Roman Script    Reciting key words            Previous Sūrah    Quraan Index    Home  

47) Sūrat Muĥammad

Printed format

47) سُورَة مُحَمَّد

Toggle thick letters. Most people make the mistake of thickening thin letters in the words that have other (highlighted) thick letter Toggle to highlight thick letters خصضغطقظ رَ
Al-Ladhīna Kafarū Wa Şaddū `An Sabīli Allāhi 'Ađalla 'A`mālahum 047-001. Onlar ki inkar ettiler ve Allah'ın yolundan alıkoydular, (işte Allah da) onların amellerini giderip-boşa çıkarmıştır. الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ ‌وَ‍صَ‍‍دُّ‌و‌ا‌ عَ‍‌‍نْ سَب‍‍ِ‍ي‍‍لِ ‌اللَّ‍‍هِ ‌أَ‍ضَ‍‍لَّ ‌أَعْمَالَهُمْ
Wa Al-Ladhīna 'Āmanū Wa `Amilū Aş-Şāliĥāti Wa 'Āmanū Bimā Nuzzila `Alá Muĥammadin Wa Huwa Al-Ĥaqqu Min Rabbihim ۙ Kaffara `Anhum Sayyi'ātihim Wa 'Aşlaĥa Bālahum 047-002. İman edip salih amellerde bulunan ve Muhammed'e indirilen (Kur'an)a -ki o Rablerinden bir haktır- iman edenlerin (Allah), kِtülüklerini ِrtüp-bağışlamış, durumlarını düzeltip-ıslah etmiştir. وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ ‌وَعَمِلُو‌ا‌ال‍‍صَّ‍‍الِح‍‍َ‍اتِ ‌وَ‌آمَنُو‌ا‌ بِمَا‌ نُزِّلَ عَلَى‌ مُحَ‍‍مَّ‍‍د‌ٍ‌ ‌وَهُوَ‌ ‌الْحَ‍‍قُّ مِ‍‌‍نْ ‌‍رَبِّهِمْ ۙ كَفَّ‍رَ‌ عَ‍‌‍نْ‍‍هُمْ سَيِّئ‍‍َ‍‍اتِهِمْ ‌وَ‌أَ‍صْ‍‍لَحَ بَالَهُمْ
Dhālika Bi'anna Al-Ladhīna Kafarū Attaba`ū Al-Bāţila Wa 'Anna Al-Ladhīna 'Āmanū Attaba`ū Al-Ĥaqqa Min Rabbihim ۚ Kadhālika Yađribu Allāhu Lilnnāsi 'Amthālahum 047-003. İşte bِyle; hiç şüphesiz, inkar edenler batıl olana uymuşlar; ve hiç şüphesiz, iman edenler Rablerinden olan hakka uymuşlardır. İşte Allah, insanlara kendi ِrneklerini bِyle vererek gِsteriyor. ذَلِكَ بِأَنَّ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌اتَّبَعُو‌ا‌الْبَاطِ‍‍لَ ‌وَ‌أَنَّ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌اتَّبَعُو‌ا‌الْحَ‍‍قَّ مِ‍‌‍نْ ‌‍رَبِّهِمْ ۚ كَذَلِكَ يَ‍‍ضْ‍‍رِبُ ‌اللَّ‍‍هُ لِل‍‍نّ‍‍َ‍اسِ ‌أَمْثَالَهُمْ
Fa'idhā Laqītumu Al-Ladhīna Kafarū Fađarba Ar-Riqābi Ĥattá 'Idhā 'Athkhantumūhum Fashuddū Al-Wathāqa Fa'immā Mannāan Ba`du Wa 'Immā Fidā'an Ĥattá Tađa`a Al-Ĥarbu 'Awzāraۚ Dhālika Wa Law Yashā'u Allāhu Lāntaşara Minhum Wa Lakin Liyabluwa Ba`đakum Biba`đin Wa ۗ Al-Ladhīna Qutilū Fī Sabīli Allāhi Falan Yuđilla 'A`mālahum 047-004. ضyleyse, inkar edenlerle (savaş sırasında) karşı karşıya geldiğiniz zaman, hemen boyunlarını vurun; sonunda onları 'iyice bozguna uğratıp zafer kazanınca da' artık (esirler için) bağı sımsıkı tutun. Bundan sonra ya bir lütuf olarak (onları bırakın) veya bir fidye (karşılığı salıverin). ضyle