Roman Script    Reciting key words            Previous Sūrah    Quraan Index    Home  

30) Sūrat Ar-Rūm

Printed format

30) سُورَة الرُّوم

Toggle thick letters. Most people make the mistake of thickening thin letters in the words that have other (highlighted) thick letter Toggle to highlight thick letters خصضغطقظ رَ
'Alif-Lām-Mīm 030-001. Elif, Lam, Mim. أَلِف-لَام-مِيم
Ghulibati Ar-Rūmu 030-002. Rum (orduları) yenilgiye uğradı. غُ‍‍لِبَتِ ‌ال‍‍رُّ‌ومُ
Fī 'Ad Al-'Arđi Wa Hum Min Ba`di Ghalabihim Sayaghlibūna 030-003. Yakın bir yerde. Ama onlar, yenilgilerinden sonra yeneceklerdir. فِ‍‍ي ‌أَ‌دْنَى‌ ‌الأَ‌رْ‍ضِ ‌وَهُمْ مِ‍‌‍نْ بَعْدِ‌ غَ‍‍لَبِهِمْ سَيَ‍‍غْ‍‍لِبُونَ
Fī Biđ`i Sinīna ۗ Lillāh Al-'Amru Min Qablu Wa Min Ba`du ۚ Wa Yawma'idhin Yafraĥu Al-Mu'uminūna 030-004. Birkaç yıl içinde. Bundan ِnce de, sonra da emir Allah'ındır. Ve o gün mü'minler sevineceklerdir. فِي بِ‍‍ضْ‍‍عِ سِن‍‍ِ‍ي‍‍نَ ۗ لِلَّهِ ‌الأَمْرُ‌ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لُ ‌وَمِ‍‌‍نْ بَعْدُ‌ ۚ ‌وَيَوْمَئِذ‌ٍ‌ يَفْ‍رَحُ ‌الْمُؤْمِنُونَ
Binaşri Allāhi ۚ Yanşuru Man Yashā'u ۖ Wa Huwa Al-`Azīzu Ar-Raĥīmu 030-005. Allah'ın yardımıyla. O, dilediğine yardım eder. O, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir. بِنَ‍صْ‍‍ر‍ِ‍‌ ‌اللَّ‍‍هِ ۚ يَ‍‌‍ن‍‍صُ‍‍رُ‌ مَ‍‌‍نْ يَش‍‍َ‍ا‌ءُ‌ ۖ ‌وَهُوَ‌ ‌الْعَز‍ِ‍ي‍‍زُ‌ ‌ال‍رَّحِيمُ
Wa`da Allāhi ۖ Lā Yukhlifu Allāhu Wa`dahu Wa Lakinna 'Akthara An-Nāsi Lā Ya`lamūna 030-006. (Bu,) Allah'ın va’didir; Allah, vadinden geri dِnmez. Ancak insanların çoğu bilmezler. وَعْدَ‌ ‌اللَّ‍‍هِ ۖ لاَ‌ يُ‍‍خْ‍‍لِفُ ‌اللَّ‍‍هُ ‌وَعْدَهُ ‌وَلَكِ‍‍نَّ ‌أَكْثَ‍رَ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍اسِ لاَ‌ يَعْلَمُونَ
Ya`lamūna Žāhirāan Mina Al-Ĥayāati Ad-Dunyā Wa Hum `Ani Al-'Ākhirati Hum Ghāfilūna 030-007. Onlar, dünya hayatından (yalnızca) dışta olanı bilirler. Ahiretten ise gafil olanlardır. يَعْلَم‍‍ُ‍ونَ ظَ‍‍اهِ‍‍ر‌ا‌ ً‌ مِنَ ‌الْحَي‍‍َ‍اةِ ‌ال‍‍دُّ‌نْ‍‍يَا‌ ‌وَهُمْ عَنِ ‌الآ‍‍خِ‍رَةِ هُمْ غَ‍‍افِلُونَ
'Awalam Yatafakkarū Fī 'Anfusihim ۗKhalaqa Allāhu As-Samāwāti Wa Al-'Arđa Wa Mā Baynahumā 'Illā Bil-Ĥaqqi Wa 'Ajalin Musamman ۗ Wa 'Inna Kathīrāan Mina An-Nāsi Biliqā'i Rabbihim Lakāfirūna 030-008. Kendi nefisleri konusunda düşünmüyorlar mı? Allah, gِkleri, yeri ve bu ikisi arasında olanları ancak hak ile ve belirlenmiş bir süre (ecel) olarak yaratmıştır. Gerçekten, insanlardan çoğu Rablerine kavuşmayı inkar ediyorlar. أَ‌وَلَمْ يَتَفَكَّرُ‌و‌ا‌ فِ‍‍ي ‌أَ‌ن‍‍فُسِهِمْ ۗ مَا‌ خَ‍‍لَ‍‍قَ ‌اللَّ‍‍هُ ‌ال‍‍سَّمَا‌و‍َ‍‌اتِ ‌وَ‌الأَ‌رْ‍ضَ ‌وَمَا‌ بَيْنَهُمَ‍‍ا‌ ‌إِلاَّ‌ بِ‍الْحَ‍‍قِّ ‌وَ‌أَجَلٍ‌ مُسَ‍‍مّ‍‍ى‌ ًۗ ‌وَ‌إِنَّ كَثِي‍‍ر‌ا‌ ً‌ مِنَ ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍اسِ بِلِ‍‍قَ‍‍ا‌ءِ‌ ‌‍رَبِّهِمْ لَكَافِرُ‌ونَ
'Awalam Yasīrū Fī Al-'Arđi Fayanžurū Kayfa Kāna `Āqibatu Al-Ladhīna Min Qablihim ۚ Kānū 'Ashadda Minhum Qūwatan Wa 'Athārū Al-'Arđa Wa `Amarūhā 'Akthara Mimmā `Amarūhā Wa Jā'at/hum Rusuluhum Bil-Bayyināti ۖ Famā Kāna Allāhu Liyažlimahum Wa Lakin Kānū 'Anfusahum Yažlimūna 030-009. Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı? Bِylece kendilerinden ِncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını gِrsünler. Onlar, güç bakımından kendilerinden daha üstün idiler, toprağı alt-üst etmişler (ekmişler, madenler, sular arayıp çıkarmışlar) ve onu, kendilerinin imar ettiğinden daha çok imar etmişlerdi. Elçileri de, onlara açık delillerle gelmişti. Demek ki Allah onlara zulmetmiyordu, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı. أَ‌وَلَمْ يَسِيرُ‌و‌ا‌ فِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ فَيَ‍‌‍ن‍‍ظُ‍‍رُ‌و‌ا‌ كَ‍‍يْ‍‍فَ ك‍‍َ‍انَ عَاقِ‍‍بَةُ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لِهِمْ ۚ كَانُ‍‍و‌ا‌ ‌أَشَدَّ‌ مِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ قُ‍‍وَّة ً‌ ‌وَ‌أَثَا‌رُ‌و‌ا‌الأَ‌رْ‍ضَ ‌وَعَمَرُ‌وهَ‍‍ا‌ ‌أَكْثَ‍رَ‌ مِ‍‍مَّ‍‍ا‌ عَمَرُ‌وهَا‌ ‌وَج‍‍َ‍ا‌ءَتْهُمْ ‌رُسُلُهُمْ بِ‍الْبَيِّن‍‍َ‍اتِ ۖ فَمَا‌ ك‍‍َ‍انَ ‌اللَّ‍‍هُ لِيَ‍‍ظْ‍‍لِمَهُمْ ‌وَلَكِ‍‌‍نْ كَانُ‍‍و‌ا‌ ‌أَ‌ن‍‍فُسَهُمْ يَ‍‍ظْ‍‍لِمُونَ
