍‍ي نُه‍‍ِ‍ي‍‍تُ ‌أَ‌نْ ‌أَعْبُدَ‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ تَ‍‍دْع‍‍ُ‍ونَ مِ‍‌‍نْ ‌د‍ُ‍‌ونِ ‌اللَّ‍‍هِ ۚ قُ‍‍لْ لاَ‌ ‌أَتَّبِعُ ‌أَهْو‍َ‍‌ا‌ءَكُمْ ۙ قَ‍‍دْ‌ ضَ‍‍لَلْتُ ‌إِ‌ذ‌ا‌ ً‌ ‌وَمَ‍‍ا‌ ‌أَنَا‌ مِنَ ‌الْمُهْتَدِينَ
Qul 'Innī `Alá Bayyinatin Min Rabbī Wa Kadhdhabtum Bihi ۚ Mā `Indī Mā Tasta`jilūna Bihi~ ۚ 'Ini Al-Ĥukmu 'Illā Lillāh ۖ Yaquşşu Al-Ĥaqqa ۖ Wa Huwa Khayru Al-Fāşilīna 006-057. De ki: "Ben, gerçekten Rabbimden kesin bir belge üzerindeyim, siz ise onu yalanladınız. Sizin kendisine acele ettiğiniz (azap) yanımda değildir. Hüküm yalnızca Allah'ındır. O, doğru haberi verir ve O, ayırt edenlerin en hayırlısıdır." قُ‍‍لْ ‌إِنِّ‍‍ي عَلَى‌ بَيِّنَةٍ‌ مِ‍‌‍نْ ‌‍رَبِّي ‌وَكَذَّبْ‍‍تُمْ بِ‍‍هِ ۚ مَا‌ عِ‍‌‍ن‍‍دِي مَا‌ تَسْتَعْجِل‍‍ُ‍ونَ بِهِ ۚ ‌إِنِ ‌الْحُكْمُ ‌إِلاَّ‌ لِلَّهِ ۖ يَ‍‍قُ‍‍صُّ ‌الْحَ‍‍قَّ ۖ ‌وَهُوَ‌ خَ‍‍يْ‍‍رُ‌ ‌الْفَاصِ‍‍لِينَ
Qul Law 'Anna `Indī Mā Tasta`jilūna Bihi Laquđiya Al-'Amru Baynī Wa Baynakum Wa ۗ Allāhu 'A`lamu Biž-Žālimīna 006-058. De ki: "Kendisine acele etmekte olduğunuz şey benim yanımda olsaydı, benimle aranızda iş elbette bitirilmiş olurdu. Allah zulmedenleri en iyi bilendir. قُ‍‍لْ لَوْ‌ ‌أَنَّ عِ‍‌‍ن‍‍دِي مَا‌ تَسْتَعْجِل‍‍ُ‍ونَ بِ‍‍هِ لَ‍‍قُ‍‍ضِ‍‍يَ ‌الأَمْرُ‌ بَيْنِي ‌وَبَيْنَكُمْ ۗ ‌وَ‌اللَّهُ ‌أَعْلَمُ بِ‍ال‍‍ظَّ‍‍الِمِينَ
Wa `Indahu Mafātiĥu Al-Ghaybi Lā Ya`lamuhā 'Illā Huwa ۚ Wa Ya`lamu Mā Fī Al-Barri Wa Al-Baĥri ۚ Wa Mā Tasquţu Min Waraqatin 'Illā Ya`lamuhā Wa Lā ĤabbatinŽulumāti Al-'Arđi Wa Lā Raţbin Wa Lā Yā Bisin 'Illā Fī Kitābin Mubīnin 006-059. Gaybın anahtarları O'nun Katındadır, O'ndan başka hiç kimse gaybı bilmez. Karada ve denizde olanların tümünü O bilir, O, bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş ve kuru dışta olmamak üzere hepsi (ve herşey) apaçık bir kitaptadır. وَعِ‍‌‍نْ‍‍دَهُ مَفَاتِحُ ‌الْ‍‍غَ‍‍يْ‍‍بِ لاَ‌ يَعْلَمُهَ‍‍ا‌ ‌إِلاَّ‌ هُوَ‌ ۚ ‌وَيَعْلَمُ مَا‌ فِي ‌الْبَرِّ‌ ‌وَ‌الْبَحْ‍‍ر‍ِ‍‌ ۚ ‌وَمَا‌ تَسْ‍‍قُ‍‍طُ مِ‍‌‍نْ ‌وَ‌‍رَقَ‍‍ة‌‍ٍ‌ ‌إِلاَّ‌ يَعْلَمُهَا‌ ‌وَلاَ‌ حَبَّة‌‍ٍ‌ فِي ظُ‍‍لُم‍‍َ‍اتِ ‌الأَ‌رْ‍ضِ ‌وَلاَ‌ ‌‍رَ‍طْ‍‍بٍ‌ ‌وَلاَ‌ يَابِس‌‍ٍ‌ ‌إِلاَّ‌ فِي كِت‍‍َ‍ابٍ‌ مُبِينٍ
Wa Huwa Al-Ladhī Yatawaffākum Bil-Layli Wa Ya`lamu Mā Jaraĥtum Bin-Nahāri Thumma Yab`athukum Fīhi Liyuqđá 'Ajalun Musamman ۖ Thumma 'Ilayhi Marji`ukum Thumma Yunabbi'ukum Bimā Kuntum Ta`malūna 006-060. Sizi geceleyin ِldüren (uyutan) ve gündüzün 'güç yetirip etkilemekte (yapıp kazanmakta) olduklarınızı' bilen, sonra adı konulmuş ecel doluncaya kadar onda sizi dirilten (uyandıran) O'dur. Sonra 'en son dِnüşünüz' O'nadır. Sonra yapmakta olduklarınızı size O haber verecektir. وَهُوَ‌ ‌الَّذِي يَتَوَفَّاكُمْ بِ‍ال‍‍لَّ‍‍يْ‍‍لِ ‌وَيَعْلَمُ مَا‌ جَ‍رَحْتُمْ بِ‍ال‍‍نَّ‍‍ه‍‍َ‍ا‌ر‍ِ‍‌ ثُ‍‍مَّ يَ‍‍بْ‍‍عَثُكُمْ ف‍‍ِ‍ي‍‍هِ لِيُ‍‍قْ‍‍‍‍ضَ‍‍ى‌ ‌أَجَلٌ‌ مُسَ‍‍مّ‍‍ى‌‌ ًۖ ثُ‍‍مَّ ‌إِلَ‍‍يْ‍‍هِ مَرْجِعُكُمْ ثُ‍‍مَّ يُنَبِّئُكُمْ بِمَا‌ كُ‍‌‍ن‍‍تُمْ تَعْمَلُونَ
Wa Huwa Al-Qāhiru Fawqa `Ibādihi ۖ Wa Yursilu `Alaykum Ĥafažatan Ĥattá 'Idhā Jā'a 'Aĥadakumu Al-Mawtu Tawaffat/hu Rusulunā Wa Hum Lā Yufarriţūna 006-061. O, kulları üzerinde kahredici (kahhar) olandır. Size koruyucular gِnderiyor. Sonunda sizden birinize ِlüm gelip çattığı zaman, elçilerimiz onun 'hayatına son verirler.' Onlar (bu işte, ne eksik ne fazla) kusur etmezler. وَهُوَ‌ ‌الْ‍‍قَ‍‍اهِ‍‍ر‍ُ‍‌ فَ‍‍وْ‍قَ عِبَا‌دِهِ ۖ ‌وَيُرْسِلُ عَلَيْكُمْ حَفَ‍‍ظَ‍‍ةً حَتَّ‍‍ى‌ ‌إِ‌ذَ‌ا‌ ج‍‍َ‍ا‌ءَ‌ ‌أَحَدَكُمُ ‌الْمَ‍‍وْتُ تَوَفَّتْهُ ‌رُسُلُنَا‌ ‌وَهُمْ لاَ‌ يُفَرِّ‍‍طُ‍‍ونَ
Thumma Ruddū 'Ilá Allāhi Mawlāhumu Al-Ĥaqqi ۚ 'Alā Lahu Al-Ĥukmu Wa Huwa 'Asra`u Al-Ĥāsibīna 006-062. Sonra gerçek mevlaları olan Allah'a dِndürülürler. Haberiniz olsun; hüküm yalnızca O'nundur. Ve O, hesap gِrenlerin en süratli olanıdır. ثُ‍‍مَّ ‌رُ‌دُّ‌و‌ا‌ ‌إِلَى‌ ‌اللَّ‍‍هِ مَوْلاَهُمُ ‌الْحَ‍‍قِّ ۚ ‌أَلاَ‌ لَهُ ‌الْحُكْمُ ‌وَهُوَ‌ ‌أَسْ‍رَعُ ‌الْحَاسِبِينَ
Qul Man Yunajjīkum Min Žulumāti Al-Barri Wa Al-Baĥri Tad`ūnahu Tađarru`āan Wa Khufyatan La'in 'Anjānā Min Hadhihi Lanakūnanna Mina Ash-Shākirīna 006-063. De ki: "Sizi karanın ve denizin karanlıklarından kim kurtarmaktadır ki, siz (açıktan ve) gizliden gizliye ona yalvararak dua etmektesiniz: -Andolsun, bizi bundan kurtarırsan, gerçekten şükredenlerden oluruz." قُ‍‍لْ مَ‍‌‍نْ يُنَجِّيكُمْ مِ‍‌‍نْ ظُ‍‍لُم‍‍َ‍اتِ ‌الْبَرِّ‌ ‌وَ‌الْبَحْ‍‍ر‍ِ‍‌ تَ‍‍دْعُونَ‍‍هُ تَ‍‍ضَ‍‍رُّعا‌ ً‌ ‌وَ‍خُ‍‍فْيَة ً‌ لَئِ‍‌‍نْ ‌أَ‌ن‍‍جَانَا‌ مِ‍‌‍نْ هَذِهِ لَنَكُونَ‍‍نَّ مِنَ ‌ال‍‍شَّاكِ‍‍رِينَ
Quli Allāhu Yunajjīkum Minhā Wa Min Kulli Karbin Thumma 'Antum Tushrikūna 006-064. De ki: "Ondan ve her türlü sıkıntıdan sizi Allah kurtarmaktadır. Sonra siz yine şirk koşmaktasınız." قُ‍‍لِ ‌اللَّ‍‍هُ يُنَجِّيكُمْ مِ‍‌‍نْ‍‍هَا‌ ‌وَمِ‍‌‍نْ كُلِّ كَرْب‌‍ٍ‌ ثُ‍‍مَّ ‌أَ‌نْ‍‍تُمْ تُشْ‍‍رِكُونَ
Qul Huwa Al-Qādiru `Alá 'An Yab`atha `Alaykum `Adhābāan Min Fawqikum 'Aw Min Taĥti 'Arjulikum 'Aw Yalbisakum Shiya`āan Wa Yudhīqa Ba`đakum Ba'sa Ba`đin ۗ Anžur Kayfa Nuşarrifu Al-'Āyāti La`allahum Yafqahūna 006-065. De ki: "O, size üstünüzden ya da ayaklarınızın altından azap gِndermeye veya sizi parça parça birbirinize kırdırıp kiminizin şiddetini kiminize taddırmaya güç yetirendir." Bak, iyice kavrayıp-anlamaları için ayetleri nasıl çeşitli biçimlerde açıklıyoruz? قُ‍‍لْ هُوَ‌ ‌الْ‍‍قَ‍‍ا‌دِ‌ر‍ُ‍‌ عَلَ‍‍ى‌ ‌أَ‌نْ يَ‍‍بْ‍‍عَثَ عَلَيْكُمْ عَذَ‌ابا‌ ً‌ مِ‍‌‍نْ فَوْ‍قِ‍‍كُمْ ‌أَ‌وْ‌ مِ‍‌‍نْ تَحْتِ ‌أَ‌رْجُلِكُمْ ‌أَ‌وْ‌ يَلْبِسَكُمْ شِيَعا‌ ً‌ ‌وَيُذ‍ِ‍ي‍‍قَ بَعْ‍‍ضَ‍‍كُمْ بَأْسَ بَعْ‍‍ضٍۗ ‌ان‍‍ظُ‍‍رْ‌ كَ‍‍يْ‍‍فَ نُ‍‍صَ‍‍رِّفُ ‌الآي‍‍َ‍اتِ لَعَلَّهُمْ يَفْ‍‍قَ‍‍هُونَ
Wa Kadhdhaba Bihi Qawmuka Wa Huwa Al-Ĥaqqu ۚ Qul Lastu `Alaykum Biwakīlin 006-066. Senin kavmin, O (Kur'an) hak iken onu yalanladı. De ki: "Ben, üzerinize bir vekil değilim." وَكَذَّبَ بِ‍‍هِ قَ‍‍وْمُكَ ‌وَهُوَ‌ ‌الْحَ‍‍قُّ ۚ قُ‍‍لْ لَسْتُ عَلَيْكُمْ بِوَكِيلٍ
Likulli Naba'iin Mustaqarrun ۚ Wa Sawfa Ta`lamūna 006-067. Her bir haber için 'kararlaştırılmış bir zaman (müstakar)' vardır. Siz de bileceksiniz. لِكُلِّ نَبَإ‌ٍ‌ مُسْتَ‍‍قَ‍‍رّ‌ٌۚ ‌وَسَ‍‍وْفَ تَعْلَمُونَ
Wa 'Idhā Ra'ayta Al-Ladhīna Yakhūđūna Fī 'Āyātinā Fa'a`riđ `Anhum Ĥattá Yakhūđū Fī Ĥadīthin Ghayrihi ۚ Wa 'Immā Yunsiyannaka Ash-Shayţānu Falā Taq`ud Ba`da Adh-Dhikrá Ma`a Al-Qawmi Až-Žālimīna 006-068. Ayetlerimiz konusunda 'alaylı tartışmalara dalanlar:' -onlar bir başka sِze geçinceye kadar- onlardan yüz çevir. Şeytan sana unutturacak olursa, bu durumda hatırlamadan sonra, artık zulmeden toplulukla beraber oturma. وَ‌إِ‌ذَ‌ا‌ ‌‍رَ‌أَيْ‍‍تَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ يَ‍‍خُ‍‍وضُ‍‍ونَ فِ‍‍ي ‌آيَاتِنَا‌ فَأَعْ‍‍رِ‍‍ضْ عَ‍‌‍نْ‍‍هُمْ حَتَّى‌ يَ‍‍خُ‍‍وضُ‍‍و‌ا‌ فِي حَد‍ِ‍ي‍‍ثٍ غَ‍‍يْ‍‍رِهِ ۚ ‌وَ‌إِمَّ‍‍ا‌ يُ‍‌‍ن‍‍سِيَ‍‍نَّ‍‍كَ ‌ال‍‍شَّيْ‍‍طَ‍‍انُ فَلاَ‌ تَ‍‍قْ‍‍عُ‍‍دْ‌ بَعْدَ‌ ‌ال‍‍ذِّكْ‍رَ‌ى‌ مَعَ ‌الْ‍‍قَ‍‍وْمِ ‌ال‍‍ظَّ‍‍الِمِينَ
Wa Mā `Alá Al-Ladhīna Yattaqūna Min Ĥisābihim Min Shay'in Wa Lakin Dhikrá La`allahum Yattaqūna 006-069. Korkup-sakınanlar üzerinde onların hesabından herhangi bir şey (sorumluluk) yoktur. Ancak (bu,) bir hatırlatmadır. Umulur ki sakınırlar. وَمَا‌ عَلَى‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ يَتَّ‍‍قُ‍‍ونَ مِ‍‌‍نْ حِسَابِهِمْ مِ‍‌‍نْ شَ‍‍يْء‌ٍ‌ ‌وَلَكِ‍‌‍نْ ‌ذِكْ‍رَ‌ى‌ لَعَلَّهُمْ يَتَّ‍‍قُ‍‍ونَ
Wa Dhari Al-Ladhīna Attakhadhū Dīnahum La`ibāan Wa Lahwan Wa Gharrat/humu Al-Ĥayāatu Ad-Dunۚ Wa Dhakkir Bihi~ 'An Tubsala Nafsun Bimā Kasabat Laysa Lahā Min Dūni Allāhi Wa Līyun Wa Lā Shafī`un Wa 'In Ta`dil Kulla `Adlin Lā Yu'ukhadh Minhā ۗ 'Ūlā'ika Al-Ladhīna 'Ubsilū Bimā Kasabū ۖ Lahum Sharābun Min Ĥamīmin Wa `Adhābun 'Alīmun Bimā Kānū Yakfurūna 006-070. Dinlerini bir oyun ve eğlence (konusu) edinenleri ve dünya hayatı kendilerini mağrur kılanları bırak. Onunla (Kur'an'la) hatırlat ki, bir nefis, kendi kazandıklarıyla helake düşmesin; (bِylesinin) Allah'tan başka ne bir velisi, ne bir şefaatçisi vardır; her türlü fidyeyi verse de kabul olunmaz. İşte onlar, kazandıkları nedeniyle helake uğrayanlardır; küfre saptıklarından dolayı onlar için çılgınca kaynar sular ve acıklı bir azap vardır. وَ‌ذَ‌ر‍ِ‍‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌اتَّ‍‍خَ‍‍ذُ‌و‌ا‌ ‌دِينَهُمْ لَعِبا‌ ً‌ ‌وَلَهْو‌ا‌ ً‌ ‌وَ‍‍غَ‍رَّتْهُمُ ‌الْحَي‍‍َ‍اةُ ‌ال‍‍دُّ‌نْ‍‍يَا‌ ۚ ‌وَ‌ذَكِّ‍‍رْ‌ بِهِ ‌أَ‌نْ تُ‍‍بْ‍‍سَلَ نَفْس‌‍ٌ‌ بِمَا‌ كَسَبَتْ لَ‍‍يْ‍‍سَ لَهَا‌ مِ‍‌‍نْ ‌د‍ُ‍‌ونِ ‌اللَّ‍‍هِ ‌وَلِيٌّ‌ ‌وَلاَ‌ شَف‍‍ِ‍ي‍‍عٌ‌ ‌وَ‌إِ‌نْ تَعْدِلْ كُلَّ عَ‍‍دْل‍ٍ‌ لاَ‌ يُؤْ‍‍خَ‍‍ذْ‌ مِ‍‌‍نْ‍‍هَ‍‍اۗ ‌أ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌أُبْ‍‍سِلُو‌ا‌ بِمَا‌ كَسَبُو‌اۖ لَهُمْ شَ‍رَ‍‌ابٌ‌ مِ‍‌‍نْ حَم‍‍ِ‍ي‍‍مٍ‌ ‌وَعَذ‍َ‍‌ابٌ ‌أَل‍‍ِ‍ي‍‍م‌‍ٌ‌ بِمَا‌ كَانُو‌ا‌ يَكْفُرُ‌ونَ