ki savaş ağırlıklarını bıraksın (sona ersin). İşte bِyle; eğer Allah dilemiş olsaydı, elbette onlardan intikam alırdı. Ancak (savaş,) sizleri birbirinizle denemesi içindir. Allah yolunda ِldürülenlerin ise; kesin olarak (Allah,) amellerini giderip-boşa çıkarmaz. فَإِ‌ذ‌ا‌ لَ‍‍قِ‍‍يتُمُ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ فَ‍‍ضَ‍‍رْبَ ‌ال‍‍رِّ‍‍قَ‍‍ابِ حَتَّ‍‍ى‌ ‌إِ‌ذَ‌ا‌ ‌أَثْ‍‍خَ‍‍‌‍ن‍‍تُمُوهُمْ فَشُدُّ‌و‌ا‌الْوَث‍‍َ‍اقَ فَإِمَّ‍‍ا‌ مَ‍‍نّ‍‍ا‌ ً‌ بَعْدُ‌ ‌وَ‌إِمَّ‍‍ا‌ فِد‍َ‍‌ا‌ءً‌ حَتَّى‌ تَ‍‍ضَ‍‍عَ ‌الْحَرْبُ ‌أَ‌وْ‌زَ‌ا‌‍رَهَا‌ ۚ ‌ذَلِكَ ‌وَلَوْ‌ يَش‍‍َ‍ا‌ءُ‌ ‌اللَّ‍‍هُ لاَ‌ن‍‍تَ‍‍صَ‍رَ‌ مِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ ‌وَلَكِ‍‌‍نْ لِيَ‍‍بْ‍‍لُوَ‌ بَعْ‍‍ضَ‍‍كُمْ بِبَعْ‍‍ضٍۗ ‌وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ قُ‍‍تِلُو‌ا‌ فِي سَب‍‍ِ‍ي‍‍لِ ‌اللَّ‍‍هِ فَلَ‍‌‍نْ يُ‍‍ضِ‍‍لَّ ‌أَعْمَالَهُمْ
Sayahdīhim Wa Yuşliĥu Bālahum 047-005. Onları hidayete erdirecek ve durumlarını düzeltip-ıslah edecektir. سَيَهْدِيهِمْ ‌وَيُ‍‍صْ‍‍لِحُ بَالَهُمْ
Wa Yudkhiluhumu Al-Jannata `Arrafahā Lahum 047-006. Ve onları, kendilerine tarif edip-tanıttığı cennete sokacaktır. وَيُ‍‍دْ‍‍خِ‍‍لُهُمُ ‌الْجَ‍‍نَّ‍‍ةَ عَ‍رَّفَهَا‌ لَهُمْ
Yā 'Ayyuhā Al-Ladhīna 'Āmanū 'In Tanşurū Allaha Yanşurkum Wa Yuthabbit 'Aqdāmakum 047-007. Ey iman edenler, eğer siz Allah'a (Allah adına İslama ve Müslümanlara) yardım ederseniz, O da size yardım eder ve sizin ayaklarınızı sağlamlaştırır. ي‍‍َ‍ا‌أَيُّهَا‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُ‍‍و‌ا‌ ‌إِ‌نْ تَ‍‌‍ن‍‍صُ‍‍رُ‌و‌ا‌اللَّ‍‍هَ يَ‍‌‍ن‍‍صُ‍‍رْكُمْ ‌وَيُثَبِّتْ ‌أَ‍قْ‍‍دَ‌امَكُمْ
Wa Al-Ladhīna Kafarū Fata`sāan Lahum Wa 'Ađalla 'A`mālahum 047-008. İnkar edenler ise, yüzükoyun-düşüş, onlara olsun; (Allah,) amellerini giderip-boşa çıkarmıştır. وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ فَتَعْسا‌ ً‌ لَهُمْ ‌وَ‌أَ‍ضَ‍‍لَّ ‌أَعْمَالَهُمْ
Dhālika Bi'annahum Karihū Mā 'Anzala Allāhu Fa'aĥbaţa 'A`mālahum 047-009. İşte bِyle; çünkü onlar, Allah'ın indirdiğini çirkin (kerih) gِrdüler, bundan dolayı, O da, onların amellerini boşa çıkardı. ذَلِكَ بِأَنَّ‍‍هُمْ كَ‍‍رِهُو‌ا‌ مَ‍‍ا‌ ‌أَ‌ن‍‍زَلَ ‌اللَّ‍‍هُ فَأَحْبَ‍‍طَ ‌أَعْمَالَهُمْ
'Afalam Yasīrū Fī Al-'Arđi Fayanžurū Kayfa Kāna `Āqibatu Al-Ladhīna Min Qablihim ۚ Dammara Allāhu `Alayhim ۖ Wa Lilkāfirīna 'Amthāluhā 047-010. Onlar, yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı ki, kendilerinden ِncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını gِrsünler. Allah, onları yerle bir etti. O kafirler için de bunun bir benzeri vardır. أَفَلَمْ يَسِيرُ‌و‌ا‌ فِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ فَيَ‍‌‍ن‍‍ظُ‍‍رُ‌و‌ا‌ كَ‍‍يْ‍‍فَ ك‍‍َ‍انَ عَاقِ‍‍بَةُ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لِهِمْ ۚ ‌دَمَّ‍‍‍رَ‌اللَّ‍‍هُ عَلَيْهِمْ ۖ ‌وَلِلْكَافِ‍‍ر‍ِ‍ي‍‍نَ ‌أَمْثَالُهَا