Thumma Kāna `Āqibata Al-Ladhīna 'Asā'ū As-Sū'á 'An Kadhdhabū Bi'āyāti Allāhi Wa Kānū Bihā Yastahzi'ūn 030-010. Sonra kِtülük yapanların uğradıkları son, Allah'ın ayetlerini yalanlamaları ve alay konusu edinmeleri dolayısıyla çok kِtü oldu. ثُ‍‍مَّ ك‍‍َ‍انَ عَاقِ‍‍بَةَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌أَس‍‍َ‍ا‌ء‍ُ‍‌و‌ا‌ ‌ال‍‍سّ‍‍ُ‍و‌ءَ‌ى‌ ‌أَ‌نْ كَذَّبُو‌ا‌ بِآي‍‍َ‍اتِ ‌اللَّ‍‍هِ ‌وَكَانُو‌ا‌ بِهَا‌ يَسْتَهْزِئ‍‍ُ‍‍ون
Al-Lahu Yabda'u Al-Khalqa Thumma Yu`īduhu Thumma 'Ilayhi Turja`ūna 030-011. Allah, yaratmayı başlatır, sonra onu iade eder, sonra da siz O'na dِndürülürsünüz. اللَّهُ يَ‍‍بْ‍‍دَ‌أُ‌ ‌الْ‍‍خَ‍‍لْ‍‍قَ ثُ‍‍مَّ يُعِيدُهُ ثُ‍‍مَّ ‌إِلَ‍‍يْ‍‍هِ تُرْجَعُونَ
Wa Yawma Taqūmu As-Sā`atu Yublisu Al-Mujrimūna 030-012. Kıyamet-saatinin kopacağı gün, suçlu-günahkarlar umutsuzca yıkılırlar. وَيَ‍‍وْمَ تَ‍‍قُ‍‍ومُ ‌ال‍‍سَّاعَةُ يُ‍‍بْ‍‍لِسُ ‌الْمُ‍‍جْ‍‍رِمُونَ
Wa Lam Yakun Lahum Min Shurakā'ihim Shufa`ā'u Wa Kānū Bishurakā'ihim Kāfirīna 030-013. (Allah'a eş koştukları) Ortaklarından kendilerine şefaatçi olan yoktur; onlar, ortaklarını inkar ediyorlar. وَلَمْ يَكُ‍‌‍نْ لَهُمْ مِ‍‌‍نْ شُ‍رَك‍‍َ‍ائِهِمْ شُفَع‍‍َ‍ا‌ءُ‌ ‌وَكَانُو‌ا‌ بِشُ‍رَك‍‍َ‍ائِهِمْ كَافِ‍‍رِينَ
Wa Yawma Taqūmu As-Sā`atu Yawma'idhin Yatafarraqūna 030-014. Kıyamet-saatinin kopacağı gün, (mü'minlerle kafirler birbirlerinden) ayrılırlar. وَيَ‍‍وْمَ تَ‍‍قُ‍‍ومُ ‌ال‍‍سَّاعَةُ يَوْمَئِذ‌ٍ‌ يَتَفَ‍رَّ‍قُ‍‍ونَ
Fa'ammā Al-Ladhīna 'Āmanū Wa `Amilū Aş-Şāliĥāti FahumRawđatin Yuĥbarūna 030-015. Bِylece iman edip salih amellerde bulunanlar; artık onlar 'bir cennet bahçesinde' 'sevinç içinde ağırlanırlar'. فَأَمَّ‍‍ا‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ ‌وَعَمِلُو‌ا‌ال‍‍صَّ‍‍الِح‍‍َ‍اتِ فَهُمْ فِي ‌‍رَ‌وْ‍ضَ‍‍ةٍ‌ يُحْبَرُ‌ونَ
Wa 'Ammā Al-Ladhīna Kafarū Wa Kadhdhabū Bi'āyātinā Wa Liqā'i Al-'Ākhirati Fa'ūlā'ika Fī Al-`Adhābi Muĥđarūna 030-016. Ancak inkar edip ayetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanlar ise; artık onlar da azap için hazır bulundurulurlar. وَ‌أَمَّ‍‍ا‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ ‌وَكَذَّبُو‌ا‌ بِآيَاتِنَا‌ ‌وَلِ‍‍قَ‍‍ا‌ءِ‌ ‌الآ‍‍خِ‍رَةِ فَأ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ فِي ‌الْعَذ‍َ‍‌ابِ مُحْ‍‍ضَ‍‍رُ‌ونَ
Fasubĥāna Allāhi Ĥīna Tumsūna Wa Ĥīna Tuşbiĥūna 030-017. ضyleyse akşama girdiğiniz vakit de, sabaha erdiğiniz vakit de Allah'ı tesbih edip (yüceltin). فَسُ‍‍بْ‍‍ح‍‍َ‍انَ ‌اللَّ‍‍هِ ح‍‍ِ‍ي‍‍نَ تُمْس‍‍ُ‍ونَ ‌وَح‍‍ِ‍ي‍‍نَ تُ‍‍صْ‍‍بِحُونَ
Wa Lahu Al-Ĥamdu Fī As-Samāwāti Wa Al-'Arđi Wa `Ashīyāan Wa Ĥīna Tužhirūna 030-018. Hamd O'nundur; gِklerde ve yerde, günün sonunda ve ِğleye erdiğiniz vakit de. وَلَهُ ‌الْحَمْدُ‌ فِي ‌ال‍‍سَّمَا‌و‍َ‍‌اتِ ‌وَ‌الأَ‌رْ‍ضِ ‌وَعَشِيّا‌ ً‌ ‌وَح‍‍ِ‍ي‍‍نَ تُ‍‍ظْ‍‍هِرُ‌ونَ
Yukhriju Al-Ĥayya Mina Al-Mayyiti Wa Yukhriju Al-Mayyita Mina Al-Ĥayyi Wa Yuĥyī Al-'Arđa Ba`da Mawtihā ۚ Wa Kadhalika Tukhrajūna 030-019. O ِlüden diriyi çıkarır ve diriden ِlüyü çıkarır, ِlümünden sonra da yeri diriltir. İşte siz de bِyle çıkarılacaksınız. يُ‍خْ‍‍رِجُ ‌الْحَيَّ مِنَ ‌الْمَيِّتِ ‌وَيُ‍‍خْ‍‍رِجُ ‌الْمَيِّتَ مِنَ ‌الْحَيِّ ‌وَيُحْيِي ‌الأَ‌رْ‍ضَ بَعْدَ‌ مَوْتِهَا‌ ۚ ‌وَكَذَلِكَ تُ‍‍خْ‍رَجُونَ
