Roman Script    Reciting key words            Previous Sūrah    Quraan Index    Home  

59) Sūrat Al-Ĥashr

Printed format

59) سُورَة الحَشر

Toggle thick letters. Most people make the mistake of thickening thin letters in the words that have other (highlighted) thick letter Toggle to highlight thick letters خصضغطقظ رَ
Sabbaĥa Lillāh Mā Fī As-Samāwāti Wa Mā Fī Al-'Arđi ۖ Wa Huwa Al-`Azīzu Al-Ĥakīmu 059-001. Gِklerde ve yerde olanların tümü Allah'ı tesbih etmiştir. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. سَبَّحَ لِلَّهِ مَا‌ فِي ‌ال‍‍سَّمَا‌و‍َ‍‌اتِ ‌وَمَا‌ فِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ ۖ ‌وَهُوَ‌ ‌الْعَز‍ِ‍ي‍‍زُ‌ ‌الْحَكِيمُ
Huwa Al-Ladhī 'Akhraja Al-Ladhīna Kafarū Min 'Ahli Al-Kitābi Min Diyārihim Li'wwali Al-Ĥashri ۚŽanantum 'An Yakhruۖ Wa Žannū 'Annahum Māni`atuhum Ĥuşūnuhum Mina Allāhi Fa'atāhumu Allāhu Min Ĥaythu Lam Yaĥtasibū ۖ Wa Qadhafa Fī Qulūbihimu Ar-Ru`ba ۚ Yukhribūna Buyūtahum Bi'aydīhim Wa 'Aydī Al-Mu'uminīna Fā`tabirū Yā 'Ūlī Al-'Abşāri 059-002. Kitap Ehlinden inkar edenleri ilk sürgünde yurtlarından çıkaran O'dur. Onların çıkacaklarını siz sanmamıştınız, onlar da kalelerinin kendilerini Allah'tan koruyacağını sanmışlardı. Bِylece Allah(ın azabı) da, onlara hesaba katmadıkları bir yِnden geldi, yüreklerine korku saldı; ِyle ki evlerini kendi elleriyle ve mü'minlerin elleriyle tahrip ediyorlardı. Artık ey basiret sahipleri ibret alın. هُوَ‌ ‌الَّذِي ‌أَ‍خْ‍رَجَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ مِ‍‌‍نْ ‌أَهْلِ ‌الْكِت‍‍َ‍ابِ مِ‍‌‍نْ ‌دِيَا‌رِهِمْ لِأ‌وَّلِ ‌الْحَشْ‍‍ر‍ِ‍‌ ۚ مَا‌ ظَ‍‍نَ‍‌‍نْ‍‍تُمْ ‌أَ‌نْ يَ‍‍خْ‍‍رُجُو‌اۖ ‌وَ‍ظَ‍‍نُّ‍‍و‌ا‌ ‌أَنَّ‍‍هُمْ مَانِعَتُهُمْ حُ‍‍صُ‍‍ونُهُمْ مِنَ ‌اللَّ‍‍هِ فَأَتَاهُمُ ‌اللَّ‍‍هُ مِ‍‌‍نْ حَ‍‍يْ‍‍ثُ لَمْ يَحْتَسِبُو‌اۖ ‌وَ‍قَ‍‍ذَفَ فِي قُ‍‍لُوبِهِمُ ‌ال‍‍رُّعْبَ ۚ يُ‍‍خْ‍‍رِب‍‍ُ‍ونَ بُيُوتَهُمْ بِأَيْدِيهِمْ ‌وَ‌أَيْدِي ‌الْمُؤْمِن‍‍ِ‍ي‍‍نَ فَاعْتَبِرُ‌و‌ا‌ يَ‍‍ا‌ ‌أ‍ُ‍‌ولِي ‌الأَبْ‍‍‍‍صَ‍‍ا‌رِ