Dhālika Bi'anna Allāha Mawlá Al-Ladhīna 'Āmanū Wa 'Anna Al-Kāfirīna Lā Mawlá Lahum 047-011. İşte bِyle; çünkü Allah, iman edenlerin velisidir; kafirlerin ise, velisi yoktur. ذَلِكَ بِأَنَّ ‌اللَّ‍‍هَ مَوْلَى‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ ‌وَ‌أَنَّ ‌الْكَافِ‍‍ر‍ِ‍ي‍‍نَ لاَ‌ مَوْلَى‌ لَهُمْ
'Inna Allāha Yudkhilu Al-Ladhīna 'Āmanū Wa `Amilū Aş-Şāliĥāti Jannātin Tajrī Min Taĥtihā Al-'Anhāru Wa ۖ Al-Ladhīna Kafarū Yatamatta`ūna Wa Ya'kulūna Kamā Ta'kulu Al-'An`ām Wa An-Nāru Mathwan Lahum 047-012. Şüphesiz Allah, iman edip salih amellerde bulunanları, altından ırmaklar akan cennetlere sokar. İnkar edenler ise, metalanırlar ve hayvanların yemesi gibi yerler; ateş, onlar için bir konaklama yeridir. إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ يُ‍‍دْ‍‍خِ‍‍لُ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ ‌وَعَمِلُو‌ا‌ال‍‍صَّ‍‍الِح‍‍َ‍اتِ جَ‍‍نّ‍‍َ‍ات‌‍ٍ‌ تَ‍‍جْ‍‍رِي مِ‍‌‍نْ تَحْتِهَا‌ ‌الأَ‌نْ‍‍ه‍‍َ‍ا‌رُ‌ ۖ ‌وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ يَتَمَتَّع‍‍ُ‍ونَ ‌وَيَأْكُل‍‍ُ‍ونَ كَمَا‌ تَأْكُلُ ‌الأَنعَام ‌وَ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍ا‌رُ‌ مَثْو‌ى‌ ً‌ لَهُمْ
Wa Ka'ayyin Min Qaryatin Hiya 'Ashaddu Qūwatan Min Qaryatika Allatī 'Akhrajatka 'Ahlaknāhum Falā Nāşira Lahum 047-013. Seni sürüp-çıkaran memleketinden kuvvet bakımından daha üstün nice memleketler vardı ki, Biz onları yıkıma uğrattık da kendileri için hiçbir yardımcı yoktu. وَكَأَيِّ‍‌‍نْ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍رْيَةٍ هِيَ ‌أَشَدُّ‌ قُ‍‍وَّة ً‌ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍رْيَتِكَ ‌الَّتِ‍‍ي ‌أَ‍خْ‍رَجَتْكَ ‌أَهْلَكْنَاهُمْ فَلاَ‌ نَاصِ‍‍ر‍َ‍‌ لَهُمْ
'Afaman Kāna `Alá Bayyinatin Min Rabbihi Kaman Zuyyina Lahu Sū'u `Amalihi Wa Attaba`ū 'Ahwā'ahum 047-014. Şimdi Rabbinden apaçık bir belge üzerinde bulunan kimse, kِtü ameli kendisine 'süslü ve çekici gِsterilmiş' ve kendi heva (istek ve tutku)larına uyan kimseler gibi midir? أَفَمَ‍‌‍نْ ك‍‍َ‍انَ عَلَى‌ بَيِّنَةٍ‌ مِ‍‌‍نْ ‌‍رَبِّ‍‍هِ كَمَ‍‌‍نْ ‌زُيِّنَ لَ‍‍هُ س‍‍ُ‍و‌ءُ‌ عَمَلِ‍‍هِ ‌وَ‌اتَّبَعُ‍‍و‌ا‌ ‌أَهْو‍َ‍‌ا‌ءَهُمْ