Wa Min 'Āyātihi~ 'An Khalaqakum Min Turābin Thumma 'Idhā 'Antum Basharun Tantashirūna 030-020. Sizi topraktan yaratmış bulunması, O'nun ayetlerindendir; sonra siz, (yeryüzünün her yanına) yayılmakta olan bir beşer (türü) oldunuz. وَمِ‍‌‍نْ ‌آيَاتِهِ ‌أَ‌نْ خَ‍‍لَ‍‍قَ‍‍كُمْ مِ‍‌‍نْ تُ‍رَ‍‌اب‌‍ٍ‌ ثُ‍‍مَّ ‌إِ‌ذَ‌ا‌ ‌أَ‌نْ‍‍تُمْ بَشَر‌‌ٌ‌ تَ‍‌‍ن‍‍تَشِرُ‌ونَ
Wa Min 'Āyātihi~ 'An Khalaqa Lakum Min 'Anfusikum 'Azwājāan Litaskunū 'Ilayhā Wa Ja`ala Baynakum Mawaddatan Wa Raĥmatan ۚ 'Inna Fī Dhālika La'āyātin Liqawmin Yatafakkarūna 030-021. Onda 'sükun bulup durulmanız' için, size kendi nefislerinizden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet kılması da, O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır. وَمِ‍‌‍نْ ‌آيَاتِهِ ‌أَ‌نْ خَ‍‍لَ‍‍قَ لَكُمْ مِ‍‌‍نْ ‌أَ‌ن‍‍فُسِكُمْ ‌أَ‌زْ‌وَ‌اجا‌ ً‌ لِتَسْكُنُ‍‍و‌ا‌ ‌إِلَيْهَا‌ ‌وَجَعَلَ بَيْنَكُمْ مَوَ‌دَّة ً‌ ‌وَ‌‍رَحْمَة‌ ًۚ ‌إِنَّ فِي ‌ذَلِكَ لَآي‍‍َ‍ات‍ٍ‌ لِ‍‍قَ‍‍وْمٍ‌ يَتَفَكَّرُ‌ونَ
Wa Min 'Āyātihi Khalqu As-Samāwāti Wa Al-'Arđi Wa Akhtilāfu 'Alsinatikum Wa 'Alwānikum ۚ 'Inna Fī Dhālika La'āyātin Lil`ālimīna 030-022. Gِklerin ve yerin yaratılması ile dillerinizin ve renklerinizin ayrı olması, O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, alimler için gerçekten ayetler vardır. وَمِ‍‌‍نْ ‌آيَاتِ‍‍هِ خَ‍‍لْ‍‍قُ ‌ال‍‍سَّمَا‌و‍َ‍‌اتِ ‌وَ‌الأَ‌رْ‍ضِ ‌وَ‌اخْ‍‍تِلاَفُ ‌أَلْسِنَتِكُمْ ‌وَ‌أَلْوَ‌انِكُمْ ۚ ‌إِنَّ فِي ‌ذَلِكَ لَآي‍‍َ‍ات‍ٍ‌ لِلْعَالِمِينَ
Wa Min 'Āyātihi Manāmukum Bil-Layli Wa An-Nahāri Wa Abtighā'uukum Min Fađlihi~ ۚ 'Inna Fī Dhālika La'āyātin Liqawmin Yasma`ūna 030-023. Geceleyin ve gündüzün uyumanız ile O'nun fazlından (geçiminizi temin için rızkınızı) aramanız, O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz işitebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır. وَمِ‍‌‍نْ ‌آيَاتِ‍‍هِ مَنَامُكُمْ بِ‍ال‍‍لَّ‍‍يْ‍‍لِ ‌وَ‌ال‍‍نَّ‍‍ه‍‍َ‍ا‌ر‍ِ‍‌ ‌وَ‌ابْ‍‍تِ‍‍غَ‍‍ا‌ؤُكُمْ مِ‍‌‍نْ فَ‍‍ضْ‍‍لِهِ ۚ ‌إِنَّ فِي ‌ذَلِكَ لَآي‍‍َ‍ات‍ٍ‌ لِ‍‍قَ‍‍وْمٍ‌ يَسْمَعُونَ
Wa Min 'Āyātihi Yurīkumu Al-Barqa Khawfāan Wa Ţama`āan Wa Yunazzilu Mina As-Samā'i Mā'an Fayuĥyī Bihi Al-'Arđa Ba`da Mawtihā ۚ 'Inna Fī Dhālika La'āyātin Liqawmin Ya`qilūna 030-024. Size bir korku ve umut (unsuru) olarak şimşeği gِstermesi ile gِkten su indirmek suretiyle ِlümünden sonra yeri onunla diriltmesi de, O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, aklını kullanabilecek bir kavim için gerçekten ayetler vardır. وَمِ‍‌‍نْ ‌آيَاتِ‍‍هِ يُ‍‍رِيكُمُ ‌الْبَرْ‍قَ خَ‍‍وْفا‌ ً‌ ‌وَ‍طَ‍‍مَعا‌ ً‌ ‌وَيُنَزِّلُ مِنَ ‌ال‍‍سَّم‍‍َ‍ا‌ءِ‌ م‍‍َ‍ا‌ء‌‌ ً‌ فَيُحْيِي بِهِ ‌الأَ‌رْ‍ضَ بَعْدَ‌ مَوْتِهَ‍‍اۚ ‌إِنَّ فِي ‌ذَلِكَ لَآي‍‍َ‍ات‍ٍ‌ لِ‍‍قَ‍‍وْمٍ‌ يَعْ‍‍قِ‍‍لُونَ
Wa Min 'Āyātihi~ 'An Taqūma As-Samā'u Wa Al-'Arđu Bi'amrihi ۚ Thumma 'Idhā Da`ākum Da`watan Mina Al-'Arđi 'Idhā 'Antum Takhrujūna 030-025. Gِğün ve yerin O'nun emriyle (hareketten kesilip olduğu yerde veya bu düzen içinde) durması da, O'nun ayetlerindendir. Sonra sizi yerden (toprağın altından) bir (kere) çağırma ile çağırdığı zaman, hemencecik siz (bir de bakarsınız ki) çıkarılmışsınız. وَمِ‍‌‍نْ ‌آيَاتِهِ ‌أَ‌نْ تَ‍‍قُ‍‍ومَ ‌ال‍‍سَّم‍‍َ‍ا‌ءُ‌ ‌وَ‌الأَ‌رْ‍ضُ بِأَمْ‍‍رِهِ ۚ ثُ‍‍مَّ ‌إِ‌ذَ‌ا‌ ‌دَعَاكُمْ ‌دَعْوَة ً‌ مِنَ ‌الأَ‌رْ‍ضِ ‌إِ‌ذَ‌ا‌ ‌أَ‌نْ‍‍تُمْ تَ‍‍خْ‍‍رُجُونَ
Wa Lahu Man As-Samāwāti Wa Al-'Arđi ۖ Kullun Lahu Qānitūna 030-026. Gِklerde ve yerde bulunanlar O'nundur; hepsi O'na 'gِnülden boyun eğmiş' bulunuyorlar. وَلَ‍‍هُ مَ‍‌‍نْ فِي ‌ال‍‍سَّمَا‌و‍َ‍‌اتِ ‌وَ‌الأَ‌رْ‍ضِ ۖ كُلّ ٌ‌ لَ‍‍هُ قَ‍‍انِتُونَ