Wa Lawlā 'An Kataba Allāhu `Alayhimu Al-Jalā'a La`adhdhabahum Ad-Dunۖ Wa Lahum Al-'Ākhirati `Adhābu An-Nāri 059-003. Eğer Allah, onlara sürgünü yazmamış olsaydı, muhakkak onları (yine) dünyada azaplandırırdı. Ahirette ise onlar için ateş azabı vardır. وَلَوْلاَ‌ ‌أَ‌نْ كَتَبَ ‌اللَّ‍‍هُ عَلَيْهِمُ ‌الْجَلاَ‌ءَ‌ لَعَذَّبَهُمْ فِي ‌ال‍‍دُّ‌نْ‍‍يَا‌ ۖ ‌وَلَهُمْ فِي ‌الآ‍‍خِ‍رَةِ عَذ‍َ‍‌ابُ ‌ال‍‍نَّ‍‍ا‌رِ
Dhālika Bi'annahum Shāqqū Allaha Wa Rasūlahu ۖ Wa Man Yushāqqi Allāha Fa'inna Allāha Shadīdu Al-`Iqābi 059-004. Bu, onların Allah'a ve O'nun Resûlü’ne 'başkaldırıp ayrılık çıkarmaları' dolayısıyladır. Kim Allah'a başkaldırıp-ayrılık çıkarırsa, muhakkak Allah, cezası (ikabı) pek şiddetli olandır. ذَلِكَ بِأَنَّ‍‍هُمْ ش‍‍َ‍اقُّ‍‍و‌ا‌اللَّ‍‍هَ ‌وَ‌‍رَسُولَ‍‍هُ ۖ ‌وَمَ‍‌‍نْ يُش‍‍َ‍اقِّ ‌اللَّ‍‍هَ فَإِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ شَد‍ِ‍ي‍‍دُ‌ ‌الْعِ‍‍قَ‍‍ابِ
Qaţa`tum Min Līnatin 'Aw Taraktumūhā Qā'imatan `Alá 'Uşūlihā Fabi'idhni Allāhi Wa Liyukhziya Al-Fāsiqīna 059-005. Hurma ağaçlarından her neyi kesmişseniz veya kِkleri üzerinde dimdik bırakmışsanız, (bu) Allah'ın izniyledir ve fasık olanları alçaltması içindir. مَا‌ قَ‍‍طَ‍‍عْتُمْ مِ‍‌‍نْ لِينَةٍ ‌أَ‌وْ‌ تَ‍رَكْتُمُوهَا‌ قَ‍‍ائِمَةً عَلَ‍‍ى‌ ‌أُ‍صُ‍‍ولِهَا‌ فَبِإِ‌ذْنِ ‌اللَّ‍‍هِ ‌وَلِيُ‍‍خْ‍‍زِيَ ‌الْفَاسِ‍‍قِ‍‍ينَ
Wa Mā 'Afā'a Allāhu `Alá Rasūlihi Minhum Famā 'Awjaftum `Alayhi Min Khaylin Wa Lā Rikābin Wa Lakinna Allāha Yusalliţu Rusulahu `Alá Man Yashā'u Wa ۚ Allāhu `Alá Kulli Shay'in Qadīrun 059-006. Onlardan Allah'ın elçisine verdiği "fey'e" gelince, ki siz buna karşı (bunu elde etmek için) ne at, ne deve sürdünüz. Ancak Allah, elçilerini dilediklerinin üstüne musallat kılar. Allah, herşeye güç yetirendir. وَمَ‍‍ا‌ ‌أَف‍‍َ‍ا‌ءَ‌ ‌اللَّ‍‍هُ عَلَى‌ ‌‍رَسُولِ‍‍هِ مِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ فَمَ‍‍ا‌ ‌أَ‌وْجَفْتُمْ عَلَ‍‍يْ‍‍هِ مِ‍‌‍نْ خَ‍‍يْ‍‍لٍ‌ ‌وَلاَ‌ ‌رِك‍‍َ‍ابٍ‌ ‌وَلَكِ‍‍نَّ ‌اللَّ‍‍هَ يُسَلِّ‍‍طُ ‌رُسُلَ‍‍هُ عَلَى‌ مَ‍‌‍نْ يَش‍‍َ‍ا‌ءُ‌ ۚ ‌وَ‌اللَّهُ عَلَى‌ كُلِّ شَ‍‍يْء‌‌ٍقَ‍‍دِيرٌ