Mathalu Al-Jannati Allatī Wu`ida Al-Muttaqūna ۖ Fīhā 'Anhārun Min Mā'in Ghayri 'Āsinin Wa 'Anhārun Min Labanin Lam Yataghayyar Ţa`muhu Wa 'Anhārun Min Khamrin Ladhdhatin Lilshshāribīna Wa 'Anhārun Min `Asalin Muşaffan ۖ Wa Lahum Fīhā Min Kulli Ath-Thamarāti Wa Maghfiratun Min Rabbihim ۖ Kaman Huwa Khālidun An-Nāri Wa Suqū Mā'an Ĥamīmāan Faqaţţa`a 'Am`ā'ahum 047-015. Takva sahiplerine va'dedilen cennetin misali (şudur): İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenler için lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır ve orda onlar için meyvelerin her türlüsünden ve Rablerinden bir mağfiret vardır. Hiç (bِyle mükafaatlanan bir kişi), ateşin içinde ebedi olarak kalan ve bağırsaklarını 'parça parça koparan' kaynar sudan içirilen kimseler gibi olur mu? مَثَلُ ‌الْجَ‍‍نَّ‍‍ةِ ‌الَّتِي ‌وُعِدَ‌ ‌الْمُتَّ‍‍قُ‍‍ونَ ۖ فِيهَ‍‍ا‌ ‌أَ‌نْ‍‍ه‍‍َ‍ا‌ر‌ٌ‌ مِ‍‌‍نْ م‍‍َ‍ا‌ءٍ‌ غَ‍‍يْ‍‍ر‍ِ‍‌ ‌آسِنٍ‌ ‌وَ‌أَ‌نْ‍‍ه‍‍َ‍ا‌ر‌ٌ‌ مِ‍‌‍نْ لَبَن‍ٍ‌ لَمْ يَتَ‍‍غَ‍‍يَّرْ‌ طَ‍‍عْمُ‍‍هُ ‌وَ‌أَ‌نْ‍‍ه‍‍َ‍ا‌ر‌ٌ‌ مِ‍‌‍نْ خَ‍‍مْر‌ٍ‌ لَذَّة‍ٍ‌ لِلشَّا‌رِب‍‍ِ‍ي‍‍نَ ‌وَ‌أَ‌نْ‍‍ه‍‍َ‍ا‌ر‌ٌ‌ مِ‍‌‍نْ عَسَلٍ‌ مُ‍‍صَ‍‍فّى‌ ًۖ ‌وَلَهُمْ فِيهَا‌ مِ‍‌‍نْ كُلِّ ‌ال‍‍ثَّمَ‍رَ‍‌اتِ ‌وَمَ‍‍غْ‍‍فِ‍رَةٌ‌ مِ‍‌‍نْ ‌‍رَبِّهِمْ ۖ كَمَ‍‌‍نْ هُوَ‌ خَ‍‍الِد‌‌ٌ‌ فِي ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍ا‌ر‍ِ‍‌ ‌وَسُ‍‍قُ‍‍و‌ا‌ م‍‍َ‍ا‌ءً‌ حَمِيما‌‌ ً‌ فَ‍‍قَ‍‍طَّ‍‍عَ ‌أَمْع‍‍َ‍ا‌ءَهُمْ
Wa Minhum Man Yastami`u 'Ilayka Ĥattá 'Idhā Kharajū Min `Indika Qālū Lilladhīna 'Ūtū Al-`Ilma Mādhā Qāla 'Ānifāan ۚ 'Ūlā'ika Al-Ladhīna Ţaba`a Allāhu `Alá Qulūbihim Wa Attaba`ū 'Ahwā'ahum 047-016. Onlardan kimi gelip seni dinler. Nitekim yanından çıkıp-gittikleri zaman, ilim verilenlere derler ki: "O biraz ِnce ne sِyledi?" İşte onlar; Allah, onların kalplerini mühürlemiştir ve onlar kendi heva (istek ve tutku)larına uymuşlardır. وَمِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ مَ‍‌‍نْ يَسْتَمِعُ ‌إِلَ‍‍يْ‍‍كَ حَتَّ‍‍ى‌ ‌إِ‌ذَ‌ا‌ خَ‍رَجُو‌ا‌ مِ‍‌‍نْ عِ‍‌‍نْ‍‍دِكَ قَ‍‍الُو‌ا‌ لِلَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌أ‍ُ‍‌وتُو‌ا‌الْعِلْمَ مَا‌ذَ‌ا‌ قَ‍‍الَ ‌آنِفاً‌ ۚ ‌أ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ طَ‍‍بَعَ ‌اللَّ‍‍هُ عَلَى‌ قُ‍‍لُوبِهِمْ ‌وَ‌اتَّبَعُ‍‍و‌ا‌ ‌أَهْو‍َ‍‌ا‌ءَهُمْ
Wa Al-Ladhīna Ahtadaw Zādahum Hudan Wa 'Ātāhum Taqwhum 047-017. Hidayeti bulmuş olanlara gelince; (Allah,) hidayetlerini artırmış ve takvalarını vermiştir. وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌اهْتَدَ‌وْ‌ا‌ ‌زَ‌ا‌دَهُمْ هُ‍‍د‌ى‌ ً‌ ‌وَ‌آتَاهُمْ تَ‍‍قْ‍‍و‌اهُمْ