Wa Huwa Al-Ladhī Yabda'u Al-Khalqa Thumma Yu`īduhu Wa Huwa 'Ahwanu `Alayhi ۚ Wa Lahu Al-Mathalu Al-'A`lá Fī As-Samāwāti Wa Al-'Arđi ۚ Wa Huwa Al-`Azīzu Al-Ĥakīmu 030-027. Yaratmayı başlatan, sonra onu iade edecek olan O'dur; bu O'na gِre pek kolaydır. Gِklerde ve yerde en Yüce misal O'nundur. O, güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. وَهُوَ‌ ‌الَّذِي يَ‍‍بْ‍‍دَ‌أُ‌ ‌الْ‍‍خَ‍‍لْ‍‍قَ ثُ‍‍مَّ يُعِيدُهُ ‌وَهُوَ‌ ‌أَهْوَنُ عَلَ‍‍يْ‍‍هِ ۚ ‌وَلَهُ ‌الْمَثَلُ ‌الأَعْلَى‌ فِي ‌ال‍‍سَّمَا‌و‍َ‍‌اتِ ‌وَ‌الأَ‌رْ‍ضِ ۚ ‌وَهُوَ‌ ‌الْعَز‍ِ‍ي‍‍زُ‌ ‌الْحَكِيمُ
Đaraba Lakum Mathalāan Min 'Anfusikum ۖ Hal Lakum Min Mā Malakat 'Aymānukum Min Shurakā'a Fī Mā Razaqnākum Fa'antum Fīhi Sawā'un Takhāfūnahum Kakhīfatikum 'Anfusakum ۚ Kadhālika Nufaşşilu Al-'Āyāti Liqawmin Ya`qilūna 030-028. Size kendi nefislerinizden bir ِrnek verdi: "Size rızık olarak verdiğimiz şeylerde, sağ ellerinizin malik olduklarınızdan, sizinle eşit olup kendi kendinizden korktuğunuz gibi kendilerinden de korktuğunuz (veya çekinip saygı duyduğunuz) ortaklar var mıdır? “İşte Biz, aklını kullanabilen bir kavim için ayetleri bِyle birer birer açıklarız. ضَ‍رَبَ لَكُمْ مَثَلا‌ ً‌ مِ‍‌‍نْ ‌أَ‌نْ‍‍فُسِكُمْ ۖ هَلْ لَكُمْ مِ‍‌‍نْ مَا‌ مَلَكَتْ ‌أَيْمَانُكُمْ مِ‍‌‍نْ شُ‍رَك‍‍َ‍ا‌ءَ‌ فِي مَا‌ ‌‍رَ‌زَ‍قْ‍‍نَاكُمْ فَأَ‌نْ‍‍تُمْ ف‍‍ِ‍ي‍‍هِ سَو‍َ‍‌ا‌ء‌‌ٌ‌ تَ‍‍خَ‍‍افُونَهُمْ كَ‍‍خِ‍‍يفَتِكُمْ ‌أَ‌ن‍‍فُسَكُمْ ۚ كَذَلِكَ نُفَ‍‍صِّ‍‍لُ ‌الآي‍‍َ‍اتِ لِ‍‍قَ‍‍وْمٍ‌ يَعْ‍‍قِ‍‍لُونَ
Bal Attaba`a Al-Ladhīna Žalamū 'Ahwā'ahum Bighayri `Ilmin ۖ Faman Yahdī Man 'Ađalla Allāhu ۖ Wa Mā Lahum Minşirīna 030-029. Hayır, zulmedenler, hiçbir bilgiye dayanmaksızın kendi heva (istek ve tutku)larına uymuşlardır. Allah'ın saptırdığını kim hidayete erdirebilir? Onların hiçbir yardımcıları yoktur. بَلْ ‌اتَّبَعَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ظَ‍‍لَمُ‍‍و‌ا‌ ‌أَهْو‍َ‍‌ا‌ءَهُمْ بِ‍‍غَ‍‍يْ‍‍ر‍ِ‍‌ عِلْم‌‍ٍۖ فَمَ‍‌‍نْ يَهْدِي مَ‍‌‍نْ ‌أَ‍ضَ‍‍لَّ ‌اللَّ‍‍هُ ۖ ‌وَمَا‌ لَهُمْ مِ‍‌‍نْ نَاصِ‍‍رِينَ
Fa'aqim Wajhaka Lilddīni Ĥanīfāan Fiţrata ۚ Allāhi Allatī Faţara An-Nāsa `Alayhā Lā ۚ Tabdīla Likhalqi Allāhi Dhālika ۚ Ad-Dīnu Al-Qayyimu Wa Lakinna 'Akthara An-Nāsi Lā Ya`lamūna 030-030. ضyleyse sen yüzünü Allah'ı birleyen (bir hanif) olarak dine, Allah'ın o fıtratına çevir; ki insanları bunun üzerine yaratmıştır. Allah'ın yaratışı için hiçbir değiştirme yoktur. İşte dimdik ayakta duran din (budur). Ancak insanların çoğu bilmezler. فَأَ‍قِ‍‍مْ ‌وَجْ‍‍هَكَ لِلدّ‍ِ‍ي‍‍نِ حَنِيفا‌‌ ًۚ فِ‍‍طْ‍‍‍رَةَ ‌اللَّ‍‍هِ ‌الَّتِي فَ‍‍طَ‍رَ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍اسَ عَلَيْهَا‌ ۚ لاَ‌ تَ‍‍بْ‍‍د‍ِ‍ي‍‍لَ لِ‍‍خَ‍‍لْ‍‍قِ ‌اللَّ‍‍هِ ۚ ‌ذَلِكَ ‌ال‍‍دّ‍ِ‍ي‍‍نُ ‌الْ‍‍قَ‍‍يِّمُ ‌وَلَكِ‍‍نَّ ‌أَكْثَ‍رَ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍اسِ لاَ‌ يَعْلَمُونَ
Munībīna 'Ilayhi Wa Attaqūhu Wa 'Aqīmū Aş-Şalāata Wa Lā Takūnū Mina Al-Mushrikīna 030-031. 'Gِnülden katıksız bağlılar' olarak, O'na yِnelin ve O'ndan korkup-sakının, dosdoğru namazı kılın ve müşriklerden olmayın. مُنِيب‍‍ِ‍ي‍‍نَ ‌إِلَ‍‍يْ‍‍هِ ‌وَ‌اتَّ‍‍قُ‍‍وهُ ‌وَ‌أَ‍قِ‍‍يمُو‌ا‌ال‍‍صَّ‍‍لاَةَ ‌وَلاَ‌ تَكُونُو‌ا‌ مِنَ ‌الْمُشْ‍‍رِكِينَ
Mina Al-Ladhīna Farraqū Dīnahum Wa Kānū Shiya`āan ۖ Kullu Ĥizbin Bimā Ladayhim Farūna 030-032. (O müşrikler ki,) Kendi dinlerini fırkalara ayırmış ve kendileri de parça parça olmuşlardır; ki her grup kendi elindekiyle ِvünüp sevinç duymaktadır. مِنَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ فَ‍رَّ‍قُ‍‍و‌ا‌ ‌دِينَهُمْ ‌وَكَانُو‌ا‌ شِيَعا‌‌ ًۖ كُلُّ حِزْب ٍ‌ بِمَا‌ لَدَيْهِمْ فَ‍‍رِحُونَ
