Roman Script    Reciting key words            Previous Sūrah    Quraan Index    Home  

8) Sūrat Al-'Anfāl

Printed format

8) سُورَة الأَنفَال

Toggle thick letters. Most people make the mistake of thickening thin letters in the words that have other (highlighted) thick letter Toggle to highlight thick letters خصضغطقظ رَ
Yas'alūnaka `Ani Al-'Anfāl ۖ Quli Al-'Anfāli Lillāh Wa Ar-Rasūli Fa ۖ Attaqū Allaha Wa 'Aşliĥū Dhāta Baynikum ۖ Wa 'Aţī`ū Allaha Wa Rasūlahu~ 'In Kuntum Mu'uminīna 008-001. Sana savaş-ganimetlerini sorarlar. De ki: "Ganimetler Allah'ın ve Resûlündür. Buna gِre, eğer mü'min iseniz Allah'tan korkup-sakının, aranızı düzeltin ve Allah'a ve Resûlü’ne itaat edin." يَسْأَلُونَكَ عَنِ ‌الأَ‌ن‍‍فَال ۖ قُ‍‍لِ ‌الأَ‌ن‍‍ف‍‍َ‍الِ لِلَّهِ ‌وَ‌ال‍رَّس‍‍ُ‍ولِ ۖ فَاتَّ‍‍قُ‍‍و‌ا‌اللَّ‍‍هَ ‌وَ‌أَ‍صْ‍‍لِحُو‌ا‌ ‌ذ‍َ‍‌اتَ بَيْنِكُمْ ۖ ‌وَ‌أَ‍طِ‍‍يعُو‌ا‌اللَّ‍‍هَ ‌وَ‌‍رَسُولَهُ~ُ ‌إِ‌نْ كُ‍‌‍ن‍‍تُمْ مُؤْمِنِينَ
'Innamā Al-Mu'uminūna Al-Ladhīna 'Idhā Dhukira Allāhu Wajilat Qulūbuhum Wa 'Idhā Tuliyat `Alayhim 'Āyātuhu Zādat/hum 'Īmānāan Wa `Alá Rabbihim Yatawakkalūna 008-002. Mü'minler ancak o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman yürekleri ürperir. O'nun ayetleri okunduğunda imanlarını arttırır ve yalnızca Rablerine tevekkül ederler. إِنَّ‍‍مَا‌ ‌الْمُؤْمِن‍‍ُ‍ونَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌إِ‌ذَ‌ا‌ ‌ذُكِ‍‍ر‍َ‍‌ ‌اللَّ‍‍هُ ‌وَجِلَتْ قُ‍‍لُوبُهُمْ ‌وَ‌إِ‌ذَ‌ا‌ تُلِيَتْ عَلَيْهِمْ ‌آيَاتُ‍‍هُ ‌زَ‌ا‌دَتْهُمْ ‌إِيمَانَا‌ ً‌ ‌وَعَلَى‌ ‌‍رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ
Al-Ladhīna Yuqīmūna Aş-Şalāata Wa Mimmā Razaqnāhum Yunfiqūna 008-003. Onlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler. الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ يُ‍‍قِ‍‍يم‍‍ُ‍ونَ ‌ال‍‍صَّ‍‍لاَةَ ‌وَمِ‍‍مَّ‍‍ا‌ ‌‍رَ‌زَ‍قْ‍‍نَاهُمْ يُ‍‌‍ن‍‍فِ‍‍قُ‍‍ونَ
'Ūlā'ika Humu Al-Mu'uminūna Ĥaqqāan ۚ Lahum Darajātun `Inda Rabbihim Wa Maghfiratun Wa Rizqun Karīmun 008-004. İşte gerçek mü'minler bunlardır. Rableri Katında onlar için dereceler, bağışlanma ve üstün bir rızık vardır. أ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ هُمُ ‌الْمُؤْمِن‍‍ُ‍ونَ حَ‍‍قّ‍‍ا‌ ًۚ لَهُمْ ‌دَ‌‍رَج‍‍َ‍اتٌ عِ‍‌‍نْ‍‍دَ‌ ‌‍رَبِّهِمْ ‌وَمَ‍‍غْ‍‍فِ‍رَةٌ‌ ‌وَ‌رِ‌زْ‍ق‌‍ٌ‌ كَ‍‍رِيمٌ
Kamā 'Akhrajaka Rabbuka Min Baytika Bil-Ĥaqqi Wa 'Inna Farīqāan Mina Al-Mu'uminīna Lakārihūna 008-005. Rabbin seni evinden hak uğrunda (savaşa) çıkardığında mü'minlerden bir grup isteksizdi. كَمَ‍‍ا‌ ‌أَ‍خْ‍رَجَكَ ‌‍رَبُّكَ مِ‍‌‍نْ بَيْتِكَ بِ‍الْحَ‍‍قِّ ‌وَ‌إِنَّ فَ‍‍رِي‍‍ق‍‍ا‌ ً‌ مِنَ ‌الْمُؤْمِن‍‍ِ‍ي‍‍نَ لَكَا‌رِهُونَ
Yujādilūnaka Fī Al-Ĥaqqi Ba`damā Tabayyana Ka'annamā Yusāqūna 'Ilá Al-Mawti Wa Hum Yanžurūna 008-006. (Herşey) Açıkça ortaya çıktıktan sonra bile, sanki kendileri, gِz gِre gِre ِlüme sürükleniyorlarmış gibi, seninle hak konusunda tartışıp duruyorlardı. يُجَا‌دِلُونَكَ فِي ‌الْحَ‍‍قِّ بَعْدَمَا‌ تَبَيَّنَ كَأَنَّ‍‍مَا‌ يُسَاقُ‍‍ونَ ‌إِلَى‌ ‌الْمَ‍‍وْتِ ‌وَهُمْ يَ‍‌‍ن‍‍ظُ‍‍رُ‌ونَ
Wa 'Idh Ya`idukumu Allāhu 'Iĥdá Aţ-Ţā'ifatayni 'Annahā Lakum Wa Tawaddūna 'Anna Ghayra Dhāti Ash-Shawkati Takūnu Lakum Wa Yurīdu Allāhu 'An Yuĥiqqa Al-Ĥaqqa Bikalimātihi Wa Yaqţa`a Dābira Al-Kāfirīna 008-007. Hani Allah, iki topluluktan birinin muhakkak sizin olacağını vadetmişti; siz de güçsüz olanın sizin olmasını istiyordunuz. Oysa Allah, sِzleriyle hakkın ve inkar edenlerin arkasını kesmek (kِkünü kurutmak) istiyordu. وَ‌إِ‌ذْ‌ يَعِدُكُمُ ‌اللَّ‍‍هُ ‌إِحْدَ‌ى‌ ‌ال‍‍طَّ‍‍ائِفَتَ‍‍يْ‍‍نِ ‌أَنَّ‍‍هَا‌ لَكُمْ ‌وَتَوَ‌دّ‍ُ‍‌ونَ ‌أَنَّ غَ‍‍يْ‍رَ‌ ‌ذ‍َ‍‌اتِ ‌ال‍‍شَّوْكَةِ تَك‍‍ُ‍ونُ لَكُمْ ‌وَيُ‍‍ر‍ِ‍ي‍‍دُ‌ ‌اللَّ‍‍هُ ‌أَ‌نْ يُحِ‍‍قَّ ‌الْحَ‍‍قَّ بِكَلِمَاتِ‍‍هِ ‌وَيَ‍‍قْ‍‍‍‍طَ‍‍عَ ‌دَ‌ابِ‍‍ر‍َ‍‌ ‌الْكَافِ‍‍رِينَ
Liyuĥiqqa Al-Ĥaqqa Wa Yubţila Al-Bāţila Wa Law Kariha Al-Mujrimūna 008-008. O, suçlu-günahkarlar istemese de, hakkı gerçekleştirmek ve batılı geçersiz kılmak için (bِyle istiyordu.) لِيُحِ‍‍قَّ ‌الْحَ‍‍قَّ ‌وَيُ‍‍بْ‍‍‍‍طِ‍‍لَ ‌الْبَاطِ‍‍لَ ‌وَلَوْ‌ كَ‍‍رِهَ ‌الْمُ‍‍جْ‍‍رِمُونَ
'Idh Tastaghīthūna Rabbakum Fāstajāba Lakum 'Annī Mumiddukum Bi'alfin Mina Al-Malā'ikati Murdifīna 008-009. Siz Rabbinizden yardım taleb ediyordunuz, O da: "Şüphesiz Ben size birbiri ardınca bin melek ile yardım ediciyim" diye cevap vermişti. إِ‌ذْ‌ تَسْتَ‍‍غِ‍‍يث‍‍ُ‍ونَ ‌‍رَبَّكُمْ فَاسْتَج‍‍َ‍ابَ لَكُمْ ‌أَنِّ‍‍ي مُمِدُّكُمْ بِأَلْفٍ‌ مِنَ ‌الْمَلاَئِكَةِ مُرْ‌دِفِينَ
Wa Mā Ja`alahu Allāhu 'Illā Bushrá Wa Litaţma'inna Bihi Qulūbukum ۚ Wa Mā An-Naşru 'Illā Min `Indi Allāhi ۚ 'Inna Allāha `Azīzun Ĥakīmun 008-010. Allah, bunu, yalnızca bir müjde ve kalplerinizin tatmin bulması için yapmıştı; (yoksa) Allah'ın Katından başkasında nusret (zafer ve yardım) yoktur. Hiç şüphesiz Allah üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. وَمَا‌ جَعَلَهُ ‌اللَّ‍‍هُ ‌إِلاَّ‌ بُشْ‍رَ‌ى‌ ‌وَلِتَ‍‍طْ‍‍مَئِ‍‍نَّ بِ‍‍هِ قُ‍‍لُوبُكُمْ ۚ ‌وَمَا‌ ‌ال‍‍نَّ‍‍‍‍صْ‍‍رُ‌ ‌إِلاَّ‌ مِ‍‌‍نْ عِ‍‌‍نْ‍‍دِ‌ ‌اللَّ‍‍هِ ۚ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ عَز‍ِ‍ي‍‍زٌ‌ حَكِيمٌ