Fahal Yanžurūna 'Illā As-Sā`ata 'An Ta'tiyahum Baghtatan ۖ Faqad Jā'a 'Ashţuhā ۚ Fa'anná Lahum 'Idhā Jā'at/hum Dhikhum 047-018. Artık onlar, kıyamet-saatinin kendilerine apansız gelmesinden başkasını mı gِzlüyorlar? İşte onun işaretleri gelmiştir. Fakat kendilerine geldikten sonra ِğüt alıp-düşünmeleri onlara neyi sağlar? فَهَلْ يَ‍‌‍نْ‍‍‍‍ظُ‍‍ر‍ُ‍‌ونَ ‌إِلاَّ‌ ‌ال‍‍سَّاعَةَ ‌أَ‌نْ تَأْتِيَهُمْ بَ‍‍غْ‍‍تَة‌ ًۖ فَ‍‍قَ‍‍دْ‌ ج‍‍َ‍ا‌ءَ‌ ‌أَشْ‍رَ‌اطُ‍‍هَا‌ ۚ فَأَنَّ‍‍ى‌ لَهُمْ ‌إِ‌ذَ‌ا‌ ج‍‍َ‍ا‌ءَتْهُمْ ‌ذِكْ‍رَ‌اهُمْ
Fā`lam 'Annahu Lā 'Ilāha 'Illā Al-Lahu Wa Astaghfir Lidhanbika Wa Lilmu'uminīna Wa Al-Mu'umināti Wa ۗ Allāhu Ya`lamu Mutaqallabakum Wa Mathwākum 047-019. Şu halde bil; gerçekten, Allah'tan başka İlah yoktur. Hem kendi günahın, hem mü'min erkekler ve mü'min kadınlar için mağfiret dile. Allah, sizin dِnüp-dolaşacağınız yeri bilir, konaklama yerinizi de. فَاعْلَمْ ‌أَنَّ‍‍هُ لاَ‌ ‌إِلَهَ ‌إِلاَّ‌ ‌اللَّ‍‍هُ ‌وَ‌اسْتَ‍‍غْ‍‍فِ‍‍رْ‌ لِذَ‌نْ‍‍بِكَ ‌وَلِلْمُؤْمِن‍‍ِ‍ي‍‍نَ ‌وَ‌الْمُؤْمِن‍‍َ‍اتِ ۗ ‌وَ‌اللَّهُ يَعْلَمُ مُتَ‍‍قَ‍‍لَّبَكُمْ ‌وَمَثْوَ‌اكُمْ
Wa Yaqūlu Al-Ladhīna 'Āmanū Lawlā Nuzzilat Sūratun ۖ Fa'idhā 'Unzilat Sūratun Muĥkamatun Wa Dhukira Fīhā Al-Qitālu ۙ Ra'ayta Al-Ladhīna Fī Qulūbihim Marađun Yanžurūna 'Ilayka Nažara Al-Maghshīyi `Alayhi Mina Al-Mawti ۖ Fa'awlá Lahum 047-020. İman edenler, derler ki: "(Savaş izni için) Bir sûre indirilmeli değil miydi?" Fakat, içinde savaş (kıtal) zikri geçen muhkem bir sure indirildiği zaman, kalplerinde hastalık olanların, üzerine ِlüm baygınlığı çِkmüş olanların bakışı gibi sana baktıklarını gِrdün. Oysa onlara evla (olan): وَيَ‍قُ‍‍ولُ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ لَوْلاَ‌ نُزِّلَتْ سُو‌‍رَة‌‍ٌۖ فَإِ‌ذَ‌ا‌ ‌أُ‌ن‍‍زِلَتْ سُو‌‍رَةٌ‌ مُحْكَمَةٌ‌ ‌وَ‌ذُكِ‍‍ر‍َ‍‌ فِيهَا‌ ‌الْ‍‍قِ‍‍ت‍‍َ‍الُ ۙ ‌‍رَ‌أَيْ‍‍تَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ فِي قُ‍‍لُوبِهِمْ مَ‍رَضٌ‌ يَ‍‌‍ن‍‍ظُ‍‍ر‍ُ‍‌ونَ ‌إِلَ‍‍يْ‍‍كَ نَ‍‍ظَ‍رَ‌الْمَ‍‍غْ‍‍شِيِّ عَلَ‍‍يْ‍‍هِ مِنَ ‌الْمَ‍‍وْتِ ۖ فَأَ‌وْلَى‌ لَهُمْ
Ţā`atun Wa Qawlun Ma`rūfun ۚ Fa'idhā `Azama Al-'Amru Falaw Şadaqū Allaha Lakāna Khayan Lahum 047-021. İtaat ve maruf (güzel) sِzdü. Fakat iş, kesinlik ve kararlılık gerektirdiği zaman, şayet Allah'a sadakat gِsterselerdi, şüphesiz onlar için daha hayırlı olurdu. طَ‍‍اعَةٌ‌ ‌وَ‍قَ‍‍وْلٌ‌ مَعْر‍ُ‍‌وف‌‍ٌۚ فَإِ‌ذَ‌ا‌ عَزَمَ ‌الأَمْرُ‌ فَلَوْ‌ صَ‍‍دَ‍قُ‍‍و‌ا‌اللَّ‍‍هَ لَك‍‍َ‍انَ خَ‍‍يْر‌ا‌ ً‌ لَهُمْ
Fahal `Asaytum 'In Tawallaytum 'An Tufsidū Fī Al-'Arđi Wa Tuqaţţi`ū 'Arĥāmakum 047-022. Demek, 'iş başına gelip yِnetimi ele alırsanız' hemen yeryüzünde fesad (bozgunculuk) çıkaracak ve akrabalık bağlarınızı koparıp parçalayacaksınız, ِyle mi? فَهَلْ عَسَيْتُمْ ‌إِ‌نْ تَوَلَّيْتُمْ ‌أَ‌نْ تُفْسِدُ‌و‌ا‌ فِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ ‌وَتُ‍‍قَ‍‍طِّ‍‍عُ‍‍و‌ا‌ ‌أَ‌رْحَامَكُمْ