Wa 'Idhā Massa An-Nāsa Đurrun Da`aw Rabbahum Munībīna 'Ilayhi Thumma 'Idhā 'Adhāqahum Minhu Raĥmatan 'Idhā Farīqun Minhum Birabbihim Yushrikūna 030-033. İnsanlara bir zarar dokunduğu zaman, 'gِnülden katıksız bağlılar' olarak, Rablerine dua ederler; sonra kendinden onlara bir rahmet taddırınca hemencecik bir grup Rablerine şirk koşarlar. وَ‌إِ‌ذَ‌ا‌ مَسَّ ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍اسَ ضُ‍‍رّ‌‌ٌ‌ ‌دَعَوْ‌ا‌ ‌‍رَبَّهُمْ مُنِيب‍‍ِ‍ي‍‍نَ ‌إِلَ‍‍يْ‍‍هِ ثُ‍‍مَّ ‌إِ‌ذَ‌ا‌ ‌أَ‌ذَ‌اقَ‍‍هُمْ مِ‍‌‍نْ‍‍هُ ‌‍رَحْمَة‌ ً‌ ‌إِ‌ذَ‌ا‌ فَ‍‍ر‍ِ‍ي‍‍قٌ‌ مِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ بِ‍رَبِّهِمْ يُشْ‍‍رِكُونَ
Liyakfurū Bimā 'Ātaynāhum ۚ Fatamatta`ū Fasawfa Ta`lamūna 030-034. Kendilerine (nimet olarak) verdiklerimize nankِrlük etsinler diye. ضyleyse metalanıp-yararlanın, artık yakında bileceksiniz. لِيَكْفُرُ‌و‌ا‌ بِمَ‍‍ا‌ ‌آتَيْنَاهُمْ ۚ فَتَمَتَّعُو‌ا‌ فَسَ‍‍وْفَ تَعْلَمُونَ
'Am 'Anzalnā `Alayhim Sulţānāan Fahuwa Yatakallamu Bimā Kānū Bihi Yushrikūna 030-035. Yoksa Biz, onlara ispatlı bir delil indirdik de, o mu O'na ortak koşmalarını sِylüyor? أَمْ ‌أَ‌ن‍‍زَلْنَا‌ عَلَيْهِمْ سُلْ‍‍طَ‍‍انا‌‌ ً‌ فَهُوَ‌ يَتَكَلَّمُ بِمَا‌ كَانُو‌ا‌ بِ‍‍هِ يُشْ‍‍رِكُونَ
Wa 'Idhā 'Adhaq An-Nāsa Raĥmatan Fariĥū Bihā ۖ Wa 'In Tuşibhum Sayyi'atun Bimā Qaddamat 'Aydīhim 'Idhā Hum Yaqnaţūna 030-036. Biz insanlara bir rahmet taddırdığımız zaman, onunla sevinirler; kendi ellerinin takdim ettiği dolayısıyla onlara bir kِtülük isabet ettiğinde, hemen umutsuzluğa kapılırlar. وَ‌إِ‌ذَ‌ا‌ ‌أَ‌ذَ‍قْ‍‍نَا‌ ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍اسَ ‌‍رَحْمَة‌ ً‌ فَ‍‍رِحُو‌ا‌ بِهَا‌ ۖ ‌وَ‌إِ‌نْ تُ‍‍صِ‍‍بْ‍‍هُمْ سَيِّئَة‌‍ٌ‌ بِمَا‌ قَ‍‍دَّمَتْ ‌أَيْدِيهِمْ ‌إِ‌ذَ‌ا‌ هُمْ يَ‍‍قْ‍‍نَ‍‍طُ‍‍ونَ
'Awalam Yaraw 'Anna Allāha Yabsuţu Ar-Rizqa Liman Yashā'u Wa Yaqdiru ۚ 'Inna Fī Dhālika La'āyātin Liqawmin Yu'uminūna 030-037. Gِrmüyorlar mı ki, Allah, dilediğine rızkı yayıp-genişletir ve kısar da. Şüphesiz bunda, iman eden bir kavim için gerçekten ayetler vardır. أَ‌وَلَمْ يَ‍رَ‌وْ‌ا‌ ‌أَنَّ ‌اللَّ‍‍هَ يَ‍‍بْ‍‍سُ‍‍طُ ‌ال‍‍رِّ‌زْ‍قَ لِمَ‍‌‍نْ يَش‍‍َ‍ا‌ءُ‌ ‌وَيَ‍‍قْ‍‍دِ‌ر‍ُ‍‌ ۚ ‌إِنَّ فِي ‌ذَلِكَ لَآي‍‍َ‍ات‍ٍ‌ لِ‍‍قَ‍‍وْمٍ‌ يُؤْمِنُونَ
Fa'āti Dhā Al-Qurbá Ĥaqqahu Wa Al-Miskīna Wa Abna As-Sabīli ۚ Dhālika Khayrun Lilladhīna Yurīdūna Wajha Allāhi Wa 'Ūlā'ika ۖ Humu Al-Mufliĥūna 030-038. ضyleyse yakınlara hakkını ver, yoksula da, yolcuya da. Allah'ın yüzünü (rızasını) isteyenler için bu daha hayırlıdır ve felaha erenler onlardır. فَآتِ ‌ذَ‌ا‌ ‌الْ‍‍قُ‍‍رْبَى‌ حَ‍‍قَّ‍‍هُ ‌وَ‌الْمِسْك‍‍ِ‍ي‍‍نَ ‌وَ‌ابْ‍‍نَ ‌ال‍‍سَّب‍‍ِ‍ي‍‍لِ ۚ ‌ذَلِكَ خَ‍‍يْ‍‍ر‌ٌ‌ لِلَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ يُ‍‍رِيد‍ُ‍‌ونَ ‌وَجْ‍‍هَ ‌اللَّ‍‍هِ ۖ ‌وَ‌أ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ هُمُ ‌الْمُفْلِحُونَ
Wa Mā 'Ātaytum Min Ribāan Liyarbuwā Fī 'Amwāli An-Nāsi Falā Yarbū `Inda Allāhi ۖ Wa Mā 'Ātaytum Min Zakāatin Turīdūna Wajha Allāhi Fa'ūlā'ika Humu Al-Muđ`ifūna 030-039. İnsanların mallarından artsın diye, verdiğiniz faiz Allah Katında artmaz. Ama Allah'ın yüzünü (rızasını) isteyerek verdiğiniz zekat ise, işte (sevablarını ve gelirlerini) kat kat arttıranlar onlardır. وَمَ‍‍ا‌ ‌آتَيْتُمْ مِ‍‌‍نْ ‌رِبا‌ ً‌ لِيَرْبُوَ‌ا‌ فِ‍‍ي ‌أَمْو‍َ‍‌الِ ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍اسِ فَلاَ‌ يَرْبُو‌ا‌ عِ‍‌‍نْ‍‍دَ‌ ‌اللَّ‍‍هِ ۖ ‌وَمَ‍‍ا‌ ‌آتَيْتُمْ مِ‍‌‍نْ ‌زَك‍‍َ‍اة‌‍ٍ‌ تُ‍‍رِيد‍ُ‍‌ونَ ‌وَجْ‍‍هَ ‌اللَّ‍‍هِ فَأ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ هُمُ ‌الْمُ‍‍ضْ‍‍عِفُونَ