Mā 'Afā'a Allāhu `Alá Rasūlihi Min 'Ahli Al-Qurá Falillāhi Wa Lilrrasūli Wa Lidhī Al-Qurbá Wa Al-Yatāmá Wa Al-Masākīni Wa Abni As-Sabīli Kay Lā Yakūna Dūlatan Bayna Al-'Aghniyā'i Minkum ۚ Wa Mā 'Ātākumu Ar-Rasūlu Fakhudhūhu Wa Mā Nahākum `Anhu Fāntahū ۚ Wa Attaqū Allaha ۖ 'Inna Allāha Shadīdu Al-`Iqābi 059-007. Allah'ın o (fethedilen) şehir halkından Resûlü’ne verdiği fey, Allah'a, Resûl’e, (ve Resûl’e) yakın akrabalığı olanlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. ضyle ki (bu mallar ve servet) sizden zengin olanlar arasında dِnüp-dolaşan bir devlet olmasın. Resûl size ne verirse artık onu alın, sizi neden sakındırırsa artık ondan sakının ve Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, cezası (ikabı) pek şiddetli olandır. مَ‍‍ا‌ ‌أَف‍‍َ‍ا‌ءَ‌ ‌اللَّ‍‍هُ عَلَى‌ ‌‍رَسُولِ‍‍هِ مِ‍‌‍نْ ‌أَهْلِ ‌الْ‍‍قُ‍رَ‌ى‌ فَ‍‍لِلَّهِ ‌وَلِ‍‍ل‍رَّس‍‍ُ‍ولِ ‌وَلِذِي ‌الْ‍‍قُ‍‍رْبَى‌ ‌وَ‌الْيَتَامَى‌ ‌وَ‌الْمَسَاك‍‍ِ‍ي‍‍نِ ‌وَ‌ابْ‍‍نِ ‌ال‍‍سَّب‍‍ِ‍ي‍‍لِ كَيْ لاَ‌ يَك‍‍ُ‍ونَ ‌دُ‌ولَة ً‌ بَ‍‍يْ‍‍نَ ‌الأَ‍‍غْ‍‍نِي‍‍َ‍ا‌ءِ‌ مِ‍‌‍نْ‍‍كُمْ ۚ ‌وَمَ‍‍ا‌ ‌آتَاكُمُ ‌ال‍رَّس‍‍ُ‍ولُ فَ‍‍خُ‍‍ذ‍ُ‍‌وهُ ‌وَمَا‌ نَهَاكُمْ عَ‍‌‍نْ‍‍هُ فَا‌نْ‍‍تَهُو‌اۚ ‌وَ‌اتَّ‍‍قُ‍‍و‌ا‌اللَّ‍‍هَ ۖ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ شَد‍ِ‍ي‍‍دُ‌ ‌الْعِ‍‍قَ‍‍ابِ
Lilfuqarā'i Al-Muhājirīna Al-Ladhīna 'Ukhrijū Min Dīārihim Wa 'Amwālihim Yabtaghūna Fađlāan Mina Allāhi Wa Riđwānāan Wa Yanşurūna Allāha Wa Rasūlahu~ ۚ 'Ūlā'ika Humu Aş-Şādiqūna 059-008. (Bundan başka bu mallar,) Hicret eden fakirleredir ki, onlar, Allah'tan bir fazl (lütuf ve ihsan) arayıp, Allah'a ve O'nun Resûlü’ne yardım ederlerken yurtlarından ve mallarından sürülüp-çıkarılmışlardır. İşte bunlar, sadık olanlar bunlardır. لِلْفُ‍‍قَ‍‍ر‍َ‍‌ا‌ءِ‌ ‌الْمُهَاجِ‍‍ر‍ِ‍ي‍‍نَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌أُ‍خْ‍‍رِجُو‌ا‌ مِ‍‌‍نْ ‌دِيا‌رِهِمْ ‌وَ‌أَمْوَ‌الِهِمْ يَ‍‍بْ‍‍تَ‍‍غُ‍‍ونَ فَ‍‍ضْ‍‍لا‌ ً‌ مِنَ ‌اللَّ‍‍هِ ‌وَ‌رِ‍‍ضْ‍‍وَ‌انا‌ ً‌ ‌وَيَ‍‌‍نْ‍‍‍‍صُ‍‍ر‍ُ‍‌ونَ ‌اللَّ‍‍هَ ‌وَ‌‍رَسُولَهُ~ُ ۚ ‌أ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ هُمُ ‌ال‍‍صَّ‍‍ا‌دِقُ‍‍ونَ