'Ūlā'ika Al-Ladhīna La`anahumu Allāhu Fa'aşammahum Wa 'A`má 'Abşārahum 047-023. İşte bunlar; Allah onları lanetlemiş, bِylece (kulaklarını) sağırlaştırmış ve basiret (gِz)lerini de kِr etmiştir. أ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ لَعَنَهُمُ ‌اللَّ‍‍هُ فَأَ‍صَ‍‍مَّ‍‍هُمْ ‌وَ‌أَعْمَ‍‍ى‌ ‌أَبْ‍‍‍‍صَ‍‍ا‌‍رَهُمْ
'Afalā Yatadabbarūna Al-Qur'āna 'Am `Alá Qulūbin 'Aqfāluhā 047-024. ضyle olmasa, Kur'an'ı iyiden iyiye düşünmezler miydi? Yoksa birtakım kalpler üzerinde kilitler mi vurulmuş? أَفَلاَ‌ يَتَدَبَّر‍ُ‍‌ونَ ‌الْ‍‍قُ‍‍رْ‌آنَ ‌أَمْ عَلَى‌ قُ‍‍ل‍‍ُ‍وبٍ ‌أَ‍قْ‍‍فَالُهَا
'Inna Al-Ladhīna Artaddū `Alá 'Adrihim Min Ba`di Mā Tabayyana Lahumu Al-Hudá ۙ Ash-Shayţānu Sawwala Lahum Wa 'Amlá Lahum 047-025. Şüphesiz, kendilerine hidayet açıkça belli olduktan sonra, gerisin geri (küfre) dِnenleri, şeytan kışkırtmış ve uzun emellere kaptırmıştır. إِنَّ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌ا‌رْتَدُّ‌و‌ا‌ عَلَ‍‍ى‌ ‌أَ‌دْبَا‌رِهِمْ مِ‍‌‍نْ بَعْدِ‌ مَا‌ تَبَيَّنَ لَهُمُ ‌الْهُدَ‌ى‌ ۙ ‌ال‍‍شَّيْ‍‍طَ‍‍انُ سَوَّلَ لَهُمْ ‌وَ‌أَمْلَى‌ لَهُمْ
Dhālika Bi'annahum Qālū Lilladhīna Karihū Mā Nazzala Allāhu Sanuţī`ukum Fī Ba`đi Al-'Amri Wa ۖ Allāhu Ya`lamu 'Israhum 047-026. İşte bِyle; çünkü gerçekten onlar, Allah'ın indirdiğini çirkin karşılayanlara dediler ki: "Size bazı işlerde itaat edeceğiz." Oysa Allah, sakladıkları şeyleri (sır olarak konuştuklarını) biliyor. ذَلِكَ بِأَنَّ‍‍هُمْ قَ‍‍الُو‌ا‌ لِلَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَ‍‍رِهُو‌ا‌ مَا‌ نَزَّلَ ‌اللَّ‍‍هُ سَنُ‍‍طِ‍‍يعُكُمْ فِي بَعْ‍‍ضِ ‌الأَمْ‍‍ر‍ِ‍‌ ۖ ‌وَ‌اللَّهُ يَعْلَمُ ‌إِسْ‍رَ‌ا‌‍رَهُمْ
Fakayfa 'Idhā Tawaffat/humu Al-Malā'ikatu Yađribūna Wujūhahum Wa 'Adrahum 047-027. ضyleyse melekler, yüzlerine ve arkalarına vura vura canlarını aldıkları zaman nasıl olacak? فَكَ‍‍يْ‍‍فَ ‌إِ‌ذَ‌ا‌ تَوَفَّتْهُمُ ‌الْمَلاَئِكَةُ يَ‍‍ضْ‍‍رِب‍‍ُ‍ونَ ‌وُجُوهَهُمْ ‌وَ‌أَ‌دْبَا‌‍رَهُمْ
Dhālika Bi'annahumu Attaba`ū Mā 'Askhaţa Allāha Wa Karihū Riđwānahu Fa'aĥbaţa 'A`mālahum 047-028. İşte bِyle; çünkü gerçekten onlar, Allah'ı gazablandıran şeye uydular ve O'nu razı edecek şeyleri çirkin karşıladılar; bundan dolayı (Allah,) amellerini boşa çıkardı. ذَلِكَ بِأَنَّ‍‍هُمُ ‌اتَّبَعُو‌ا‌ مَ‍‍ا‌ ‌أَسْ‍‍خَ‍‍طَ ‌اللَّ‍‍هَ ‌وَكَ‍‍رِهُو‌ا‌رِ‍‍ضْ‍‍وَ‌انَ‍‍هُ فَأَحْبَ‍‍طَ ‌أَعْمَالَهُمْ