'Idh Yughashshīkumu An-Nu`āsa 'Amanatan Minhu Wa Yunazzilu `Alaykum Mina As-Samā'i Mā'an Liyuţahhirakum Bihi Wa Yudh/hiba `Ankum Rijza Ash-Shayţāni Wa Liyarbiţa `Alá Qulūbikum Wa Yuthabbita Bihi Al-'Aqdāma 008-011. Hani Kendisi'nden bir güvenlik olarak sizi bir uyuklama bürüyordu. Sizi kendisiyle tertemiz kılmak, sizden şeytanın pisliklerini gidermek, kalplerinizin üstünde (güven ve kararlılık duygusunu) pekiştirmek ve bununla ayaklarınızı (arz üzerinde) sağlamlaştırmak için size gِkten su indiriyordu. إِ‌ذْ‌ يُ‍‍غَ‍‍شِّيكُمُ ‌ال‍‍نُّ‍‍ع‍‍َ‍اسَ ‌أَمَنَة ً‌ مِ‍‌‍نْ‍‍هُ ‌وَيُنَزِّلُ عَلَيْكُمْ مِنَ ‌ال‍‍سَّم‍‍َ‍ا‌ءِ‌ م‍‍َ‍ا‌ء‌ ً‌ لِيُ‍‍طَ‍‍هِّ‍رَكُمْ بِ‍‍هِ ‌وَيُذْهِبَ عَ‍‌‍ن‍‍كُمْ ‌رِجْ‍‍زَ‌ ‌ال‍‍شَّيْ‍‍طَ‍‍انِ ‌وَلِيَرْبِ‍‍طَ عَلَى‌ قُ‍‍لُوبِكُمْ ‌وَيُثَبِّتَ بِهِ ‌الأَ‍قْ‍‍دَ‌امَ
'Idh Yūĥī Rabbuka 'Ilá Al-Malā'ikati 'Annī Ma`akum Fathabbitū Al-Ladhīna 'Āmanū ۚ Sa'ulqī Fī Qulūbi Al-Ladhīna Kafarū Ar-Ru`ba Fāđribū Fawqa Al-'A`nāqi Wa Ađribū Minhum Kulla Banānin 008-012. Rabbin meleklere vahyetmişti ki: "Şüphesiz Ben sizinleyim, iman edenlere sağlamlık katın, inkar edenlerin kalplerine amansız bir korku salacağım. ضyleyse (ey Müslümanlar,) vurun boyunlarının üstüne, vurun onların bütün parmaklarına." إِ‌ذْ‌ يُوحِي ‌‍رَبُّكَ ‌إِلَى‌ ‌الْمَلاَئِكَةِ ‌أَنِّ‍‍ي مَعَكُمْ فَثَبِّتُو‌ا‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌اۚ سَأُلْ‍‍قِ‍‍ي فِي قُ‍‍ل‍‍ُ‍وبِ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ال‍‍رُّعْبَ فَاضْ‍‍رِبُو‌ا‌ فَ‍‍وْ‍قَ ‌الأَعْن‍‍َ‍اقِ ‌وَ‌اضْ‍‍رِبُو‌ا‌ مِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ كُلَّ بَنَانٍ
Dhālika Bi'annahum Shāqqū Allaha Wa Rasūlahu ۚ Wa Man Yushāqiqi Allāha Wa Rasūlahu Fa'inna Allāha Shadīdu Al-`Iqābi 008-013. Bu, elbette, onların Allah'a ve elçisine baş kaldırmaları dolayısıyladır. Kim Allah'a ve elçisine baş kaldırırsa, şüphesiz Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır. ذَلِكَ بِأَنَّ‍‍هُمْ ش‍‍َ‍اقُّ‍‍و‌ا‌اللَّ‍‍هَ ‌وَ‌‍رَسُولَ‍‍هُ ۚ ‌وَمَ‍‌‍نْ يُشَاقِ‍‍قِ ‌اللَّ‍‍هَ ‌وَ‌‍رَسُولَ‍‍هُ فَإِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ شَد‍ِ‍ي‍‍دُ‌ ‌الْعِ‍‍قَ‍‍ابِ
Dhālikum Fadhūqūhu Wa 'Anna Lilkāfirīna `Adhāba An-Nāri 008-014. İşte bu sizin; tadın bunu. İnkara sapanlara bir de ateş azabı vardır. ذَلِكُمْ فَذُ‌وقُ‍‍وهُ ‌وَ‌أَنَّ لِلْكَافِ‍‍ر‍ِ‍ي‍‍نَ عَذ‍َ‍‌ابَ ‌ال‍‍نَّ‍‍ا‌رِ
Yā 'Ayyuhā Al-Ladhīna 'Āmanū 'Idhā Laqītumu Al-Ladhīna Kafarū Zaĥfāan Falā Tuwallūhumu Al-'Adbāra 008-015. Ey iman edenler, toplu olarak kafirlerle karşılaştığınız zaman, onlara arka çevirmeyin (savaştan kaçmayın). ي‍‍َ‍ا‌أَيُّهَا‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُ‍‍و‌ا‌ ‌إِ‌ذَ‌ا‌ لَ‍‍قِ‍‍يتُمُ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ ‌زَحْفا‌‌ ً‌ فَلاَ‌ تُوَلُّوهُمُ ‌الأَ‌دْبَا‌‍رَ
Wa Man Yuwallihim Yawma'idhin Duburahu~ 'Illā Mutaĥarrifāan Liqitālin 'Aw Mutaĥayyizāan 'Ilá Fi'atin Faqad Bā'a Bighađabin Mina Allāhi Wa Ma'wāhu Jahannamu ۖ Wa Bi'sa Al-Maşīru 008-016. Kim onlara bِyle bir günde -yine savaşmak için bir yana çekilen ya da bir başka bِlüğe katılmak için yer tutanın dışında- arkasını çevirirse, gerçekten o, Allah'tan bir gazaba uğramıştır ve onun barınma yeri cehennemdir. Ne kِtü bir yataktır o. وَمَ‍‌‍نْ يُوَلِّهِمْ يَوْمَئِذ‌‌ٍ‌ ‌دُبُ‍رَهُ~ُ ‌إِلاَّ‌ مُتَحَرِّفا‌ ً‌ لِ‍‍قِ‍‍ت‍‍َ‍الٍ ‌أَ‌وْ‌ مُتَحَيِّز‌ا‌‌ ً‌ ‌إِلَى‌ فِئَة‌‍ٍ‌ فَ‍‍قَ‍‍دْ‌ ب‍‍َ‍ا‌ءَ‌ بِ‍‍غَ‍‍ضَ‍‍بٍ‌ مِنَ ‌اللَّ‍‍هِ ‌وَمَأْ‌و‍َ‍‌اهُ جَهَ‍‍نَّ‍‍مُ ۖ ‌وَبِئْسَ ‌الْمَ‍‍صِ‍‍يرُ
Falam Taqtulūhum Wa Lakinna Allāha Qatalahum ۚ Wa Mā Ramayta 'Idh Ramayta Wa Lakinna Allāha Ramá ۚ Wa Liyubliya Al-Mu'uminīna Minhu Balā'an Ĥasanāan ۚ 'Inna Allāha Samī`un `Alīmun 008-017. Onları siz ِldürmediniz, ama onları Allah ِldürdü; attığın zaman sen atmadın, ama Allah attı. Mü'minleri Kendinden güzel bir imtihanla imtihan etmek için (yaptı.) Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir. فَلَمْ تَ‍‍قْ‍‍تُلُوهُمْ ‌وَلَكِ‍‍نَّ ‌اللَّ‍‍هَ قَ‍‍تَلَهُمْ ۚ ‌وَمَا‌ ‌‍رَمَ‍‍يْ‍‍تَ ‌إِ‌ذْ‌ ‌‍رَمَ‍‍يْ‍‍تَ ‌وَلَكِ‍‍نَّ ‌اللَّ‍‍هَ ‌‍رَمَى‌ ۚ ‌وَلِيُ‍‍بْ‍‍لِيَ ‌الْمُؤْمِن‍‍ِ‍ي‍‍نَ مِ‍‌‍نْ‍‍هُ بَلاَ‌ءً‌ حَسَنا‌‌ ًۚ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ سَم‍‍ِ‍ي‍‍عٌ عَلِيمٌ
Dhālikum Wa 'Anna Allāha Mūhinu Kaydi Al-Kāfirīna 008-018. İşte size bِyle… Gerçekten Allah, kafirlerin hileli-düzenlerini boşa çıkarıcıdır. ذَلِكُمْ ‌وَ‌أَنَّ ‌اللَّ‍‍هَ مُوهِنُ كَ‍‍يْ‍‍دِ‌ ‌الْكَافِ‍‍رِينَ
'In Tastaftiĥū Faqad Jā'akumu Al-Fatĥu ۖ Wa 'In Tantahū Fahuwa Khayrun Lakum ۖ Wa 'In Ta`ūdū Na`ud Wa Lan Tughniya `Ankum Fi'atukum Shay'āan Wa Law Kathurat Wa 'Anna Allāha Ma`a Al-Mu'uminīna 008-019. Eğer fetih istiyor idiyseniz (ey kafirler,) işte size fetih; ama eğer (inkardan ve eski yaptıklarınızdan) vazgeçerseniz bu sizin için daha hayırlıdır. Yok, geri dِnerseniz Biz de dِneriz. Topluluğunuz çok da olsa, size bir şey sağlayamaz. اünkü Allah mü'minlerle beraberdir. إِ‌نْ تَسْتَفْتِحُو‌ا‌ فَ‍‍قَ‍‍دْ‌ ج‍‍َ‍ا‌ءَكُمُ ‌الْفَتْحُ ۖ ‌وَ‌إِ‌نْ تَ‍‌‍ن‍‍تَهُو‌ا‌ فَهُوَ‌ خَ‍‍يْ‍‍ر‌ٌ‌ لَكُمْ ۖ ‌وَ‌إِ‌نْ تَعُو‌دُ‌و‌ا‌ نَعُ‍‍دْ‌ ‌وَلَ‍‌‍نْ تُ‍‍غْ‍‍نِيَ عَ‍‌‍ن‍‍كُمْ فِئَتُكُمْ شَ‍‍يْ‍‍ئا‌ ً‌ ‌وَلَوْ‌ كَثُ‍رَتْ ‌وَ‌أَنَّ ‌اللَّ‍‍هَ مَعَ ‌الْمُؤْمِنِينَ
Yā 'Ayyuhā Al-Ladhīna 'Āmanū 'Aţī`ū Allaha Wa Rasūlahu Wa Lā Tawallaw `Anhu Wa 'Antum Tasma`ūna 008-020. Ey iman edenler, Allah'a ve Resûlü’ne itaat edin. Siz de işitiyorken, ondan yüz çevirmeyin. ي‍‍َ‍ا‌أَيُّهَا‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُ‍‍و‌ا‌ ‌أَ‍طِ‍‍يعُو‌ا‌اللَّ‍‍هَ ‌وَ‌‍رَسُولَ‍‍هُ ‌وَلاَ‌ تَوَلَّوْ‌ا‌ عَ‍‌‍نْ‍‍هُ ‌وَ‌أَ‌نْ‍‍تُمْ تَسْمَعُونَ
Wa Lā Takūnū Kālladhīna Qālū Sami`nā Wa Hum Lā Yasma`ūna 008-021. Ve: "Biz işittik" dedikleri halde, gerçekte işitmeyenler gibi olmayın; وَلاَ‌ تَكُونُو‌ا‌ كَالَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ قَ‍‍الُو‌ا‌ سَمِعْنَا‌ ‌وَهُمْ لاَ‌ يَسْمَعُونَ