Al-Lahu Al-Ladhī Khalaqakum Thumma Razaqakum Thumma Yumītukum Thumma Yuĥyīkum ۖ Hal Min Shurakā'ikum Man Yaf`alu Min Dhālikum Min Shay'in ۚ Subĥānahu Wa Ta`ālá `Ammā Yushrikūna 030-040. Allah; sizi yarattı, sonra size rızık verdi, sonra sizi ِldürmekte, daha sonra sizi diriltmektedir. Ortaklarınızdan bunlardan herhangi birini yapacak var mı? O, şirk koştuklarından münezzeh ve Yücedir. اللَّهُ ‌الَّذِي خَ‍‍لَ‍‍قَ‍‍كُمْ ثُ‍‍مَّ ‌‍رَ‌زَ‍قَ‍‍كُمْ ثُ‍‍مَّ يُمِيتُكُمْ ثُ‍‍مَّ يُحْيِيكُمْ ۖ هَلْ مِ‍‌‍نْ شُ‍رَك‍‍َ‍ائِكُمْ مَ‍‌‍نْ يَفْعَلُ مِ‍‌‍نْ ‌ذَلِكُمْ مِ‍‌‍نْ شَ‍‍يْء‌‌ٍۚ سُ‍‍بْ‍‍حَانَ‍‍هُ ‌وَتَعَالَى‌ عَ‍‍مَّ‍‍ا‌ يُشْ‍‍رِكُونَ
Žahara Al-Fasādu Fī Al-Barri Wa Al-Baĥri Bimā Kasabat 'Aydī An-Nāsi Liyudhīqahum Ba`đa Al-Ladhī `Amilū La`allahum Yarji`ūna 030-041. İnsanların kendi ellerinin kazandığı dolayısıyla, karada ve denizde fesad ortaya çıktı. Umulur ki, dِnerler diye (Allah) onlara yaptıklarının bir kısmını kendilerine taddırmaktadır. ظَ‍‍هَ‍رَ‌الْفَس‍‍َ‍ا‌دُ‌ فِي ‌الْبَرِّ‌ ‌وَ‌الْبَحْ‍‍ر‍ِ‍‌ بِمَا‌ كَسَبَتْ ‌أَيْدِي ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍اسِ لِيُذِي‍‍قَ‍‍هُمْ بَعْ‍‍ضَ ‌الَّذِي عَمِلُو‌ا‌ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ
Qul Sīrū Fī Al-'Arđi Fānžurū Kayfa Kāna `Āqibatu Al-Ladhīna Min Qablu ۚ Kāna 'Aktharuhum Mushrikīna 030-042. De ki: "Yeryüzünde gezip dolaşın, bِylece daha ِncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını gِrün. Onların çoğu müşrik kimselerdi." قُ‍‍لْ سِيرُ‌و‌ا‌ فِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ فَا‌ن‍‍ظُ‍‍رُ‌و‌ا‌ كَ‍‍يْ‍‍فَ ك‍‍َ‍انَ عَاقِ‍‍بَةُ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لُ ۚ ك‍‍َ‍انَ ‌أَكْثَرُهُمْ مُشْ‍‍رِكِينَ
Fa'aqim Wajhaka Lilddīni Al-Qayyimi Min Qabli 'An Ya'tiya Yawmun Lā Maradda Lahu Mina Allāhi Yawma'idhin ۖ Yaşşadda`ūna 030-043. ضyleyse sen, Allah'tan (bir takdir olarak) geri çevrilmesi mümkün olmayan gün gelmeden ِnce, yüzünü dimdik ayakta duran dine çevir. O gün parça parça bِlünecekler. فَأَ‍قِ‍‍مْ ‌وَجْ‍‍هَكَ لِلدّ‍ِ‍ي‍‍نِ ‌الْ‍‍قَ‍‍يِّمِ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لِ ‌أَ‌نْ يَأْتِيَ يَ‍‍وْم ٌ‌ لاَ‌ مَ‍رَ‌دَّ‌ لَ‍‍هُ مِنَ ‌اللَّ‍‍هِ ۖ يَوْمَئِذ‌ٍ‌ يَ‍‍صَّ‍‍دَّعُونَ
Man Kafara Fa`alayhi Kufruhu ۖ Wa Man `Amila Şāliĥāan Fali'anfusihim Yamhadūna 030-044. Kim inkar ederse, artık onun inkarı kendi aleyhinedir; kim salih bir amelde bulunursa, artık onlar kendi lehlerine olarak (cennetteki yerlerini) dِşeyip hazırlamaktadırlar. مَ‍‌‍نْ كَفَ‍رَ‌ فَعَلَ‍‍يْ‍‍هِ كُفْرُهُ ۖ ‌وَمَ‍‌‍نْ عَمِلَ صَ‍‍الِحا‌‌ ً‌ فَلِأَ‌ن‍‍فُسِهِمْ يَمْهَدُ‌ونَ
Liyajziya Al-Ladhīna 'Āmanū Wa `Amilū Aş-Şāliĥāti Min Fađlihi~ ۚ 'Innahu Lā Yuĥibbu Al-Kāfirīna 030-045. (Bu, Allah'ın) Kendi fazlından iman edip salih amellerde bulunanları ِdüllendirmesi içindir. Şüphesiz O, kafirleri sevmez. لِيَ‍‍جْ‍‍زِيَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ ‌وَعَمِلُو‌ا‌ال‍‍صَّ‍‍الِح‍‍َ‍اتِ مِ‍‌‍نْ فَ‍‍ضْ‍‍لِهِ ۚ ‌إِنَّ‍‍هُ لاَ‌ يُحِبُّ ‌الْكَافِ‍‍رِينَ
Wa Min 'Āyātihi~ 'An Yursila Ar-Riyāĥa Mubashshirātin Wa Liyudhīqakum Min Raĥmatihi Wa Litajriya Al-Fulku Bi'amrihi Wa Litabtaghū Min Fađlihi Wa La`allakum Tashkurūna 030-046. Size Kendi rahmetinden taddırması, emriyle gemileri yürütmesi ve O'nun fazlından (rızkınızı) aramanız ile umulur ki şükretmeniz için, rüzgarları müjde vericiler olarak gِndermesi, O'nun ayetlerindendir. وَمِ‍‌‍نْ ‌آيَاتِهِ ‌أَ‌نْ يُرْسِلَ ‌ال‍‍رِّي‍‍َ‍احَ مُبَشِّرَ‍‌اتٍ‌ ‌وَلِيُذِي‍‍قَ‍‍كُمْ مِ‍‌‍نْ ‌‍رَحْمَتِ‍‍هِ ‌وَلِتَ‍‍جْ‍‍رِيَ ‌الْفُلْكُ بِأَمْ‍‍رِهِ ‌وَلِتَ‍‍بْ‍‍تَ‍‍غُ‍‍و‌ا‌ مِ‍‌‍نْ فَ‍‍ضْ‍‍لِ‍‍هِ ‌وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُ‌ونَ