Qul 'Anad`ū Min Dūni Allāhi Mā Lā Yanfa`unā Wa Lā Yađurrunā Wa Nuraddu `Alá 'A`qābinā Ba`da 'Idh Hadānā Al-Lahu Kālladhī Astahwat/hu Ash-Shayāţīnu Fī Al-'Arđi Ĥayrāna Lahu~ 'Aşĥābun Yad`ūnahu~ 'Ilá Al-Hudá A'tinā ۗ Qul 'Inna Hudá Allāhi Huwa Al-Hudá ۖ Wa 'Umirnā Linuslima Lirabbi Al-`Ālamīna 006-071. De ki: "Bize yararı ve zararı olmayan Allah'tan başka şeylere mi tapalım? Allah bizi hidayete erdirdikten sonra, şeytanların ayartarak yerde şaşkınca bıraktıkları, arkadaşlarının da: "Doğru yola, bize gel" diye kendisini çağırdığı kimse gibi topuklarımız üzerinde gerisin geri mi dِndürülelim?" De ki: "Hiç şüphesiz Allah'ın yolu, asıl yoldur. Ve biz alemlerin Rabbine (kendimizi) teslim etmekle emrolunduk." قُ‍‍لْ ‌أَنَ‍‍دْعُو‌ مِ‍‌‍نْ ‌د‍ُ‍‌ونِ ‌اللَّ‍‍هِ مَا‌ لاَ‌ يَ‍‌‍ن‍‍فَعُنَا‌ ‌وَلاَ‌ يَ‍‍ضُ‍‍رُّنَا‌ ‌وَنُ‍رَ‌دُّ‌ عَلَ‍‍ى‌ ‌أَعْ‍‍قَ‍‍ابِنَا‌ بَعْدَ‌ ‌إِ‌ذْ‌ هَدَ‌انَا‌ ‌اللَّهُ كَالَّذِي ‌اسْتَهْوَتْهُ ‌ال‍‍شَّيَاطِ‍‍ي‍‍نُ فِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ حَيْ‍رَ‍‌انَ لَهُ~ُ ‌أَ‍صْ‍‍ح‍‍َ‍ابٌ‌ يَ‍‍دْعُونَهُ~ُ ‌إِلَى‌ ‌الْهُدَ‌ى‌ ‌ائْتِنَا‌ ۗ قُ‍‍لْ ‌إِنَّ هُدَ‌ى‌ ‌اللَّ‍‍هِ هُوَ‌ ‌الْهُدَ‌ى‌ ۖ ‌وَ‌أُمِ‍‍رْنَا‌ لِنُسْلِمَ لِ‍رَبِّ ‌الْعَالَمِينَ
Wa 'An 'Aqīmū Aş-Şalāata Wa Attaqūhu ۚ Wa Huwa Al-Ladhī 'Ilayhi Tuĥsharūna 006-072. Bir de: "Namazı kılın ve O'ndan korkup-sakının (diye de emrolunduk.) Huzuruna (gِtürülüp) toplanacağınız O'dur." وَ‌أَ‌نْ ‌أَ‍قِ‍‍يمُو‌ا‌ال‍‍صَّ‍‍لاَةَ ‌وَ‌اتَّ‍‍قُ‍‍وهُ ۚ ‌وَهُوَ‌ ‌الَّذِي ‌إِلَ‍‍يْ‍‍هِ تُحْشَرُ‌ونَ
Wa Huwa Al-Ladhī Khalaqa As-Samāwāti Wa Al-'Arđa Bil-Ĥaqqi ۖ Wa Yawma Yaqūlu Kun Fayakūnu ۚ Qawluhu Al-Ĥaqqu ۚ Wa Lahu Al-Mulku Yawma Yunfakhu Fī Aş-Şūri ۚ `Ālimu Al-Ghaybi Wa Ash-Shahādati ۚ Wa Huwa Al-Ĥakīmu Al-Khabīr 006-073. O, gِkleri ve yeri hak olarak yaratandır. O'nun "ol" dediği gün (herşey) oluverir, O'nun sِzü haktır. Sur'a üfürüldüğü gün, mülk O'nundur. O, gaybı ve müşahede edilebileni bilendir. O, hüküm ve hikmet sahibi olandır, haberdar olandır. وَهُوَ‌ ‌الَّذِي خَ‍‍لَ‍‍قَ ‌ال‍‍سَّمَا‌و‍َ‍‌اتِ ‌وَ‌الأَ‌رْ‍ضَ بِ‍الْحَ‍‍قِّ ۖ ‌وَيَ‍‍وْمَ يَ‍‍قُ‍‍ولُ كُ‍‌‍نْ فَيَك‍‍ُ‍ونُ ۚ قَ‍‍وْلُهُ ‌الْحَ‍‍قُّ ۚ ‌وَلَهُ ‌الْمُلْكُ يَ‍‍وْمَ يُ‍‌‍ن‍‍فَ‍‍خُ فِي ‌ال‍‍صُّ‍‍و‌ر‍ِ‍‌ ۚ عَالِمُ ‌الْ‍‍غَ‍‍يْ‍‍بِ ‌وَ‌ال‍‍شَّهَا‌دَةِ ۚ ‌وَهُوَ‌ ‌الْحَك‍‍ِ‍ي‍‍مُ ‌الْ‍‍خَ‍‍بِ‍‍ير
Wa 'Idh Qāla 'Ibhīmu Li'abīhi 'Āzara 'Atattakhidhu 'Aşnāmāan 'Ālihatan ۖ 'Innī 'Arāka Wa Qawmaka Fī Đalālin Mubīnin 006-074. Hani İbrahim, babası Azer'e (şِyle) demişti: "Sen putları ilahlar mı ediniyorsun? Doğrusu, ben seni ve kavmini apaçık bir sapıklık içinde gِrüyorum." وَ‌إِ‌ذْ‌ قَ‍‍الَ ‌إِبْ‍‍‍رَ‌اه‍‍ِ‍ي‍‍مُ لِأَب‍‍ِ‍ي‍‍هِ ‌آ‌زَ‌‍رَ‌ ‌أَتَتَّ‍‍خِ‍‍ذُ‌ ‌أَ‍صْ‍‍نَاما‌‌ ً‌ ‌آلِهَة‌ ًۖ ‌إِنِّ‍‍ي ‌أَ‌رَ‍‌اكَ ‌وَ‍قَ‍‍وْمَكَ فِي ضَ‍‍لاَلٍ‌ مُبِينٍ
Wa Kadhalika Nurī 'Ibhīma Malakūta As-Samāwāti Wa Al-'Arđi Wa Liyakūna Mina Al-Mūqinīna 006-075. Bِylece İbrahim'e, -kesin bilgiyle inananlardan olması için- gِklerin ve yerin melekûtunu gِsteriyorduk. وَكَذَلِكَ نُ‍‍رِي ‌إِبْ‍‍‍رَ‌اه‍‍ِ‍ي‍‍مَ مَلَك‍‍ُ‍وتَ ‌ال‍‍سَّمَا‌و‍َ‍‌اتِ ‌وَ‌الأَ‌رْ‍ضِ ‌وَلِيَك‍‍ُ‍ونَ مِنَ ‌الْمُوقِ‍‍نِينَ
Falammā Janna `Alayhi Al-Laylu Ra'á Kawkabāan ۖ Qāla Hādhā Rabbī ۖ Falammā 'Afala Qāla Lā 'Uĥibbu Al-'Āfilīna 006-076. Gece, üstünü ِrtüp bürüyünce bir yıldız gِrmüş ve demişti ki: "Bu benim Rabbimdir." Fakat (yıldız) kayboluverince: "Ben kaybolup-gidenleri sevmem" demişti. فَلَ‍‍مَّ‍‍ا‌ جَ‍‍نَّ عَلَ‍‍يْ‍‍هِ ‌ال‍‍لَّ‍‍يْ‍‍لُ ‌‍رَ‌أَ‌ى‌ كَوْكَبا‌‌ ًۖ قَ‍‍الَ هَذَ‌ا‌ ‌‍رَبِّي ۖ فَلَ‍‍مَّ‍‍ا‌ ‌أَفَلَ قَ‍‍الَ لاَ‌ ‌أُحِبُّ ‌الآفِلِينَ
Falammā Ra'á Al-Qamara Bāzighāan Qāla Hādhā Rabbī ۖ Falammā 'Afala Qāla La'in Lam Yahdinī Rabbī La'akūnanna Mina Al-Qawmi Ađ-Đāllīna 006-077. Ardından Ay'ı, (etrafa aydınlık saçarak) doğar gِrünce: "Bu benim Rabbim" demiş, fakat o da kayboluverince: "Andolsun" demişti, "Eğer Rabbim beni doğru yola erdirmezse gerçekten sapmışlar topluluğundan olurum." فَلَ‍‍مَّ‍‍ا‌ ‌‍رَ‌أَ‌ى‌ ‌الْ‍‍قَ‍‍مَ‍رَ‌ بَا‌زِغ‍‍ا‌‌ ًقَ‍‍الَ هَذَ‌ا‌ ‌‍رَبِّي ۖ فَلَ‍‍مَّ‍‍ا‌ ‌أَفَلَ قَ‍‍الَ لَئِ‍‌‍نْ لَمْ يَهْدِنِي ‌‍رَبِّي لَأَكُونَ‍‍نَّ مِنَ ‌الْ‍‍قَ‍‍وْمِ ‌ال‍‍ضَّ‍‍الِّينَ
Falammā Ra'á Ash-Shamsa Bāzighatan Qāla Hādhā Rabbī Hādhā 'Akbaru ۖ Falammā 'Afalat Qāla Yā Qawmi 'Innī Barī'un Mimmā Tushrikūna 006-078. Sonra Güneş’i (etrafa ışıklar saçarak) doğar gِrünce: "İşte bu benim Rabbim, bu en büyük" demişti. Ama o da kayboluverince, kavmine demişti ki: "Ey kavmim, doğrusu ben sizin şirk koşmakta olduklarınızdan uzağım." فَلَ‍‍مَّ‍‍ا‌ ‌‍رَ‌أَ‌ى‌ ‌ال‍‍شَّمْسَ بَا‌زِغَ‍‍ة‌ ًقَ‍‍الَ هَذَ‌ا‌ ‌‍رَبِّي هَذَ‌ا‌ ‌أَكْبَرُ‌ ۖ فَلَ‍‍مَّ‍‍ا‌ ‌أَفَلَتْ قَ‍‍الَ يَاقَ‍‍وْمِ ‌إِنِّ‍‍ي بَ‍‍رِيء‌ٌ‌ مِ‍‍مَّ‍‍ا‌ تُشْ‍‍رِكُونَ
'Innī Wajjahtu Wajhiya Lilladhī Faţara As-Samāwāti Wa Al-'Arđa Ĥanīfāan Wa Mā ۖ 'Anā Mina Al-Mushrikīna 006-079. "Gerçek şu ki, ben bir muvahhid olarak yüzümü gِkleri ve yeri yaratana çevirdim. Ve ben müşriklerden değilim." إِنِّ‍‍ي ‌وَجَّهْتُ ‌وَجْ‍‍هِيَ لِلَّذِي فَ‍‍طَ‍رَ‌ال‍‍سَّمَا‌و‍َ‍‌اتِ ‌وَ‌الأَ‌رْ‍ضَ حَنِيفا‌ ًۖ ‌وَمَ‍‍ا‌ ‌أَنَا‌ مِنَ ‌الْمُشْ‍‍رِكِينَ
Wa Ĥājjahu Qawmuhu ۚ Qāla 'Atuĥājjūnī Fī Al-Lahi Wa Qad Hadāni ۚ Wa Lā 'Akhāfu Mā Tushrikūna Bihi~ 'Illā 'An Yashā'a Rabbī Shay'āan ۗ Wasi`a Rabbī Kulla Shay'in `Ilmāan ۗ 'Afalā Tatadhakkarūna 006-080. Kavmi onunla çekişip-tartışmaya girdi. Dedi ki: "O beni doğru yola erdirmişken, siz benimle Allah konusunda çekişip-tartışmaya mı girişiyorsunuz? Sizin O'na şirk koştuklarınızdan ben korkmuyorum, ancak Allah'ın benim hakkımda bir şey dilemesi başka. Rabbim, ilim bakımından herşeyi kuşatmıştır. Yine de ِğüt alıp-düşünmeyecek misiniz?" وَح‍‍َ‍اجَّ‍‍هُ قَ‍‍وْمُ‍‍هُ ۚ قَ‍‍الَ ‌أَتُح‍‍َ‍اجُّونِي فِي ‌اللَّهِ ‌وَ‍قَ‍‍دْ‌ هَد‍َ‍‌انِ ۚ ‌وَلاَ‌ ‌أَ‍خَ‍‍افُ مَا‌ تُشْ‍‍رِك‍‍ُ‍ونَ بِهِ ‌إِلاَّ‌ ‌أَ‌نْ يَش‍‍َ‍ا‌ءَ‌ ‌‍رَبِّي شَ‍‍يْ‍‍ئا‌ ًۗ ‌وَسِعَ ‌‍رَبِّي كُلَّ شَ‍‍يْءٍ‌ عِلْماً‌ ۗ ‌أَفَلاَ‌ تَتَذَكَّرُ‌ونَ
Wa Kayfa 'Akhāfu Mā 'Ashraktum Wa Lā Takhāfūna 'Annakum 'Ashraktum Billāhi Mā Lam Yunazzil Bihi `Alaykum Sulţānāan ۚ Fa'ayyu Al-Farīqayni 'Aĥaqqu Bil-'Amni ۖ 'In Kuntum Ta`lamūna 006-081. "Hem siz, O’nun haklarında hiçbir delil indirmediği şeyleri Allah’a ortak koşmaktan korkmazken, ben nasıl sizin şirk koştuklarınızdan korkarım? Şu halde 'güvenlik içinde olmak bakımından' iki taraftan hangisi daha hak sahibidir? Eğer bilebilirseniz." وَكَ‍‍يْ‍‍فَ ‌أَ‍خَ‍‍افُ مَ‍‍ا‌ ‌أَشْ‍رَكْتُمْ ‌وَلاَ‌ تَ‍‍خَ‍‍اف‍‍ُ‍ونَ ‌أَنَّ‍‍كُمْ ‌أَشْ‍رَكْتُمْ بِ‍اللَّ‍‍هِ مَا‌ لَمْ يُنَزِّلْ بِ‍‍هِ عَلَيْكُمْ سُلْ‍‍طَ‍‍انا‌‌ ًۚ فَأَيُّ ‌الْفَ‍‍رِي‍‍قَ‍‍يْ‍‍نِ ‌أَحَ‍‍قُّ بِ‍الأَمْنِ ۖ ‌إِ‌نْ كُ‍‌‍ن‍‍تُمْ تَعْلَمُونَ
Al-Ladhīna 'Āmanū Wa Lam Yalbisū 'Īmānahum Bižulmin 'Ūlā'ika Lahumu Al-'Amnu Wa Hum Muhtadūna 006-082. İman edenler ve imanlarını zulümle karıştırmayanlar, işte güvenlik onlar içindir ve onlar hidayete ermişlerdir. الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ ‌وَلَمْ يَلْبِسُ‍‍و‌ا‌ ‌إِيمَانَهُمْ بِ‍‍ظُ‍‍لْمٍ ‌أ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ لَهُمُ ‌الأَمْنُ ‌وَهُمْ مُهْتَدُ‌ونَ
Wa Tilka Ĥujjatunā 'Ātaynāhā 'Ibhīma `Alá Qawmihi ۚ Narfa`u Darajātin Man Nashā'u ۗ 'Inna Rabbaka Ĥakīmun `Alīmun 006-083. Bu, İbrahim'e, kavmine karşı verdiğimiz delilimizdir. Biz, dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Şüphesiz senin Rabbin, hüküm ve hikmet sahibidir, bilendir. وَتِلْكَ حُجَّتُنَ‍‍ا‌ ‌آتَيْنَاهَ‍‍ا‌ ‌إِبْ‍‍‍رَ‌اه‍‍ِ‍ي‍‍مَ عَلَى‌ قَ‍‍وْمِ‍‍هِ ۚ نَرْفَعُ ‌دَ‌‍رَج‍‍َ‍اتٍ‌ مَ‍‌‍نْ نَش‍‍َ‍ا‌ءُ‌ ۗ ‌إِنَّ ‌‍رَبَّكَ حَك‍‍ِ‍ي‍‍مٌ عَلِيمٌ
Wa Wahabnā Lahu~ 'Isĥāqa Wa Ya`qūba ۚ Kullāan Hadaynā ۚ Wa Nūĥāan Hadaynā Min Qablu ۖ Wa Min Dhurrīyatihi Dāwūda Wa Sulaymāna Wa 'Ayyūba Wa Yūsufa Wa Mūsá Wa Hārūna ۚ Wa Kadhalika Naj Al-Muĥsinīna 006-084. Ve ona İshak'ı ve Yakub'u armağan ettik, hepsini hidayete eriştirdik; bundan ِnce de Nuh'u ve onun soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve Harun'u hidayete ulaştırdık. Biz, iyilik yapanları işte bِyle ِdüllendiririz. وَ‌وَهَ‍‍بْ‍‍نَا‌ لَهُ~ُ ‌إِسْح‍‍َ‍اقَ ‌وَيَعْ‍‍قُ‍‍وبَ ۚ كُلّاً‌ هَدَيْنَا‌ ۚ ‌وَنُوحاً‌ هَدَيْنَا‌ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لُ ۖ ‌وَمِ‍‌‍نْ ‌ذُ‌رِّيَّتِ‍‍هِ ‌دَ‌ا‌و‍ُ‍‌و‌دَ‌ ‌وَسُلَيْم‍‍َ‍انَ ‌وَ‌أَيّ‍‍ُ‍وبَ ‌وَيُوسُفَ ‌وَمُوسَى‌ ‌وَهَا‌ر‍ُ‍‌ونَ ۚ ‌وَكَذَلِكَ نَ‍‍جْ‍‍زِي ‌الْمُحْسِنِينَ
Wa Zakarīyā Wa Yaĥyá Wa `Īsá Wa 'Ilyāsa ۖ Kullun Mina Aş-Şāliĥīna 006-085. Zekeriya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı da (hidayete eriştirdik.) Onların hepsi salihlerdendir. وَ‌زَكَ‍‍رِيَّا‌ ‌وَيَحْيَى‌ ‌وَعِيسَى‌ ‌وَ‌إِلْي‍‍َ‍اسَ ۖ كُلٌّ‌ مِنَ ‌ال‍‍صَّ‍‍الِحِينَ
Wa 'Ismā`īla Wa Al-Yasa`a Wa Yūnus Wa Lūţāan ۚ Wa Kullāan Fađđalnā `Alá Al-`Ālamīna 006-086. İsmail'i, Elyasa'yı, Yunus'u ve Lut'u da (hidayete eriştirdik). Onların hepsini alemlere üstün kıldık. وَ‌إِسْمَاع‍‍ِ‍ي‍‍لَ ‌وَ‌الْيَسَعَ ‌وَيُونُس ‌وَلُوط‍‍ا‌ ًۚ ‌وَكُلاّ‌‌ ً‌ فَ‍‍ضَّ‍‍لْنَا‌ عَلَى‌ ‌الْعَالَمِينَ