'Inna Sharra Ad-Dawābbi `Inda Allāhi Aş-Şummu Al-Bukmu Al-Ladhīna Lā Ya`qilūna 008-022. Gerçek şu ki, Allah Katında, yerde debelenenlerin en kِtüsü, (bir türlü) akıl erdirmez olan sağırlar ve dilsizlerdir. إِنَّ شَ‍رَّ‌ال‍‍دَّ‌و‍َ‍‌ابِّ عِ‍‌‍نْ‍‍دَ‌ ‌اللَّ‍‍هِ ‌ال‍‍صُّ‍‍مُّ ‌الْبُكْمُ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ لاَ‌ يَعْ‍‍قِ‍‍لُونَ
Wa Law `Alima Allāhu Fīhim Khayan La'asma`ahum ۖ Wa Law 'Asma`ahum Latawallaw Wa Hum Mu`rūna 008-023. Eğer Allah, onlarda bir hayır gِrseydi muhakkak onlara işittirirdi. İşittirseydi bile, arka çevirenler olarak (yine) yüz çevirirlerdi. وَلَوْ‌ عَلِمَ ‌اللَّ‍‍هُ فِيهِمْ خَ‍‍يْر‌ا‌ ً‌ لَأَسْمَعَهُمْ ۖ ‌وَلَوْ‌ ‌أَسْمَعَهُمْ لَتَوَلَّو‌ا‌ ‌وَهُمْ مُعْ‍‍رِ‍‍ضُ‍‍ونَ
Yā 'Ayyuhā Al-Ladhīna 'Āmanū Astajībū Lillāh Wa Lilrrasūli 'Idhā Da`ākum Limā Yuĥyīkum ۖ Wa A`lamū 'Anna Allāha Yaĥūlu Bayna Al-Mar'i Wa Qalbihi Wa 'Annahu~ 'Ilayhi Tuĥsharūna 008-024. Ey iman edenler, size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah'a ve Resûlü’ne icabet edin. Ve bilin ki muhakkak Allah, kişi ile kalbi arasına girer ve siz gerçekten O'na gِtürülüp toplanacaksınız. يَ‍‍ا‌ ‌أَيُّهَا‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌اسْتَجِيبُو‌الِلَّهِ ‌وَلِ‍‍ل‍رَّس‍‍ُ‍ولِ ‌إِ‌ذَ‌ا‌ ‌دَعَاكُمْ لِمَا‌ يُحْيِيكُمْ ۖ ‌وَ‌اعْلَمُ‍‍و‌ا‌ ‌أَنَّ ‌اللَّ‍‍هَ يَح‍‍ُ‍ولُ بَ‍‍يْ‍‍نَ ‌الْمَرْ‌ءِ‌ ‌وَ‍قَ‍‍لْبِ‍‍هِ ‌وَ‌أَنَّ‍‍هُ~ُ ‌إِلَ‍‍يْ‍‍هِ تُحْشَرُ‌ونَ
Wa Attaqū Fitnatan Lā Tuşībanna Al-Ladhīna Žalamū Minkum Khāşşatan ۖ Wa A`lamū 'Anna Allāha Shadīdu Al-`Iqābi 008-025. Ve sizlerden yalnızca zulmedenlere isabet etmekle kalmayan bir fitneden korkup-sakının. Bilin ki, gerçekten Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır. وَ‌اتَّ‍‍قُ‍‍و‌ا‌ فِتْنَة ً‌ لاَ‌ تُ‍‍صِ‍‍يبَ‍‍نَّ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ظَ‍‍لَمُو‌ا‌ مِ‍‌‍نْ‍‍كُمْ خَ‍‍اصَّ‍‍ة ًۖ ‌وَ‌اعْلَمُ‍‍و‌ا‌ ‌أَنَّ ‌اللَّ‍‍هَ شَد‍ِ‍ي‍‍دُ‌ ‌الْعِ‍‍قَ‍‍ابِ
Wa Adhkurū 'Idh 'Antum Qalīlun Mustađ`afūna Fī Al-'Arđi Takhāfūna 'An Yatakhaţţafakumu An-Nāsu Fa'āwākum Wa 'Ayyadakum Binaşrihi Wa Razaqakum Mina Aţ-Ţayyibāti La`allakum Tashkurūna 008-026. Hatırlayın; hani sizler sayıca azdınız ve yeryüzünde zayıf bırakılmıştınız, insanların sizi kapıp-yakalamasından korkuyordunuz. İşte O, sizi (yerleşik kılıp) barındırandı, sizi yardımıyla destekledi ve size temiz şeylerden rızıklar verdi. Ki şükredesiniz. وَ‌ا‌ذْكُرُ‌و‌ا‌ ‌إِ‌ذْ‌ ‌أَ‌نْ‍‍تُمْ قَ‍‍ل‍‍ِ‍ي‍‍لٌ‌ مُسْتَ‍‍ضْ‍‍عَف‍‍ُ‍ونَ فِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ تَ‍‍خَ‍‍اف‍‍ُ‍ونَ ‌أَ‌نْ يَتَ‍‍خَ‍‍طَّ‍‍فَكُمُ ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍اسُ فَآ‌وَ‌اكُمْ ‌وَ‌أَيَّدَكُمْ بِنَ‍‍صْ‍‍رِهِ ‌وَ‌‍رَ‌زَ‍قَ‍‍كُمْ مِنَ ‌ال‍‍طَّ‍‍يِّب‍‍َ‍اتِ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُ‌ونَ
Yā 'Ayyuhā Al-Ladhīna 'Āmanū Lā Takhūnū Allaha Wa Ar-Rasūla Wa Takhūnū 'Amānātikum Wa 'Antum Ta`lamūna 008-027. Ey iman edenler, Allah'a ve Resûlü’ne ihanet etmeyin, bile bile emanetlerinize de ihanet etmeyin. يَ‍‍ا‌ ‌أَيُّهَا‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ لاَ‌ تَ‍‍خُ‍‍ونُو‌ا‌اللَّ‍‍هَ ‌وَ‌ال‍رَّس‍‍ُ‍ولَ ‌وَتَ‍‍خُ‍‍ونُ‍‍و‌ا‌ ‌أَمَانَاتِكُمْ ‌وَ‌أَ‌نْ‍‍تُمْ تَعْلَمُونَ
Wa A`lamū 'Annamā 'Amwālukum Wa 'Awlādukum Fitnatun Wa 'Anna Allāha `Indahu~ 'Ajrun `Ažīmun 008-028. Bilin ki, mallarınız ve çocuklarınız ancak bir fitnedir (imtihan konusudur.) Allah yanında ise büyük bir mükafat vardır. وَ‌اعْلَمُ‍‍و‌ا‌ ‌أَنَّ‍‍مَ‍‍ا‌ ‌أَمْوَ‌الُكُمْ ‌وَ‌أَ‌وْلاَ‌دُكُمْ فِتْنَةٌ‌ ‌وَ‌أَنَّ ‌اللَّ‍‍هَ عِ‍‌‍نْ‍‍دَهُ~ُ ‌أَجْ‍‍رٌ‌ عَ‍‍ظِ‍‍يمٌ
Yā 'Ayyuhā Al-Ladhīna 'Āmanū 'In Tattaqū Allaha Yaj`al Lakum Furqānāan Wa Yukaffir `Ankum Sayyi'ātikum Wa Yaghfir Lakum Wa ۗ Allāhu Dhū Al-Fađli Al-`Ažīmi 008-029. Ey iman edenler, Allah'tan korkup-sakınırsanız, size doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış (furkan) verir, kِtülüklerinizi ِrter ve sizi bağışlar. Allah büyük fazl sahibidir. يَ‍‍ا‌ ‌أَيُّهَا‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُ‍‍و‌ا‌ ‌إِ‌نْ تَتَّ‍‍قُ‍‍و‌ا‌اللَّ‍‍هَ يَ‍‍جْ‍‍عَلْ لَكُمْ فُرْ‍قَ‍‍انا‌ ً‌ ‌وَيُكَفِّ‍‍رْ‌ عَ‍‌‍ن‍‍كُمْ سَيِّئ‍‍َ‍‍اتِكُمْ ‌وَيَ‍‍غْ‍‍فِ‍‍رْ‌ لَكُمْ ۗ ‌وَ‌اللَّهُ ‌ذُ‌و‌ ‌الْفَ‍‍ضْ‍‍لِ ‌الْعَ‍‍ظِ‍‍يمِ
Wa 'Idh Yamkuru Bika Al-Ladhīna Kafarū Liyuthbitūka 'Aw Yaqtulūka 'Aw Yukhrijūka ۚ Wa Yamkurūna Wa Yamkuru Allāhu Wa ۖ Allāhu Khayru Al-Mākirīna 008-030. Hani o inkar edenler, seni tutuklamak ya da ِldürmek veya sürgün etmek amacıyla, tuzak kuruyorlardı. Onlar bu tuzağı tasarlıyorlarken, Allah da bir düzen (bir karşılık) kuruyordu. Allah, düzen kurucuların (tuzaklarına karşılık verenlerin) hayırlısıdır. وَ‌إِ‌ذْ‌ يَمْكُرُ‌ بِكَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ لِيُثْبِت‍‍ُ‍وكَ ‌أَ‌وْ‌ يَ‍‍قْ‍‍تُل‍‍ُ‍وكَ ‌أَ‌وْ‌ يُ‍‍خْ‍‍رِج‍‍ُ‍وكَ ۚ ‌وَيَمْكُر‍ُ‍‌ونَ ‌وَيَمْكُرُ‌ ‌اللَّ‍‍هُ ۖ ‌وَ‌اللَّهُ خَ‍‍يْ‍‍رُ‌ ‌الْمَاكِ‍‍رِينَ
Wa 'Idhā Tutlá `Alayhim 'Āyātunā Qālū Qad Sami`nā Law Nashā'u Laqulnā Mithla Hādhā ۙ 'In Hādhā 'Illā 'Asāţīru Al-'Awwalīna 008-031. Ayetlerimiz onlara okunduğu zaman; "İşittik" dediler. "İstesek, biz de bunun bir benzerini sِyleyebiliriz. Bu, eskilerin efsanelerinden başkası değildir." وَ‌إِ‌ذَ‌ا‌ تُتْلَى‌ عَلَيْهِمْ ‌آيَاتُنَا‌ قَ‍‍الُو‌اقَ‍‍دْ‌ سَمِعْنَا‌ لَوْ‌ نَش‍‍َ‍ا‌ءُ‌ لَ‍‍قُ‍‍لْنَا‌ مِثْلَ هَذَ‌اۙ ‌إِ‌نْ هَذَ‌ا‌ ‌إِلاَّ‌ ‌أَسَاطِ‍‍ي‍‍رُ‌ ‌الأَ‌وَّلِينَ