Wa Laqad 'Arsalnā Min Qablika Rusulāan 'Ilá Qawmihim Fajā'ūhum Bil-Bayyināti Fāntaqamnā Mina Al-Ladhīna 'Ajraۖ Wa Kāna Ĥaqqāan `Alaynā Naşru Al-Mu'uminīna 030-047. Andolsun, Biz senden ِnce kendi kavimlerine elçiler gِnderdik de onlara apaçık belgeler getirdiler; bِylece Biz de suçlu günahkarlardan intikam aldık. İman edenlere yardım etmek ise, Bizim üzerimizde bir haktır. وَلَ‍قَ‍‍دْ‌ ‌أَ‌رْسَلْنَا‌ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لِكَ ‌رُسُلا‌‌ ً‌ ‌إِلَى‌ قَ‍‍وْمِهِمْ فَج‍‍َ‍ا‌ء‍ُ‍‌وهُمْ بِ‍الْبَيِّن‍‍َ‍اتِ فَا‌ن‍‍تَ‍‍قَ‍‍مْنَا‌ مِنَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌أَجْ‍‍‍رَمُو‌اۖ ‌وَك‍‍َ‍انَ حَ‍‍قّ‍‍اً‌ عَلَيْنَا‌ نَ‍‍صْ‍‍رُ‌ ‌الْمُؤْمِنِينَ
Al-Lahu Al-Ladhī Yursilu Ar-Riyāĥa Fatuthīru Saĥābāan Fayabsuţuhu Fī As-Samā'i Kayfa Yashā'u Wa Yaj`aluhu Kisafāan Fatará Al-Wadqa Yakhruju Min Khilālihi ۖ Fa'idhā 'Aşāba Bihi Man Yashā'u Min `Ibādihi~ 'Idhā Hum Yastabshirūna 030-048. Allah, rüzgarları gِnderir, bِylece bir bulut kaldırır da onu nasıl dilerse gِkte yayıp-dağıtır ve onu parça parça kılar; nihayet onun arasından yağmurun akıp çıktığını gِrürsün. Sonunda Kendi kullarından dilediğine verince, hemen sevince kapılıverirler. اللَّهُ ‌الَّذِي يُرْسِلُ ‌ال‍‍رِّي‍‍َ‍احَ فَتُث‍‍ِ‍ي‍‍رُ‌ سَحَابا‌‌ ً‌ فَيَ‍‍بْ‍‍سُ‍‍طُ‍‍هُ فِي ‌ال‍‍سَّم‍‍َ‍ا‌ءِ‌ كَ‍‍يْ‍‍فَ يَش‍‍َ‍ا‌ءُ‌ ‌وَيَ‍‍جْ‍‍عَلُ‍‍هُ كِسَفا‌‌ ً‌ فَتَ‍رَ‌ى‌ ‌الْوَ‌دْ‍‍قَ يَ‍‍خْ‍‍رُجُ مِ‍‌‍نْ خِ‍‍لاَلِ‍‍هِ ۖ فَإِ‌ذَ‌ا‌ ‌أَ‍صَ‍‍ابَ بِ‍‍هِ مَ‍‌‍نْ يَش‍‍َ‍ا‌ءُ‌ مِ‍‌‍نْ عِبَا‌دِهِ ‌إِ‌ذَ‌ا‌ هُمْ يَسْتَ‍‍بْ‍‍شِرُ‌ونَ
Wa 'In Kānū Min Qabli 'An Yunazzala `Alayhim Min Qablihi Lamublisīna 030-049. Oysa onlar, bundan ِnce (yağmurun) üzerine inmesinden evvel umutlarını kesmişlerdi. وَ‌إِ‌نْ كَانُو‌ا‌ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لِ ‌أَ‌نْ يُنَزَّلَ عَلَيْهِمْ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لِ‍‍هِ لَمُ‍‍بْ‍‍لِسِينَ
nžur 'Iláthāri Raĥmati Allāhi Kayfa Yuĥyī Al-'Arđa Ba`da Mawtihā ۚ 'Inna Dhālika Lamuĥyī Al-Mawtá ۖ Wa Huwa `Alá Kulli Shay'in Qadīrun 030-050. Şimdi Allah'ın rahmetinin eserlerine bak; ِlümünden sonra yeryüzünü nasıl diriltmektedir? Şüphesiz O, ِlüleri de gerçekten diriltecektir. O, herşeye güç yetirendir. فَا‌ن‍‍ظُ‍‍رْ‌ ‌إِلَ‍‍ى‌ ‌آث‍‍َ‍ا‌ر‍ِ‍‌ ‌‍رَحْمَةِ ‌اللَّ‍‍هِ كَ‍‍يْ‍‍فَ يُحْيِي ‌الأَ‌رْ‍ضَ بَعْدَ‌ مَوْتِهَ‍‍اۚ ‌إِنَّ ‌ذَلِكَ لَمُحْيِي ‌الْمَوْتَى‌ ۖ ‌وَهُوَ‌ عَلَى‌ كُلِّ شَ‍‍يْء‌‌ٍقَ‍‍دِيرٌ
Wa La'in 'Arsalnā Rīĥāan Fara'awhu Muşfaran Lažallū Min Ba`dihi Yakfurūna 030-051. Andolsun, Biz bir rüzgar gِndersek de onu(n ekinini) sararmış gِrseler, mutlaka ardından nankِrlük ederler. وَلَئِ‍‌‍نْ ‌أَ‌رْسَلْنَا‌ ‌رِيحا‌‌ ً‌ فَ‍رَ‌أَ‌وْهُ مُ‍‍صْ‍‍فَرّ‌ا‌ ً‌ لَ‍‍ظَ‍‍لُّو‌ا‌ مِ‍‌‍نْ بَعْدِهِ يَكْفُرُ‌ونَ
Fa'innaka Lā Tusmi`u Al-Mawtá Wa Lā Tusmi`u Aş-Şumma Ad-Du`ā'a 'Idhā Wa Llaw Mudbirīna 030-052. Şimdi sen, ِlülere (sِz) duyuramazsın ve arkalarını dِnüp giden sağırlara da çağrıyı duyuramazsın. فَإِنَّ‍‍كَ لاَ‌ تُسْمِعُ ‌الْمَوْتَى‌ ‌وَلاَ‌ تُسْمِعُ ‌ال‍‍صُّ‍‍مَّ ‌ال‍‍دُّع‍‍َ‍ا‌ءَ‌ ‌إِ‌ذَ‌ا‌ ‌وَلَّوْ‌ا‌ مُ‍‍دْبِ‍‍رِينَ
Wa Mā 'Anta Bihādī Al-`Umyi `An Đalālatihim ۖ 'In Tusmi`u 'Illā Man Yu'uminu Bi'āyātinā Fahum Muslimūn 030-053. Ve sen kendi sapıklıkları içinde kِr olanları da doğruya iletici değilsin. Sen yalnızca, Bizim ayetlerimize iman edenlere duyurabilirsin ki onlar Müslümanlardır. وَمَ‍‍ا‌ ‌أَ‌نْ‍‍تَ بِهَا‌دِي ‌الْعُمْيِ عَ‍‌‍نْ ضَ‍‍لاَلَتِهِمْ ۖ ‌إِ‌نْ تُسْمِعُ ‌إِلاَّ‌ مَ‍‌‍نْ يُؤْمِنُ بِآيَاتِنَا‌ فَهُمْ مُسْلِمُون