Wa Al-Ladhīna Tabawwa'ū Ad-Dāra Wa Al-'Īmāna Min Qablihim Yuĥibbūna Man Hājara 'Ilayhim Wa Lā Yajidūna Fī Şudūrihim Ĥājatan Mimmā 'Ūtū Wa Yu'uthirūna `Alá 'Anfusihim Wa Law Kāna Bihim Khaşāşatun ۚ Wa Man Yūqa Shuĥĥa Nafsihi Fa'ūlā'ika Humu Al-Mufliĥūna 059-009. Kendilerinden ِnce o yurdu (Medine'yi) hazırlayıp imanı (gِnüllerine) yerleştirenler ise, hicret edenleri severler ve onlara verilen şeylerden dolayı içlerinde bir ihtiyaç (arzusu) duymazlar. Kendilerinde bir açıklık (ihtiyaç) olsa bile (kardeşlerini) ِz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin 'cimri ve bencil tutkularından' korunmuşsa, işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır. وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ تَبَوَّ‌ء‍ُ‍‌و‌ا‌ ‌ال‍‍دّ‍َ‍‌ا‌‍رَ‌ ‌وَ‌الإِيم‍‍َ‍انَ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لِهِمْ يُحِبّ‍‍ُ‍ونَ مَ‍‌‍نْ هَاجَ‍رَ‌ ‌إِلَيْهِمْ ‌وَلاَ‌ يَجِد‍ُ‍‌ونَ فِي صُ‍‍دُ‌و‌رِهِمْ حَاجَة ً‌ مِ‍‍مَّ‍‍ا‌ ‌أ‍ُ‍‌وتُو‌ا‌ ‌وَيُؤْثِر‍ُ‍‌ونَ عَلَ‍‍ى‌ ‌أَ‌نْ‍‍فُسِهِمْ ‌وَلَوْ‌ ك‍‍َ‍انَ بِهِمْ خَ‍‍صَ‍‍اصَ‍‍ةٌۚ ‌وَمَ‍‌‍نْ ي‍‍ُ‍و‍قَ شُحَّ نَفْسِ‍‍هِ فَأ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ هُمُ ‌الْمُفْلِحُونَ
Wa Al-Ladhīna Jā'ū Min Ba`dihim Yaqūlūna Rabbanā Aghfir Lanā Wa Li'akhwāninā Al-Ladhīna Sabaqūnā Bil-'Īmāni Wa Lā Taj`al Fī Qulūbinā Ghillāan Lilladhīna 'Āmanū Rabbanā 'Innaka Ra'ūfun Raĥīmun 059-010. Bir de onlardan sonra gelenler, derler ki: "Rabbimiz, bizi ve bizden ِnce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma. Rabbimiz, gerçekten Sen, çok şefkatlisin, çok esirgeyicisin." وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ج‍‍َ‍ا‌ء‍ُ‍‌و‌ا‌ مِ‍‌‍نْ بَعْدِهِمْ يَ‍‍قُ‍‍ول‍‍ُ‍ونَ ‌‍رَبَّنَا‌ ‌اغْ‍‍فِ‍‍رْ‌ لَنَا‌ ‌وَلِأَ‍خْ‍‍وَ‌انِنَا‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ سَبَ‍‍قُ‍‍ونَا‌ بِ‍الإِيم‍‍َ‍انِ ‌وَلاَ‌ تَ‍‍جْ‍‍عَلْ فِي قُ‍‍لُوبِنَا‌ غِ‍‍لّا‌ ً‌ لِلَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ ‌‍رَبَّنَ‍‍ا‌ ‌إِنَّ‍‍كَ ‌‍رَ‌ء‍ُ‍‌وف ٌ‌ ‌‍رَحِيمٌ