Wa Min 'Ābā'ihim Wa Dhurrīyātihim Wa 'Ikhwānihim ۖ Wa Ajtabaynāhum Wa Hadaynāhum 'Ilá Şirāţin Mustaqīmin 006-087. Babalarından, soylarından ve kardeşlerinden, kimini (bunlara kattık); onları da seçtik ve dosdoğru yola yِneltip-ilettik. وَمِ‍‌‍نْ ‌آب‍‍َ‍ائِهِمْ ‌وَ‌ذُ‌رِّيَّاتِهِمْ ‌وَ‌إِخْ‍‍وَ‌انِهِمْ ۖ ‌وَ‌اجْ‍‍تَبَيْنَاهُمْ ‌وَهَدَيْنَاهُمْ ‌إِلَى‌ صِ‍رَ‍‌اطٍ‌ مُسْتَ‍‍قِ‍‍يمٍ
Dhālika Hudá Allāhi Yahdī Bihi Man Yashā'u Min `Ibādihi ۚ Wa Law 'Ashrakū Laĥabiţa `Anhum Mā Kānū Ya`malūna 006-088. Bu, Allah'ın hidayetidir; kullarından dilediğini bununla hidayete erdirir. Onlar da şirk koşsalardı, elbette bütün yapıp-ettikleri 'onlar adına' boşa çıkmış olurdu. ذَلِكَ هُدَ‌ى‌ ‌اللَّ‍‍هِ يَهْدِي بِ‍‍هِ مَ‍‌‍نْ يَش‍‍َ‍ا‌ءُ‌ مِ‍‌‍نْ عِبَا‌دِهِ ۚ ‌وَلَوْ‌ ‌أَشْ‍رَكُو‌ا‌ لَحَبِ‍‍طَ عَ‍‌‍نْ‍‍هُمْ مَا‌ كَانُو‌ا‌ يَعْمَلُونَ
'Ūlā'ika Al-Ladhīna 'Ātaynāhumu Al-Kitāba Wa Al-Ĥukma Wa An-Nubūwata ۚ Fa'in Yakfur Bihā Hā'uulā' Faqad Wa Kkalnā Bihā Qawmāan Laysū Bihā Bikāfirīna 006-089. Bunlar, kendilerine kitap, hikmet ve peygamberlik verdiklerimizdir. Eğer bunları tanımayıp-küfre sapıyorlarsa, andolsun, Biz buna (karşı) inkara sapmayan bir topluluğu vekil kılmışızdır. أ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آتَيْنَاهُمُ ‌الْكِت‍‍َ‍ابَ ‌وَ‌الْحُكْمَ ‌وَ‌ال‍‍نُّ‍‍بُوَّةَ ۚ فَإِ‌نْ يَكْفُرْ‌ بِهَا‌ ه‍‍َ‍ا‌ؤُلاَ‌ء‌ فَ‍‍قَ‍‍دْ‌ ‌وَكَّلْنَا‌ بِهَا‌ قَ‍‍وْما‌ ً‌ لَيْسُو‌ا‌ بِهَا‌ بِكَافِ‍‍رِينَ
'Ūlā'ika Al-Ladhīna Hadá Allāhu ۖ Fabihudāhumu Aqtadihi ۗ Qul Lā 'As'alukum `Alayhi 'Ajan ۖ 'In Huwa 'Illā Dhikrá Lil`ālamīna 006-090. İşte Allah'ın hidayet verdikleri bunlardır; ِyleyse sen de onların bu hidayetlerine uy. De ki: "Ben bunun için sizden bir ücret istemiyorum. O (Kur'an), alemlere bir 'ِğüt ve hatırlatmadan' başkası değildir." أ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ هَدَ‌ى‌ ‌اللَّ‍‍هُ ۖ فَبِهُدَ‌اهُمُ ‌ا‍قْ‍‍تَدِهِ ۗ قُ‍‍لْ لاَ‌ ‌أَسْأَلُكُمْ عَلَ‍‍يْ‍‍هِ ‌أَجْ‍‍ر‌ا‌‌ ًۖ ‌إِ‌نْ هُوَ‌ ‌إِلاَّ‌ ‌ذِكْ‍رَ‌ى‌ لِلْعَالَمِينَ
Wa Mā Qadarū Allaha Ĥaqqa Qadrihi~ 'Idh Qālū Mā 'Anzala Allāhu `Alá Basharin Min Shay'in ۗ Qul Man 'Anzala Al-Kitāba Al-Ladhī Jā'a Bihi Mūsá Nūan Wa Hudan Lilnnāsi ۖ Taj`alūnahu Qaţīsa Tubdūnahā Wa Tukhfūna Kathīrāan ۖ Wa `Ullimtum Mā Lam Ta`lamū 'Antum Wa Lā 'Ābā'uukum ۖ Quli Allāhu ۖ Thumma DharhumKhawđihim Yal`abūna 006-091. Onlar: "Allah, beşere hiçbir şey indirmemiştir" demekle Allah'ı, kadrinin hakkını vererek takdir edemediler. De ki: "Musa'nın insanlara bir nur ve hidayet olarak getirdiği ve sizin de (parça parça) kağıtlar üzerinde yazılı kılıp (bir kısmını) açıkladığınız ve çoğunu gِz ardı ettiğiniz kitabı kim indirdi? Sizin ve atalarınızın bilmediği şeyler size ِğretilmiştir." De ki: "Allah." Sonra onları bırak, içine 'daldıkları saçma uğraşılarında' oyalanıp-dursunlar. وَمَا‌ قَ‍‍دَ‌رُ‌و‌ا‌اللَّ‍‍هَ حَ‍‍قَّ قَ‍‍دْ‌رِهِ ‌إِ‌ذْ‌ قَ‍‍الُو‌ا‌ مَ‍‍ا‌ ‌أَ‌ن‍‍زَلَ ‌اللَّ‍‍هُ عَلَى‌ بَشَر‌ٍ‌ مِ‍‌‍نْ شَ‍‍يْء‌‌ٍۗ قُ‍‍لْ مَ‍‌‍نْ ‌أَ‌ن‍‍زَلَ ‌الْكِت‍‍َ‍ابَ ‌الَّذِي ج‍‍َ‍ا‌ءَ‌ بِ‍‍هِ مُوسَى‌ نُو‌ر‌ا‌ ً‌ ‌وَهُ‍‍د‌ى‌ ً‌ لِل‍‍نّ‍‍َ‍اسِ ۖ تَ‍‍جْ‍‍عَلُونَ‍‍هُ قَ‍رَ‌اطِ‍‍ي‍‍سَ تُ‍‍بْ‍‍دُ‌ونَهَا‌ ‌وَتُ‍‍خْ‍‍ف‍‍ُ‍ونَ كَثِي‍‍ر‌ا‌ ًۖ ‌وَعُلِّمْتُمْ مَا‌ لَمْ تَعْلَمُ‍‍و‌ا‌ ‌أَ‌نْ‍‍تُمْ ‌وَلاَ‌ ‌آب‍‍َ‍ا‌ؤُكُمْ ۖ قُ‍‍لِ ‌اللَّ‍‍هُ ۖ ثُ‍‍مَّ ‌ذَ‌رْهُمْ فِي خَ‍‍وْ‍ضِ‍‍هِمْ يَلْعَبُونَ
Wa Hadhā Kitābun 'Anzalnāhu Mubārakun Muşaddiqu Al-Ladhī Bayna Yadayhi Wa Litundhira 'Umma Al-Qurá Wa Man Ĥawlahā Wa ۚ Al-Ladhīna Yu'uminūna Bil-'Ākhirati Yu'uminūna Bihi ۖ Wa Hum `Alá Şalātihim Yuĥāfižūna 006-092. İşte bu (Kur'an), ِnündekileri doğrulayıcı ve şehirler anası (Mekke) ile çevresindekileri uyarman için indirdiğimiz kutlu Kitap’tır. Ahirete iman edenler buna inanırlar. Onlar namazlarını (ِzenle) koruyanlardır. وَهَذَ‌ا‌ كِت‍‍َ‍ابٌ ‌أَ‌ن‍‍زَلْن‍‍َ‍اهُ مُبَا‌‍رَكٌ‌ مُ‍‍صَ‍‍دِّ‍‍قُ ‌الَّذِي بَ‍‍يْ‍‍نَ يَدَيْ‍‍هِ ‌وَلِتُ‍‌‍ن‍‍ذِ‌ر‍َ‍‌ ‌أُمّ‍َ ‌الْ‍‍قُ‍رَ‌ى‌ ‌وَمَ‍‌‍نْ حَوْلَهَا‌ ۚ ‌وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ يُؤْمِن‍‍ُ‍ونَ بِ‍الآ‍‍خِ‍رَةِ يُؤْمِن‍‍ُ‍ونَ بِ‍‍هِ ۖ ‌وَهُمْ عَلَى‌ صَ‍‍لاَتِهِمْ يُحَافِ‍‍ظُ‍‍ونَ
Wa Man 'Ažlamu Mimmani Aftará `Alá Allāhi Kadhibāan 'Aw Qāla 'Ūĥiya 'Ilayya Wa Lam Yūĥa 'Ilayhi Shay'un Wa Man Qāla Sa'unzilu Mithla Mā 'Anzala Allāhu ۗ Wa Law Tará 'Idhi Až-Žālimūna Fī Ghamarāti Al-Mawti Wa Al-Malā'ikatu Bāsiţū 'Aydīhim 'Akhrijū 'Anfusakumu ۖ Al-Yawma Tujzawna `Adhāba Al-Hūni Bimā Kuntum Taqūlūna `Alá Allāhi Ghayra Al-Ĥaqqi Wa Kuntum `An 'Āyātihi Tastakbirūna 006-093. Allah'a karşı yalan uydurup iftira düzenden veya kendisine hiçbir şey vahyolunmamışken “Bana da vahy geldi" diyen ve "Allah'ın indirdiğinin bir benzerini de ben indireceğim" diyenden daha zalim kimdir? Sen bu zalimleri, ِlümün 'şiddetli sarsıntıları' sırasında meleklerin ellerini uzatarak onlara: "Canlarınızı (bu kıskıvrak yakalanıştan) çıkarın, bugün Allah'a karşı haksız olanı sِylediğiniz ve O'nun ayetlerinden büyüklenerek (yüz çevirmeniz) dolayısıyla alçaltıcı bir azapla karşılık gِreceksiniz" (dediklerinde) bir gِrsen... وَمَ‍‌‍نْ ‌أَ‍ظْ‍‍لَمُ مِ‍‍مَّ‍‍نِ ‌افْتَ‍رَ‌ى‌ عَلَى‌ ‌اللَّ‍‍هِ كَذِباً‌ ‌أَ‌وْ‌ قَ‍‍الَ ‌أ‍ُ‍‌وحِيَ ‌إِلَيَّ ‌وَلَمْ ي‍‍ُ‍وحَ ‌إِلَ‍‍يْ‍‍هِ شَ‍‍يْء‌ٌ‌ ‌وَمَ‍‌‍نْ قَ‍‍الَ سَأُ‌ن‍‍زِلُ مِثْلَ مَ‍‍ا‌ ‌أَ‌ن‍‍زَلَ ‌اللَّ‍‍هُ ۗ ‌وَلَوْ‌ تَ‍رَ‌ى‌ ‌إِ‌ذِ‌ ‌ال‍‍ظَّ‍‍الِم‍‍ُ‍ونَ فِي غَ‍‍مَ‍رَ‍‌اتِ ‌الْمَ‍‍وْتِ ‌وَ‌الْمَلاَئِكَةُ بَاسِ‍‍طُ‍‍و‌ا‌ ‌أَيْدِيهِمْ ‌أَ‍خْ‍‍رِجُ‍‍و‌ا‌ ‌أَ‌ن‍‍فُسَكُمُ ۖ ‌الْيَ‍‍وْمَ تُ‍‍جْ‍‍زَ‌وْنَ عَذ‍َ‍‌ابَ ‌الْه‍‍ُ‍ونِ بِمَا‌ كُ‍‌‍ن‍‍تُمْ تَ‍‍قُ‍‍ول‍‍ُ‍ونَ عَلَى‌ ‌اللَّ‍‍هِ غَ‍‍يْ‍رَ‌الْحَ‍‍قِّ ‌وَكُ‍‌‍ن‍‍تُمْ عَ‍‌‍نْ ‌آيَاتِ‍‍هِ تَسْتَكْبِرُ‌ونَ
Wa Laqad Ji'tumūnā Fudá Kamā Khalaqnākum 'Awwala Marratin Wa TaraktumKhawwalnākum Warā'a Žuhūrikum ۖ Wa Mā Nará Ma`akum Shufa`ā'akumu Al-Ladhīna Za`amtum 'Annahum Fīkum Shurakā'u ۚ Laqad Taqaţţa`a Baynakum Wa Đalla `Ankum Mā Kuntum Taz`umūna 006-094. Andolsun, sizi ilk defa yarattığımız gibi (bugün de) 'teker teker, yapayalnız ve yalın (bir tarzda)' Bize geldiniz ve size lütfettiklerimizi arkanızda bıraktınız. İçinizden, gerçekten ortaklar olduklarını sandığınız şefaatçilerinizi şimdi yanınızda gِrmüyoruz. Andolsun, aranızdaki (bağlar) parçalanıp-koparılmıştır ve haklarında zanlar besledikleriniz sizlerden uzaklaşmıştır. وَلَ‍قَ‍‍دْ‌ جِئْتُمُونَا‌ فُ‍رَ‌ا‌دَ‌ى‌ كَمَا‌ خَ‍‍لَ‍‍قْ‍‍نَاكُمْ ‌أَ‌وَّلَ مَ‍رَّةٍ‌ ‌وَتَ‍رَكْتُمْ مَا‌ خَ‍‍وَّلْنَاكُمْ ‌وَ‌ر‍َ‍‌ا‌ءَ‌ ظُ‍‍هُو‌رِكُمْ ۖ ‌وَمَا‌ نَ‍رَ‌ى‌ مَعَكُمْ شُفَع‍‍َ‍ا‌ءَكُمُ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌زَعَمْتُمْ ‌أَنَّ‍‍هُمْ فِيكُمْ شُ‍رَك‍‍َ‍ا‌ءُ‌ ۚ لَ‍‍قَ‍‍دْ‌ تَ‍‍قَ‍‍طَّ‍‍عَ بَيْنَكُمْ ‌وَ‍ضَ‍‍لَّ عَ‍‌‍ن‍‍كُمْ مَا‌ كُ‍‌‍ن‍‍تُمْ تَزْعُمُونَ
'Inna Allāha Fāliqu Al-Ĥabbi Wa An-Nawá ۖ Yukhriju Al-Ĥayya Mina Al-Mayyiti Wa Mukhriju Al-Mayyiti Mina Al-Ĥayyi ۚ Dhalikumu Allāhu ۖ Fa'anná Tu'ufakūna 006-095. Taneyi ve çekirdeği yaran şüphesiz Allah'tır. O, diriyi ِlüden çıkarır, ِlüyü de diriden çıkarır. İşte Allah budur. ضyleyse nasıl oluyor da çevriliyorsunuz? إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ فَالِ‍‍قُ ‌الْحَبِّ ‌وَ‌ال‍‍نَّ‍‍وَ‌ى‌ ۖ يُ‍‍خْ‍‍رِجُ ‌الْحَيَّ مِنَ ‌الْمَيِّتِ ‌وَمُ‍‍خْ‍‍رِجُ ‌الْمَيِّتِ مِنَ ‌الْحَيِّ ۚ ‌ذَلِكُمُ ‌اللَّ‍‍هُ ۖ فَأَنَّ‍‍ى‌ تُؤْفَكُونَ
Fāliqu Al-'Işbāĥi Wa Ja`ala Al-Layla Sakanāan Wa Ash-Shamsa Wa Al-Qamara Ĥusbānāan ۚ Dhālika Taqdīru Al-`Azīzi Al-`Alīmi 006-096. O, sabahı yarıp çıkarandır. Geceyi bir sükun (dinlenme), Güneş ve Ay'ı bir hesap (ile) kıldı. Bu, üstün ve güçlü olan, bilen Allah'ın takdiridir. فَالِ‍‍قُ ‌الإِصْ‍‍ب‍‍َ‍احِ ‌وَجَعَلَ ‌ال‍‍لَّ‍‍يْ‍‍لَ سَكَنا‌ ً‌ ‌وَ‌ال‍‍شَّمْسَ ‌وَ‌الْ‍‍قَ‍‍مَ‍رَ‌ حُسْبَانا‌‌ ًۚ ‌ذَلِكَ تَ‍‍قْ‍‍د‍ِ‍ي‍‍رُ‌ ‌الْعَز‍ِ‍ي‍‍زِ‌ ‌الْعَلِيمِ
Wa Huwa Al-Ladhī Ja`ala Lakumu An-Nujūma Litahtadū Bihā Fī Žulumāti Al-Barri Wa Al-Baĥri ۗ Qad Faşşalnā Al-'Āyāti Liqawmin Ya`lamūna 006-097. O, karanın ve denizin karanlıklarından yolunuzu bulmanız için size yıldızları var edendir. Bilebilen bir topluluk için Biz ayetleri birer birer (bِlüm bِlüm) açıkladık. وَهُوَ‌ ‌الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ ‌ال‍‍نُّ‍‍ج‍‍ُ‍ومَ لِتَهْتَدُ‌و‌ا‌ بِهَا‌ فِي ظُ‍‍لُم‍‍َ‍اتِ ‌الْبَرِّ‌ ‌وَ‌الْبَحْ‍‍ر‍ِ‍‌ ۗ قَ‍‍دْ‌ فَ‍‍صَّ‍‍لْنَا‌ ‌الآي‍‍َ‍اتِ لِ‍‍قَ‍‍وْمٍ‌ يَعْلَمُونَ
Wa Huwa Al-Ladhī 'Ansha'akum Min Nafsin Wāĥidatin Famustaqarrun Wa Mustawda`un ۗ Qad Faşşalnā Al-'Āyāti Liqawmin Yafqahūn 006-098. O, sizi tek bir nefisten yaratandır. (Sizin için) Bir karar (kalış) ve emanet (olarak konuluş) yeri vardır. Kavrayabilen bir topluluk için ayetleri birer birer açıkladık. وَهُوَ‌ ‌الَّذِي ‌أَ‌ن‍‍شَأَكُمْ مِ‍‌‍نْ نَفْسٍ‌ ‌وَ‌احِدَة‌‍ٍ‌ فَمُسْتَ‍‍قَ‍‍رّ‌ٌ‌ ‌وَمُسْتَوْ‌دَع‌‍ٌۗ قَ‍‍دْ‌ فَ‍‍صَّ‍‍لْنَا‌ ‌الآي‍‍َ‍اتِ لِ‍‍قَ‍‍وْمٍ‌ يَفْ‍‍قَ‍‍هُون