'Am Ĥasiba Al-Ladhīna Fī Qulūbihim Marađun 'An Lan Yukhrija Allāhu 'Ađghānahum 047-029. Yoksa kalplerinde hastalık bulunanlar, Allah'ın kinlerini hiç (ortaya) çıkarmayacağını mı sandılar? أَمْ حَسِبَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ فِي قُ‍‍لُوبِهِمْ مَ‍رَضٌ ‌أَ‌نْ لَ‍‌‍نْ يُ‍‍خْ‍‍رِجَ ‌اللَّ‍‍هُ ‌أَ‍ضْ‍‍غَ‍‍انَهُمْ
Wa Law Nashā'u La'araynākahum Fala`araftahum Bisīmāhum ۚ Wa Lata`rifannahum Fī Laĥni Al-Qawli Wa ۚ Allāhu Ya`lamu 'A`mālakum 047-030. Eğer Biz dilersek, sana onları elbette gِsteririz, bِylelikle onları simalarından tanırsın. Andolsun, sen onları, sِzlerin sِyleniş tarzından da tanırsın. Allah, amellerinizi bilir. وَلَوْ‌ نَش‍‍َ‍ا‌ءُ‌ لَأَ‌‍رَيْنَاكَهُمْ فَلَعَ‍رَفْتَهُمْ بِسِيمَاهُمْ ۚ ‌وَلَتَعْ‍‍رِفَ‍‍نَّ‍‍هُمْ فِي لَحْنِ ‌الْ‍‍قَ‍‍وْلِ ۚ ‌وَ‌اللَّهُ يَعْلَمُ ‌أَعْمَالَكُمْ
Wa Lanabluwannakum Ĥattá Na`lama Al-Mujāhidīna Minkum Wa Aş-Şābirīna Wa Nabluwa 'Akhrakum 047-031. Andolsun, Biz sizden mücahid olanlarla sabredenleri bilinceye (belli edip ortaya çıkarıncaya) kadar, deneyeceğiz ve haberlerinizi sınayacağız (açıklayacağız). وَلَنَ‍‍بْ‍‍لُوَنَّ‍‍كُمْ حَتَّى‌ نَعْلَمَ ‌الْمُجَاهِد‍ِ‍ي‍‍نَ مِ‍‌‍نْ‍‍كُمْ ‌وَ‌ال‍‍صَّ‍‍ابِ‍‍ر‍ِ‍ي‍‍نَ ‌وَنَ‍‍بْ‍‍لُوَ‌ ‌أَ‍خْ‍‍بَا‌‍رَكُمْ
'Inna Al-Ladhīna Kafarū Wa Şaddū `An Sabīli Allāhi Wa Shāqqū Ar-Rasūla Min Ba`di Mā Tabayyana Lahumu Al-Hudá Lan Yađurrū Allaha Shay'āan Wa Sayuĥbiţu 'A`mālahum 047-032. Şüphesiz inkar edenler, Allah'ın yolundan alıkoyanlar ve kendilerine hidayet açıkça belli olduktan sonra 'elçiye karşı gelip zorluk çıkaranlar', kesin olarak Allah'a hiçbir şeyle zarar veremezler. (Allah,) Onların amellerini boşa çıkaracaktır. إِنَّ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ ‌وَ‍صَ‍‍دُّ‌و‌ا‌ عَ‍‌‍نْ سَب‍‍ِ‍ي‍‍لِ ‌اللَّ‍‍هِ ‌وَش‍‍َ‍اقُّ‍‍و‌ا‌ال‍رَّس‍‍ُ‍ولَ مِ‍‌‍نْ بَعْدِ‌ مَا‌ تَبَيَّنَ لَهُمُ ‌الهُدَ‌ى‌ لَ‍‌‍نْ يَ‍‍ضُ‍‍رُّ‌و‌ا‌اللَّ‍‍هَ شَ‍‍يْ‍‍ئا‌ ً‌ ‌وَسَيُحْبِ‍‍طُ ‌أَعْمَالَهُمْ
Yā 'Ayyuhā Al-Ladhīna 'Āmanū 'Aţī`ū Allaha Wa 'Aţī`ū Ar-Rasūla Wa Lā Tubţilū 'A`mālakum 047-033. Ey iman edenler, Allah'a itaat edin, Resûl’e itaat edin ve kendi amellerinizi geçersiz kılmayın. ي‍‍َ‍ا‌أَيُّهَا‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُ‍‍و‌ا‌ ‌أَ‍طِ‍‍يعُو‌ا‌اللَّ‍‍هَ ‌وَ‌أَ‍طِ‍‍يعُو‌ا‌ال‍رَّس‍‍ُ‍ولَ ‌وَلاَ‌ تُ‍‍بْ‍‍‍‍طِ‍‍لُ‍‍و‌ا‌ ‌أَعْمَالَكُمْ
'Inna Al-Ladhīna Kafarū Wa Şaddū `An Sabīli Allāhi Thumma Mātū Wa Hum Kuffārun Falan Yaghfira Allāhu Lahum 047-034. Şüphesiz, inkar edenler, Allah'ın yolundan alıkoyanlar, sonra ِlenler; işte Allah, onlara kesinlikle mağfiret etmeyecektir. إِنَّ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ ‌وَ‍صَ‍‍دُّ‌و‌ا‌ عَ‍‌‍نْ سَب‍‍ِ‍ي‍‍لِ ‌اللَّ‍‍هِ ثُ‍‍مَّ مَاتُو‌ا‌ ‌وَهُمْ كُفّ‍‍َ‍ا‌ر‌‌ٌ‌ فَلَ‍‌‍نْ يَ‍‍غْ‍‍فِ‍‍ر‍َ‍‌ ‌اللَّ‍‍هُ لَهُمْ