Al-Lahu Al-Ladhī Khalaqakum Min Đa`fin Thumma Ja`ala Min Ba`di Đa`fin Qūwatan Thumma Ja`ala Min Ba`di Qūwatin Đa`fāan Wa Shaybatan ۚ Yakhluqu Mā Yashā'u ۖ Wa Huwa Al-`Alīmu Al-Qadīru 030-054. Allah, sizi bir za'ftan yarattı, sonra (bu) za'fın ardından bir kuvvet kıldı, sonra bu kuvvetin ardından da bir za'f ve yaşlılık verdi. Dilediğini yaratır. O, bilendir, güç yetirendir. اللَّهُ ‌الَّذِي خَ‍‍لَ‍‍قَ‍‍كُمْ مِ‍‌‍نْ ضَ‍‍عْف‌‍ٍ‌ ثُ‍‍مَّ جَعَلَ مِ‍‌‍نْ بَعْدِ‌ ضَ‍‍عْف‌‍ٍقُ‍‍وَّة‌ ً‌ ثُ‍‍مَّ جَعَلَ مِ‍‌‍نْ بَعْدِ‌ قُ‍‍وَّة‌‍ٍضَ‍‍عْفا‌ ً‌ ‌وَشَيْبَة ًۚ يَ‍‍خْ‍‍لُ‍‍قُ مَا‌ يَش‍‍َ‍ا‌ءُ‌ ۖ ‌وَهُوَ‌ ‌الْعَل‍‍ِ‍ي‍‍مُ ‌الْ‍‍قَ‍‍دِيرُ
Wa Yawma Taqūmu As-Sā`atu Yuqsimu Al-Mujrimūna Mā Labithū Ghayra Sā`atin ۚ Kadhālika Kānū Yu'ufakūna 030-055. Kıyamet-saatinin kopacağı gün, suçlu-günahkarlar, tek bir saatin dışında (dünya hayatı) yaşamadıklarına and içerler. İşte onlar bِyle çevriliyorlardı. وَيَ‍‍وْمَ تَ‍‍قُ‍‍ومُ ‌ال‍‍سَّاعَةُ يُ‍‍قْ‍‍سِمُ ‌الْمُ‍‍جْ‍‍رِم‍‍ُ‍ونَ مَا‌ لَبِثُو‌اغَ‍‍يْ‍رَ‌ سَاعَة‌‍ٍۚ كَذَلِكَ كَانُو‌ا‌ يُؤْفَكُونَ
Wa Qāla Al-Ladhīna 'Ūtū Al-`Ilma Wa Al-'Īmāna Laqad Labithtum Fī Kitābi Allāhi 'Ilá Yawmi Al-Ba`thi ۖ Fahadhā Yawmu Al-Ba`thi Wa Lakinnakum Kuntum Lā Ta`lamūna 030-056. Kendilerine ilim ve iman verilenler ise, dediler ki: "Andolsun, siz Allah'ın Kitabında (yazılı süre boyunca) diriliş gününe kadar yaşadınız; işte bu dirilme günüdür. Ancak siz bilmiyordunuz." وَ‍قَ‍‍الَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌أ‍ُ‍‌وتُو‌ا‌الْعِلْمَ ‌وَ‌الإِيم‍‍َ‍انَ لَ‍‍قَ‍‍دْ‌ لَبِثْتُمْ فِي كِت‍‍َ‍ابِ ‌اللَّ‍‍هِ ‌إِلَى‌ يَ‍‍وْمِ ‌الْبَعْثِ ۖ فَهَذَ‌ا‌ يَ‍‍وْمُ ‌الْبَعْثِ ‌وَلَكِ‍‍نَّ‍‍كُمْ كُ‍‌‍ن‍‍تُمْ لاَ‌ تَعْلَمُونَ
Fayawma'idhin Lā Yanfa`u Al-Ladhīna Žalamū Ma`dhiratuhum Wa Lā Hum Yusta`tabūna 030-057. Artık o gün, zulmedenlerin ne mazeretleri bir yarar sağlayacak, ne (Allah'tan) hoşnutluk dilekleri kabul edilecektir. فَيَوْمَئِذ‌ٍ‌ لاَ‌ يَ‍‌‍ن‍‍فَعُ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ظَ‍‍لَمُو‌ا‌ مَعْذِ‌‍رَتُهُمْ ‌وَلاَ‌ هُمْ يُسْتَعْتَبُونَ
Wa Laqad Đarabnā Lilnnāsi Fī Hādhā Al-Qur'āni Min Kulli Mathalin ۚ Wa La'in Ji'tahum Bi'āyatin Layaqūlanna Al-Ladhīna Kafarū 'In 'Antum 'Illā Mubţilūna 030-058. Andolsun, Biz bu Kur'an'da insanlar için her ِrneği gِsterdik. Şüphesiz, sen onlara bir ayetle geldiğin zaman, o inkar edenler, mutlaka: "Siz ancak muptil olanlardan başkası değilsiniz" derler. وَلَ‍قَ‍‍دْ‌ ضَ‍رَبْ‍‍نَا‌ لِل‍‍نّ‍‍َ‍اسِ فِي هَذَ‌ا‌ ‌الْ‍‍قُ‍‍رْ‌آنِ مِ‍‌‍نْ كُلِّ مَثَلٍۚ ‌وَلَئِ‍‌‍نْ جِئْتَهُمْ بِآيَة‍ٍ‌ لَيَ‍‍قُ‍‍ولَ‍‍نَّ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ ‌إِ‌نْ ‌أَ‌نْ‍‍تُمْ ‌إِلاَّ‌ مُ‍‍بْ‍‍‍‍طِ‍‍لُونَ
Kadhālika Yaţba`u Allāhu `Alá Qulūbi Al-Ladhīna Lā Ya`lamūna 030-059. İşte Allah, bilmeyenlerin kalplerini bِyle mühürler. كَذَلِكَ يَ‍‍طْ‍‍بَعُ ‌اللَّ‍‍هُ عَلَى‌ قُ‍‍ل‍‍ُ‍وبِ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ لاَ‌ يَعْلَمُونَ
şbir 'Inna Wa`da Allāhi Ĥaqqun ۖ Wa Lā Yastakhiffannaka Al-Ladhīna Lā Yūqinūna 030-060. ضyleyse sen sabret; şüphesiz Allah'ın va'di haktır; kesin bilgiyle inanmayanlar sakın seni telaşa kaptırıp-hafifliğe (veya gevşekliğe) sürüklemesinler. فَاصْ‍‍بِ‍‍رْ‌ ‌إِنَّ ‌وَعْدَ‌ ‌اللَّ‍‍هِ حَ‍‍قٌّۖ ‌وَلاَ‌ يَسْتَ‍‍خِ‍‍فَّ‍‍نَّ‍‍كَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ لاَ‌ يُوقِ‍‍نُونَ
Toggle thick letters. Most people make the mistake of thickening thin letters in the words that have other (highlighted) thick letter Toggle to highlight thick letters خصضغطقظ رَ
Next Sūrah