'Alam Tará 'Ilá Al-Ladhīna Nāfaqū Yaqūlūna Li'khwānihimu Al-Ladhīna Kafarū Min 'Ahli Al-Kitābi La'in 'Ukhrijtum Lanakhrujanna Ma`akum Wa Lā Nuţī`u Fīkum 'Aĥadāan 'Abadāan Wa 'In Qūtiltum Lananşurannakum Wa Allāhu Yash/hadu 'Innahum Lakādhibūna 059-011. Münafıklık edenleri gِrmüyor musun ki, Kitap Ehlinden inkar eden kardeşlerine derler ki: "Andolsun, eğer siz (yurtlarınızdan) çıkarılacak olursanız, mutlaka biz de sizinle birlikte çıkarız ve size karşı olan hiç kimseye, hiçbir zaman itaat etmeyiz. "Eğer size karşı savaşılırsa elbette size yardım ederiz." Oysa Allah, şahidlik etmektedir ki onlar, gerçekten yalancıdırlar. أَلَمْ تَر‌ى‌ ‌إِلَى‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ نَافَ‍‍قُ‍‍و‌ا‌ يَ‍‍قُ‍‍ول‍‍ُ‍ونَ لِأخْ‍‍وَ‌انِهِمُ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ مِ‍‌‍نْ ‌أَهْلِ ‌الْكِت‍‍َ‍ابِ لَئِ‍‌‍نْ ‌أُ‍خْ‍‍رِجْ‍‍تُمْ لَنَ‍‍خْ‍‍رُجَ‍‍نَّ مَعَكُمْ ‌وَلاَ‌ نُ‍‍طِ‍‍ي‍‍عُ فِيكُمْ ‌أَحَد‌اً‌ ‌أَبَد‌ا‌ ً‌ ‌وَ‌إِ‌نْ قُ‍‍وتِلْتُمْ لَنَ‍‌‍نْ‍‍‍‍صُ‍رَنَّ‍‍كُمْ ‌وَ‌اللَّهُ يَشْهَدُ‌ ‌إِنَّ‍‍هُمْ لَكَا‌ذِبُونَ
La'in 'Ukhrijū Lā Yakhrujūna Ma`ahum Wa La'in Qūtilū Lā Yanşurūnahum Wa La'in Naşarūhum Layuwallunna Al-'Adbāra Thumma Lā Yunşarūna 059-012. Andolsun, (yurtlarından) çıkarılacak olurlarsa onlarla birlikte çıkmazlar. Onlara karşı savaşılırsa da, kendilerine yardımda bulunmazlar; yardım etseler bile (arkalarına) dِnüp-kaçarlar. Sonra kendilerine yardım edilmez. لَئِ‍‌‍نْ ‌أُ‍خْ‍‍رِجُو‌ا‌ لاَ‌ يَ‍‍خْ‍‍رُج‍‍ُ‍ونَ مَعَهُمْ ‌وَلَئِ‍‌‍نْ قُ‍‍وتِلُو‌ا‌ لاَ‌ يَ‍‌‍نْ‍‍‍‍صُ‍‍رُ‌ونَهُمْ ‌وَلَئِ‍‌‍نْ نَ‍‍صَ‍‍رُ‌وهُمْ لَيُوَلُّ‍‍نَّ ‌الأَ‌دْب‍‍َ‍ا‌‍رَ‌ ثُ‍‍مَّ لاَ‌ يُ‍‌‍نْ‍‍‍‍صَ‍‍رُ‌ونَ
La'antum 'Ashaddu RahbatanŞudūrihim Mina Allāhi ۚ Dhālika Bi'annahum Qawmun Lā Yafqahūna 059-013. Herhalde içlerinde 'dehşet ve yılgınlık uyandırma bakımından' siz, Allah'tan daha çetinsiniz. Bu, şüphesiz onların 'derin bir kavrayışa sahip olmamaları' dolayısıyla bِyledir. لَأَ‌نْ‍‍تُمْ ‌أَشَدُّ‌ ‌‍رَهْبَة‌ ً‌ فِي صُ‍‍دُ‌و‌رِهِمْ مِنَ ‌اللَّ‍‍هِ ۚ ‌ذَلِكَ بِأَنَّ‍‍هُمْ قَ‍‍وْم ٌ‌ لاَ‌ يَفْ‍‍قَ‍‍هُونَ