Wa 'Idh Qālū Allahumma 'In Kāna Hādhā Huwa Al-Ĥaqqa Min `Indika Fa'amţir `Alaynā Ĥijāratan Mina As-Samā'i 'Aw A'tinā Bi`adhābin 'Alīmin 008-032. Bir de: "Ey Allah'ımız, eğer bu (Kur'an) bir gerçek olarak Senin Katından ise, gِkyüzünden üstümüze taş yağdır veya acı bir azap getir (bakalım)." demişlerdi. وَ‌إِ‌ذْ‌ قَ‍‍الُو‌ا‌اللَّهُ‍‍مَّ ‌إِ‌نْ ك‍‍َ‍انَ هَذَ‌ا‌ هُوَ‌ ‌الْحَ‍‍قَّ مِ‍‌‍نْ عِ‍‌‍نْ‍‍دِكَ فَأَمْ‍‍طِ‍‍رْ‌ عَلَيْنَا‌ حِجَا‌‍رَة ً‌ مِنَ ‌ال‍‍سَّم‍‍َ‍ا‌ءِ‌ ‌أَ‌وْ‌ ‌ائْتِنَا‌ بِعَذ‍َ‍‌ابٍ ‌أَلِيمٍ
Wa Mā Kāna Allāhu Liyu`adhdhibahum Wa 'Anta Fīhim ۚ Wa Mā Kāna Allāhu Mu`adhdhibahum Wa Hum Yastaghfirūna 008-033. Oysa sen içlerinde bulunduğun sürece, Allah onları azaplandıracak değildir. Ve onlar, bağışlanma dilemektelerken de, Allah onları azaplandıracak değildir. وَمَا‌ ك‍‍َ‍انَ ‌اللَّ‍‍هُ لِيُعَذِّبَهُمْ ‌وَ‌أَ‌نْ‍‍تَ فِيهِمْ ۚ ‌وَمَا‌ ك‍‍َ‍انَ ‌اللَّ‍‍هُ مُعَذِّبَهُمْ ‌وَهُمْ يَسْتَ‍‍غْ‍‍فِرُ‌ونَ
Wa Mā Lahum 'Allā Yu`adhdhibahumu Allāhu Wa Hum Yaşuddūna `Ani Al-Masjidi Al-Ĥarāmi Wa Mā Kānū 'Awliyā'ahu~ ۚ 'In 'Awliyā'uuhu~ 'Illā Al-Muttaqūna Wa Lakinna 'Aktharahum Lā Ya`lamūna 008-034. Onlar, Mescid-i Haram'dan (insanları) alıkoyarlarken ve onun (gerçek ve layık) koruyucuları değilken Allah, ne diye onları azaplandırmasın? Onun (asıl) koruyucularıyalnızca korkup-sakınanlardır. Ancak onların çoğu bilmezler. وَمَا‌ لَهُمْ ‌أَلاَّ‌ يُعَذِّبَهُمُ ‌اللَّ‍‍هُ ‌وَهُمْ يَ‍‍صُ‍‍دّ‍ُ‍‌ونَ عَنِ ‌الْمَسْجِدِ‌ ‌الْحَ‍رَ‍‌امِ ‌وَمَا‌ كَانُ‍‍و‌ا‌ ‌أَ‌وْلِي‍‍َ‍ا‌ءَهُ~ُ ۚ ‌إِ‌نْ ‌أَ‌وْلِي‍‍َ‍ا‌ؤُهُ~ُ ‌إِلاَّ‌ ‌الْمُتَّ‍‍قُ‍‍ونَ ‌وَلَكِ‍‍نَّ ‌أَكْثَ‍رَهُمْ لاَ‌ يَعْلَمُونَ
Wa Mā Kāna Şalātuhum `Inda Al-Bayti 'Illā Mukā'an Wa Taşdiyatan ۚ Fadhūqū Al-`Adhāba Bimā Kuntum Takfurūna 008-035. Onların Beyt(-i Şerif) ِnündeki duaları, ıslık çalmaktan ve el çırpmaktan başkası değildir. Artık inkar ettikleriniz dolayısıyla tadın azabı. وَمَا‌ ك‍‍َ‍انَ صَ‍‍لاَتُهُمْ عِ‍‌‍نْ‍‍دَ‌ ‌الْبَ‍‍يْ‍‍تِ ‌إِلاَّ‌ مُك‍‍َ‍ا‌ء‌ ً‌ ‌وَتَ‍‍صْ‍‍دِيَة‌ ًۚ فَذُ‌وقُ‍‍و‌ا‌الْعَذ‍َ‍‌ابَ بِمَا‌ كُ‍‌‍ن‍‍تُمْ تَكْفُرُ‌ونَ
'Inna Al-Ladhīna Kafarū Yunfiqūna 'Amwālahum Liyaşuddū `An Sabīli Allāhi ۚ Fasayunfiqūnahā Thumma Takūnu `Alayhim Ĥasratan Thumma Yughlabūna Wa ۗ Al-Ladhīna Kafarū 'Ilá Jahannama Yuĥsharūna 008-036. Gerçek şu ki, inkar edenler, (insanları) Allah'ın yolundan engellemek için mallarını harcarlar; bundan bِyle de harcayacaklar. Sonra bu, onlara yürek acısı olacaktır, sonra bozguna uğratılacaklardır. İnkar edenler sonunda cehenneme sürülüp toplanacaklardır. إِنَّ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ يُ‍‌‍نْ‍‍فِ‍‍قُ‍‍ونَ ‌أَمْوَ‌الَهُمْ لِيَ‍‍صُ‍‍دُّ‌و‌ا‌ عَ‍‌‍نْ سَب‍‍ِ‍ي‍‍لِ ‌اللَّ‍‍هِ ۚ فَسَيُ‍‌‍ن‍‍فِ‍‍قُ‍‍ونَهَا‌ ثُ‍‍مَّ تَك‍‍ُ‍ونُ عَلَيْهِمْ حَسْ‍رَة‌ ً‌ ثُ‍‍مَّ يُ‍‍غْ‍‍لَب‍‍ُ‍ونَ ۗ ‌وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ ‌إِلَى‌ جَهَ‍‍نَّ‍‍مَ يُحْشَرُ‌ونَ
Liyamīza Allāhu Al-Khabītha Mina Aţ-Ţayyibi Wa Yaj`ala Al-Khabītha Ba`đahu `Alá Ba`đin Fayarkumahu Jamī`āan Fayaj`alahu Fī Jahannama ۚ 'Ūlā'ika Humu Al-Khāsirūna 008-037. Bu, Allah'ın murdar olanı temizden ayırt etmesi; murdarı, bir kısmını bir kısmı üzerinde kılıp tümünü biriktirerek cehenneme atması içindir. İşte bunlar hüsrana uğrayanlardır. لِيَم‍‍ِ‍ي‍‍زَ‌ ‌اللَّ‍‍هُ ‌الْ‍‍خَ‍‍ب‍‍ِ‍ي‍‍ثَ مِنَ ‌ال‍‍طَّ‍‍يِّبِ ‌وَيَ‍‍جْ‍‍عَلَ ‌الْ‍‍خَ‍‍ب‍‍ِ‍ي‍‍ثَ بَعْ‍‍ضَ‍‍هُ عَلَى‌ بَعْ‍‍ضٍ‌ فَيَرْكُمَ‍‍هُ جَمِيعا‌‌ ً‌ فَيَ‍‍جْ‍‍عَلَ‍‍هُ فِي جَهَ‍‍نَّ‍‍مَ ۚ ‌أ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ هُمُ ‌الْ‍‍خَ‍‍اسِرُ‌ونَ
Qul Lilladhīna Kafarū 'In Yantahū Yughfar LahumQad Salafa Wa 'In Ya`ūdū Faqad Mađat Sunnatu Al-'Awwalīna 008-038. O inkar edenlere de ki: "Eğer vazgeçerlerse geçmişte (yaptıkları) şeyler bağışlanacaktır. Ama yine dِnecek olurlarsa, ِnceki (toplumlara uygulanan) sünnet, muhakkak (onların başından da) geçmiş olacaktır. قُ‍‍لْ لِلَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ ‌إِ‌نْ يَ‍‌‍ن‍‍تَهُو‌ا‌ يُ‍‍غْ‍‍فَرْ‌ لَهُمْ مَا‌ قَ‍‍دْ‌ سَلَفَ ‌وَ‌إِ‌نْ يَعُو‌دُ‌و‌ا‌ فَ‍‍قَ‍‍دْ‌ مَ‍‍ضَ‍‍تْ سُ‍‍نَّ‍‍ةُ ‌الأَ‌وَّلِينَ
Wa Qātilūhum Ĥattá Lā Takūna Fitnatun Wa Yakūna Ad-Dīnu Kulluhu Lillāh ۚ Fa'ini Antahaw Fa'inna Allāha Bimā Ya`malūna Başīrun 008-039. Fitne kalmayıncaya ve dinin hepsi Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Şayet vazgeçecek olurlarsa, şüphesiz Allah, yaptıklarını gِrendir. وَ‍قَ‍‍اتِلُوهُمْ حَتَّى‌ لاَ‌ تَك‍‍ُ‍ونَ فِتْنَةٌ‌ ‌وَيَك‍‍ُ‍ونَ ‌ال‍‍دّ‍ِ‍ي‍‍نُ كُلُّ‍‍هُ لِلَّهِ ۚ فَإِنِ ‌ان‍‍تَهَوْ‌ا‌ فَإِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ بِمَا‌ يَعْمَل‍‍ُ‍ونَ بَ‍‍صِ‍‍يرٌ
Wa 'In Tawallaw Fā`lamū 'Anna Allāha Mawlākum ۚ Ni`ma Al-Mawlá Wa Ni`ma An-Naşīru 008-040. Geri dِnerlerse, bilin ki gerçekten Allah, sizin mevlanızdır. O, ne güzel mevladır ve ne güzel yardımcıdır. وَ‌إِ‌نْ تَوَلَّوْ‌ا‌ فَاعْلَمُ‍‍و‌ا‌ ‌أَنَّ ‌اللَّ‍‍هَ مَوْلاَكُمْ ۚ نِعْمَ ‌الْمَوْلَى‌ ‌وَنِعْمَ ‌ال‍‍نَّ‍‍‍‍صِ‍‍يرُ
Wa A`lamū 'Annamā Ghanimtum Min Shay'in Fa'anna Lillāh Khumusahu Wa Lilrrasūli Wa Lidhī Al-Qurbá Wa Al-Yatāmá Wa Al-Masākīni Wa Abni As-Sabīli 'In Kuntum 'Āmantum Billāhi Wa Mā 'Anzalnā `Alá `Abdinā Yawma Al-Furqāni Yawma At-Taqá Al-Jam`āni Wa ۗ Allāhu `Alá Kulli Shay'in Qadīrun 008-041. Bilin ki, 'ganimet olarak ele geçirdiğiniz' şeylerin beşte biri, muhakkak Allah'ın, Resûlün, yakınların, yetimlerin, yoksulların ve yolcunundur. Eğer Allah'a, hak ile batılın birbirinden ayrıldığı gün, iki ordunun karşı karşıya geldiği günde (Bedir'de) kulumuza indirdiğimize iman ediyorsanız (ganimeti bِyle bِlüşün). Allah, herşeye güç yetirendir. وَ‌اعْلَمُ‍‍و‌ا‌ ‌أَنَّ‍‍مَا‌ غَ‍‍نِمْتُمْ مِ‍‌‍نْ شَ‍‍يْء‌‌ٍ‌ فَأَنَّ لِلَّهِ خُ‍‍مُسَ‍‍هُ ‌وَلِ‍‍ل‍رَّس‍‍ُ‍ولِ ‌وَلِذِي ‌الْ‍‍قُ‍‍رْبَى‌ ‌وَ‌الْيَتَامَى‌ ‌وَ‌الْمَسَاك‍‍ِ‍ي‍‍نِ ‌وَ‌ابْ‍‍نِ ‌ال‍‍سَّب‍‍ِ‍ي‍‍لِ ‌إِ‌نْ كُ‍‌‍ن‍‍تُمْ ‌آمَ‍‌‍نْ‍‍تُمْ بِ‍اللَّ‍‍هِ ‌وَمَ‍‍ا‌ ‌أَ‌ن‍‍زَلْنَا‌ عَلَى‌ عَ‍‍بْ‍‍دِنَا‌ يَ‍‍وْمَ ‌الْفُرْ‍قَ‍‍انِ يَ‍‍وْمَ ‌الْتَ‍‍قَ‍‍ى‌ ‌الْجَمْع‍‍َ‍انِ ۗ ‌وَ‌اللَّهُ عَلَى‌ كُلِّ شَ‍‍يْء‌‌ٍقَ‍‍دِيرٌ