Wa Huwa Al-Ladhī 'Anzala Mina As-Samā'i Mā'an Fa'akhrajnā Bihi Nabāta Kulli Shay'in Fa'akhrajnā Minhu Khađirāan Nukhriju Minhu Ĥabbāan Mutakibāan Wa Mina An-Nakhli Min Ţal`ihā Qinwānun Dāniyatun Wa Jannātin Min 'A`nābin Wa Az-Zaytūna Wa Ar-Rummāna Mushtabihāan Wa Ghayra Mutashābihin ۗ Anžurū 'Ilá Thamarihi~ 'Idhā 'Athmara Wa Yan`ihi~ ۚ 'Inna Fī Dhālikum La'āyātin Liqawmin Yu'uminūna 006-099. O, gِkten su indirendir. Bununla herşeyin bitkisini bitirdik, ondan bir yeşillik çıkardık, ondan birbiri üstüne bindirilmiş taneler türetiyoruz. Ve hurma ağacının tomurcuğundan da yere sarkmış salkımlar, -birbirine benzeyen ve benzemeyen- üzümlerden, zeytinden ve nardan bahçeler (kılıyoruz.) Meyvesine, ürün verdiğinde ve olgunluğa eriştiğinde bir bakıverin. Şüphesiz inanacak bir topluluk için bunda gerçekten ayetler vardır. وَهُوَ‌ ‌الَّذِي ‌أَ‌ن‍‍زَلَ مِنَ ‌ال‍‍سَّم‍‍َ‍ا‌ءِ‌ م‍‍َ‍ا‌ء‌‌ ً‌ فَأَ‍خْ‍رَجْ‍‍نَا‌ بِ‍‍هِ نَب‍‍َ‍اتَ كُلِّ شَ‍‍يْء‌‌ٍ‌ فَأَ‍خْ‍رَجْ‍‍نَا‌ مِ‍‌‍نْ‍‍هُ خَ‍‍ضِ‍‍ر‌ا‌ ً‌ نُ‍‍خْ‍‍رِجُ مِ‍‌‍نْ‍‍هُ حَبّا‌ ً‌ مُتَ‍رَ‌اكِبا‌ ً‌ ‌وَمِنَ ‌ال‍‍نَّ‍‍‍‍خْ‍‍لِ مِ‍‌‍نْ طَ‍‍لْعِهَا‌ قِ‍‍‌‍نْ‍‍و‍َ‍‌ان‌‍ٌ‌ ‌دَ‌انِيَةٌ‌ ‌وَجَ‍‍نّ‍‍َ‍اتٍ‌ مِ‍‌‍نْ ‌أَعْن‍‍َ‍ابٍ‌ ‌وَ‌ال‍‍زَّيْت‍‍ُ‍ونَ ‌وَ‌ال‍‍رُّمّ‍‍َ‍انَ مُشْتَبِها‌ ً‌ ‌وَ‍‍غَ‍‍يْ‍رَ‌ مُتَشَابِه‌‍ٍۗ ‌ان‍‍ظُ‍‍رُ‌و‌ا‌ ‌إِلَى‌ ثَمَ‍‍رِهِ ‌إِ‌ذَ‌ا‌ ‌أَثْمَ‍رَ‌ ‌وَيَ‍‌‍نْ‍‍عِهِ ۚ ‌إِنَّ فِي ‌ذَلِكُمْ لَآي‍‍َ‍ات‍ٍ‌ لِ‍‍قَ‍‍وْمٍ‌ يُؤْمِنُونَ
Wa Ja`alū Lillāh Shurakā'a Al-Jinna Wa Khalaqahum ۖ Wa Kharaqū Lahu Banīna Wa Banātin Bighayri `Ilmin ۚ Subĥānahu Wa Ta`ālá `Ammā Yaşifūna 006-100. Cinleri Allah'a ortak koştular. Oysa onları O yaratmıştır. Bir de hiçbir bilgiye dayanmaksızın O'na oğullar ve kızlar yakıştırıp-uydurdular. O ise nitelendiregeldikleri şeylerden Yücedir, uzaktır. وَجَعَلُو‌الِلَّهِ شُ‍رَك‍‍َ‍ا‌ءَ‌ ‌الْجِ‍‍نَّ ‌وَ‍خَ‍‍لَ‍‍قَ‍‍هُمْ ۖ ‌وَ‍خَ‍رَقُ‍‍و‌ا‌ لَ‍‍هُ بَن‍‍ِ‍ي‍‍نَ ‌وَبَن‍‍َ‍ات ٍ‌ بِ‍‍غَ‍‍يْ‍‍ر‍ِ‍‌ عِلْم‌‍ٍۚ سُ‍‍بْ‍‍حَانَ‍‍هُ ‌وَتَعَالَى‌ عَ‍‍مَّ‍‍ا‌ يَ‍‍صِ‍‍فُونَ
Badī`u As-Samāwāti Wa Al-'Arđi ۖ 'Anná Yakūnu Lahu Waladun Wa Lam Takun Lahu Şāĥibatun ۖ Wa Khalaqa Kulla Shay'in ۖ Wa Huwa Bikulli Shay'in `Alīmun 006-101. Gِkleri ve yeri bir ِrnek edinmeksizin yaratandır. O'nun nasıl bir çocuğu olabilir? O'nun bir eşi (zevcesi) yoktur. O, herşeyi yaratmıştır. O, herşeyi bilendir. بَد‍ِ‍ي‍‍عُ ‌ال‍‍سَّمَا‌و‍َ‍‌اتِ ‌وَ‌الأَ‌رْ‍ضِ ۖ ‌أَنَّ‍‍ى‌ يَك‍‍ُ‍ونُ لَ‍‍هُ ‌وَلَد‌ٌ‌ ‌وَلَمْ تَكُ‍‌‍نْ لَ‍‍هُ صَ‍‍احِبَةٌۖ ‌وَ‍خَ‍‍لَ‍‍قَ كُلَّ شَ‍‍يْء‌ٍۖ ‌وَهُوَ‌ بِكُلِّ شَ‍‍يْءٍ‌ عَلِيمٌ
Dhalikumu Allāhu Rabbukum ۖ Lā 'Ilāha 'Illā Huwa ۖ Khāliqu Kulli Shay'in Fā`budūhu ۚ Wa Huwa `Alá Kulli Shay'in Wa Kīlun 006-102. İşte Rabbiniz olan Allah budur. O'ndan başka İlah yoktur. Herşeyin Yaratıcısı'dır, ِyleyse O'na kulluk edin. O, herşeyin üstünde bir vekildir. ذَلِكُمُ ‌اللَّ‍‍هُ ‌‍رَبُّكُمْ ۖ لاَ‌ ‌إِلَهَ ‌إِلاَّ‌ هُوَ‌ ۖ خَ‍‍الِ‍‍قُ كُلِّ شَ‍‍يْء‌‌ٍ‌ فَاعْبُد‍ُ‍‌وهُ ۚ ‌وَهُوَ‌ عَلَى‌ كُلِّ شَ‍‍يْء‌ٍ‌ ‌وَكِيلٌ
Lā Tudrikuhu Al-'Abşāru Wa Huwa Yudriku Al-'Abşāra ۖ Wa Huwa Al-Laţīfu Al-Khabīr 006-103. Gِzler O'nu idrak edemez; O ise bütün gِzleri idrak eder. O, latif olandır, haberdar olandır. لاَ‌ تُ‍‍دْ‌رِكُهُ ‌الأَبْ‍‍‍‍صَ‍‍ا‌رُ‌ ‌وَهُوَ‌ يُ‍‍دْ‌رِكُ ‌الأَبْ‍‍‍‍صَ‍‍ا‌‍رَۖ ‌وَهُوَ‌ ‌ال‍‍لَّ‍‍طِ‍‍ي‍‍فُ ‌الْ‍‍خَ‍‍بِ‍‍ير
Qad Jā'akum Başā'iru Min Rabbikum ۖ Faman 'Abşara Falinafsihi ۖ Wa Man `Amiya Fa`alayhā ۚ Wa Mā 'Anā `Alaykum Biĥafīžin 006-104. Gerçek şu ki size Rabbinizden basiretler gelmiştir. Kim basiretle-gِrürse kendi lehine, kim de kِr olursa (gِrmek istemezse) kendi aleyhinedir. Ben sizin üzerinizde gِzetleyici değilim. قَ‍‍دْ‌ ج‍‍َ‍ا‌ءَكُمْ بَ‍‍صَ‍‍ائِ‍‍ر‍ُ‍‌ مِ‍‌‍نْ ‌‍رَبِّكُمْ ۖ فَمَ‍‌‍نْ ‌أَبْ‍‍‍‍صَ‍رَ‌ فَلِنَفْسِ‍‍هِ ۖ ‌وَمَ‍‌‍نْ عَمِيَ فَعَلَيْهَا‌ ۚ ‌وَمَ‍‍ا‌ ‌أَنَا‌ عَلَيْكُمْ بِحَفِي‍‍ظٍ
Wa Kadhalika Nuşarrifu Al-'Āyāti Wa Liyaqūlū Darasta Wa Linubayyinahu Liqawmin Ya`lamūna 006-105. İşte Biz, ayetleri çeşitli biçimlerde bِyle açıklıyoruz. ضyle ki sana: "Sen ders almışsın" desinler ve Biz de bilebilen bir topluluğa onu açıkça gِstermiş olalım. وَكَذَلِكَ نُ‍‍صَ‍‍رِّفُ ‌الآي‍‍َ‍اتِ ‌وَلِيَ‍‍قُ‍‍ولُو‌ا‌ ‌دَ‌‍رَسْتَ ‌وَلِنُبَيِّنَ‍‍هُ لِ‍‍قَ‍‍وْمٍ‌ يَعْلَمُونَ
Attabi` Mā 'Ūĥiya 'Ilayka Min Rabbika ۖ Lā 'Ilāha 'Illā Huwa ۖ Wa 'A`riđ `Ani Al-Mushrikīna 006-106. Rabbinden sana vahyedilene uy. O'ndan başka İlah yoktur. Ve müşriklerden yüz çevir. اتَّبِعْ مَ‍‍ا‌ ‌أ‍ُ‍‌وحِيَ ‌إِلَ‍‍يْ‍‍كَ مِ‍‌‍نْ ‌‍رَبِّكَ ۖ لاَ‌ ‌إِلَهَ ‌إِلاَّ‌ هُوَ‌ ۖ ‌وَ‌أَعْ‍‍رِ‍‍ضْ عَنِ ‌الْمُشْ‍‍رِكِينَ
Wa Law Shā'a Allāhu Mā 'Ashraۗ Wa Mā Ja`alnāka `Alayhim Ĥafīžāan ۖ Wa Mā 'Anta `Alayhim Biwakīlin 006-107. Eğer Allah dileseydi onlar şirk koşmazdı. Biz seni onlar üzerinde bir gِzetleyici kılmadık; sen onlar üzerinde bir vekil değilsin. وَلَوْ‌ ش‍‍َ‍ا‌ءَ‌ ‌اللَّ‍‍هُ مَ‍‍ا‌ ‌أَشْ‍رَكُو‌اۗ ‌وَمَا‌ جَعَلْن‍‍َ‍اكَ عَلَيْهِمْ حَفِي‍‍ظ‍‍ا‌ ًۖ ‌وَمَ‍‍ا‌ ‌أَ‌نْ‍‍تَ عَلَيْهِمْ بِوَكِيلٍ
Wa Lā Tasubbū Al-Ladhīna Yad`ūna Min Dūni Allāhi Fayasubbū Allaha `Adwan Bighayri `Ilmin ۗ Kadhālika Zayyannā Likulli 'Ummatin `Amalahum Thumma 'Ilá Rabbihim Marji`uhum Fayunabbi'uhum Bimā Kānū Ya`malūna 006-108. Allah'tan başka yalvarıp-yakardıklarına (taptıklarına) sِvmeyin; sonra onlar da haddi aşarak bilmeksizin Allah'a sِverler. İşte bِyle, Biz her ümmete yaptıklarını süslü (çekici) gِsterdik, sonra onların son varışları Rablerinedir. O, yapmakta olduklarını onlara haber verecektir. وَلاَ‌ تَسُبُّو‌ا‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ يَ‍‍دْع‍‍ُ‍ونَ مِ‍‌‍نْ ‌د‍ُ‍‌ونِ ‌اللَّ‍‍هِ فَيَسُبُّو‌ا‌اللَّ‍‍هَ عَ‍‍دْ‌و‌ا‌ ً‌ بِ‍‍غَ‍‍يْ‍‍ر‍ِ‍‌ عِلْم‌‍ٍۗ كَذَلِكَ ‌زَيَّ‍‍نَّ‍‍ا‌ لِكُلِّ ‌أُمَّ‍‍ةٍ عَمَلَهُمْ ثُ‍‍مَّ ‌إِلَى‌ ‌‍رَبِّهِمْ مَرْجِعُهُمْ فَيُنَبِّئُهُمْ بِمَا‌ كَانُو‌ا‌ يَعْمَلُونَ
Wa 'Aqsamū Billāhi Jahda 'Aymānihim La'in Jā'at/hum 'Āyatun Layu'uminunna Bihā ۚ Qul 'Innamā Al-'Āyātu `Inda Allāhi ۖ Wa Mā Yush`irukum 'Annahā 'Idhā Jā'at Lā Yu'uminūna 006-109. Olanca yeminleriyle, eğer kendilerine bir ayet gelse, kesin olarak ona inanacaklarına dair Allah'a yemin ettiler. De ki: "Ayetler, ancak Allah Katındadır; onlara (mucizeler) gelse de kuşkusuz inanmayacaklarının şuurunda değil misiniz? وَ‌أَ‍قْ‍‍سَمُو‌ا‌ بِ‍اللَّ‍‍هِ جَهْدَ‌ ‌أَيْمَانِهِمْ لَئِ‍‌‍نْ ج‍‍َ‍ا‌ءَتْهُمْ ‌آيَة ٌ‌ لَيُؤْمِنُ‍‍نَّ بِهَا‌ ۚ قُ‍‍لْ ‌إِنَّ‍‍مَا‌ ‌الآي‍‍َ‍اتُ عِ‍‌‍نْ‍‍دَ‌ ‌اللَّ‍‍هِ ۖ ‌وَمَا‌ يُشْعِرُكُمْ ‌أَنَّ‍‍هَ‍‍ا‌ ‌إِ‌ذَ‌ا‌ ج‍‍َ‍ا‌ءَتْ لاَ‌ يُؤْمِنُونَ
Wa Nuqallibu 'Af'idatahum Wa 'Abşārahum Kamā Lam Yu'uminū Bihi~ 'Awwala Marratin Wa NadharuhumŢughyānihim Ya`mahūna 006-110. Biz onların kalplerini ve gِzlerini, ilkin inanmadıkları gibi tersine çeviririz ve onları tuğyanları içinde şaşkınca dolaşır bir durumda terk ederiz. وَنُ‍قَ‍‍لِّبُ ‌أَفْئِدَتَهُمْ ‌وَ‌أَبْ‍‍‍‍صَ‍‍ا‌‍رَهُمْ كَمَا‌ لَمْ يُؤْمِنُو‌ا‌ بِهِ ‌أَ‌وَّلَ مَ‍رَّةٍ‌ ‌وَنَذَ‌رُهُمْ فِي طُ‍‍غْ‍‍يَانِهِمْ يَعْمَهُونَ
Wa Law 'Annanā Nazzalnā 'Ilayhimu Al-Malā'ikata Wa Kallamahumu Al-Mawtá Wa Ĥasharnā `Alayhim Kulla Shay'in Qubulāan Mā Kānū Liyu'uminū 'Illā 'An Yashā'a Allāhu Wa Lakinna 'Aktharahum Yajhalūna 006-111. Gerçek şu ki, Biz onlara melekler indirseydik, onlarla ِlüler konuşsaydı ve herşeyi karşılarına toplasaydık, -Allah'ın dilediği dışında- yine onlar inanmayacaklardı. Ancak onların çoğu cahillik ediyorlar. وَلَوْ‌ ‌أَنَّ‍‍نَا‌ نَزَّلْنَ‍‍ا‌ ‌إِلَيْهِمُ ‌الْمَلاَئِكَةَ ‌وَكَلَّمَهُمُ ‌الْمَوْتَى‌ ‌وَحَشَرْنَا‌ عَلَيْهِمْ كُلَّ شَ‍‍يْء‌‌ٍقُ‍‍بُلا‌ ً‌ مَا‌ كَانُو‌ا‌ لِيُؤْمِنُ‍‍و‌ا‌ ‌إِلاَّ‌ ‌أَ‌نْ يَش‍‍َ‍ا‌ءَ‌ ‌اللَّ‍‍هُ ‌وَلَكِ‍‍نَّ ‌أَكْثَ‍رَهُمْ يَ‍‍جْ‍‍هَلُونَ
Wa Kadhalika Ja`alnā Likulli Nabīyin `Adūwāan Shayāţīna Al-'Insi Wa Al-Jinni Yūĥī Ba`đuhum 'Ilá Ba`đin Zukhrufa Al-Qawli Ghurūan ۚ Wa Law Shā'a Rabbuka Mā Fa`alūhu ۖ Fadharhum Wa Mā Yaftarūna 006-112. Bِylece her peygambere, insan ve cin şeytanlarından bir düşman kıldık. Onlardan bazısı bazısını aldatmak için yaldızlı sِzler fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapmazlardı. ضyleyse onları yalan olarak düzmekte olduklarıyla baş başa bırak. وَكَذَلِكَ جَعَلْنَا‌ لِكُلِّ نَبِيٍّ عَدُ‌وّ‌ا‌‌ ً‌ شَيَاطِ‍‍ي‍‍نَ ‌الإِ‌ن‍‍سِ ‌وَ‌الْجِ‍‍نِّ يُوحِي بَعْ‍‍ضُ‍‍هُمْ ‌إِلَى‌ بَعْ‍‍ضٍ‌ ‌زُ‍خْ‍‍رُفَ ‌الْ‍‍قَ‍‍وْلِ غُ‍‍رُ‌و‌ر‌ا‌ ًۚ ‌وَلَوْ‌ ش‍‍َ‍ا‌ءَ‌ ‌‍رَبُّكَ مَا‌ فَعَل‍‍ُ‍وهُ ۖ فَذَ‌رْهُمْ ‌وَمَا‌ يَفْتَرُ‌ونَ
Wa Litaşghá 'Ilayhi 'Af'idatu Al-Ladhīna Lā Yu'uminūna Bil-'Ākhirati Wa Liyarđawhu Wa Liyaqtarifū Mā Hum Muqtarifūna 006-113. Bir de ahirete inanmayanların kalpleri ona meyletsin de ondan (bu yaldızlı ve içi çarpık sِzlerden) hoşlansınlar ve yüklenmekte olduklarını yüklenedursunlar. وَلِتَ‍‍صْ‍‍غَ‍‍ى‌ ‌إِلَ‍‍يْ‍‍هِ ‌أَفْئِدَةُ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ لاَ‌ يُؤْمِن‍‍ُ‍ونَ بِ‍الآ‍‍خِ‍رَةِ ‌وَلِيَرْ‍ضَ‍‍وْهُ ‌وَلِيَ‍‍قْ‍‍تَ‍‍رِفُو‌ا‌ مَا‌ هُمْ مُ‍‍قْ‍‍تَ‍‍رِفُونَ