Lā Yuqātilūnakum Jamī`āan 'Illā Fī Quran Muĥaşşanatin 'Aw Min Warā'i Judurin ۚ Ba'suhum Baynahum Shadīdun ۚ Taĥsabuhum Jamī`āan Wa Qulūbuhum Shattá ۚ Dhālika Bi'annahum Qawmun Lā Ya`qilūna 059-014. Onlar, iyice korunmuş şehirlerde veya duvar arkasında olmaksızın sizinle toplu bir halde savaşmazlar. Kendi aralarındaki çarpışmaları ise pek şiddetlidir. Sen onları birlik sanırsın, oysa kalpleri paramparçadır. Bu, şüphesiz onların akletmeyen bir kavim olmaları dolayısıyla bِyledir. لاَ‌ يُ‍‍قَ‍‍اتِلُونَكُمْ جَمِيعا‌‌ ً‌ ‌إِلاَّ‌ فِي قُ‍‍ر‌ى‌ ً‌ مُحَ‍‍صَّ‍‍نَةٍ ‌أَ‌وْ‌ مِ‍‌‍نْ ‌وَ‌ر‍َ‍‌ا‌ءِ‌ جُدُ‌ر‌ٍۚ بَأْسُهُمْ بَيْنَهُمْ شَد‍ِ‍ي‍‍د‌‌ٌۚ تَحْسَبُهُمْ جَمِيعا‌ ً‌ ‌وَ‍قُ‍‍لُوبُهُمْ شَتَّى‌ ۚ ‌ذَلِكَ بِأَنَّ‍‍هُمْ قَ‍‍وْم ٌ‌ لاَ‌ يَعْ‍‍قِ‍‍لُونَ
Kamathali Al-Ladhīna Min Qablihim Qarībāan ۖ Dhāqū Wabāla 'Amrihim Wa Lahum `Adhābun 'Alīmun 059-015. Kendilerinden ِnce yakın geçmişte olanların durumu gibi; onlar, yaptıklarının sonucunu tadmışlardır. Onlara acı bir azap vardır. كَمَثَلِ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لِهِمْ قَ‍‍رِيبا‌‌ ًۖ ‌ذَ‌اقُ‍‍و‌ا‌ ‌وَب‍‍َ‍الَ ‌أَمْ‍‍رِهِمْ ‌وَلَهُمْ عَذ‍َ‍‌ابٌ ‌أَلِيمٌ
Kamathali Ash-Shayţāni 'Idh Qāla Lil'insāni Akfur Falammā Kafara Qāla 'Innī Barī'un Minka 'Innī 'Akhāfu Allāha Rabba Al-`Ālamīna 059-016. Şeytanın durumu gibi; çünkü insana "İnkar et" dedi, inkar edince de: "Gerçek şu ki, ben senden uzağım. Doğrusu ben, alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım" dedi. كَمَثَلِ ‌ال‍‍شَّيْ‍‍طَ‍‍انِ ‌إِ‌ذْ‌ قَ‍‍الَ لِلإِ‌ن‍‍س‍‍َ‍انِ ‌اكْفُرْ‌ فَلَ‍‍مَّ‍‍ا‌ كَفَ‍رَقَ‍‍الَ ‌إِنِّ‍‍ي بَ‍‍رِيء‌ٌ‌ مِ‍‌‍نْ‍‍كَ ‌إِنِّ‍‍ي ‌أَ‍خَ‍‍افُ ‌اللَّ‍‍هَ ‌‍رَبَّ ‌الْعَالَمِينَ