'Idh 'Antum Bil-`Udwati Ad-Dunyā Wa Hum Bil-`Udwati Al-Quşwá Wa Ar-Rakbu 'Asfala Minkum ۚ Wa Law Tawā`adttumkhtalaftum Al-Mī`ādi ۙ Wa Lakin Liyaqđiya Allāhu 'Aman Kāna Maf`ūlāan Liyahlika Man Halaka `An Bayyinatin Wa Yaĥyá Man Ĥayya `An Bayyinatin ۗ Wa 'Inna Allāha Lasamī`un `Alīmun 008-042. Hani siz vadinin yakın kenarında, onlar uzak yamacındaydılar; kervan ise sizden daha aşağıdaydı. Eğer sِzleşseydiniz, kaçınılmaz olarak sِzleşme yeri (veya konusu) hakkında anlaşmazlığa düşerdiniz; ancak Allah, olacağı olan işi gerçekleştirmek için (bِyle yaptı). Bِylece, helak olacak kişi apaçık bir delilden sonra helak olsun, diri kalacak kişi apaçık bir delilden sonra hayatta kalsın. Şüphesiz Allah, gerçekten işitendir, bilendir. إِ‌ذْ‌ ‌أَ‌نْ‍‍تُمْ بِ‍الْعُ‍‍دْ‌وَةِ ‌ال‍‍دُّ‌نْ‍‍يَا‌ ‌وَهُمْ بِ‍الْعُ‍‍دْ‌وَةِ ‌الْ‍‍قُ‍‍صْ‍‍وَ‌ى‌ ‌وَ‌ال‍رَّكْبُ ‌أَسْفَلَ مِ‍‌‍نْ‍‍كُمْ ۚ ‌وَلَوْ‌ تَوَ‌اعَ‍‍دتُّمْ لاَ‍خْ‍‍تَلَفْتُمْ فِي ‌الْمِيع‍‍َ‍ا‌دِ‌ ۙ ‌وَلَكِ‍‌‍نْ لِيَ‍‍قْ‍‍‍‍ضِ‍‍يَ ‌اللَّ‍‍هُ ‌أَمْر‌ا‌‌ ً‌ ك‍‍َ‍انَ مَفْعُولا‌ ً‌ لِيَهْلِكَ مَ‍‌‍نْ هَلَكَ عَ‍‌‍نْ بَيِّنَةٍ‌ ‌وَيَحْيَى‌ مَ‍‌‍نْ حَيَّ عَ‍‌‍نْ بَيِّنَةٍۗ ‌وَ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ لَسَم‍‍ِ‍ي‍‍عٌ عَلِيمٌ
'Idh Yurīkahumu Allāhu Fī Manāmika Qalīlāan ۖ Wa Law 'Akahum Kathīrāan Lafashiltum Wa Latanāza`tum Al-'Amri Wa Lakinna Allāha Sallama ۗ 'Innahu `Alīmun Bidhāti Aş-Şudūri 008-043. Hani Allah, onları sana uykunda az gِsteriyordu; eğer sana çok gِsterseydi, gerçekten yılgınlığa kapılacaktınız ve iş konusunda gerçekten çekişmeye düşecektiniz. Ancak Allah esenlik (kurtuluş) bağışladı. اünkü O, elbette sinelerin ِzünde saklı duranı bilendir. إِ‌ذْ‌ يُ‍‍رِيكَهُمُ ‌اللَّ‍‍هُ فِي مَنَامِكَ قَ‍‍لِيلا‌ ًۖ ‌وَلَوْ‌ ‌أَ‌‍رَ‌اكَهُمْ كَثِي‍‍ر‌ا‌ ً‌ لَفَشِلْتُمْ ‌وَلَتَنَا‌زَعْتُمْ فِي ‌الأَمْ‍‍ر‍ِ‍‌ ‌وَلَكِ‍‍نَّ ‌اللَّ‍‍هَ سَلَّمَ ۗ ‌إِنَّ‍‍هُ عَل‍‍ِ‍ي‍‍م‌‍ٌ‌ بِذ‍َ‍‌اتِ ‌ال‍‍صُّ‍‍دُ‌و‌رِ
Wa 'Idh Yurīkumūhum 'Idhi At-Taqaytum Fī 'A`yunikum Qalīlāan Wa Yuqallilukum Fī 'A`yunihim Liyaqđiya Allāhu 'Aman Kāna Maf`ūlāan ۗ Wa 'Ilá Allāhi Turja`u Al-'Umūru 008-044. Karşı karşıya geldiğinizde, Allah, 'olacağı olan işi gerçekleştirmek' için, onları gِzlerinizde az gِsteriyor, sizi de onların gِzlerinde azaltıyordu. Ve (bütün) işler Allah'a dِndürülür. وَ‌إِ‌ذْ‌ يُ‍‍رِيكُمُوهُمْ ‌إِ‌ذِ‌ ‌الْتَ‍‍قَ‍‍يْتُمْ فِ‍‍ي ‌أَعْيُنِكُمْ قَ‍‍لِيلا‌ ً‌ ‌وَيُ‍‍قَ‍‍لِّلُكُمْ فِ‍‍ي ‌أَعْيُنِهِمْ لِيَ‍‍قْ‍‍‍‍ضِ‍‍يَ ‌اللَّ‍‍هُ ‌أَمْر‌ا‌‌ ً‌ ك‍‍َ‍انَ مَفْعُولا‌ ًۗ ‌وَ‌إِلَى‌ ‌اللَّ‍‍هِ تُرْجَعُ ‌الأُمُو‌رُ
Yā 'Ayyuhā Al-Ladhīna 'Āmanū 'Idhā Laqītum Fi'atanthbutū Wa Adhkurū Allaha Kathīrāan La`allakum Tufliĥūna 008-045. Ey iman edenler, bir toplulukla karşı karşıya geldiğiniz zaman, dayanıklılık gِsterin ve Allah'ı çokça zikredin. Ki kurtuluş (felah) bulasınız. يَ‍‍ا‌ ‌أَيُّهَا‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُ‍‍و‌ا‌ ‌إِ‌ذَ‌ا‌ لَ‍‍قِ‍‍يتُمْ فِئَة‌ ً‌ فَاثْبُتُو‌ا‌ ‌وَ‌ا‌ذْكُرُ‌و‌ا‌اللَّ‍‍هَ كَثِي‍‍ر‌ا‌ ً‌ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
Wa 'Aţī`ū Allaha Wa Rasūlahu Wa Lā Tanāza`ū Fatafshalū Wa Tadh/haba Rīĥukum ۖ Wa Aşbirū ۚ 'Inna Allāha Ma`a Aş-Şābirīna 008-046. Allah'a ve Resûlü’ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çِzülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir. وَ‌أَ‍طِ‍‍يعُو‌ا‌اللَّ‍‍هَ ‌وَ‌‍رَسُولَ‍‍هُ ‌وَلاَ‌ تَنَا‌زَعُو‌ا‌ فَتَفْشَلُو‌ا‌ ‌وَتَذْهَبَ ‌رِيحُكُمْ ۖ ‌وَ‌اصْ‍‍بِرُ‌و‌اۚ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ مَعَ ‌ال‍‍صَّ‍‍ابِ‍‍رِينَ
Wa Lā Takūnū Kālladhīna Kharajū Min Diyārihim Baţaan Wa Ri'ā'a An-Nāsi Wa Yaşuddūna `An Sabīli Allāhi Wa ۚ Allāhu Bimā Ya`malūna Muĥīţun 008-047. Bir de yurtlarından refahtan şımarıp-azıtarak, insanlara gِsteriş yaparak çıkanlar ve (halkı) Allah'ın yolundan alıkoyanlar gibi olmayın. Allah, onların yaptıklarını çepeçevre kuşatandır. وَلاَ‌ تَكُونُو‌ا‌ كَالَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ خَ‍رَجُو‌ا‌ مِ‍‌‍نْ ‌دِيَا‌رِهِمْ بَ‍‍طَ‍‍ر‌ا‌ ً‌ ‌وَ‌رِئ‍‍َ‍ا‌ءَ‌ ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍اسِ ‌وَيَ‍‍صُ‍‍دّ‍ُ‍‌ونَ عَ‍‌‍نْ سَب‍‍ِ‍ي‍‍لِ ‌اللَّ‍‍هِ ۚ ‌وَ‌اللَّهُ بِمَا‌ يَعْمَل‍‍ُ‍ونَ مُحِي‍‍طٌ
Wa 'Idh Zayyana Lahumu Ash-Shayţānu 'A`mālahum Wa Qāla Lā Ghāliba Lakumu Al-Yawma Mina An-Nāsi Wa 'Innī Jārun Lakum ۖ Falammā Tarā'ati Al-Fi'atāni Nakaşa `Alá `Aqibayhi Wa Qāla 'Innī Barī'un Minkum 'Innī 'Ará Mā Lā Tarawna 'Inniyi 'Akhāfu Allāha Wa ۚ Allāhu Shadīdu Al-`Iqābi 008-048. O zaman şeytan onlara amellerini çekici gِstermiş ve onlara: "Bugün sizi insanlardan bozguna uğratacak kimse yoktur ve ben de sizin yardımcınızım" demişti. Ne zaman ki, iki topluluk birbirini gِrür oldu (karşılaştı) o, iki topuğu üstünde geri dِndü ve: "Şüphesiz ben sizden uzağım. اünkü ben sizin gِrmediğinizi gِrüyorum, ben Allah'tan da korkuyorum" dedi. Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır. وَ‌إِ‌ذْ‌ ‌زَيَّنَ لَهُمُ ‌ال‍‍شَّيْ‍‍طَ‍‍انُ ‌أَعْمَالَهُمْ ‌وَ‍قَ‍‍الَ لاَ‌ غَ‍‍الِبَ لَكُمُ ‌الْيَ‍‍وْمَ مِنَ ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍اسِ ‌وَ‌إِنِّ‍‍ي ج‍‍َ‍ا‌ر‌ٌ‌ لَكُمْ ۖ فَلَ‍‍مَّ‍‍ا‌ تَر‍َ‍‌ا‌ءَتِ ‌الْفِئَت‍‍َ‍انِ نَكَ‍‍صَ عَلَى‌ عَ‍‍قِ‍‍بَ‍‍يْ‍‍هِ ‌وَ‍قَ‍‍الَ ‌إِنِّ‍‍ي بَ‍‍رِيء‌ٌ‌ مِ‍‌‍نْ‍‍كُمْ ‌إِنِّ‍‍ي ‌أَ‌‍رَ‌ى‌ مَا‌ لاَ‌ تَ‍رَ‌وْنَ ‌إِنِّ‍‍يِ ‌أَ‍خَ‍‍افُ ‌اللَّ‍‍هَ ۚ ‌وَ‌اللَّهُ شَد‍ِ‍ي‍‍دُ‌ ‌الْعِ‍‍قَ‍‍ابِ