'Afaghayra Allāhi 'Abtaghī Ĥakamāan Wa Huwa Al-Ladhī 'Anzala 'Ilaykumu Al-Kitāba Mufaşşalāan Wa ۚ Al-Ladhīna 'Ātaynāhumu Al-Kitāba Ya`lamūna 'Annahu Munazzalun Min Rabbika Bil-Ĥaqqi ۖ Falā Takūnanna Mina Al-Mumtarīna 006-114. Allah'tan başka bir hakem mi arayayım? Oysa O, size kitabı açıklanmış olarak indirmiştir. Kendilerine kitap verdiklerimiz, bunun gerçekten Rabbinden hak olarak indirilmiş olduğunu bilmektedirler. Şu halde, sakın kuşkuya kapılanlardan olma. أَفَ‍‍غَ‍‍يْ‍رَ‌اللَّ‍‍هِ ‌أَبْ‍‍تَ‍‍غِ‍‍ي حَكَما‌ ً‌ ‌وَهُوَ‌ ‌الَّذِي ‌أَ‌ن‍‍زَلَ ‌إِلَيْكُمُ ‌الْكِت‍‍َ‍ابَ مُفَ‍‍صَّ‍‍لا‌ ًۚ ‌وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آتَيْنَاهُمُ ‌الْكِت‍‍َ‍ابَ يَعْلَم‍‍ُ‍ونَ ‌أَنَّ‍‍هُ مُنَزَّلٌ‌ مِ‍‌‍نْ ‌‍رَبِّكَ بِ‍الْحَ‍‍قِّ ۖ فَلاَ‌ تَكُونَ‍‍نَّ مِنَ ‌الْمُمْتَ‍‍رِينَ
Wa Tammat Kalimatu Rabbika Şidqāan Wa `Adlāan ۚ Lā Mubaddila Likalimātihi ۚ Wa Huwa As-Samī`u Al-`Alīmu 006-115. Rabbinin sِzü, doğruluk bakımından da, adalet bakımından da tastamamdır. O'nun sِzlerini değiştirebilecek yoktur. O, işitendir, bilendir. وَتَ‍‍مَّ‍‍تْ كَلِمَةُ ‌‍رَبِّكَ صِ‍‍دْ‍‍ق‍‍ا‌ ً‌ ‌وَعَ‍‍دْلا‌ ًۚ لاَ‌ مُبَدِّلَ لِكَلِمَاتِ‍‍هِ ۚ ‌وَهُوَ‌ ‌ال‍‍سَّم‍‍ِ‍ي‍‍عُ ‌الْعَلِيمُ
Wa 'In Tuţi` 'Akthara Man Al-'Arđi Yuđillūka `An Sabīli Allāhi ۚ 'In Yattabi`ūna 'Illā Až-Žanna Wa 'In Hum 'Illā Yakhruşūna 006-116. Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan şaşırtıp-saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak 'zan ve tahminle yalan sِylerler.' وَ‌إِ‌نْ تُ‍‍طِ‍‍عْ ‌أَكْثَ‍رَ‌ مَ‍‌‍نْ فِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ يُ‍‍ضِ‍‍لّ‍‍ُ‍وكَ عَ‍‌‍نْ سَب‍‍ِ‍ي‍‍لِ ‌اللَّ‍‍هِ ۚ ‌إِ‌نْ يَتَّبِع‍‍ُ‍ونَ ‌إِلاَّ‌ ‌ال‍‍ظَّ‍‍نَّ ‌وَ‌إِ‌نْ هُمْ ‌إِلاَّ‌ يَ‍‍خْ‍‍رُ‍صُ‍‍ونَ
'Inna Rabbaka Huwa 'A`lamu Man Yađillu `An Sabīlihi ۖ Wa Huwa 'A`lamu Bil-Muhtadīna 006-117. Şüphesiz Rabbin, Kendi yolundan sapanları daha iyi bilir. O, dosdoğru yolda olanları daha iyi bilendir. إِنَّ ‌‍رَبَّكَ هُوَ‌ ‌أَعْلَمُ مَ‍‌‍نْ يَ‍‍ضِ‍‍لُّ عَ‍‌‍نْ سَبِيلِ‍‍هِ ۖ ‌وَهُوَ‌ ‌أَعْلَمُ بِ‍الْمُهْتَدِينَ
Fakulū Mimmā Dhukira Asmu Allāhi `Alayhi 'In Kuntum Bi'āyātihi Mu'uminīna 006-118. Eğer O'nun ayetlerine inanıyorsanız, artık üzerinde yalnızca Allah'ın ismi anılanlardan yiyin. فَكُلُو‌ا‌ مِ‍‍مَّ‍‍ا‌ ‌ذُكِ‍‍ر‍َ‍‌ ‌اسْمُ ‌اللَّ‍‍هِ عَلَ‍‍يْ‍‍هِ ‌إِ‌نْ كُ‍‌‍ن‍‍تُمْ بِآيَاتِ‍‍هِ مُؤْمِنِينَ
Wa Mā Lakum 'Allā Ta'kulū Mimmā Dhukira Asmu Allāhi `Alayhi Wa Qad Faşşala Lakum Mā Ĥarrama `Alaykum 'Illā Mā Ađţurirtum 'Ilayhi ۗ Wa 'Inna Kathīrāan Layuđillūna Bi'ahwā'ihim Bighayri `Ilmin ۗ 'Inna Rabbaka Huwa 'A`lamu Bil-Mu`tadīna 006-119. Ne oluyor ki size, kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalmanız dışında, O, size haram kıldıklarını ayrı ayrı açıklamışken, üzerinde Allah'ın ismi anılan şeyleri yemiyorsunuz? Gerçekten çoğu, bir ilim olmaksızın kendi heva (istek ve tutku)larıyla (kimilerini) saptırıyorlar. Şüphesiz, senin Rabbin haddi aşanları en iyi bilendir. وَمَا‌ لَكُمْ ‌أَلاَّ‌ تَأْكُلُو‌ا‌ مِ‍‍مَّ‍‍ا‌ ‌ذُكِ‍‍ر‍َ‍‌ ‌اسْمُ ‌اللَّ‍‍هِ عَلَ‍‍يْ‍‍هِ ‌وَ‍قَ‍‍دْ‌ فَ‍‍صَّ‍‍لَ لَكُمْ مَا‌ حَ‍رَّمَ عَلَيْكُمْ ‌إِلاَّ‌ مَا‌ ‌اضْ‍‍طُ‍‍رِ‌ر‍ْ‍تُمْ ‌إِلَ‍‍يْ‍‍هِ ۗ ‌وَ‌إِنَّ كَثِي‍‍ر‌ا‌ ً‌ لَيُ‍‍ضِ‍‍لّ‍‍ُ‍ونَ بِأَهْو‍َ‍‌ائِهِمْ بِ‍‍غَ‍‍يْ‍‍ر‍ِ‍‌ عِلْم‌‍ٍۗ ‌إِنَّ ‌‍رَبَّكَ هُوَ‌ ‌أَعْلَمُ بِ‍الْمُعْتَدِينَ
Wa Dharū Žāhira Al-'Ithmi Wa Bāţinahu~ ۚ 'Inna Al-Ladhīna Yaksibūna Al-'Ithma Sayujzawna Bimā Kānū Yaqtarifūna 006-120. Günahın açıkta olanını da, gizlisini de terk edin. اünkü günahı kazananlar, yüklenegeldikleri nedeniyle karşılık gِreceklerdir. وَ‌ذَ‌رُ‌و‌اظَ‍‍اهِ‍‍ر‍َ‍‌ ‌الإِثْمِ ‌وَبَاطِ‍‍نَهُ~ُ ۚ ‌إِنَّ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ يَكْسِب‍‍ُ‍ونَ ‌الإِثْمَ سَيُ‍‍جْ‍‍زَ‌وْنَ بِمَا‌ كَانُو‌ا‌ يَ‍‍قْ‍‍تَ‍‍رِفُونَ
Wa Lā Ta'kulū Mimmā Lam Yudhkari Asmu Allāhi `Alayhi Wa 'Innahu Lafisqun ۗ Wa 'Inna Ash-Shayāţīna Layūĥūna 'Ilá 'Awliyā'ihim Liyujādilūkum ۖ Wa 'In 'Aţa`tumūhum 'Innakum Lamushrikūna 006-121. ـzerinde Allah'ın isminin anılmadığı şeyi yemeyin; çünkü bu fısk'tır (yoldan çıkıştır). Gerçekten şeytanlar, sizinle mücadele etmeleri için kendi dostlarına gizli-çağrılarda bulunurlar. Onlarla itaat ederseniz şüphesiz siz de müşriklersiniz. وَلاَ‌ تَأْكُلُو‌ا‌ مِ‍‍مَّ‍‍ا‌ لَمْ يُذْكَ‍‍ر‍ِ‍‌ ‌اسْمُ ‌اللَّ‍‍هِ عَلَ‍‍يْ‍‍هِ ‌وَ‌إِنَّ‍‍هُ لَفِسْ‍‍قٌۗ ‌وَ‌إِنَّ ‌ال‍‍شَّيَاطِ‍‍ي‍‍نَ لَيُوح‍‍ُ‍ونَ ‌إِلَ‍‍ى‌ ‌أَ‌وْلِي‍‍َ‍ائِهِمْ لِيُجَا‌دِلُوكُمْ ۖ ‌وَ‌إِ‌نْ ‌أَ‍طَ‍‍عْتُمُوهُمْ ‌إِنَّ‍‍كُمْ لَمُشْ‍‍رِكُونَ
'Awaman Kāna Maytāan Fa'aĥyaynāhu Wa Ja`alnā Lahu Nūan Yamshī Bihi Fī An-Nāsi Kaman Mathaluhu Fī Až-Žulumāti Laysa Bikhārijin Minhā ۚ Kadhālika Zuyyina Lilkāfirīna Mā Kānū Ya`malūna 006-122. ضlü iken kendisini dirilttiğimiz ve insanlar içinde yürümesi için kendisine bir nur verdiğimiz kimsenin durumu, karanlıklarda kalıp oradan bir çıkış bulamayanın durumu gibi midir? İşte, kafirlere yapmakta oldukları bِyle 'süslü ve çekici' gِsterilmiştir. أَ‌وَمَ‍‌‍نْ ك‍‍َ‍انَ مَيْتا‌‌ ً‌ فَأَحْيَيْن‍‍َ‍اهُ ‌وَجَعَلْنَا‌ لَ‍‍هُ نُو‌ر‌ا‌ ً‌ يَمْشِي بِ‍‍هِ فِي ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍اسِ كَمَ‍‌‍نْ مَثَلُ‍‍هُ فِي ‌ال‍‍ظُّ‍‍لُم‍‍َ‍اتِ لَ‍‍يْ‍‍سَ بِ‍‍خَ‍‍ا‌رِجٍ‌ مِ‍‌‍نْ‍‍هَا‌ ۚ كَذَلِكَ ‌زُيِّنَ لِلْكَافِ‍‍ر‍ِ‍ي‍‍نَ مَا‌ كَانُو‌ا‌ يَعْمَلُونَ
Wa Kadhalika Ja`alnā Fī Kulli Qaryatin 'Akābira Mujrimīhā Liyamkurū Fīhā ۖ Wa Mā Yamkurūna 'Illā Bi'anfusihim Wa Mā Yash`urūna 006-123. Bِylece Biz, her ülkenin ِnde gelenlerini -orada hileli- düzenler kursunlar diye- oranın suçlu-günahkarları kıldık. Oysa onlar, hileli-düzeni ancak kendilerine kurarlar da bunun şuuruna varmazlar. وَكَذَلِكَ جَعَلْنَا‌ فِي كُلِّ قَ‍‍رْيَةٍ ‌أَكَابِ‍‍ر‍َ‍‌ مُ‍‍جْ‍‍رِمِيهَا‌ لِيَمْكُرُ‌و‌ا‌ فِيهَا‌ ۖ ‌وَمَا‌ يَمْكُر‍ُ‍‌ونَ ‌إِلاَّ‌ بِأَ‌ن‍‍فُسِهِمْ ‌وَمَا‌ يَشْعُرُ‌ونَ
Wa 'Idhā Jā'at/hum 'Āyatun Qālū Lan Nu'umina Ĥattá Nu'utá Mithla Mā 'Ūtiya Rusulu Allāhi ۘ Allāhu 'A`lamu Ĥaythu Yaj`alu Risālatahu ۗ Sayuşību Al-Ladhīna 'AjraŞaghārun `Inda Allāhi Wa `Adhābun Shadīdun Bimā Kānū Yamkurūna 006-124. Onlara ne zaman bir ayet gelse, derler ki: "Allah'ın elçilerine verilenin bir benzeri bize de verilene kadar biz kesin olarak inanmayacağız." Allah, elçiliğini nereye vereceğini daha iyi bilir. Bu, suçlu-günahkarlara, kurdukları hileli-düzenleri nedeniyle şiddetli bir azap ve Allah Katında bir küçüklük isabet edecektir. وَ‌إِ‌ذَ‌ا‌ ج‍‍َ‍ا‌ءَتْهُمْ ‌آيَة‌‍ٌقَ‍‍الُو‌ا‌ لَ‍‌‍نْ نُؤْمِنَ حَتَّى‌ نُؤْتَى‌ مِثْلَ مَ‍‍ا‌ ‌أ‍ُ‍‌وتِيَ ‌رُسُلُ ‌اللَّ‍‍هِ ۘ ‌اللَّ‍‍هُ ‌أَعْلَمُ حَ‍‍يْ‍‍ثُ يَ‍‍جْ‍‍عَلُ ‌رِسَالَتَ‍‍هُ ۗ سَيُ‍‍صِ‍‍ي‍‍بُ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌أَجْ‍‍‍رَمُو‌اصَ‍‍غَ‍‍ا‌رٌ‌ عِ‍‌‍نْ‍‍دَ‌ ‌اللَّ‍‍هِ ‌وَعَذ‍َ‍‌اب‌‍ٌ‌ شَد‍ِ‍ي‍‍د‌ٌ‌ بِمَا‌ كَانُو‌ا‌ يَمْكُرُ‌ونَ
Faman Yuridi Allāhu 'An Yahdiyahu Yashraĥ Şadrahu Lil'islāmi ۖ Wa Man Yurid 'An Yuđillahu Yaj`al Şadrahu Đayyiqāan Ĥarajāan Ka'annamā Yaşşa``adu Fī As-Samā'i ۚ Kadhālika Yaj`alu Allāhu Ar-Rijsa `Alá Al-Ladhīna Lā Yu'uminūna 006-125. Allah, kimi hidayete erdirmek isterse, onun gِğsünü İslam'a açar; kimi saptırmak isterse, onun gِğsünü, sanki gِğe yükseliyormuş gibi dar ve sıkıntılı kılar. Allah, iman etmeyenlerin üstüne işte bِyle pislik çِkertir. فَمَ‍‌‍نْ يُ‍‍رِ‌دِ‌ ‌اللَّ‍‍هُ ‌أَ‌نْ يَهدِيَ‍‍هُ يَشْ‍رَحْ صَ‍‍دْ‌‍رَهُ لِلإِسْلاَمِ ۖ ‌وَمَ‍‌‍نْ يُ‍‍رِ‌دْ‌ ‌أَ‌نْ يُ‍‍ضِ‍‍لَّ‍‍هُ يَ‍‍جْ‍‍عَلْ صَ‍‍دْ‌‍رَهُ ضَ‍‍يِّ‍‍ق‍‍اً‌ حَ‍رَجا‌‌ ً‌ كَأَنَّ‍‍مَا‌ يَ‍‍صَّ‍‍عَّدُ‌ فِي ‌ال‍‍سَّم‍‍َ‍ا‌ءِ‌ ۚ كَذَلِكَ يَ‍‍جْ‍‍عَلُ ‌اللَّ‍‍هُ ‌ال‍‍رِّجْ‍‍سَ عَلَى‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ لاَ‌ يُؤْمِنُونَ
Wa Hadhā Şirāţu Rabbika Mustaqīmāan ۗ Qad Faşşalnā Al-'Āyāti Liqawmin Yadhdhakkarūna 006-126. Bu, Rabbinin dosdoğru yoludur. ضğüt alıp düşünmesini bilen bir topluluk için ayetleri bِyle birer birer açıkladık. وَهَذَ‌ا‌ صِ‍رَ‍‌اطُ ‌‍رَبِّكَ مُسْتَ‍‍قِ‍‍يما‌‌ ًۗ قَ‍‍دْ‌ فَ‍‍صَّ‍‍لْنَا‌ ‌الآي‍‍َ‍اتِ لِ‍‍قَ‍‍وْمٍ‌ يَذَّكَّرُ‌ونَ
Lahum Dāru As-Salāmi `Inda Rabbihim ۖ Wa Huwa Walīyuhum Bimā Kānū Ya`malūna 006-127. Onlar için Rableri Katında barış yurdu vardır ve O, yapmakta oldukları dolayısıyla onların velisidir. لَهُمْ ‌د‍َ‍‌ا‌رُ‌ ‌ال‍‍سَّلاَمِ عِ‍‌‍نْ‍‍دَ‌ ‌‍رَبِّهِمْ ۖ ‌وَهُوَ‌ ‌وَلِيُّهُمْ بِمَا‌ كَانُو‌ا‌ يَعْمَلُونَ
Wa Yawma Yaĥshuruhum Jamī`āan Yā Ma`shara Al-Jinni Qadi Astakthartum Mina Al-'Insi ۖ Wa Qāla 'Awliyā'uuhum Mina Al-'Insi Rabbanā Astamta`a Ba`đunā Biba`đin Wa Balaghnā 'Ajalanā Al-Ladhī 'Ajjalta Lanā ۚ Qāla An-Nāru Mathwākum Khālidīna Fīhā 'Illā Mā Shā'a Allāhu ۗ 'Inna Rabbaka Ĥakīmun `Alīmun 006-128. Onların tümünü toplayacağı gün: "Ey cin topluluğu insanlardan çoğunu (ayartıp kendinize kullar) edindiniz" (diyecek). İnsanlardan onların dostları derler ki: "Rabbimiz, kimimiz kimimizden yararlandı ve bizim için tespit ettiğin süreye ulaştık." (Allah) Diyecek ki: "Allah'ın dilediği dışta olmak üzere, ateş sizin içinde süresiz kalacağınız konaklama yerinizdir." Şüphesiz Rabbin, hüküm ve hikmet sahibi olandır, bilendir. وَيَ‍‍وْمَ يَحْشُرُهُمْ جَمِيعا‌ ً‌ يَا‌ مَعْشَ‍رَ‌الْجِ‍‍نِّ قَ‍‍دِ‌ ‌اسْتَكْثَرْتُمْ مِنَ ‌الإِ‌ن‍‍سِ ۖ ‌وَ‍قَ‍‍الَ ‌أَ‌وْلِي‍‍َ‍ا‌ؤُهُمْ مِنَ ‌الإِ‌ن‍‍سِ ‌‍رَبَّنَا‌ ‌اسْتَمْتَعَ بَعْ‍‍ضُ‍‍نَا‌ بِبَعْ‍‍ضٍ‌ ‌وَبَلَ‍‍غْ‍‍نَ‍‍ا‌ ‌أَجَلَنَا‌ ‌الَّذِي ‌أَجَّلْتَ لَنَا‌ ۚ قَ‍‍الَ ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍ا‌رُ‌ مَثْوَ‌اكُمْ خَ‍‍الِد‍ِ‍ي‍‍نَ فِيهَ‍‍ا‌ ‌إِلاَّ‌ مَا‌ ش‍‍َ‍ا‌ءَ‌ ‌اللَّ‍‍هُ ۗ ‌إِنَّ ‌‍رَبَّكَ حَك‍‍ِ‍ي‍‍مٌ عَلِيمٌ