Fakāna `Āqibatahumā 'Annahumā Fī An-Nāri Khālidayni Fīhā ۚ Wa Dhalika Jazā'u Až-Žālimīna 059-017. Sonunda onların akibetleri, şüphesiz ateşin içinde ikisinin de süresiz olarak kalıcı olmalarıdır. İşte zalim olanların cezası budur. فَك‍‍َ‍انَ عَاقِ‍‍بَتَهُمَ‍‍ا‌ ‌أَنَّ‍‍هُمَا‌ فِي ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍ا‌ر‍ِ‍‌ خَ‍‍الِدَيْ‍‍نِ فِيهَا‌ ۚ ‌وَ‌ذَلِكَ جَز‍َ‍‌ا‌ءُ‌ ‌ال‍‍ظَّ‍‍الِمِينَ
Yā 'Ayyuhā Al-Ladhīna 'Āmanū Attaqū Allaha Wa Ltanžur NafsunQaddamat Lighadin ۖ Wa Attaqū Allaha ۚ 'Inna Allāha Khabīrun Bimā Ta`malūna 059-018. Ey iman edenler, Allah'tan korkun. Herkes yarın için neyi takdim ettiğine baksın. Allah'tan korkun. Hiç şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. ي‍‍َ‍ا‌أَيُّهَا‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌اتَّ‍‍قُ‍‍و‌ا‌اللَّ‍‍هَ ‌وَلْتَ‍‌‍نْ‍‍‍‍ظُ‍‍رْ‌ نَفْسٌ‌ مَا‌ قَ‍‍دَّمَتْ لِ‍‍غَ‍‍د‌ٍ‌ ‌وَ‌اتَّ‍‍قُ‍‍و‌اۖ ‌اللَّ‍‍هَ ‌إِنَّ ۚ ‌اللَّ‍‍هَ خَ‍‍ب‍‍ِ‍ي‍‍ر‌ٌ‌ بِمَا‌ تَعْمَلُونَ
Wa Lā Takūnū Kālladhīna Nasū Allaha Fa'ansāhum 'Anfusahum ۚ 'Ūlā'ika Humu Al-Fāsiqūna 059-019. Kendileri Allah'ı unutmuş, bِylece O da onlara kendi nefislerini unutturmuş olanlar gibi olmayın. İşte onlar, fasık olanların ta kendileridir. وَلاَ‌ تَكُونُو‌ا‌ كَالَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ نَسُو‌ا‌اللَّ‍‍هَ فَأَ‌نْ‍‍سَاهُمْ ‌أَ‌نْ‍‍فُسَهُمْ ۚ ‌أ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ هُمُ ‌الْفَاسِ‍‍قُ‍‍ونَ
Lā Yastawī 'Aşĥābu An-Nāri Wa 'Aşĥābu Al-Jannati ۚ 'Aşĥābu Al-Jannati Humu Al-Fā'izūna 059-020. Ateş halkı ile cennet halkı bir olmaz. Cennet halkı 'umduklarına kavuşup mutluluk içinde olanlardır.' لاَ‌ يَسْتَوِي ‌أَ‍صْ‍‍ح‍‍َ‍ابُ ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍ا‌ر‍ِ‍‌ ‌وَ‌أَ‍صْ‍‍ح‍‍َ‍ابُ ‌الْجَ‍‍نَّ‍‍ةِ ۚ ‌أَ‍صْ‍‍ح‍‍َ‍ابُ ‌الْجَ‍‍نَّ‍‍ةِ هُمُ ‌الْف‍‍َ‍ائِزُ‌ونَ
Law 'Anzalnā Hādhā Al-Qur'āna `Alá Jabalin Lara'aytahu Khāshi`āan Mutaşaddi`āan Min Khashyati Allāhi ۚ Wa Tilka Al-'Amthālu Nađribuhā Lilnnāsi La`allahum Yatafakkarūna 059-021. Şayet Biz bu Kur'an'ı bir dağın üzerine indirmiş olsaydık, andolsun onu Allah korkusundan saygı ile baş eğmiş, parça parça olmuş gِrürdün. İşte Biz, belki