'Idh Yaqūlu Al-Munāfiqūna Wa Al-Ladhīna Fī Qulūbihim Marađun Gharra Hā'uulā' Dīnuhum ۗ Wa Man Yatawakkal `Alá Allāhi Fa'inna Allāha `Azīzun Ĥakīmun 008-049. Münafıklar ve kalplerinde hastalık olanlar şِyle diyorlardı: "Bunları (Müslümanları) dinleri aldattı." Oysa kim Allah'a tevekkül ederse, şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. إِ‌ذْ‌ يَ‍‍قُ‍‍ولُ ‌الْمُنَافِ‍‍قُ‍‍ونَ ‌وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ فِي قُ‍‍لُوبِهِمْ مَ‍رَضٌ غَ‍رَّ‌ ه‍‍َ‍ا‌ؤُلاَ‌ء‌ ‌دِينُهُمْ ۗ ‌وَمَ‍‌‍نْ يَتَوَكَّلْ عَلَى‌ ‌اللَّ‍‍هِ فَإِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ عَز‍ِ‍ي‍‍زٌ‌ حَكِيمٌ
Wa Law Tará 'Idh Yatawaffá Al-Ladhīna Kafarū ۙ Al-Malā'ikatu Yađribūna Wujūhahum Wa 'Adrahum Wa Dhūqū `Adhāba Al-Ĥarīqi 008-050. Melekleri, onların yüzlerine ve arkalarına vurarak: "Yakıcı azabı tadın" diye o inkar edenlerin canlarını alırken gِrmelisin. وَلَوْ‌ تَ‍رَ‌ى‌ ‌إِ‌ذْ‌ يَتَوَفَّى‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌اۙ ‌الْمَلاَئِكَةُ يَ‍‍ضْ‍‍رِب‍‍ُ‍ونَ ‌وُجُوهَهُمْ ‌وَ‌أَ‌دْبَا‌‍رَهُمْ ‌وَ‌ذُ‌وقُ‍‍و‌ا‌ عَذ‍َ‍‌ابَ ‌الْحَ‍‍رِي‍‍قِ
Dhālika Bimā Qaddamat 'Aydīkum Wa 'Anna Allāha Laysa Bižallāmin Lil`abīdi 008-051. Bu, ellerinizin ِnceden takdim ettiği işler yüzündendir. Yoksa şüphesiz Allah kullara zulmedici değildir. ذَلِكَ بِمَا‌ قَ‍‍دَّمَتْ ‌أَيْدِيكُمْ ‌وَ‌أَنَّ ‌اللَّ‍‍هَ لَ‍‍يْ‍‍سَ بِ‍‍ظَ‍‍لاَّم‍ٍ‌ لِلْعَبِيدِ
Kada'bi 'Āli Fir`awna Waālladhiyna ۙ Min Qablihim Kafaruۚ Bi'āyaāti Allāhi Fa'akhadhahumu Allāhu Bidhunūbihim 'Inna ۗ Allāha Qawīyun Shadiydu Al`iqaābi 008-052. Firavun ailesinin ve onlardan ِncekilerin gidiş tarzı gibi Allah'ın ayetlerini inkar ettiler de, Allah da onları günahlarından dolayı yakalayıverdi. Şüphesiz, Allah, en büyük kuvvet sahibidir, sonuçlandırması pek şiddetlidir. كَدَ‌أْبِ ‌آلِ فِ‍‍رْعَ‍‍وْنَ ۙ ? ‌وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ مِ‍‌‍‍‌‍نْ ۚ قَ‍‍‍‍‍‍‍بْ‍‍‍‍لِهِمْ ? كَفَرُ‌و‌ا‌ بِآي‍‍َ‍اتِ ‌ال‍‍لَّ‍‍هِ فَأَ‍‍‍‍خَ‍‍‍‍ذَهُمُ ۗ ‌ال‍‍لَّ‍‍هُ بِذُنُوبِهِمْ ? ‌إِنَّ ‌ال‍‍لَّهَ قَ‍‍‍‍وِيّ‌‍‌‌‍ٌ‌ شَ‍‍د‍ِ‍ي‍‍دُ‌‍ ‌الْعِ‍‍‍‍قَ‍‍‍‍‍ابِ
Dhālika Bi'anna Allāha Lam Yaku Mughayyirāan Ni`matan 'An`amahā `Alá Qawmin Ĥattá Yughayyirū Mā Bi'anfusihim ۙ Wa 'Anna Allāha Samī`un `Alīmun 008-053. Nedeni şu: Bir kavim (toplum), kendinde olanı değiştirinceye kadar Allah, ona nimet olarak bağışladığını değiştirici değildir. Allah şüphesiz işitendir, bilendir. ذَلِكَ بِأَنَّ ‌اللَّ‍‍هَ لَمْ يَكُ مُ‍‍غَ‍‍يِّ‍‍ر‌ا‌ ً‌ نِعْمَةً ‌أَ‌نْ‍‍عَمَهَا‌ عَلَى‌ قَ‍‍وْمٍ حَتَّى‌ يُ‍‍غَ‍‍يِّرُ‌و‌ا‌ مَا‌ بِأَ‌ن‍‍فُسِهِمْ ۙ ‌وَ‌أَنَّ ‌اللَّ‍‍هَ سَم‍‍ِ‍ي‍‍عٌ عَلِيمٌ
Kada'bi 'Āli Fir`awna Wa ۙ Al-Ladhīna Min Qablihim ۚ Kadhdhabū Bi'āyāti Rabbihim Fa'ahlaknāhum Bidhunūbihim Wa 'Aghraqnā 'Āla Fir`awna ۚ Wa Kullun Kānū Žālimīna 008-054. Firavun ailesinin ve onlardan ِncekilerin gidiş tarzı gibi. Onlar, Rablerinin ayetlerini yalanladılar; Biz de günahları dolayısıyla onları helak ettik. Firavun ordusunu suda boğduk. Onların tümü zulmeden kimselerdi. كَدَ‌أْبِ ‌آلِ فِ‍‍رْعَ‍‍وْنَ ۙ ‌وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لِهِمْ ۚ كَذَّبُو‌ا‌ بِآي‍‍َ‍اتِ ‌‍رَبِّهِمْ فَأَهْلَكْنَاهُمْ بِذُنُوبِهِمْ ‌وَ‌أَ‍‍غْ‍رَ‍قْ‍‍نَ‍‍ا‌ ‌آلَ فِ‍‍رْعَ‍‍وْنَ ۚ ‌وَكُلّ‌‍ٌ‌ كَانُو‌اظَ‍‍الِمِينَ
'Inna Sharra Ad-Dawābbi `Inda Allāhi Al-Ladhīna Kafarū Fahum Lā Yu'uminūna 008-055. Allah Katında canlıların en kِtüsü, şüphesiz inkar edenlerdir. Onlar artık inanmazlar. إِنَّ شَ‍رَّ‌ال‍‍دَّ‌و‍َ‍‌ابِّ عِ‍‌‍نْ‍‍دَ‌ ‌اللَّ‍‍هِ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ فَهُمْ لاَ‌ يُؤْمِنُونَ
Al-Ladhīna `Āhadta Minhum Thumma Yanqūna `Ahdahum Fī Kulli Marratin Wa Hum Lā Yattaqūna 008-056. Bunlar, içlerinden antlaşma yaptığın kimselerdir ki, sonra her defasında ahidlerini bozarlar. Onlar sakınmazlar. الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ عَاهَ‍‍دْتَ مِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ ثُ‍‍مَّ يَ‍‌‍ن‍‍قُ‍‍ضُ‍‍ونَ عَهْدَهُمْ فِي كُلِّ مَ‍رَّةٍ‌ ‌وَهُمْ لاَ‌ يَتَّ‍‍قُ‍‍ونَ
Fa'immā Tathqafannahum Al-Ĥarbi Fasharrid Bihim Man Khalfahum La`allahum Yadhdhakkarūna 008-057. Bundan dolayı, savaşta onları yakalarsan, ِyle darmadağın et ki, onlarla arkalarından gelecek olanlar(ı caydır). Umulur ki ibret alırlar. فَإِمَّ‍‍ا‌ تَثْ‍‍قَ‍‍فَ‍‍نَّ‍‍هُمْ فِي ‌الْحَرْبِ فَشَرِّ‌دْ‌ بِهِمْ مَ‍‌‍نْ خَ‍‍لْفَهُمْ لَعَلَّهُمْ يَذَّكَّرُ‌ونَ
Wa 'Immā Takhāfanna Min Qawmin Khiyānatannbidh 'Ilayhim `Alá Sawā'in ۚ 'Inna Allāha Lā Yuĥibbu Al-Khā'inīna 008-058. Eğer bir kavmin ihanet edeceğinden kesin olarak korkarsan, sen de açık ve adil bir tutumla (onlarla olan anlaşma metnini ve diplomatik ilişkiyi) at. Gerçekten Allah, ihanet edenleri sevmez. وَ‌إِمَّ‍‍ا‌ تَ‍‍خَ‍‍افَ‍‍نَّ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍وْمٍ خِ‍‍يَانَة‌ ً‌ فَا‌نْ‍‍بِذْ‌ ‌إِلَيْهِمْ عَلَى‌ سَو‍َ‍‌ا‌ء‌‌ٍۚ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ لاَ‌ يُحِبُّ ‌الْ‍‍خَ‍‍ائِنِينَ