Wa Kadhalika Nuwallī Ba`đa Až-Žālimīna Ba`đāan Bimā Kānū Yaksibūna 006-129. Bِylece Biz, kazandıkları dolayısıyla zalimlerin bir kısmını bir kısmının başına geçiririz. وَكَذَلِكَ نُوَلِّي بَعْ‍‍ضَ ‌ال‍‍ظَّ‍‍الِم‍‍ِ‍ي‍‍نَ بَعْ‍‍ض‍‍ا‌ ً‌ بِمَا‌ كَانُو‌ا‌ يَكْسِبُونَ
Yā Ma`shara Al-Jinni Wa Al-'Insi 'Alam Ya'tikum Rusulun Minkum Yaquşşūna `Alaykum 'Āyā Tī Wa Yundhirūnakum Liqā'a Yawmikum ۚdhā Qālū Shahidnā `Alá ۖ 'Anfusinā Wa Gharrat/humu Al-Ĥayā Atu Ad-Dunyā Wa Shahidū `Alá 'Anfusihim 'Annahum Kānū Kāfirīna 006-130. Ey cin ve insan topluluğu, içinizden size ayetlerimi aktarıp-okuyan ve bu karşı karşıya geldiğiniz gününüzle sizi uyarıp-korkutan elçiler gelmedi mi? Onlar: "Nefislerimize karşı şehadet ederiz" derler. Dünya hayatı onları aldattı ve gerçekten kafir olduklarına dair kendi nefislerine karşı şehadet ettiler. يَامَعْشَ‍رَ‌الْجِ‍‍نِّ ‌وَ‌الإِ‌ن‍‍سِ ‌أَلَمْ يَأْتِكُمْ ‌رُسُلٌ‌ مِ‍‌‍نْ‍‍كُمْ يَ‍‍قُ‍‍صُّ‍‍ونَ عَلَيْكُمْ ‌آيَاتِي ‌وَيُ‍‌‍ن‍‍ذِ‌رُ‌ونَكُمْ لِ‍‍قَ‍‍ا‌ءَ‌ يَوْمِكُمْ هَذَ‌ا‌ قَ‍‍الُو‌اۚ شَهِ‍‍دْنَا‌ عَلَ‍‍ى‌ ‌أَ‌ن‍‍فُسِنَا‌ ‌وَ‍‍غَ‍رَّتْهُمُ ۖ ‌الْحَي‍‍َ‍اةُ ‌ال‍‍دُّ‌نْ‍‍يَا‌ ‌وَشَهِدُ‌و‌ا‌ عَلَ‍‍ى‌ ‌أَ‌ن‍‍فُسِهِمْ ‌أَنَّ‍‍هُمْ كَانُو‌ا‌ كَافِ‍‍رِينَ
Dhālika 'An Lam Yakun Rabbuka Muhlika Al-Qurá Bižulmin Wa 'Ahluhā Ghāfilūna 006-131. Bu, halkı habersizken, Rabbinin ülkeleri zulüm ve helak edici olmadığındandır. ذَلِكَ ‌أَ‌نْ لَمْ يَكُ‍‌‍نْ ‌‍رَبُّكَ مُهْلِكَ ‌الْ‍‍قُ‍رَ‌ى‌ بِ‍‍ظُ‍‍لْمٍ‌ ‌وَ‌أَهْلُهَا‌ غَ‍‍افِلُونَ
Wa Likullin Darajātun Mimmā `Amilū ۚ Wa Mā Rabbuka Bighāfilin `Ammā Ya`malūna 006-132. Yapmakta oldukları dolayısıyla her biri için dereceler vardır. Rabbin, onların yapmakta olduklarından habersiz değildir. وَلِكُلّ‌‍ٍ‌ ‌دَ‌‍رَج‍‍َ‍اتٌ‌ مِ‍‍مَّ‍‍ا‌ عَمِلُو‌اۚ ‌وَمَا‌ ‌‍رَبُّكَ بِ‍‍غَ‍‍افِلٍ عَ‍‍مَّ‍‍ا‌ يَعْمَلُونَ
Wa Rabbuka Al-Ghanīyu Dhū Ar-Raĥmati ۚ 'In Yasha' Yudh/hibkum Wa Yastakhlif Min Ba`dikum Mā Yashā'u Kamā 'Ansha'akum Min Dhurrīyati Qawmin 'Ākharīna 006-133. Rabbin, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan rahmet sahibidir. Dilerse sizi giderir ve dilerse, sizi bir başka kavmin soyundan (inşa edip) var ettiği gibi yerinize bir başkasını getirir. وَ‌‍رَبُّكَ ‌الْ‍‍غَ‍‍نِيُّ ‌ذُ‌و‌ ‌ال‍رَّحْمَةِ ۚ ‌إِ‌نْ يَشَأْ‌ يُذْهِ‍‍بْ‍‍كُمْ ‌وَيَسْتَ‍‍خْ‍‍لِفْ مِ‍‌‍نْ بَعْدِكُمْ مَا‌ يَش‍‍َ‍ا‌ءُ‌ كَمَ‍‍ا‌ ‌أَ‌ن‍‍شَأَكُمْ مِ‍‌‍نْ ‌ذُ‌رِّيَّةِ قَ‍‍وْم‌‍ٍ‌ ‌آ‍‍خَ‍‍رِينَ
'Inna Mā Tū`adūna La'ātin ۖ Wa Mā 'Antum Bimu`jizīna 006-134. Hiç şüphesiz, size vadedilen mutlaka gelecektir. Ve siz aciz bırakılacak değilsiniz. إِنَّ مَا‌ تُوعَد‍ُ‍‌ونَ لَآتٍۖ ‌وَمَ‍‍ا‌ ‌أَ‌نْ‍‍تُمْ بِمُعْجِزِينَ
Qul Yā Qawmi A`malū `Alá Makānatikum 'Innī `Āmilun ۖ Fasawfa Ta`lamūna Man Takūnu Lahuqibatu Ad-Dāri ۗ 'Innahu Lā Yufliĥu Až-Žālimūna 006-135. De ki: "Ey kavmim, bütün yapabileceğinizi yapın; şüphesiz ben de yapıyorum. Bu yurdun (dünyanın) sonu, kimindir, bilip-ِğreneceksiniz. Gerçekten zalimler kurtuluşa ermeyeceklerdir." قُ‍‍لْ يَا‌ قَ‍‍وْمِ ‌اعْمَلُو‌ا‌ عَلَى‌ مَكَانَتِكُمْ ‌إِنِّ‍‍ي عَامِل‌‍ٌۖ فَسَ‍‍وْفَ تَعْلَم‍‍ُ‍ونَ مَ‍‌‍نْ تَك‍‍ُ‍ونُ لَ‍‍هُ عَاقِ‍‍بَةُ ‌ال‍‍دّ‍َ‍‌ا‌ر‍ِ‍‌ ۗ ‌إِنَّ‍‍هُ لاَ‌ يُفْلِحُ ‌ال‍‍ظَّ‍‍الِمُونَ
Wa Ja`alū Lillāh Mimmā Dhara'a Mina Al-Ĥarthi Wa Al-'An`ām Naşībāan Faqālū Hādhā Lillāh Biza`mihim Wa Hadhā Lishurakā'inā ۖ Famā Kāna Lishurakā'ihim Falā Yaşilu 'Ilá Allāhi ۖ Wa Mā Kāna Lillāh Fahuwa Yaşilu 'Ilá Shurakā'ihim ۗ Sā'a Mā Yaĥkumūna 006-136. O'nun üretip-türettiği ekin ve hayvanlardan Allah için bir pay ayırdılar, sonra kendi zanlarınca: "Bu Allah'ındır, bu da ortaklarımızındır" dediler. Kendi ortakları için olan (pay), Allah tarafına geçmez, ama Allah'a ait olan kendi ortaklarının tarafına (payına) geçer. Ne kِtü hüküm veriyorlar? وَجَعَلُو‌الِلَّهِ مِ‍‍مَّ‍‍ا‌ ‌ذَ‌‍رَ‌أَ‌ مِنَ ‌الْحَرْثِ ‌وَ‌الأَنعَام نَ‍‍صِ‍‍يبا‌‌ ً‌ فَ‍‍قَ‍‍الُو‌ا‌ هَذَ‌ا‌ لِلَّهِ بِزَعْمِهِمْ ‌وَهَذَ‌ا‌ لِشُ‍رَك‍‍َ‍ائِنَا‌ ۖ فَمَا‌ ك‍‍َ‍انَ لِشُ‍رَك‍‍َ‍ائِهِمْ فَلاَ‌ يَ‍‍صِ‍‍لُ ‌إِلَى‌ ‌اللَّ‍‍هِ ۖ ‌وَمَا‌ ك‍‍َ‍انَ لِلَّهِ فَهُوَ‌ يَ‍‍صِ‍‍لُ ‌إِلَى‌ شُ‍رَك‍‍َ‍ائِهِمْ ۗ س‍‍َ‍ا‌ءَ‌ مَا‌ يَحْكُمُونَ
Wa Kadhalika Zayyana Likathīrin Mina Al-Mushrikīna Qatla 'Awlādihim Shurakā'uuhum Liyurdūhum Wa Liyalbisū `Alayhim Dīnahum ۖ Wa Law Shā'a Allāhu Mā Fa`alūhu ۖ Fadharhum Wa Mā Yaftarūna 006-137. Yine bunun gibi onların ortakları, müşriklerden çoğuna çocuklarını ِldürmeyi süslü gِsterdiler. Hem onları helake düşürmek, hem kendi aleyhlerinde dinlerini karmakarışık kılmak için. Allah dileseydi bunu yapmazlardı; sen onları ve düzmekte oldukları iftiraları bırak. وَكَذَلِكَ ‌زَيَّنَ لِكَث‍‍ِ‍ي‍‍ر‌ٍ‌ مِنَ ‌الْمُشْ‍‍رِك‍‍ِ‍ي‍‍نَ قَ‍‍تْلَ ‌أَ‌وْلاَ‌دِهِمْ شُ‍رَك‍‍َ‍ا‌ؤُهُمْ لِيُرْ‌دُ‌وهُمْ ‌وَلِيَلْبِسُو‌ا‌ عَلَيْهِمْ ‌دِينَهُمْ ۖ ‌وَلَوْ‌ ش‍‍َ‍ا‌ءَ‌ ‌اللَّ‍‍هُ مَا‌ فَعَل‍‍ُ‍وهُ ۖ فَذَ‌رْهُمْ ‌وَمَا‌ يَفْتَرُ‌ونَ
Wa Qālū Hadhihi~ 'An`āmun Wa Ĥarthun Ĥijrun Lā Yaţ`amuhā 'Illā Man Nashā'u Biza`mihim Wa 'An`āmun Ĥurrimat Žuhūruhā Wa 'An`āmun Lā Yadhkurūna Asma Allāhi `Alayhā Aftirā'an `Alayhi ۚ Sayajzīhim Bimā Kānū Yaftarūna 006-138. Ve kendi zanlarınca dediler ki: "Bu hayvanlar ve ekinler dokunulmazdır. Onları bizim dilediklerimiz dışında başkası yiyemez. (Şu) Hayvanların da sırtları haram kılınmıştır." ضyle hayvanlar vardır ki, -O'na iftira etmek suretiyle- üzerlerinde Allah'ın ismini anmazlar. Yalan yere iftira düzmekte olduklarından dolayı O, cezalarını verecektir. وَ‍قَ‍‍الُو‌ا‌ هَذِهِ ‌أَ‌نْ‍‍ع‍‍َ‍امٌ‌ ‌وَحَرْثٌ حِ‍‍جْ‍‍ر‌ٌ‌ لاَ‌ يَ‍‍طْ‍‍عَمُهَ‍‍ا‌ ‌إِلاَّ‌ مَ‍‌‍نْ نَش‍‍َ‍ا‌ءُ‌ بِزَعْمِهِمْ ‌وَ‌أَ‌نْ‍‍ع‍‍َ‍امٌ حُرِّمَتْ ظُ‍‍هُو‌رُهَا‌ ‌وَ‌أَ‌نْ‍‍ع‍‍َ‍ام ٌ‌ لاَ‌ يَذْكُر‍ُ‍‌ونَ ‌اسْمَ ‌اللَّ‍‍هِ عَلَيْهَا‌ ‌افْتِر‍َ‍‌ا‌ءً‌ عَلَ‍‍يْ‍‍هِ ۚ سَيَ‍‍جْ‍‍زِيهِمْ بِمَا‌ كَانُو‌ا‌ يَفْتَرُ‌ونَ
Wa Qālū Mā Fī Buţūni Hadhihi Al-'An`āmi Khālişatun Lidhukūrinā Wa Muĥarramun `Alá 'Azwājinā ۖ Wa 'In Yakun Maytatan Fahum Fīhi Shurakā'u ۚ Sayajzīhim Waşfahum ۚ 'Innahu Ĥakīmun `Alīmun 006-139. Bir de dediler ki: "Bu hayvanların karınlarında olan, yalnızca bizim erkeklerimize aittir, eşlerimize ise haramdır. Eğer o, ِlü doğarsa onlar da bunda ortaktırlar." Allah, (bu) düzmelerinin cezasını verecektir. Şüphesiz O, hüküm sahibi olandır, bilendir. وَ‍قَ‍‍الُو‌ا‌ مَا‌ فِي بُ‍‍طُ‍‍ونِ هَذِهِ ‌الأَنع‍‍َ‍امِ خَ‍‍الِ‍‍صَ‍‍ة ٌ‌ لِذُكُو‌رِنَا‌ ‌وَمُحَ‍رَّمٌ عَلَ‍‍ى‌ ‌أَ‌زْ‌وَ‌اجِنَا‌ ۖ ‌وَ‌إِ‌نْ يَكُ‍‌‍نْ مَيْتَة‌ ً‌ فَهُمْ ف‍‍ِ‍ي‍‍هِ شُ‍رَك‍‍َ‍ا‌ءُ‌ ۚ سَيَ‍‍جْ‍‍زِيهِمْ ‌وَ‍صْ‍‍فَهُمْ ۚ ‌إِنَّ‍‍هُ حَك‍‍ِ‍ي‍‍مٌ عَلِيمٌ
Qad Khasira Al-Ladhīna Qatalū 'Awlādahum Safahāan Bighayri `Ilmin Wa Ĥarramū Mā Razaqahumu Allāhu Aftirā'an `Alá Allāhi ۚ Qad Đallū Wa Mā Kānū Muhtadīna 006-140. اocuklarını hiçbir bilgiye dayanmaksızın akılsızca ِldürenler ile Allah'a karşı yalan yere iftira düzüp Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiklerini haram kılanlar elbette hüsrana uğramışlardır. Onlar, gerçekten şaşırıp sapmışlardır ve doğru yolu bulamamışlardır. قَ‍‍دْ‌ خَ‍‍سِ‍‍ر‍َ‍‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ قَ‍‍تَلُ‍‍و‌ا‌ ‌أَ‌وْلاَ‌دَهُمْ سَفَها‌ ً‌ بِ‍‍غَ‍‍يْ‍‍ر‍ِ‍‌ عِلْمٍ‌ ‌وَحَ‍رَّمُو‌ا‌ مَا‌ ‌‍رَ‌زَ‍قَ‍‍هُمُ ‌اللَّ‍‍هُ ‌افْتِر‍َ‍‌ا‌ءً‌ عَلَى‌ ‌اللَّ‍‍هِ ۚ قَ‍‍دْ‌ ضَ‍‍لُّو‌ا‌ ‌وَمَا‌ كَانُو‌ا‌ مُهْتَدِينَ
Wa Huwa Al-Ladhī 'Ansha'a Jannātin Ma`rūshātin Wa Ghayra Ma`rūshātin Wa An-Nakhla Wa Az-Zar`a Mukhtalifāan 'Ukuluhu Wa Az-Zaytūna Wa Ar-Rummāna Mutashābihāan Wa Ghayra Mutashābihin ۚ Kulū Min Thamarihi~ 'Idhā 'Athmara Wa 'Ātū Ĥaqqahu Yawma Ĥaşādihi ۖ Wa Lā Tusrifū ۚ 'Innahu Lā Yuĥibbu Al-Musrifīna 006-141. Asmalı ve asmasız bahçeleri, hurmaları ve tadları farklı ekinleri, zeytinleri ve narları -birbirine benzer ve benzeşmez- yaratan O'dur. ـrün verdiğinde ürününden yiyin ve hasad günü hakkını verin; israf etmeyin. اünkü O, israf edenleri sevmez. وَهُوَ‌ ‌الَّذِي ‌أَ‌نْ‍‍شَأَ‌ جَ‍‍نّ‍‍َ‍اتٍ‌ مَعْرُ‌وش‍‍َ‍اتٍ‌ ‌وَ‍‍غَ‍‍يْ‍رَ‌ مَعْرُ‌وش‍‍َ‍اتٍ‌ ‌وَ‌ال‍‍نَّ‍‍‍‍خْ‍‍لَ ‌وَ‌ال‍‍زَّ‌رْعَ مُ‍‍خْ‍‍تَلِفاً‌ ‌أُكُلُ‍‍هُ ‌وَ‌ال‍‍زَّيْت‍‍ُ‍ونَ ‌وَ‌ال‍‍رُّمّ‍‍َ‍انَ مُتَشَابِها‌ ً‌ ‌وَ‍‍غَ‍‍يْ‍رَ‌ مُتَشَابِه‌‍ٍۚ كُلُو‌ا‌ مِ‍‌‍نْ ثَمَ‍‍رِهِ ‌إِ‌ذَ‌ا‌ ‌أَثْمَ‍رَ‌ ‌وَ‌آتُو‌ا‌ حَ‍‍قَّ‍‍هُ يَ‍‍وْمَ حَ‍‍صَ‍‍ا‌دِهِ ۖ ‌وَلاَ‌ تُسْ‍‍رِفُ‍‍و‌اۚ ‌إِنَّ‍‍هُ لاَ‌ يُحِبُّ ‌الْمُسْ‍‍رِفِينَ
Wa Mina Al-'An`āmi Ĥamūlatan Wa Farshāan ۚ Kulū Mimmā Razaqakumu Allāhu Wa Lā Tattabi`ū Khuţuwāti Ash-Shayţāni ۚ 'Innahu Lakum `Adūwun Mubīnun 006-142. Hayvanlardan yük taşıyan ve (yünlerinden, tüylerinden) dِşek yapılanları da (yaratan O'dur). Allah'ın size rızık olarak verdiklerinden yiyin ve şeytanın adımlarına uymayın. اünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır. وَمِنَ ‌الأَنع‍‍َ‍امِ حَمُولَة ً‌ ‌وَفَرْشا‌‌ ًۚ كُلُو‌ا‌ مِ‍‍مَّ‍‍ا‌ ‌‍رَ‌زَ‍قَ‍‍كُمُ ‌اللَّ‍‍هُ ‌وَلاَ‌ تَتَّبِعُو‌اخُ‍‍طُ‍‍و‍َ‍‌اتِ ‌ال‍‍شَّيْ‍‍طَ‍‍انِ ۚ ‌إِنَّ‍‍هُ لَكُمْ عَدُ‌وّ‌ٌ‌ مُبِينٌ