düşünürler diye, insanlara bِyle ِrnekler veririz. لَوْ‌ ‌أَ‌نْ‍‍زَلْنَا‌ هَذَ‌ا‌ ‌الْ‍‍قُ‍‍رْ‌آنَ عَلَى‌ جَبَل‍ٍ‌ لَ‍رَ‌أَيْتَ‍‍هُ خَ‍‍اشِعا‌ ً‌ مُتَ‍‍صَ‍‍دِّعا‌ ً‌ مِ‍‌‍نْ خَ‍‍شْيَةِ ‌اللَّ‍‍هِ ۚ ‌وَتِلْكَ ‌الأَمْث‍‍َ‍الُ نَ‍‍ضْ‍‍رِبُهَا‌ لِل‍‍نّ‍‍َ‍اسِ لَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُ‌ونَ
Huwa Allāhu Al-Ladhī Lā 'Ilāha 'Illā Huwa ۖ `Ālimu Al-Ghaybi Wa Ash-Shahādati ۖ Huwa Ar-Raĥmānu Ar-Raĥīmu 059-022. O Allah ki, O'ndan başka İlah yoktur. Gaybı da, müşahede edilebileni de bilendir. Rahman, Rahim olan O'dur. هُوَ‌ ‌اللَّ‍‍هُ ‌الَّذِي لاَ‌ ‌إِلَهَ ‌إِلاَّ‌ هُوَ‌ ۖ عَالِمُ ‌الْ‍‍غَ‍‍يْ‍‍بِ ‌وَ‌ال‍‍شَّهَا‌دَةِ ۖ هُوَ‌ ‌ال‍رَّحْمَنُ ‌ال‍رَّحِيمُ
Huwa Allāhu Al-Ladhī Lā 'Ilāha 'Illā Huwa Al-Maliku Al-Quddūsu As-Salāmu Al-Mu'uminu Al-Muhayminu Al-`Azīzu Al-Jabbāru Al-Mutakabbiru ۚ Subĥāna Allāhi `Ammā Yushrikūna 059-023. O Allah ki, O'ndan başka İlah yoktur. Meliktir; Kuddûstur; Selam'ır; Mü'mindir; Müheymindir; Azizdir; Cebbardır; Mütekebbirdir. Allah, (müşriklerin) şirk koştuklarından çok Yücedir. هُوَ‌ ‌اللَّ‍‍هُ ‌الَّذِي لاَ‌ ‌إِلَهَ ‌إِلاَّ‌ هُوَ‌ ‌الْمَلِكُ ‌الْ‍‍قُ‍‍دّ‍ُ‍‌وسُ ‌ال‍‍سَّلاَمُ ‌الْمُؤْمِنُ ‌الْمُهَيْمِنُ ‌الْعَز‍ِ‍ي‍‍زُ‌ ‌الْجَبّ‍‍َ‍ا‌رُ‌ ‌الْمُتَكَبِّ‍‍ر‍ُ‍‌ ۚ سُ‍‍بْ‍‍ح‍‍َ‍انَ ‌اللَّ‍‍هِ عَ‍‍مَّ‍‍ا‌ يُشْ‍‍رِكُونَ
Huwa Allāhu Al-Khāliqu Al-Bāri'u Al-Muşawwiru ۖ Lahu Al-'Asmā'u Al-Ĥusná ۚ Yusabbiĥu Lahu Mā Fī As-Samāwāti Wa Al-'Arđi ۖ Wa Huwa Al-`Azīzu Al-Ĥakīmu 059-024. O Allah ki, Yaratan'dır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Gِklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir. هُوَ‌ ‌اللَّ‍‍هُ ‌الْ‍‍خَ‍‍الِ‍‍قُ ‌الْبَا‌رِئُ ‌الْمُ‍‍صَ‍‍وِّ‌ر‍ُ‍‌ ۖ لَهُ ‌الأَسْم‍‍َ‍ا‌ءُ‌ ‌الْحُسْنَى‌ ۚ يُسَبِّحُ لَ‍‍هُ مَا‌ فِي ‌ال‍‍سَّمَا‌و‍َ‍‌اتِ ‌وَ‌الأَ‌رْ‍ضِ ۖ ‌وَهُوَ‌ ‌الْعَز‍ِ‍ي‍‍زُ‌ ‌الْحَكِيمُ
Toggle thick letters. Most people make the mistake of thickening thin letters in the words that have other (highlighted) thick letter Toggle to highlight thick letters خصضغطقظ رَ
Next Sūrah