Wa Lā Yaĥsabanna Al-Ladhīna Kafarū Sabaqū ۚ 'Innahum Lā Yu`jizūna 008-059. İnkar edenler, kaçıp-kurtulduklarını sanmasınlar; gerçek şu ki, onlar (Bizi) aciz bırakamazlar. وَلاَ‌ يَحْسَبَ‍‍نَّ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ سَبَ‍‍قُ‍‍و‌اۚ ‌إِنَّ‍‍هُمْ لاَ‌ يُعْجِزُ‌ونَ
Wa 'A`iddū LahumAstaţa`tum Min Qūwatin Wa Min Ribāţi Al-Khayli Turhibūna Bihi `Adūwa Allāhi Wa `Adūwakum Wa 'Ākharīna Min Dūnihim Lā Ta`lamūnahumu Allāhu Ya`lamuhum ۚ Wa Mā Tunfiqū Min Shay'in Fī Sabīli Allāhi Yuwaffa 'Ilaykum Wa 'Antum Lā Tužlamūna 008-060. Onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve besili atlar hazırlayın. Bununla, Allah'ın düşmanı ve sizin düşmanınızı ve bunların dışında sizin bilmeyip Allah'ın bildiği diğer (düşmanları) korkutup-caydırasınız. Allah yolunda her ne infak ederseniz, size 'eksiksiz olarak ِdenir' ve siz haksızlığa uğratılmazsınız. وَ‌أَعِدُّ‌و‌ا‌ لَهُمْ مَا‌ ‌اسْتَ‍‍طَ‍‍عْتُمْ مِ‍‌‍نْ قُ‍‍وَّةٍ‌ ‌وَمِ‍‌‍نْ ‌رِب‍‍َ‍اطِ ‌الْ‍‍خَ‍‍يْ‍‍لِ تُرْهِب‍‍ُ‍ونَ بِ‍‍هِ عَدُ‌وَّ‌ ‌اللَّ‍‍هِ ‌وَعَدُ‌وَّكُمْ ‌وَ‌آ‍‍خَ‍‍ر‍ِ‍ي‍‍نَ مِ‍‌‍نْ ‌دُ‌ونِهِمْ لاَ‌ تَعْلَمُونَهُمُ ‌اللَّ‍‍هُ يَعْلَمُهُمْ ۚ ‌وَمَا‌ تُ‍‌‍ن‍‍فِ‍‍قُ‍‍و‌ا‌ مِ‍‌‍نْ شَ‍‍يْء‌‌ٍ‌ فِي سَب‍‍ِ‍ي‍‍لِ ‌اللَّ‍‍هِ يُوَفَّ ‌إِلَيْكُمْ ‌وَ‌أَ‌نْ‍‍تُمْ لاَ‌ تُ‍‍ظْ‍‍لَمُونَ
Wa 'In Janaĥū Lilssalmi Fājnaĥ Lahā Wa Tawakkal `Alá Allāhi ۚ 'Innahu Huwa As-Samī`u Al-`Alīmu 008-061. Eğer onlar barışa eğilim gِsterirlerse, sen de ona eğilim gِster ve Allah'a tevekkül et. اünkü O, işitendir, bilendir. وَ‌إِ‌نْ جَنَحُو‌ا‌ لِلسَّلْمِ فَاجْ‍‍نَحْ لَهَا‌ ‌وَتَوَكَّلْ عَلَى‌ ‌اللَّ‍‍هِ ۚ ‌إِنَّ‍‍هُ هُوَ‌ ‌ال‍‍سَّم‍‍ِ‍ي‍‍عُ ‌الْعَلِيمُ
Wa 'In Yurīdū 'An Yakhda`ūka Fa'inna Ĥasbaka Allāhu ۚ Huwa Al-Ladhī 'Ayyadaka Binaşrihi Wa Bil-Mu'uminīna 008-062. Onlar, seni aldatmak isterlerse, şüphesiz Allah sana yeter. O, seni yardımıyla ve mü'minlerle destekledi. وَ‌إِ‌نْ يُ‍‍رِيدُ‌و‌ا‌ ‌أَ‌نْ يَ‍‍خْ‍‍دَع‍‍ُ‍وكَ فَإِنَّ حَسْبَكَ ‌اللَّ‍‍هُ ۚ هُوَ‌ ‌الَّذِي ‌أَيَّدَكَ بِنَ‍‍صْ‍‍رِهِ ‌وَبِالْمُؤْمِنِينَ
Wa 'Allafa Bayna Qulūbihim ۚ Law 'Anfaqta Mā Fī Al-'Arđi Jamī`āan Mā 'Allafta Bayna Qulūbihim Wa Lakinna Al-L Allafa Baynahum ۚ 'Innahu `Azīzun Ĥakīmun 008-063. Ve onların kalplerini uzlaştırdı. Sen, yeryüzündekilerin tümünü harcasaydın bile, onların kalplerini uzlaştıramazdın. Ama Allah, aralarını bulup onları uzlaştırdı. اünkü O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. وَ‌أَلَّفَ بَ‍‍يْ‍‍نَ قُ‍‍لُوبِهِمْ ۚ لَوْ‌ ‌أَ‌ن‍‍فَ‍‍قْ‍‍تَ مَا‌ فِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ جَمِيعا‌ ً‌ مَ‍‍ا‌ ‌أَلَّفْتَ بَ‍‍يْ‍‍نَ قُ‍‍لُوبِهِمْ ‌وَلَكِ‍‍نَّ ‌ال‍‍لّ َلَّفَ بَيْنَهُمْ ‌إِنَّ‍‍هُ ۚ عَز‍ِ‍ي‍‍زٌ‌ حَكِيمٌ
Yā 'Ayyuhā An-Nabīyu Ĥasbuka Allāhu Wa Mani Attaba`aka Mina Al-Mu'uminīna 008-064. Ey Peygamber, sana ve seni izleyen mü'minlere Allah yeter. يَ‍‍ا‌ ‌أَيُّهَا‌ ‌ال‍‍نَّ‍‍بِيُّ حَسْبُكَ ‌اللَّ‍‍هُ ‌وَمَنِ ‌اتَّبَعَكَ مِنَ ‌الْمُؤْمِنِينَ
Yā 'Ayyuhā An-Nabīyu Ĥarriđi Al-Mu'uminīna `Alá Al-Qitāli ۚ 'In Yakun Minkum `Ishrūna Şābirūna Yaghlibū Miā'atayni ۚ Wa 'In Yakun Minkum Miā'atun Yaghlibū 'Alfāan Mina Al-Ladhīna Kafarū Bi'annahum Qawmun Lā Yafqahūna 008-065. Ey Peygamber, mü'minleri savaşa karşı hazırlayıp-teşvik et. Eğer içinizde sabreden yirmi (kişi) bulunursa, iki yüz (kişiyi) mağlub edebilirler. Ve eğer içinizden yüz (sabırlı kişi) bulunursa, kafirlerden binini yener. اünkü onlar (gerçeği) kavramayan bir topluluktur. يَ‍‍ا‌ ‌أَيُّهَا‌ ‌ال‍‍نَّ‍‍بِيُّ حَرِّ‍‍ضِ ‌الْمُؤْمِن‍‍ِ‍ي‍‍نَ عَلَى‌ ‌الْ‍‍قِ‍‍ت‍‍َ‍الِ ۚ ‌إِ‌نْ يَكُ‍‌‍نْ مِ‍‌‍نْ‍‍كُمْ عِشْر‍ُ‍‌ونَ صَ‍‍ابِر‍ُ‍‌ونَ يَ‍‍غْ‍‍لِبُو‌ا‌ مِائَتَ‍‍يْ‍‍نِ ۚ ‌وَ‌إِ‌نْ يَكُ‍‌‍نْ مِ‍‌‍نْ‍‍كُمْ مِائَةٌ‌ يَ‍‍غْ‍‍لِبُ‍‍و‌ا‌ ‌أَلْفا‌ ً‌ مِنَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ بِأَنَّ‍‍هُمْ قَ‍‍وْم ٌ‌ لاَ‌ يَفْ‍‍قَ‍‍هُونَ
Al-'Āna Khaffafa Allāhu `Ankum Wa `Alima 'Anna Fīkum Đa`fāan ۚ Fa'in Yakun Minkum Miā'atun Şābiratun Yaghlibū Miā'atayni ۚ Wa 'In Yakun Minkum 'Alfun Yaghlibū 'Alfayni Bi'idhni Allāhi Wa ۗ Allāhu Ma`a Aş-Şābirīna 008-066. Şimdi, Allah sizden (yükünüzü) hafifletti ve sizde bir za'f olduğunu bildi. Sizden yüz sabırlı (kişi) bulunursa, (onların) iki yüzünü bozguna uğratır; eğer sizden bin (kişi) olursa, Allah'ın izniyle (onların) iki binini yener. Allah, sabredenlerle beraberdir. الآنَ خَ‍‍فَّفَ ‌اللَّ‍‍هُ عَ‍‌‍ن‍‍كُمْ ‌وَعَلِمَ ‌أَنَّ فِيكُمْ ضَ‍‍عْفا‌‌ ًۚ فَإِ‌نْ يَكُ‍‌‍نْ مِ‍‌‍نْ‍‍كُمْ مِائَة‌‍ٌصَ‍‍ابِ‍رَةٌ‌ يَ‍‍غْ‍‍لِبُو‌ا‌ مِائَتَ‍‍يْ‍‍نِ ۚ ‌وَ‌إِ‌نْ يَكُ‍‌‍نْ مِ‍‌‍نْ‍‍كُمْ ‌أَلْفٌ‌ يَ‍‍غْ‍‍لِبُ‍‍و‌ا‌ ‌أَلْفَ‍‍يْ‍‍نِ بِإِ‌ذْنِ ‌اللَّ‍‍هِ ۗ ‌وَ‌اللَّهُ مَعَ ‌ال‍‍صَّ‍‍ابِ‍‍رِينَ
Mā Kāna Linabīyin 'An Yakūna Lahu~ 'Asrá Ĥattá Yuthkhina Fī Al-'Arđi ۚ Turīdūna `Arađa Ad-Dunyā Wa Allāhu Yurīdu Al-'Ākhirata Wa ۗ Allāhu `Azīzun Ĥakīmun 008-067. Hiçbir peygambere, yeryüzünde kesin bir zafer kazanıncaya kadar esir alması yakışmaz. Siz dünyanın geçici yararını istiyorsunuz. Oysa Allah (size) ahireti istemektedir. Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. مَا‌ ك‍‍َ‍انَ لِنَبِيٍّ ‌أَ‌نْ يَك‍‍ُ‍ونَ لَهُ~ُ ‌أَسْ‍رَ‌ى‌ حَتَّى‌ يُثْ‍‍خِ‍‍نَ فِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ ۚ تُ‍‍رِيد‍ُ‍‌ونَ عَ‍رَضَ ‌ال‍‍دُّ‌نْ‍‍يَا‌ ‌وَ‌اللَّهُ يُ‍‍ر‍ِ‍ي‍‍دُ‌ ‌الآ‍‍خِ‍رَةَ ۗ ‌وَ‌اللَّهُ عَز‍ِ‍ي‍‍زٌ‌ حَكِيمٌ
Lawlā Kitābun Mina Allāhi Sabaqa Lamassakum Fīmā 'Akhadhtum `Adhābun `Ažīmun 008-068. Eğer Allah'ın geçmişte bir yazması (sِz vermesi) olmasaydı, aldıklarınıza karşılık size gerçekten büyük bir azap dokunurdu. لَوْلاَ‌ كِت‍‍َ‍ابٌ‌ مِنَ ‌اللَّ‍‍هِ سَبَ‍‍قَ لَمَسَّكُمْ فِيمَ‍‍ا‌ ‌أَ‍خَ‍‍ذْتُمْ عَذ‍َ‍‌ابٌ عَ‍‍ظِ‍‍يمٌ