Thamāniyata 'Azwājin ۖ Mina Ađ-Đa'ni Athnayni Wa Mina Al-Ma`zi Athnayni ۗ Qul 'Āldhdhakarayni Ĥarrama 'Ami Al-'Unthayayni 'Ammā Ashtamalat `Alayhi 'Arĥāmu Al-'Unthayayni ۖ Nabbi'ūnī Bi`ilmin 'In Kuntum Şādiqīna 006-143. Sekiz çift; koyundan iki, keçiden de iki. De ki: "İki erkeği mi haram kıldı? Yoksa iki dişiyi mi, ya da o iki dişinin rahimlerinin, kendisini kapsadığı (yavruları) mı? Eğer doğru sِzlüler iseniz bana bir ilimle haber verin." ثَمَانِيَةَ ‌أَ‌زْ‌و‍َ‍‌اجٍۖ مِنَ ‌ال‍‍ضَّ‍‍أْنِ ‌اثْنَ‍‍يْ‍‍نِ ‌وَمِنَ ‌الْمَعْزِ‌ ‌اثْنَ‍‍يْ‍‍نِ ۗ قُ‍‍لْ ‌أ‍َ‍‌ال‍‍ذَّكَ‍رَيْ‍‍نِ حَ‍رَّمَ ‌أَمِ ‌الأُ‌نْ‍‍ثَيَ‍‍يْ‍‍نِ ‌أَمَّ‍‍ا‌ ‌اشْتَمَلَتْ عَلَ‍‍يْ‍‍هِ ‌أَ‌رْح‍‍َ‍امُ ‌الأُ‌ن‍‍ثَيَ‍‍يْ‍‍نِ ۖ نَبِّئ‍‍ُ‍‍ونِي بِعِلْم‌‍ٍ‌ ‌إِ‌نْ كُ‍‌‍ن‍‍تُمْ صَ‍‍ا‌دِقِ‍‍ينَ
Wa Mina Al-'Ibili Athnayni Wa Mina Al-Baqari Athnayni ۗ Qul 'Āldhdhakarayni Ĥarrama 'Ami Al-'Unthayayni 'Ammā Ashtamalat `Alayhi 'Arĥāmu Al-'Unthayayni ۖ 'Am Kuntum Shuhadā'a 'Idh Waşşākumu Allāhu Bihadhā ۚ Faman 'Ažlamu Mimmani Aftará `Alá Allāhi Kadhibāan Liyuđilla An-Nāsa Bighayri `Ilmin ۗ 'Inna Allāha Lā Yahdī Al-Qawma Až-Žālimīna 006-144. Deveden iki, sığırdan da iki. De ki: "İki erkeği mi haram kıldı? Yoksa iki dişiyi mi ya da o iki dişinin rahimlerinin, kendisini kapsadığı (yavruları) mı? Yoksa Allah, bunları sizlere tavsiye ettiği zaman şahid miydiniz?" Hiçbir bilgiye dayanmaksızın insanları saptırmak için Allah'a karşı yalan uydurup iftira düzenden daha zalim kimdir? Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez. وَمِنَ ‌الإِبِلِ ‌اثْنَ‍‍يْ‍‍نِ ‌وَمِنَ ‌الْبَ‍‍قَ‍‍ر‍ِ‍‌ ‌اثْنَ‍‍يْ‍‍نِ ۗ قُ‍‍لْ ‌أ‍َ‍‌ال‍‍ذَّكَ‍رَيْ‍‍نِ حَ‍رَّمَ ‌أَمِ ‌الأُ‌ن‍‍ثَيَ‍‍يْ‍‍نِ ‌أَمَّ‍‍ا‌ ‌اشْتَمَلَتْ عَلَ‍‍يْ‍‍هِ ‌أَ‌رْح‍‍َ‍امُ ‌الأُ‌ن‍‍ثَيَ‍‍يْ‍‍نِ ۖ ‌أَمْ كُ‍‌‍ن‍‍تُمْ شُهَد‍َ‍‌ا‌ءَ‌ ‌إِ‌ذْ‌ ‌وَ‍صَّ‍‍اكُمُ ‌اللَّ‍‍هُ بِهَذَ‌ا‌ ۚ فَمَ‍‌‍نْ ‌أَ‍ظْ‍‍لَمُ مِ‍‍مَّ‍‍نِ ‌افْتَ‍رَ‌ى‌ عَلَى‌ ‌اللَّ‍‍هِ كَذِبا‌ ً‌ لِيُ‍‍ضِ‍‍لَّ ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍اسَ بِ‍‍غَ‍‍يْ‍‍ر‍ِ‍‌ عِلْم‌‍ٍۗ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ لاَ‌ يَهْدِي ‌الْ‍‍قَ‍‍وْمَ ‌ال‍‍ظَّ‍‍الِمِينَ
Qul Lā 'Ajidu Fī Mā 'Ūĥiya 'Ilayya Muĥarramāan `Alá Ţā`imin Yaţ`amuhu~ 'Illā 'An Yakūna Maytatan 'Aw Damāan Masfūĥāan 'Aw Laĥma Khinzīrin Fa'innahu Rijsun 'Aw Fisqāan 'Uhilla Lighayri Allāhi Bihi ۚ Famani Ađţurra Ghayraghin Wa Lā `Ādin Fa'inna Rabbaka Ghafūrun Raĥīmun 006-145. De ki: "Bana vahyolunanlar içinde, yiyen bir kimsenin yiyeceği (şeyler) için, ِlü eti, dِkülen kan, domuz eti -ki bu gerçekten murdardır- ya da Allah'tan başkası adına kesilmiş bir fısk dışında, haram kılınmış bir şey bulmuyorum. Kim kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalırsa, -saldırmamak ve haddi aşmamak şartıyla- (bu sayılanlardan ِlmeyecek kadar yiyebilir). Şüphesiz senin Rabbin bağışlayandır, esirgeyendir. قُ‍‍لْ لاَ‌ ‌أَجِدُ‌ فِي مَ‍‍ا‌ ‌أ‍ُ‍‌وحِيَ ‌إِلَيَّ مُحَ‍رَّماً‌ عَلَى‌ طَ‍‍اعِمٍ‌ يَ‍‍طْ‍‍عَمُهُ~ُ ‌إِلاَّ‌ ‌أَ‌نْ يَك‍‍ُ‍ونَ مَيْتَةً ‌أَ‌وْ‌ ‌دَما‌ ً‌ مَسْفُوحاً‌ ‌أَ‌وْ‌ لَحْمَ خِ‍‍‌‍ن‍‍ز‍ِ‍ي‍‍ر‌ٍ‌ فَإِنَّ‍‍هُ ‌رِجْ‍‍سٌ ‌أَ‌وْ‌ فِسْ‍‍ق‍‍اً‌ ‌أُهِلَّ لِ‍‍غَ‍‍يْ‍‍ر‍ِ‍‌ ‌اللَّ‍‍هِ بِ‍‍هِ ۚ فَمَنِ ‌اضْ‍‍طُ‍رَّغَ‍‍يْ‍رَ‌ ب‍‍َ‍اغٍ‌ ‌وَلاَ‌ ع‍‍َ‍ا‌د‌‌ٍ‌ فَإِنَّ ‌‍رَبَّكَ غَ‍‍ف‍‍ُ‍و‌ر‌ٌ‌ ‌‍رَحِيمٌ
Wa `Alá Al-Ladhīna Hādū Ĥarramnā Kulla Dhī Žufurin ۖ Wa Mina Al-Baqari Wa Al-Ghanami Ĥarramnā `Alayhim Shuĥūmahumā 'Illā Mā Ĥamalat Žuhūruhumā 'Awi Al-Ĥawāyā 'Aw Mā Akhtalaţa Bi`ažmin ۚ Dhālika Jazaynāhum Bibaghyihim ۖ Wa 'Innā Laşādiqūna 006-146. Yahudi olanlara her tırnaklı (hayvanı) haram kıldık. Sığırlardan ve koyunlardan, sırtlarına veya bağırsaklarına yapışan veya kemiğe karışanlar dışında iç yağlarını da onlara haram kıldık. 'Azgınlık ve hakka tecavüzde bulunmaları' nedeniyle onları bِyle cezalandırdık. Biz şüphesiz doğru olanlarız. وَعَلَى‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ هَا‌دُ‌و‌ا‌ حَ‍رَّمْنَا‌ كُلَّ ‌ذِي ظُ‍‍فُر‌ٍۖ ‌وَمِنَ ‌الْبَ‍‍قَ‍‍ر‍ِ‍‌ ‌وَ‌الْ‍‍غَ‍‍نَمِ حَ‍رَّمْنَا‌ عَلَيْهِمْ شُحُومَهُمَ‍‍ا‌ ‌إِلاَّ‌ مَا‌ حَمَلَتْ ظُ‍‍هُو‌رُهُمَ‍‍ا‌ ‌أَ‌وِ‌ ‌الْحَوَ‌ايَ‍‍ا‌ ‌أَ‌وْ‌ مَا‌ ‌اخْ‍‍تَلَ‍‍طَ بِعَ‍‍ظْ‍‍م‌‍ٍۚ ‌ذَلِكَ جَزَيْنَاهُمْ بِبَ‍‍غْ‍‍يِهِمْ ۖ ‌وَ‌إِنَّ‍‍ا‌ لَ‍‍صَ‍‍ا‌دِقُ‍‍ونَ
Fa'in Kadhdhabūka Faqul Rabbukum Dhū Raĥmatin Wāsi`atin Wa Lā Yuraddu Ba'suhu `Ani Al-Qawmi Al-Mujrimīna 006-147. Şayet seni yalanlayacak olurlarsa, de ki: "Rabbiniz geniş rahmet sahibidir. O’nun şiddetli çarpması, suçlu-günahkarlar topluluğundan geri çevrilemez." فَإِ‌نْ كَذَّب‍‍ُ‍وكَ فَ‍‍قُ‍‍لْ ‌‍رَبُّكُمْ ‌ذُ‌و‌ ‌‍رَحْمَةٍ‌ ‌وَ‌اسِعَةٍ‌ ‌وَلاَ‌ يُ‍رَ‌دُّ‌ بَأْسُ‍‍هُ عَنِ ‌الْ‍‍قَ‍‍وْمِ ‌الْمُ‍‍جْ‍‍رِمِينَ
Sayaqūlu Al-Ladhīna 'Ashrakū Law Shā'a Allāhu Mā 'Ashraknā Wa Lā 'Ābā'uunā Wa Lā Ĥarramnā Min Shay'in ۚ Kadhālika Kadhdhaba Al-Ladhīna Min Qablihim Ĥattá Dhāqū Ba'sanā ۗ Qul Hal `Indakum Min `Ilmin Fatukhrijūhu Lanā ۖ 'In Tattabi`ūna 'Illā Až-Žanna Wa 'In 'Antum 'Illā Takhruşūna 006-148. Şirk koşanlar diyecekler ki: "Allah dileseydi ne biz şirk koşardık, ne atalarımız ve hiçbir şeyi de haram kılmazdık." Onlardan ِncekiler de, Bizim zorlu-azabımızı tadıncaya kadar bِyle yalanladılar. De ki: "Sizin yanınızda, bize çıkarabileceğiniz bir ilim mi var? Siz ancak zanna uymaktasınız ve siz ancak "zan ve tahminle yalan sِylersiniz." سَيَ‍قُ‍‍ولُ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌أَشْ‍رَكُو‌ا‌ لَوْ‌ ش‍‍َ‍ا‌ءَ‌ ‌اللَّ‍‍هُ مَ‍‍ا‌ ‌أَشْ‍رَكْنَا‌ ‌وَلاَ‌ ‌آب‍‍َ‍ا‌ؤُنَا‌ ‌وَلاَ‌ حَ‍رَّمْنَا‌ مِ‍‌‍نْ شَ‍‍يْء‌‌ٍۚ كَذَلِكَ كَذَّبَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لِهِمْ حَتَّى‌ ‌ذَ‌اقُ‍‍و‌ا‌ بَأْسَنَا‌ ۗ قُ‍‍لْ هَلْ عِ‍‌‍نْ‍‍دَكُمْ مِ‍‌‍نْ عِلْم‌‍ٍ‌ فَتُ‍‍خْ‍‍رِج‍‍ُ‍وهُ لَنَ‍‍اۖ ‌إِ‌نْ تَتَّبِع‍‍ُ‍ونَ ‌إِلاَّ‌ ‌ال‍‍ظَّ‍‍نَّ ‌وَ‌إِ‌نْ ‌أَ‌نْ‍‍تُمْ ‌إِلاَّ‌ تَ‍‍خْ‍‍رُ‍صُ‍‍ونَ
Qul Falillāhi Al-Ĥujjatu Al-Bālighatu ۖ Falaw Shā'a Lahadākum 'Ajma`īna 006-149. De ki: "En 'üstün ve apaçık' delil Allah'ındır. Eğer O dileseydi elbette tümünüzü hidayete yِneltip-iletirdi." قُ‍‍لْ فَ‍‍لِلَّهِ ‌الْحُجَّةُ ‌الْبَالِ‍‍غَ‍‍ةُ ۖ فَلَوْ‌ ش‍‍َ‍ا‌ءَ‌ لَهَدَ‌اكُمْ ‌أَجْ‍‍مَعِينَ
Qul Halumma Shuhadā'akumu Al-Ladhīna Yash/hadūna 'Anna Allāha Ĥarrama Hādhā ۖ Fa'in Shahidū Falā Tash/had Ma`ahum ۚ Wa Lā Tattabi` 'Ahwā'a Al-Ladhīna Kadhdhabū Bi'āyātinā Wa Al-Ladhīna Lā Yu'uminūna Bil-'Ākhirati Wa Hum Birabbihim Ya`dilūna 006-150. De ki: "Gerçekten Allah'ın bunu haram kıldığına şehadet edecek şahidlerinizi getirin." Şayet onlar, şehadet edecek olurlarsa sen onlarla birlikte şehadet etme. Ayetlerimizi yalan sayanların ve ahirete inanmayanların heva (istek ve tutku)larına uyma; onlar (birtakım güçleri ve varlıkları) Rablerine denk tutmaktadırlar. قُ‍‍لْ هَلُ‍‍مَّ شُهَد‍َ‍‌ا‌ءَكُمُ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ يَشْهَد‍ُ‍‌ونَ ‌أَنَّ ‌اللَّ‍‍هَ حَ‍رَّمَ هَذَ‌ا‌ ۖ فَإِ‌نْ شَهِدُ‌و‌ا‌ فَلاَ‌ تَشْهَ‍‍دْ‌ مَعَهُمْ ۚ ‌وَلاَ‌ تَتَّبِعْ ‌أَهْو‍َ‍‌ا‌ءَ‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَذَّبُو‌ا‌ بِآيَاتِنَا‌ ‌وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ لاَ‌ يُؤْمِن‍‍ُ‍ونَ بِ‍الآ‍‍خِ‍رَةِ ‌وَهُمْ بِ‍رَبِّهِمْ يَعْدِلُونَ
Qul Ta`ālaw 'Atlu Mā Ĥarrama Rabbukum `Alaykum ۖ 'Allā Tushrikū Bihi Shay'āan ۖ Wa Bil-Wālidayni 'Iĥsānāan ۖ Wa Lā Taqtulū 'Awlādakum Min 'Imlāqin ۖ Naĥnu Narzuqukum Wa 'Īyāhum ۖ Wa Lā Taqra Al-Fawāĥisha Mā Žahara Minhā Wa Mā Baţana ۖ Wa Lā Taqtulū An-Nafsa Allatī Ĥarrama Allāhu 'Illā Bil-Ĥaqqi ۚ Dhālikum Waşşākum Bihi La`allakum Ta`qilūna 006-151. De ki: "Gelin size Rabbinizin neleri haram kıldığını okuyayım: O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, anne-babaya iyilik edin, yoksulluk-endişesiyle çocuklarınızı ِldürmeyin. -Sizin de, onların da rızıklarını Biz vermekteyiz- اirkin-kِtülüklerin açığına ve gizli olanına yaklaşmayın. Hakka dayalı olma dışında, Allah'ın (ِldürülmesini) haram kıldığı kimseyi ِldürmeyin. İşte bunlarla size tavsiye (emr) etti; umulur ki akıl erdirirsiniz." قُ‍‍لْ تَعَالَوْ‌ا‌ ‌أَتْلُ مَا‌ حَ‍رَّمَ ‌‍رَبُّكُمْ عَلَيْكُمْ ۖ ‌أَلاَّ‌ تُشْ‍‍رِكُو‌ا‌ بِ‍‍هِ شَ‍‍يْ‍‍ئا‌ ًۖ ‌وَبِالْوَ‌الِدَيْ‍‍نِ ‌إِحْسَانا‌ ًۖ ‌وَلاَ‌ تَ‍‍قْ‍‍تُلُ‍‍و‌ا‌ ‌أَ‌وْلاَ‌دَكُمْ مِ‍‌‍نْ ‌إِمْلاَ‍قٍۖ نَحْنُ نَرْ‌زُ‍قُ‍‍كُمْ ‌وَ‌إِيَّاهُمْ ۖ ‌وَلاَ‌ تَ‍‍قْ‍‍‍رَبُو‌ا‌الْفَوَ‌احِشَ مَا‌ ظَ‍‍هَ‍رَ‌ مِ‍‌‍نْ‍‍هَا‌ ‌وَمَا‌ بَ‍‍طَ‍‍نَ ۖ ‌وَلاَ‌ تَ‍‍قْ‍‍تُلُو‌ا‌ال‍‍نَّ‍‍فْسَ ‌الَّتِي حَ‍رَّمَ ‌اللَّ‍‍هُ ‌إِلاَّ‌ بِ‍الْحَ‍‍قِّ ۚ ‌ذَلِكُمْ ‌وَ‍صَّ‍‍اكُمْ بِ‍‍هِ لَعَلَّكُمْ تَعْ‍‍قِ‍‍لُونَ