Falā Tahinū Wa Tad`ū 'Ilá As-Salmi Wa 'Antumu Al-'A`lawna Wa Allāhu Ma`akum Wa Lan Yatirakum 'A`mālakum 047-035. ضyleyse, siz üstün (bir durumda) iken, barışa çağırmak suretiyle gevşekliğe düşmeyin. Allah, sizinle beraberdir; O, sizin amellerinizi asla eksiltmez. فَلاَ‌ تَهِنُو‌ا‌ ‌وَتَ‍‍دْعُ‍‍و‌ا‌ ‌إِلَى‌ ‌ال‍‍سَّلْمِ ‌وَ‌أَ‌نْ‍‍تُمُ ‌الأَعْلَ‍‍وْنَ ‌وَ‌اللَّهُ مَعَكُمْ ‌وَلَ‍‌‍نْ يَتِ‍رَكُمْ ‌أَعْمَالَكُمْ
'Innamā Al-Ĥayāatu Ad-Dunyā La`ibun Wa Lahwun ۚ Wa 'In Tu'uminū Wa Tattaqū Yu'utikum 'Ujūrakum Wa Lā Yas'alkum 'Amwālakum 047-036. Gerçekten dünya hayatı, ancak bir oyun ve tutkulu bir oyalanmadır. Eğer iman ederseniz ve sakınırsanız, O, size ecirlerinizi verir ve mallarınızı da istemez. إِنَّ‍‍مَا‌ ‌الحَي‍‍َ‍اةُ ‌ال‍‍دُّ‌نْ‍‍يَا‌ لَعِبٌ‌ ‌وَلَهْو‌ٌۚ ‌وَ‌إِ‌نْ تُؤْمِنُو‌ا‌ ‌وَتَتَّ‍‍قُ‍‍و‌ا‌ يُؤْتِكُمْ ‌أُجُو‌‍رَكُمْ ‌وَلاَ‌ يَسْأَلْكُمْ ‌أَمْوَ‌الَكُمْ
'In Yas'alkumūhā Fayuĥfikum Tabkhalū Wa Yukhrij 'Ađghānakum 047-037. Eğer sizden onları(n tümünü) isteyip sizi çıplak bırakacak olursa, cimrilik edersiniz ve sizin kinlerinizi de ortaya çıkarmış olur. إِ‌نْ يَسْأَلْكُمُوهَا‌ فَيُحْفِكُمْ تَ‍‍بْ‍‍‍‍خَ‍‍لُو‌ا‌ ‌وَيُ‍‍خْ‍‍رِج‍ْ ‌أَ‍ضْ‍‍غَ‍‍انَكُمْ
Hā'antum Hā'uulā' Tud`awna Litunfiqū Fī Sabīli Allāhi Faminkum Man Yabkhalu Wa Man ۖ Yabkhal Fa'innamā Yabkhalu `An Nafsihi Wa Allāhu ۚ Al-Ghanīyu Wa 'Antumu Al-Fuqarā'u Wa 'In ۚ Tatawallaw Yastabdil Qawmāan Ghayrakum Thumma Lā Yakūnū 'Amthālakum 047-038. İşte sizler bِylesiniz; Allah yolunda infak etmeye çağrılıyorsunuz; buna rağmen bazılarınız cimrilik ediyor. Kim cimrilik ederse, artık o, ancak kendi nefsine cimrilik eder. Allah ise, ذaniy (hiçbir şeye ihtiyacı olmayan)dır; fakir olan sizlersiniz. Eğer siz yüz çevirecek olursanız, sizden başka bir kavmi getirip-değiştirir. Sonra onlar, sizin benzeriniz de olmazlar. ه‍‍َ‍ا‌أَ‌نْ‍‍تُمْ ه‍‍َ‍ا‌ؤُلاَ‌ء‌ تُ‍‍دْعَ‍‍وْنَ لِتُ‍‌‍ن‍‍فِ‍‍قُ‍‍و‌ا‌ فِي سَب‍‍ِ‍ي‍‍لِ ‌اللَّ‍‍هِ فَمِ‍‌‍نْ‍‍كُمْ مَ‍‌‍نْ يَ‍‍بْ‍‍‍‍خَ‍‍لُ ‌وَمَ‍‌‍نْ ۖ يَ‍‍بْ‍‍‍‍خَ‍‍لْ فَإِنَّ‍‍مَا‌ يَ‍‍بْ‍‍‍‍خَ‍‍لُ عَ‍‌‍نْ نَفْسِ‍‍هِ ‌وَ‌اللَّهُ ۚ ‌الْ‍‍غَ‍‍نِيُّ ‌وَ‌أَ‌نْ‍‍تُمُ ‌الْفُ‍‍قَ‍‍ر‍َ‍‌ا‌ءُ‌ ‌وَ‌إِ‌نْ ۚ تَتَوَلَّوْ‌ا‌ يَسْتَ‍‍بْ‍‍دِلْ قَ‍‍وْماً‌ غَ‍‍يْ‍رَكُمْ ثُ‍‍مَّ لاَ‌ يَكُونُ‍‍و‌ا‌ ‌أَمْثَالَكُمْ
Toggle thick letters. Most people make the mistake of thickening thin letters in the words that have other (highlighted) thick letter Toggle to highlight thick letters خصضغطقظ رَ
Next Sūrah