Fakulū Mimmā Ghanimtum Ĥalālāan Ţayyibāan ۚ Wa Attaqū Allaha ۚ 'Inna Allāha Ghafūrun Raĥīmun 008-069. Artık ganimet olarak elde ettiklerinizden helal ve temiz olarak yiyin ve Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah bağışlayandır, esirgeyendir." فَكُلُو‌ا‌ مِ‍‍مَّ‍‍ا‌ غَ‍‍نِمْتُمْ حَلالا‌‌ ًطَ‍‍يِّبا‌ ًۚ ‌وَ‌اتَّ‍‍قُ‍‍و‌ا‌اللَّ‍‍هَ ۚ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ غَ‍‍ف‍‍ُ‍و‌ر‌ٌ‌ ‌‍رَحِيمٌ
Yā 'Ayyuhā An-Nabīyu Qul Liman Fī 'Aydīkum Mina Al-'Asrá 'In Ya`lami Allāhu Fī Qulūbikum Khayan Yu'utikum Khayan Mimmā 'Ukhidha Minkum Wa Yaghfir Lakum Wa ۗ Allāhu Ghafūrun Raĥīmun 008-070. Ey peygamber, ellerinizdeki esirlere de ki: "Eğer Allah, sizin kalplerinizde bir hayır olduğunu bilirse (gِrürse) size sizden alınandan daha hayırlısını verir ve sizi bağışlar. Allah bağışlayandır, esirgeyendir." يَ‍‍ا‌ ‌أَيُّهَا‌ ‌ال‍‍نَّ‍‍بِيُّ قُ‍‍لْ لِمَ‍‌‍نْ فِ‍‍ي ‌أَيْدِيكُمْ مِنَ ‌الأَسْ‍رَ‌ى‌ ‌إِ‌نْ يَعْلَمِ ‌اللَّ‍‍هُ فِي قُ‍‍لُوبِكُمْ خَ‍‍يْر‌ا‌ ً‌ يُؤْتِكُمْ خَ‍‍يْر‌ا‌ ً‌ مِ‍‍مَّ‍‍ا‌ ‌أُ‍خِ‍‍ذَ‌ مِ‍‌‍نْ‍‍كُمْ ‌وَيَ‍‍غْ‍‍فِ‍‍رْ‌ لَكُمْ ۗ ‌وَ‌اللَّهُ غَ‍‍ف‍‍ُ‍و‌ر‌ٌ‌ ‌‍رَحِيمٌ
Wa 'In Yurīdū Khiyānataka Faqad Khānū Allaha Min Qablu Fa'amkana Minhum Wa ۗ Allāhu `Alīmun Ĥakīmun 008-071. Eğer sana ihanet etmek isterlerse, onlar daha ِnce Allah'a da ihanet etmişlerdi; bِylece O da, "bozguna uğramaları (için) sana imkan vermişti.' Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. وَ‌إِ‌نْ يُ‍‍رِيدُ‌و‌اخِ‍‍يَانَتَكَ فَ‍‍قَ‍‍دْ‌ خَ‍‍انُو‌ا‌اللَّ‍‍هَ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لُ فَأَمْكَنَ مِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ ۗ ‌وَ‌اللَّهُ عَل‍‍ِ‍ي‍‍مٌ حَكِيمٌ
'Inna Al-Ladhīna 'Āmanū Wa Hājarū Wa Jāhadū Bi'amwālihim Wa 'Anfusihim Fī Sabīli Allāhi Wa Al-Ladhīna 'Āwaw Wa Naşarū 'Ūlā'ika Ba`đuhum 'Awliyā'u Ba`đin Wa ۚ Al-Ladhīna 'Āmanū Wa Lam Yuhājarū Mā Lakum Min Walāyatihim Min Shay'in Ĥattá Yuhājirū ۚ Wa 'Ini Astanşarūkum Ad-Dīni Fa`alaykumu An-Naşru 'Illā `Alá Qawmin Baynakum Wa Baynahumthāqun Wa ۗ Allāhu Bimā Ta`malūna Başīrun 008-072. Gerçek şu ki, iman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler ile (hicret edenleri) barındıranlar ve yardım edenler, işte birbirlerinin velisi olanlar bunlardır. İman edip hicret etmeyenler, onlar hicret edinceye kadar, sizin onlara hiçbir şeyle velayetiniz yoktur. Ama din konusunda sizden yardım isterlerse, yardım üzerinizde bir yükümlülüktür. Ancak, sizlerle onlar arasında anlaşma bulunan bir topluluğun aleyhinde değil. Allah, yaptıklarınızı gِrendir. إِنَّ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ ‌وَهَاجَرُ‌و‌ا‌ ‌وَجَاهَدُ‌و‌ا‌ بِأَمْوَ‌الِهِمْ ‌وَ‌أَ‌ن‍‍فُسِهِمْ فِي سَب‍‍ِ‍ي‍‍لِ ‌اللَّ‍‍هِ ‌وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آ‌وَ‌و‌ا‌ ‌وَنَ‍‍صَ‍‍رُ‌و‌ا‌ ‌أ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ بَعْ‍‍ضُ‍‍هُمْ ‌أَ‌وْلِي‍‍َ‍ا‌ءُ‌ بَعْ‍‍ضٍۚ ‌وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ ‌وَلَمْ يُهَاجَرُ‌و‌ا‌ مَا‌ لَكُمْ مِ‍‌‍نْ ‌وَلاَيَتِهِمْ مِ‍‌‍نْ شَ‍‍يْءٍ‌ حَتَّى‌ يُهَاجِرُ‌و‌اۚ ‌وَ‌إِنِ ‌اسْتَ‍‌‍ن‍‍صَ‍‍رُ‌وكُمْ فِي ‌ال‍‍دّ‍ِ‍ي‍‍نِ فَعَلَيْكُمُ ‌ال‍‍نَّ‍‍‍‍صْ‍‍رُ‌ ‌إِلاَّ‌ عَلَى‌ قَ‍‍وْم ٍ‌ بَيْنَكُمْ ‌وَبَيْنَهُمْ مِيث‍‍َ‍اقٌۗ ‌وَ‌اللَّهُ بِمَا‌ تَعْمَل‍‍ُ‍ونَ بَ‍‍صِ‍‍يرٌ
Wa Al-Ladhīna Kafarū Ba`đuhum 'Awliyā'u Ba`đin ۚ 'Illā Taf`alūhu Takun Fitnatun Al-'Arđi Wa Fasādun Kabīrun 008-073. İnkar edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur. وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ بَعْ‍‍ضُ‍‍هُمْ ‌أَ‌وْلِي‍‍َ‍ا‌ءُ‌ بَعْ‍‍ضٍۚ ‌إِلاَّ‌ تَفْعَل‍‍ُ‍وهُ تَكُ‍‌‍نْ فِتْنَة‌‍ٌ‌ فِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ ‌وَفَس‍‍َ‍ا‌د‌‌ٌ‌ كَبِيرٌ
Wa Al-Ladhīna 'Āmanū Wa Hājarū Wa Jāhadū Fī Sabīli Allāhi Wa Al-Ladhīna 'Āwaw Wa Naşarū 'Ūlā'ika Humu Al-Mu'uminūna Ĥaqqāan ۚ Lahum Maghfiratun Wa Rizqun Karīmun 008-074. İman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler ile (hicret edenleri) barındıranlar ve yardım edenler, işte gerçek mü'min olanlar bunlardır. Onlar için bir bağışlanma ve üstün bir rızık vardır. وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ ‌وَهَاجَرُ‌و‌ا‌ ‌وَجَاهَدُ‌و‌ا‌ فِي سَب‍‍ِ‍ي‍‍لِ ‌اللَّ‍‍هِ ‌وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آ‌وَ‌و‌ا‌ ‌وَنَ‍‍صَ‍‍رُ‌و‌ا‌ ‌أ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ هُمُ ‌الْمُؤْمِن‍‍ُ‍ونَ حَ‍‍قّ‍‍ا‌ ًۚ لَهُمْ مَ‍‍غْ‍‍فِ‍رَةٌ‌ ‌وَ‌رِ‌زْ‍ق‌‍ٌ‌ كَ‍‍رِيمٌ
Wa Al-Ladhīna 'Āmanū Min Ba`du Wa Hājarū Wa Jāhadū Ma`akum Fa'ūlā'ika Minkum ۚ Wa 'Ūlū Al-'Arĥāmi Ba`đuhum 'Awlá Biba`đin Fī Kitābi Allāhi ۗ 'Inna Allāha Bikulli Shay'in `Alīmun 008-075. Bundan sonra iman edip hicret edenler ve sizinle birlikte cihad edenler, işte onlar sizdendir. Akrabalar (mirasta) Allah'ın Kitabı’na gِre, birbirlerine (mirasta) ِnceliklidir. Doğrusu Allah herşeyi bilendir. وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ مِ‍‌‍نْ بَعْدُ‌ ‌وَهَاجَرُ‌و‌ا‌ ‌وَجَاهَدُ‌و‌ا‌ مَعَكُمْ فَأ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ مِ‍‌‍نْ‍‍كُمْ ۚ ‌وَ‌أ‍ُ‍‌وْلُو‌ا‌الأَ‌رْح‍‍َ‍امِ بَعْ‍‍ضُ‍‍هُمْ ‌أَ‌وْلَى‌ بِبَعْ‍‍ضٍ‌ فِي كِت‍‍َ‍ابِ ‌اللَّ‍‍هِ ۗ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ بِكُلِّ شَ‍‍يْءٍ‌ عَلِيمٌ
Toggle thick letters. Most people make the mistake of thickening thin letters in the words that have other (highlighted) thick letter Toggle to highlight thick letters خصضغطقظ رَ
Next Sūrah