Wa Lā Taqrabū Māla Al-Yatīmi 'Illā Bi-Atī Hiya 'Aĥsanu Ĥattá Yablugha 'Ashuddahu ۖ Wa 'Awfū Al-Kayla Wa Al-Mīzāna Bil-Qisţi ۖ Lā Nukallifu Nafsāan 'Illā Wus`ahā ۖ Wa 'Idhā Qultum Fā`dilū Wa Law Kāna Dhā Qurbá ۖ Wa Bi`ahdi Allāhi 'Awfū ۚ Dhālikum Waşşākum Bihi La`allakum Tadhakkarūna 006-152. "Yetimin malına, o erginlik çağına erişinceye kadar -o en güzel (şeklin) dışında- yaklaşmayın. ضlçüyü ve tartıyı doğru olarak yapın. Hiçbir nefse, gücünün kaldırabileceği dışında bir şey yüklemeyiz. Sِylediğiniz zaman -yakınınız dahi olsa- adil olun. Allah'ın ahdine vefa gِsterin. İşte bunlarla size tavsiye (emr) etti; umulur ki ِğüt alıp-düşünürsünüz." وَلاَ‌ تَ‍‍قْ‍‍‍رَبُو‌ا‌ م‍‍َ‍الَ ‌الْيَت‍‍ِ‍ي‍‍مِ ‌إِلاَّ‌ بِ‍الَّتِي هِيَ ‌أَحْسَنُ حَتَّى‌ يَ‍‍بْ‍‍لُ‍‍غَ ‌أَشُدَّهُ ۖ ‌وَ‌أَ‌وْفُو‌ا‌الْكَ‍‍يْ‍‍لَ ‌وَ‌الْمِيز‍َ‍‌انَ بِ‍الْ‍‍قِ‍‍سْ‍‍طِ ۖ لاَ‌ نُكَلِّفُ نَفْسا‌‌ ً‌ ‌إِلاَّ‌ ‌وُسْعَهَا‌ ۖ ‌وَ‌إِ‌ذَ‌ا‌ قُ‍‍لْتُمْ فَاعْدِلُو‌ا‌ ‌وَلَوْ‌ ك‍‍َ‍انَ ‌ذَ‌ا‌ قُ‍‍رْبَى‌ ۖ ‌وَبِعَهْدِ‌ ‌اللَّ‍‍هِ ‌أَ‌وْفُو‌اۚ ‌ذَلِكُمْ ‌وَ‍صَّ‍‍اكُمْ بِ‍‍هِ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُ‌ونَ
Wa 'Anna Hādhā Şirāţī Mustaqīmāan Fa Attabi`ūhu ۖ Wa Lā Tattabi`ū As-Subula Fatafarraqa Bikum `An Sabīlihi ۚ Dhālikum Waşşākum Bihi La`allakum Tattaqūna 006-153. Bu Benim dosdoğru olan yolumdur. Şu halde ona uyun. Sizi O'nun yolundan ayıracak (başka) yollara uymayın. Bununla size tavsiye etti, umulur ki korkup-sakınırsınız. وَ‌أَنَّ هَذَ‌ا‌ صِ‍رَ‌اطِ‍‍ي مُسْتَ‍‍قِ‍‍يما‌‌ ً‌ فَاتَّبِع‍‍ُ‍وهُ ۖ ‌وَلاَ‌ تَتَّبِعُو‌ا‌ال‍‍سُّبُلَ فَتَفَ‍رَّ‍قَ بِكُمْ عَ‍‌‍نْ سَبِيلِ‍‍هِ ۚ ‌ذَلِكُمْ ‌وَ‍صَّ‍‍اكُمْ بِ‍‍هِ لَعَلَّكُمْ تَتَّ‍‍قُ‍‍ونَ
Thumma 'Ātaynā Mūsá Al-Kitāba Tamāmāan `Alá Al-Ladhī 'Aĥsana Wa Tafşīlāan Likulli Shay'in Wa Hudan Wa Raĥmatan La`allahum Biliqā'i Rabbihim Yu'uminūna 006-154. Sonra Biz Musa'ya, iyilik yapanların üzerinde (nimetimizi) tamamlamak, herşeyi ayrı ayrı açıklamak ve bir hidayet ve rahmet olarak kitabı verdik. Umulur ki Rablerine kavuşacaklarına inanırlar. ثُ‍‍مَّ ‌آتَيْنَا‌ مُوسَى‌ ‌الْكِت‍‍َ‍ابَ تَمَاماً‌ عَلَى‌ ‌الَّذِي ‌أَحْسَنَ ‌وَتَفْ‍‍صِ‍‍يلا‌ ً‌ لِكُلِّ شَ‍‍يْء‌ٍ‌ ‌وَهُ‍‍د‌ى‌ ً‌ ‌وَ‌‍رَحْمَة ً‌ لَعَلَّهُمْ بِلِ‍‍قَ‍‍ا‌ءِ‌ ‌‍رَبِّهِمْ يُؤْمِنُونَ
Wa Hadhā Kitābun 'Anzalnāhu Mubārakun Fa Attabi`ūhu Wa Attaqū La`allakum Turĥamūna 006-155. Bu indirdiğimiz mübarek bir Kitap'tır. Şu halde ona uyun ve korkup-sakının. Umulur ki esirgenirsiniz. وَهَذَ‌ا‌ كِت‍‍َ‍ابٌ ‌أَ‌ن‍‍زَلْن‍‍َ‍اهُ مُبَا‌‍رَك‌‍ٌ‌ فَاتَّبِع‍‍ُ‍وهُ ‌وَ‌اتَّ‍‍قُ‍‍و‌ا‌ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ
'An Taqūlū 'Innamā 'Unzila Al-Kitābu `Alá Ţā'ifatayni Min Qablinā Wa 'In Kunnā `An Dirāsatihim Laghāfilīna 006-156. "Bizden ِnce kitap yalnız iki topluluğa indirildi, biz ise onların ders gِrdüklerinden habersizlerdik" dememeniz; أَ‌نْ تَ‍‍قُ‍‍ولُ‍‍و‌ا‌ ‌إِنَّ‍‍مَ‍‍ا‌ ‌أُ‌ن‍‍زِلَ ‌الْكِت‍‍َ‍ابُ عَلَى‌ طَ‍‍ائِفَتَ‍‍يْ‍‍نِ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لِنَا‌ ‌وَ‌إِ‌نْ كُ‍‍نَّ‍‍ا‌ عَ‍‌‍نْ ‌دِ‌‍رَ‌اسَتِهِمْ لَ‍‍غَ‍‍افِلِينَ
'Aw Taqūlū Law 'Annā 'Unzila `Alaynā Al-Kitābu Lakunnā 'Ahdá Minhum ۚ Faqad Jā'akum Bayyinatun Min Rabbikum Wa Hudan Wa Raĥmatun ۚ Faman 'Ažlamu Mimman Kadhdhaba Bi'āyāti Allāhi Wa Şadafa `Anhā ۗ Sanaj Al-Ladhīna Yaşdifūna `An 'Āyātinā Sū'a Al-`Adhābi Bimā Kānū Yaşdifūna 006-157. Ya da: "Kitap bize de indirilseydi, elbette onlardan daha çok doğru yolda olurduk" dememeniz (için) işte size Rabbinizden apaçık bir belge, bir hidayet ve bir rahmet gelmiştir. Allah'ın ayetlerini yalanlayandan ve (insanları) ondan alıkoyup-çevirenden daha zalim kimdir? Ayetlerimizden alıkoyup-çevirenlere, bu 'engelleme ve çevirmelerinden' dolayı pek çetin bir azapla karşılık vereceğiz. أَ‌وْ‌ تَ‍‍قُ‍‍ولُو‌ا‌ لَوْ‌ ‌أَنَّ‍‍ا‌ ‌أُ‌ن‍‍زِلَ عَلَيْنَا‌ ‌الْكِت‍‍َ‍ابُ لَكُ‍‍نَّ‍‍ا‌ ‌أَهْدَ‌ى‌ مِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ ۚ فَ‍‍قَ‍‍دْ‌ ج‍‍َ‍ا‌ءَكُمْ بَيِّنَةٌ‌ مِ‍‌‍نْ ‌‍رَبِّكُمْ ‌وَهُ‍‍د‌ى‌ ً‌ ‌وَ‌‍رَحْمَة‌‍ٌۚ فَمَ‍‌‍نْ ‌أَ‍ظْ‍‍لَمُ مِ‍‍مَّ‍‍‌‍نْ كَذَّبَ بِآي‍‍َ‍اتِ ‌اللَّ‍‍هِ ‌وَ‍صَ‍‍دَفَ عَ‍‌‍نْ‍‍هَا‌ ۗ سَنَ‍‍جْ‍‍زِي ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ يَ‍‍صْ‍‍دِف‍‍ُ‍ونَ عَ‍‌‍نْ ‌آيَاتِنَا‌ س‍‍ُ‍و‌ءَ‌ ‌الْعَذ‍َ‍‌ابِ بِمَا‌ كَانُو‌ا‌ يَ‍‍صْ‍‍دِفُونَ
Hal Yanžurūna 'Illā 'An Ta'tiyahumu Al-Malā'ikatu 'Aw Ya'tiya Rabbuka 'Aw Ya'tiya Ba`đu 'Āyāti Rabbika ۗ Yawma Ya'tī Ba`đu 'Āyāti Rabbika Lā Yanfa`u Nafsāan 'Īmānuhā Lam Takun 'Āmanat Min Qablu 'Aw Kasabat Fī 'Īmānihā Khayan ۗ Qul Antažirū 'Innā Muntažirūna 006-158. Onlar, kendilerine meleklerin gelmesini mi, ya da Rabbinin gelmesini mi veya Rabbinin bazı ayetlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin ayetlerinden bazılarının geleceği gün, daha ِnce iman etmemişse veya imanıyla bir hayır kazanmamışsa hiç kimseye imanı yarar sağlamaz. De ki: "Bekleyin, Biz de şüphesiz beklemekteyiz." هَلْ يَ‍‌‍ن‍‍ظُ‍‍ر‍ُ‍‌ونَ ‌إِلاَّ‌ ‌أَ‌نْ تَأْتِيَهُمُ ‌الْمَلاَئِكَةُ ‌أَ‌وْ‌ يَأْتِيَ ‌‍رَبُّكَ ‌أَ‌وْ‌ يَأْتِيَ بَعْ‍‍ضُ ‌آي‍‍َ‍اتِ ‌‍رَبِّكَ ۗ يَ‍‍وْمَ يَأْتِي بَعْ‍‍ضُ ‌آي‍‍َ‍اتِ ‌‍رَبِّكَ لاَ‌ يَ‍‌‍ن‍‍فَعُ نَفْسا‌‌ ً‌ ‌إِيمَانُهَا‌ لَمْ تَكُ‍‌‍نْ ‌آمَنَتْ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لُ ‌أَ‌وْ‌ كَسَبَتْ فِ‍‍ي ‌إِيمَانِهَا‌ خَ‍‍يْر‌ا‌‌ ًۗ قُ‍‍لْ ‌ان‍‍تَ‍‍ظِ‍‍رُ‌و‌ا‌ ‌إِنَّ‍‍ا‌ مُ‍‌‍ن‍‍تَ‍‍ظِ‍‍رُ‌ونَ
'Inna Al-Ladhīna Farraqū Dīnahum Wa Kānū Shiya`āan Lasta MinhumShay'in ۚ 'Innamā 'Amruhum 'Ilá Allāhi Thumma Yunabbi'uhum Bimā Kānū Yaf`alūna 006-159. Gerçek şu ki, dinlerini parça parça edip kendileri de gruplaşanlar, sen hiçbir şeyde onlardan değilsin. Onların işi ancak Allah'adır. Sonra O, işlemekte olduklarını kendilerine haber verecektir. إِنَّ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ فَ‍رَّ‍قُ‍‍و‌ا‌ ‌دِينَهُمْ ‌وَكَانُو‌ا‌ شِيَعا‌ ً‌ لَسْتَ مِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ فِي شَ‍‍يْء‌‌ٍۚ ‌إِنَّ‍‍مَ‍‍ا‌ ‌أَمْرُهُمْ ‌إِلَى‌ ‌اللَّ‍‍هِ ثُ‍‍مَّ يُنَبِّئُهُمْ بِمَا‌ كَانُو‌ا‌ يَفْعَلُونَ
Man Jā'a Bil-Ĥasanati Falahu `Ashru 'Amthālihā ۖ Wa Man Jā'a Bis-Sayyi'ati Falā Yujzá 'Illā Mithlahā Wa Hum Lā Yužlamūna 006-160. Kim bir iyilikle gelirse, kendisine bunun on katı vardır, kim bir kِtülükle gelirse, onun mislinden başkasıyla cezalandırılmaz ve onlar haksızlığa uğratılmazlar. مَ‍‌‍نْ ج‍‍َ‍ا‌ءَ‌ بِ‍الْحَسَنَةِ فَلَ‍‍هُ عَشْرُ‌ ‌أَمْثَالِهَا‌ ۖ ‌وَمَ‍‌‍نْ ج‍‍َ‍ا‌ءَ‌ بِ‍ال‍‍سَّيِّئَةِ فَلاَ‌ يُ‍‍جْ‍‍زَ‌ى‌ ‌إِلاَّ‌ مِثْلَهَا‌ ‌وَهُمْ لاَ‌ يُ‍‍ظْ‍‍لَمُونَ
Qul 'Innanī Hadānī Rabbī 'Ilá Şirāţin Mustaqīmin Dīnāan Qiyamāan Millata 'Ibhīma Ĥanīfāan ۚ Wa Mā Kāna Mina Al-Mushrikīna 006-161. De ki: "Rabbim gerçekten beni doğru yola iletti, dimdik duran bir dine, İbrahim'in hanif (muvahhid) dinine… O, müşriklerden değildi." قُ‍‍لْ ‌إِنَّ‍‍نِي هَدَ‌انِي ‌‍رَبِّ‍‍ي ‌إِلَى‌ صِ‍رَ‍‌اطٍ‌ مُسْتَ‍‍قِ‍‍ي‍‍م‌‍ٍ‌ ‌دِينا‌‌ ًقِ‍‍يَما‌ ً‌ مِلَّةَ ‌إِبْ‍‍‍رَ‌اه‍‍ِ‍ي‍‍مَ حَنِيفا‌ ًۚ ‌وَمَا‌ ك‍‍َ‍انَ مِنَ ‌الْمُشْ‍‍رِكِينَ
Qul 'Inna Şalātī Wa Nusukī Wa Maĥyāya Wa Mamātī Lillāh Rabbi Al-`Ālamīna 006-162. De ki: "Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, dirimim ve ِlümüm alemlerin Rabbi olan Allah'ındır." قُ‍‍لْ ‌إِنَّ صَ‍‍لاَتِي ‌وَنُسُكِي ‌وَمَحْي‍‍َ‍ايَ ‌وَمَمَاتِي لِلَّهِ ‌‍رَبِّ ‌الْعَالَمِينَ
Sharīka Lahu ۖ Wa Bidhalika 'Umirtu Wa 'Anā 'Awwalu Al-Muslimīna 006-163. "O'nun hiçbir ortağı yoktur. Ben bِyle emrolundum ve ben Müslüman olanların ilkiyim." لاَ‌ شَ‍‍ر‍ِ‍ي‍‍كَ لَ‍‍هُ ۖ ‌وَبِذَلِكَ ‌أُمِ‍‍رْتُ ‌وَ‌أَنَ‍‍ا‌ ‌أَ‌وَّلُ ‌الْمُسْلِمِينَ
Qul 'Aghayra Allāhi 'Abghī Rabbāan Wa Huwa Rabbu Kulli Shay'in ۚ Wa Lā Taksibu Kullu Nafsin 'Illā `Alayhā ۚ Wa Lā Taziru Wāziratun Wizra 'Ukhۚ Thumma 'Ilá Rabbikum Marji`ukum Fayunabbi'ukum Bimā Kuntum Fīhi Takhtalifūna 006-164. De ki: "O, herşeyin Rabbi iken, ben Allah'tan başka bir Rab mi arayayım? Hiçbir nefis, kendisinden başkasının aleyhine (günah) kazanmaz. Günahkar olan bir başkasının günah yükünü taşımaz. Sonunda dِnüşünüz Rabbinizedir. O, size hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri haber verecektir." قُ‍‍لْ ‌أَ‍‍غَ‍‍يْ‍رَ‌اللَّ‍‍هِ ‌أَبْ‍‍‍‍غِ‍‍ي ‌‍رَبّا‌ ً‌ ‌وَهُوَ‌ ‌‍رَبُّ كُلِّ شَ‍‍يْء‌ٍۚ ‌وَلاَ‌ تَكْسِبُ كُلُّ نَفْس‌‍ٍ‌ ‌إِلاَّ‌ عَلَيْهَا‌ ۚ ‌وَلاَ‌ تَزِ‌ر‍ُ‍‌ ‌وَ‌ا‌زِ‌‍رَةٌ‌ ‌وِ‌زْ‌‍رَ‌ ‌أُ‍خْ‍رَ‌ى‌ ۚ ثُ‍‍مَّ ‌إِلَى‌ ‌‍رَبِّكُمْ مَرْجِعُكُمْ فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا‌ كُ‍‌‍ن‍‍تُمْ ف‍‍ِ‍ي‍‍هِ تَ‍‍خْ‍‍تَلِفُونَ
Wa Huwa Al-Ladhī Ja`alakum Khalā'ifa Al-'Arđi Wa Rafa`a Ba`đakum Fawqa Ba`đin Darajātin Liyabluwakum Fī Mā 'Ātākum ۗ 'Inna Rabbaka Sarī`u Al-`Iqābi Wa 'Innahu Laghafūrun Raĥīmun 006-165. O sizi yeryüzünün halifeleri kıldı ve size verdikleriyle sizi denemek için kiminizi kiminize gِre derecelerle yükseltti. Şüphesiz senin Rabbin, sonuçlandırması pek çabuk olandır ve şüphesiz O, bağışlayandır, esirgeyendir. وَهُوَ‌ ‌الَّذِي جَعَلَكُمْ خَ‍‍لاَئِفَ ‌الأَ‌رْ‍ضِ ‌وَ‌‍رَفَعَ بَعْ‍‍ضَ‍‍كُمْ فَ‍‍وْ‍قَ بَعْ‍‍ضٍ‌ ‌دَ‌‍رَج‍‍َ‍ات‍ٍ‌ لِيَ‍‍بْ‍‍لُوَكُمْ فِي مَ‍‍ا‌ ‌آتَاكُمْ ۗ ‌إِنَّ ‌‍رَبَّكَ سَ‍‍ر‍ِ‍ي‍‍عُ ‌الْعِ‍‍قَ‍‍ابِ ‌وَ‌إِنَّ‍‍هُ لَ‍‍غَ‍‍ف‍‍ُ‍و‌ر‌ٌ‌ ‌‍رَحِيمٌ
Toggle thick letters. Most people make the mistake of thickening thin letters in the words that have other (highlighted) thick letter Toggle to highlight thick letters خصضغطقظ رَ
Next Sūrah